mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
"Türkiye 20 Yıl Sonra İslâm Devleti Olacak"
Hollanda Özgürlükler partisi Avrupa Parlementosu üyesi Barry Modlener böyle diyor. Yirmi yıl sonra Türkiye İslâm devleti olur diyen Modlener sözlerine şöyle devam etmiş:
“Türkiye Avrupa için çok iyi komşu olabilir. Türkiye bölgesinde köprü rolünü de oynayamaz, Türkiye Avrupa ile tampon görevini yapmalıdır. Türkiye farklı kültür ve dini nedeniyle Avrupa’ya uymuyor. Nato üyesi olarak Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Daha fazla ticaret yapabiliriz. Zaten Türkiye İslâm devleti olmak için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Seküler sistemi terk ediyor. Türkiye AB’ye üye olunca milyonlarca insan gelip Avrupa’ya yerleşecek. İslâm dini Avrupa’da da politikaya alet edilecek. Türkiye İKO üyesi, AB üyesi olmasına hiç gerek yok.”
Adam hem haklı hem açık göz. Türkiye köprü değil tampon olabilir, diyor. Doğru diyor. Türkiye kimlere ve ne için köprü vazifesi görecek? İslâm âlemine Avrupa’dan demokrasi taşımak için mi? Bu demokrasinin işlevini Irak’ta, Afganistan’da bil umum İslâm âleminde görmüyor muyuz? Bu sebeple Türkiye bize göre de köprü olmamalı. Ama bizim istediğimizle, Madlenerin arzusu taban tabana zıt, bu anlaşılmalı.
Tampon olsun, diyor Madlener, evet bizde öyle diyoruz. Yine farklı bir zâviyeden bakarak tabiî… Avrupa’nın insan fıtratına aykırı kültürünün İslâm âlemine sirayetini engellemek için böyle olmalı. Madlener’in demek istediği ise şu; Avrupa’ya gelecek doğulular buralara İslâm’ın rengini getiriyorlar, rahatsız oluyoruz, Türkiye buna tampon olsun.
Ve sonra ne diyor? Nato üyeliği devam etsin. Neden? Çünkü orduyu her problemli yerde amele olarak kullanmaya alışmışlar da ondan. Ticaret de yapalım diyor. Neden? Teknoloji satacak ki büyüsün, ürettikleri bunca teknolojiyi depolayamazlar ya, bir şekilde satmalılar. Vs. vs…
Madlener’in bunlardan sonra söyledikleri ise daha hoş. Bakın şuuraltına yerleşmiş korkularını nasıl izhâr ediyor:
“Türkiye’de Atatürk devrimleri çöpe atıldı. 20 yıl sonra Türkiye İslâm cumhuriyetine dönüşecek. İslâm dini ülkeyi yönetmeye başladı. Atatürk’ün din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesi rafa kaldırıldı. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması konusunda Atatürk çok haklıymış. Daha o zamandan görmüş. Şimdi İslâm dini Türk devletine egemen olmuş durumda.”
Tabiî şimdilik böylesine net görüntü yok ama, gelecek için Madlener’in düşüncelerine katılıyoruz. Bir tashih yaparak tabiî; yirmi sene çok uzun bir süreç. Burada yanıldığı kesin.
Zîra, fıtrat’a akış, ZAMANIN SONU olması îtibariyle öylesine hızlandı ki, ŞOK gelişmeler olabilir. Bizden söylemesi ey Ehl-i Vatan! Gözlerimiz, kulaklarımız, beynimiz ve kalbimiz açık olsun; ZAMANI GELMİŞ BİR FİKRİ DURDURACAK GÜÇ YOKTUR ŞU FANİ DÜNYADA.
Size söylüyoruz laikler… Size söylüyoruz liberaller… Size söylüyoruz solcular… Size söylüyoruz milliyetçiler… Size söylüyoruz Müslümanlar…
Emre mûtî ve mûcib olarak gelin. Yaşlanmış dünyanın sıkıntısından kurtulursunuz.
Kalblerin itmînanı teslim olunan HAK’la birlikte gerçekleşir. Gerisi, leş olmakla eşit biyolojik eşitlik hikayesi.
Hayat kısa, hakîkat zevkli.

Hollanda Özgürlükler partisi Avrupa Parlementosu üyesi Barry Modlener böyle diyor. Yirmi yıl sonra Türkiye İslâm devleti olur diyen Modlener sözlerine şöyle devam etmiş:
“Türkiye Avrupa için çok iyi komşu olabilir. Türkiye bölgesinde köprü rolünü de oynayamaz, Türkiye Avrupa ile tampon görevini yapmalıdır. Türkiye farklı kültür ve dini nedeniyle Avrupa’ya uymuyor. Nato üyesi olarak Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Daha fazla ticaret yapabiliriz. Zaten Türkiye İslâm devleti olmak için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Seküler sistemi terk ediyor. Türkiye AB’ye üye olunca milyonlarca insan gelip Avrupa’ya yerleşecek. İslâm dini Avrupa’da da politikaya alet edilecek. Türkiye İKO üyesi, AB üyesi olmasına hiç gerek yok.”
Adam hem haklı hem açık göz. Türkiye köprü değil tampon olabilir, diyor. Doğru diyor. Türkiye kimlere ve ne için köprü vazifesi görecek? İslâm âlemine Avrupa’dan demokrasi taşımak için mi? Bu demokrasinin işlevini Irak’ta, Afganistan’da bil umum İslâm âleminde görmüyor muyuz? Bu sebeple Türkiye bize göre de köprü olmamalı. Ama bizim istediğimizle, Madlenerin arzusu taban tabana zıt, bu anlaşılmalı.
Tampon olsun, diyor Madlener, evet bizde öyle diyoruz. Yine farklı bir zâviyeden bakarak tabiî… Avrupa’nın insan fıtratına aykırı kültürünün İslâm âlemine sirayetini engellemek için böyle olmalı. Madlener’in demek istediği ise şu; Avrupa’ya gelecek doğulular buralara İslâm’ın rengini getiriyorlar, rahatsız oluyoruz, Türkiye buna tampon olsun.
Ve sonra ne diyor? Nato üyeliği devam etsin. Neden? Çünkü orduyu her problemli yerde amele olarak kullanmaya alışmışlar da ondan. Ticaret de yapalım diyor. Neden? Teknoloji satacak ki büyüsün, ürettikleri bunca teknolojiyi depolayamazlar ya, bir şekilde satmalılar. Vs. vs…
Madlener’in bunlardan sonra söyledikleri ise daha hoş. Bakın şuuraltına yerleşmiş korkularını nasıl izhâr ediyor:
“Türkiye’de Atatürk devrimleri çöpe atıldı. 20 yıl sonra Türkiye İslâm cumhuriyetine dönüşecek. İslâm dini ülkeyi yönetmeye başladı. Atatürk’ün din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesi rafa kaldırıldı. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması konusunda Atatürk çok haklıymış. Daha o zamandan görmüş. Şimdi İslâm dini Türk devletine egemen olmuş durumda.”
Tabiî şimdilik böylesine net görüntü yok ama, gelecek için Madlener’in düşüncelerine katılıyoruz. Bir tashih yaparak tabiî; yirmi sene çok uzun bir süreç. Burada yanıldığı kesin.
Zîra, fıtrat’a akış, ZAMANIN SONU olması îtibariyle öylesine hızlandı ki, ŞOK gelişmeler olabilir. Bizden söylemesi ey Ehl-i Vatan! Gözlerimiz, kulaklarımız, beynimiz ve kalbimiz açık olsun; ZAMANI GELMİŞ BİR FİKRİ DURDURACAK GÜÇ YOKTUR ŞU FANİ DÜNYADA.
Size söylüyoruz laikler… Size söylüyoruz liberaller… Size söylüyoruz solcular… Size söylüyoruz milliyetçiler… Size söylüyoruz Müslümanlar…
Emre mûtî ve mûcib olarak gelin. Yaşlanmış dünyanın sıkıntısından kurtulursunuz.
Kalblerin itmînanı teslim olunan HAK’la birlikte gerçekleşir. Gerisi, leş olmakla eşit biyolojik eşitlik hikayesi.
Hayat kısa, hakîkat zevkli.