_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
Sonuç
Sonuç
Efendimiz (s.a.v.) Mekke insanlarına İslam'ı tebliğ ederken, bütün bu insanları kelime-i tevhide davet etmiştir. “La ilahe illa Allah” ifadesi, Mekke'li bütün yetişkinler tarafından anlaşılabilen bir ifadeydi. Bu insanlar İlahi daveti kabul etmeseler bile, neye davet edildiklerini ve bu davetin neleri gerektirdiğini biliyorlardı.
“La ilahe” buyruğu, Allah'tan başka ilah olmadığını beyan etmekte ve dolayısıyle Mekke'li insanlan bütün sahte ilahları inkara davet etmekteydi. Zaten kelime-i tevhidin ne anlama geldiğini bildikleri için, Resulullah (s.a.v.) “La ilahe illa Allah” dediği zaman, müşriklerin yüzleri değişiyor, hırstan ve kızgınlıktan ne yapacaklannı şaşınyorlardı.
Mekke'li yetişkinlere “La ilahe” buyruğu ile neleri reddetmeleri gerektiğini uzun uzun açıklamıyan Resulullah (s.a.v.), henüz küçük bir çocuk olan Hz. Ali'ye kelime-i tevhidi tebliğ ederken, onun yaşını ve anlayışını dikkate alarak tebliğine açıklık getirmiş ve ona “La ilahe buyruğunun gereği olarak Lat, Menat, Uzza gibi putları inkar etmen lazım” demiştir.
Efendimiz (s.a.v.)'in bu sünnetini dikkate alarak meseleyi günümüze getirecek ve halk düzleminde değerlendirecek olursak, Türkiye coğrafyasında kelime-i tevhidin ne anlama geldiğini ve neleri gerektirdiğini bilebilecek yetişkinler yok denecek kadar azdır. Yaşadığımız coğrafyadaki insanlara, hem kelime-i tevhidin manasını ve hem de bu mananın gereğini tebliğ etmemiz gerekmektedir. Çünkü tevhidi tebliği götürmemiz gereken insanların, yaşadığımız coğrafyada neleri tasdik edip, neleri reddedeceklerini anlamaları gerekir.
“La ilahe(Allah'tan başka ilah yoktur)” diyerek doğrulan bir insan, yaşadığımız çağda hangi puttan, hangi sahte ilahları reddedecektir?
Efendimiz (s.a.v.)'in zamanındaki putlar, genellikle belli bir yerde toplanan ve belli sayılarda olan putlardı. Zamanımızda ise legal ve ilegal düzlemlerde sayısız putlar bulunmaktadır. İlegal düzlemdeki putlar, genellikle kanun korumasında olmadıkları için, birçok insana göre bu putlann teşhir edilmesi daha kolay olmaktadır. Legal düzlemdeki putlar ise şeytani kanunlann koruması altına alınmış olup, yine şeytani propagandalarla kutsanmaktadır.
Legal düzlemde olmakla resmilik kazanan bu putlar, legalleşen mantıkların meşru gördükleri putlardır. Çünkü çağımızdaki toplumlarda legallik veya resmilik bir put haline getirilmiştir. Sivil toplum ifadesi, sık sık kullanılan bir ifade olmasına rağmen, bazı ülkelerde gerçekleşen kısmi siviliik, sadece sosyal konum düzlemindedir.
Özellikle mantık ve düşünce düzleminde sivilleşme vakıası yok denecek kadar azdır. Dünya emperyalizminin tahakkümündeki basın yayın faaliyetleriyle, insanların mantık ve düşünceleri resmileştirilmiştir!.
Bu ülkelerde devlet veya devletle ilgili şahıslar ve kuruluşlar, başlı başına birer tabu haline getirilmiştir. Nitekim resmi propagandanın ulaştığı köylerdeki herhangi bir vatandaş, birçok konuda resmi makamlar istikametinde düşünebilmektedir.
Netice olarak legal ve ilegal şirk odaklarının cazip hale getirildiği günümüz dünyasında, bu şirk odaklarının hepsi birer tağut durumundadır.
Muvahhid müslümanlar “La ilahe” buyruğunun gereği olarak insanları tağutu inkara davet ederlerken, tağut ifadesiyle bu şirk ve küfür odaklarının hepsini kastetmektedirler.
Günümüz insanı tarafından bilinmesi gereken “Tağut” kelimesi, haddi ve sınırı aşmak, karşı çıkışta fazla ileri gitmek anlamına gelen “Tuğyan” mastarından türemiş bir kelimedir. “Pratik yaşantıda tağut nedir?” sorusuna “Puttur, şeytandır, şeytanların üzerine indiği kahinlerdir, Allah'tan başka ibadet edilen her şeydir” gibi, birbirini tamamlayan cevaplar verilmektedir. Tağut en kısa ifadesiyle şirk, küfür, isyan ve azgınlık vasıflarını üzerinde taşıyarak insanları kendisine davet eden her şeydir.
Şeytan bir tağuttur, meydanlara,dikilen ve kendisine saygı gösterilmesi istenen putlar ve putperest davetçiler bir tağuttur.
İnsanları, Allah'ın hükümlerini inkara dayanan kanunlara çağıran kişi ve kuruluşlar bir tağuttur.
İnsanları Allah'a isyana ve kendilerine kulluğa davet eden bütün kişiler, bütün kuruluşlar, bütün devletler birer tağuttur.
İşte tevhid gerçeği, hakkı kabulle birlikte legal veya ilegal olan bütün bu tağutlan inkar etmekte ve insanlan bu inkara davet etmektedir.
Çünkü yirminci yüzyıldaki dünya insanlarını ezen, insanları ve insanlığı sömüren zulüm odaklan, kısaca tağut dediğimiz bu şer odaklarıdır.
Böyle bir çağda müslüman olmak, hakkı kabul ve tağutu inkar etmekle mümkündür.
Tevhid ve şirk meselesini kısaca değerlendirdiğimiz bu çalışmanın son sözü, hiç şüphesiz ki bu iki ayrı yönelişin, iki ayrı sonucunu beyan eden, kimilerine basit, kimilerine anlamlı, kimilerine ise dehşetli ve muazzam gelen iki kelime olacaktır.
Cennet ve cehennem!.
Mehmed Alagaş
Son
................
Ey Rahman ve Rahim olan rabbim şirk koçmaktan Sana sığınırım, Sana, anlattığın bir şekilde iman etmeyi cümlemize nasip eyle, imanımızı dünyadada ukbadada muhafaza eyle inşaAllah
Amin
Mevla anlayan idrak eden ve hakkıyla islamı yaşayan kullarından eylesin inşaAllah
Selam, evvelde ve ahirde üzerinize olsun
Elhamdülillah
Sonuç
Efendimiz (s.a.v.) Mekke insanlarına İslam'ı tebliğ ederken, bütün bu insanları kelime-i tevhide davet etmiştir. “La ilahe illa Allah” ifadesi, Mekke'li bütün yetişkinler tarafından anlaşılabilen bir ifadeydi. Bu insanlar İlahi daveti kabul etmeseler bile, neye davet edildiklerini ve bu davetin neleri gerektirdiğini biliyorlardı.
“La ilahe” buyruğu, Allah'tan başka ilah olmadığını beyan etmekte ve dolayısıyle Mekke'li insanlan bütün sahte ilahları inkara davet etmekteydi. Zaten kelime-i tevhidin ne anlama geldiğini bildikleri için, Resulullah (s.a.v.) “La ilahe illa Allah” dediği zaman, müşriklerin yüzleri değişiyor, hırstan ve kızgınlıktan ne yapacaklannı şaşınyorlardı.
Mekke'li yetişkinlere “La ilahe” buyruğu ile neleri reddetmeleri gerektiğini uzun uzun açıklamıyan Resulullah (s.a.v.), henüz küçük bir çocuk olan Hz. Ali'ye kelime-i tevhidi tebliğ ederken, onun yaşını ve anlayışını dikkate alarak tebliğine açıklık getirmiş ve ona “La ilahe buyruğunun gereği olarak Lat, Menat, Uzza gibi putları inkar etmen lazım” demiştir.
Efendimiz (s.a.v.)'in bu sünnetini dikkate alarak meseleyi günümüze getirecek ve halk düzleminde değerlendirecek olursak, Türkiye coğrafyasında kelime-i tevhidin ne anlama geldiğini ve neleri gerektirdiğini bilebilecek yetişkinler yok denecek kadar azdır. Yaşadığımız coğrafyadaki insanlara, hem kelime-i tevhidin manasını ve hem de bu mananın gereğini tebliğ etmemiz gerekmektedir. Çünkü tevhidi tebliği götürmemiz gereken insanların, yaşadığımız coğrafyada neleri tasdik edip, neleri reddedeceklerini anlamaları gerekir.
“La ilahe(Allah'tan başka ilah yoktur)” diyerek doğrulan bir insan, yaşadığımız çağda hangi puttan, hangi sahte ilahları reddedecektir?
Efendimiz (s.a.v.)'in zamanındaki putlar, genellikle belli bir yerde toplanan ve belli sayılarda olan putlardı. Zamanımızda ise legal ve ilegal düzlemlerde sayısız putlar bulunmaktadır. İlegal düzlemdeki putlar, genellikle kanun korumasında olmadıkları için, birçok insana göre bu putlann teşhir edilmesi daha kolay olmaktadır. Legal düzlemdeki putlar ise şeytani kanunlann koruması altına alınmış olup, yine şeytani propagandalarla kutsanmaktadır.
Legal düzlemde olmakla resmilik kazanan bu putlar, legalleşen mantıkların meşru gördükleri putlardır. Çünkü çağımızdaki toplumlarda legallik veya resmilik bir put haline getirilmiştir. Sivil toplum ifadesi, sık sık kullanılan bir ifade olmasına rağmen, bazı ülkelerde gerçekleşen kısmi siviliik, sadece sosyal konum düzlemindedir.
Özellikle mantık ve düşünce düzleminde sivilleşme vakıası yok denecek kadar azdır. Dünya emperyalizminin tahakkümündeki basın yayın faaliyetleriyle, insanların mantık ve düşünceleri resmileştirilmiştir!.
Bu ülkelerde devlet veya devletle ilgili şahıslar ve kuruluşlar, başlı başına birer tabu haline getirilmiştir. Nitekim resmi propagandanın ulaştığı köylerdeki herhangi bir vatandaş, birçok konuda resmi makamlar istikametinde düşünebilmektedir.
Netice olarak legal ve ilegal şirk odaklarının cazip hale getirildiği günümüz dünyasında, bu şirk odaklarının hepsi birer tağut durumundadır.
Muvahhid müslümanlar “La ilahe” buyruğunun gereği olarak insanları tağutu inkara davet ederlerken, tağut ifadesiyle bu şirk ve küfür odaklarının hepsini kastetmektedirler.
Günümüz insanı tarafından bilinmesi gereken “Tağut” kelimesi, haddi ve sınırı aşmak, karşı çıkışta fazla ileri gitmek anlamına gelen “Tuğyan” mastarından türemiş bir kelimedir. “Pratik yaşantıda tağut nedir?” sorusuna “Puttur, şeytandır, şeytanların üzerine indiği kahinlerdir, Allah'tan başka ibadet edilen her şeydir” gibi, birbirini tamamlayan cevaplar verilmektedir. Tağut en kısa ifadesiyle şirk, küfür, isyan ve azgınlık vasıflarını üzerinde taşıyarak insanları kendisine davet eden her şeydir.
Şeytan bir tağuttur, meydanlara,dikilen ve kendisine saygı gösterilmesi istenen putlar ve putperest davetçiler bir tağuttur.
İnsanları, Allah'ın hükümlerini inkara dayanan kanunlara çağıran kişi ve kuruluşlar bir tağuttur.
İnsanları Allah'a isyana ve kendilerine kulluğa davet eden bütün kişiler, bütün kuruluşlar, bütün devletler birer tağuttur.
İşte tevhid gerçeği, hakkı kabulle birlikte legal veya ilegal olan bütün bu tağutlan inkar etmekte ve insanlan bu inkara davet etmektedir.
Çünkü yirminci yüzyıldaki dünya insanlarını ezen, insanları ve insanlığı sömüren zulüm odaklan, kısaca tağut dediğimiz bu şer odaklarıdır.
Böyle bir çağda müslüman olmak, hakkı kabul ve tağutu inkar etmekle mümkündür.
Tevhid ve şirk meselesini kısaca değerlendirdiğimiz bu çalışmanın son sözü, hiç şüphesiz ki bu iki ayrı yönelişin, iki ayrı sonucunu beyan eden, kimilerine basit, kimilerine anlamlı, kimilerine ise dehşetli ve muazzam gelen iki kelime olacaktır.
Cennet ve cehennem!.
Mehmed Alagaş
Son
................
Ey Rahman ve Rahim olan rabbim şirk koçmaktan Sana sığınırım, Sana, anlattığın bir şekilde iman etmeyi cümlemize nasip eyle, imanımızı dünyadada ukbadada muhafaza eyle inşaAllah
Amin
Mevla anlayan idrak eden ve hakkıyla islamı yaşayan kullarından eylesin inşaAllah
Selam, evvelde ve ahirde üzerinize olsun
Elhamdülillah