Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevessül nedir? (5 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
kelimei şehadet getirip getirdiği şehadete kalpten iman eden herkes müslüman değilmidir?
sen nasıl kafir ilan edersin bir kişi mezhebe bağlanmadı diye?
bana bir hadis veya ayet getir mezhebi olmayan ALLAHın dininden çıkar diye.
bende sana diyeyimki haklısın mezhepsizlerin hepsi dinsizdir.
güzel kardeşim sana tavsiyem bir kelimei şehadet getir çünkü belkide milyonlarca kardeşini kafir ilan ettin.eğer o kardeşlerimiz kafir değilse sen kafir olursun.

Dinimizde dört delil vardır. Mezhebe uymak bu dört delilden birisinde varsa mesele yoktur. Dört mezhebe uymak, bir değil dört delilde de vardır:

1- Hicri birinci asırdan, bugüne kadar, yani 14 asır bütün Müslümanlar, bu dört imamı taklit etmişler. Bunlara itaat etmekte icma hasıl olmuştur. İcma’ya uymak ise vaciptir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Ümmetim[in âlimleri] dalalet olan bir şeyde icma yapmaz!) [İ.Ahmed]

(Allahü teâlânın rızası, icmadadır. Cemaatten ayrılan, Cehenneme gider.) [İbni Asakir]

(Cemaatten ayrılan, yüzüstü Cehenneme düşer.) [Taberani]

(Ümmetim[in âlimleri], hiç bir zaman dalalette icma yapmazlar. İhtilaf olunca sivad-ı a'zama [Ehl-i süünet âlimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola] tâbi olun!) [İbni Mace]

Dört mezhepten başkasıyla amel etmek caiz değildir, bunda icma hâsıl olmuştur. (El-Mesail-ül-müntehabatü fir-risaleti vel vesileti)

2- Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(O gün, her fırkayı imamları ile çağırırız!) [İsra 71]
Kadi Beydavi hazretleri, bu âyeti (Her ümmeti peygamberleri ve dinde uydukları imamları ile çağırırız) şeklinde açıklamıştır.

Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseyni’de ise, (Herkes mezhebinin imamı ile çağırılır. Mesela "Ya Şafii" veya "Ya Hanefi" denir) şeklinde açıklanmaktadır. Bu açıklamalar da, dört hak mezhepten birine uymanın vacip olduğunu göstermektedir. Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Müminlerin [itikad ve ameldeki] yolundan ayrılan Cehenneme gider.) [Nisa 115]

Medarik tefsirinde bu âyetin açıklamasında, (Kitab ve sünnetten ayrılmak gibi icmadan da ayrılmak caiz değildir) buyuruluyor.

Beydavi tefsirinde ise, aynı âyet-i kerimenin açıklamasında (Bu âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu göstermektedir. Müminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak da vacip olur, şart olur) buyuruluyor.


Görülüyor ki, kıyamette, herkes mezhep imamının ismi ile çağrılacaktır. İmam, kendisini taklit edene, şefaat edecektir. Dört mezhep imamlarının her biri böyle yüksek idi. Bir âyet meali şöyledir:
(Bana inabet edenin yoluna uy!) [Lokman 15 ]
Bu dört büyük imamın, bu inabet yolunda oldukları icma ile bildirilmiştir.

3- Bir âyet meali: (Hidayet yolunu öğrendikten sonra, Resule uymayıp müminlerin yolundan ayrılanı, saptığı yola sürükleyip çok kötü bir yer olan Cehenneme sokarız!) [Nisa 115]
İmam-ı Şafii hazretleri, (İcmaın delil olduğunu gösteren bu âyet, müminlerin yolundan ayrılmayı haram ettiği için, bu yola uymak vacib olur) buyuruyor. Müfessir Abdullah Nesefi hazretleri, bu âyeti açıklarken, (İcmaın delil olduğunu ve icmadan ayrılmanın da caiz olmadığını bu âyet göstermektedir) buyuruyor. (Medarik)

İmam-ı Kadi Beydavi hazretleri, (Bu âyet, icmadan ayrılmanın haram olduğunu gösteriyor. Müminlerin yolundan ayrılmak haram olunca, bu yola uymak vacip olur) buyuruyor. (Tefsir-i Beydavi)

Gerçek âlimler, (Bir mezhebi taklit etmek vaciptir. Mezhepsiz olmak büyük günahtır) buyuruyor. Âlimlerin bu ittifakından ayrılmak, bu âyetten ayrılmak olur) dediler. Bir âyet meali şöyledir:
(Siz, insanlar için en hayırlı ümmetsiniz. İyiyi emreder, kötüyü men edersiniz) [Âl-i İmran 110]

4- Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Bilmiyorsanız, zikir ehline [âlimlere] sorun!) [Nahl 43]
Bu âyet, ibadet ve işlerin nasıl yapılacağını bilmeyenlerin, bilenlerden sorup öğrenmelerini emretmektedir. Herkesten değil, âlimlerden sorup öğrenmek emir olunmaktadır. Bunun için, bir kimse, yapacağı şeyi, Kur'an ve hadiste arayamaz, taklit ettiği mezhebin müctehidinden sorup öğrenmesi lazım olur. Yahut mezhebinin âlimlerinin kitaplarından okuyup öğrenir. Sorup, öğrendiğine göre yapan, o müctehidi taklit etmiş olur. Müctehidin sözüne uymayıp inkâr ederse, mezhepsiz olur. Âyetteki zikir ehli mezhep imamı demektir. Çünkü hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
(Cihad, oruç, namaz, zekat ve hac ibadetini yapanlar içinde ecri daha büyük olan zikir ehlininkidir.) [İ.Ahmed]

İbni Merdeveyh Ebu Bekr Ahmed’in bildirdiği ve Enes bin Malik’in haber verdiği hadis-i şerifte, (Namaz kılan, oruç tutan, hac ve gaza eden; eğer imamını beğenmezse, o münafıktır. Onun imamı, zikir ehlidir) buyuruldu. Demek ki, âyetteki Ehl-i zikir, ulema-i rasihin ve dört mezhebin imamlarıdır. (Ancak âlim olanlar anlar) ve (Ey akıl sahipleri, ibret alın!) mealindeki âyetler, dört mezhep imamlarının üstünlüklerini göstermektedir.

Ahmed bin Muhammed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
(Kur'an-ı kerimdeki (Allahın ipi)nden maksat, cemaattır. Cemaat da, fıkıh ve ilim sahipleridir. Fıkıh âlimlerinden bir karış ayrılan dalalete düşer. Sivad-ı a'zam, fıkıh âlimlerinin yoludur. Fıkıh âlimlerinin yolu da, Resulullahın ve Hulefa-i raşidinin yoludur. Bu yoldan ayrılanlar, Cehenneme gider. Allahü teâlânın rahmeti, Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasında bulunanlara, gazabı da bu yoldan ayrılanlaradır. Fırka-i naciyye, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’dir. Bu dört hak mezhepten birine uymayan, bid'at ehli olup Cehenneme gider.) [Tahtavi]

Bugün dört mezhepten başkasına uymak caiz değildir. (Hadika)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Mezhepten ayrılmak, mezhepsiz olmak ilhaddır. (Mebde ve Mead)
[İlhad, doğru yoldan ayrılmaktır.]

Kitap, sünnet ve icma
Sual: Din kitaplarında bir hüküm bildirilirken, (Kitap, sünnet ve icma-ı ümmet ile sabittir) deniyor. Kitap ve sünnet, başlı başına bir delil değil mi de, ne diye üçü birden söyleniyor?
CEVAP
Elbette Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerifler başlı başına delildir. Ancak farklı teviller yapılmışsa, o âyet-i kerimeyi Resulullah efendimiz nasıl uygulamıştır, müctehidler ona bakar. Mesela namazın beş vakit olduğu kesindir. Ama üç vakit diyenler var. O zaman Resulullah efendimizin uygulamasına bakılır. İcma hangi yönde ona bakılır. Kur’an-ı kerimde namaz yerine kullanılan salât kelimesi için bazı sapıklar, (Salât, dua demektir. İslamiyet’te, şimdi yapıldığı şekilde bir ibadet yoktur. Allah’ı anan, dua eden, namaz kılmış sayılır) diyorlar. Salât’ın bunların dedikleri gibi olmadığı, günde beş vakit kılınan namaz olduğu sünnet ile açıklanmış ve icmayla da uygulandığı gösterilmiştir. Demek ki, Kur’an-ı kerimde bildirilen bir hüküm, Sünnet ile ve İcma ile de uygulanarak farz olduğu inkâr edilemez hale geliyor.
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
size bir soru soracağım:
imam şafii ra kimin talebesiydi?
imam muhammed ra talebesiydi değilmi.
imam muhammed kimin talebesiydi?
imam hanefi ra talebesiydi.
imam şafi ra doğumu imam hanefi ra vefatına rastlar.peki burada şunu sormak lazım?
eğer o zaman denilseydiki mezhepler tamamlandı.
imam şafii nasıl mezhep kurar bunlar reformcudur...imam şafi ra ye uyanlar mezhebsizdir.mezhebsizlik dinsizliğe götürür..
olurmuydu bu?olmazdı.olmadıda.
şimdi bugün bir imam bir alim çıkıyor islami bilgilere vakıf ve kendi görüşlerini belirtiyor.herhangi bir mezhebede uymuyor.görüşleride kuranı kerim ve sünnetten.
sakınca nedir bunda?sıkıntı nedir?
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
buaraya ibn teymiyye ra hakkında kopyala yapıştır yapıp duruyorsunuz kardeşim.
şimdi bende buraya ibn arabini sapık görüşleri diye kopyala yapıştır yapsam olurmu?
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
size bir soru soracağım:
imam şafii ra kimin talebesiydi?
imam muhammed ra talebesiydi değilmi.
imam muhammed kimin talebesiydi?
imam hanefi ra talebesiydi.
imam şafi ra doğumu imam hanefi ra vefatına rastlar.peki burada şunu sormak lazım?
eğer o zaman denilseydiki mezhepler tamamlandı.
imam şafii nasıl mezhep kurar bunlar reformcudur...imam şafi ra ye uyanlar mezhebsizdir.mezhebsizlik dinsizliğe götürür..
olurmuydu bu?olmazdı.olmadıda.
şimdi bugün bir imam bir alim çıkıyor islami bilgilere vakıf ve kendi görüşlerini belirtiyor.herhangi bir mezhebede uymuyor.görüşleride kuranı kerim ve sünnetten.
sakınca nedir bunda?sıkıntı nedir?

bu saydığınız alimler tabiin tebuttabiin görmüş kimselerdir. mutlak müctehidlerdir..bir müctehidin başka müctehide uyması caz değildir..imam'ı azam'a talebeleri imam2ı yusuf ve imam'ı muhammed bir çok konuda muhalefet etmiştir..bunlar ile bu günkülerin mezhep kurma sevdaları farklı şeylerdir..ve siz sadece bu dört kişinin mezhep imamı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz...o dönemde bu şekilde mezhep imamları çoktur.. mesela caferi mezhebinin imam'ı imam'ı caferdir imam'ı azam'ın hocası hemde üvey babasıdır.. imam'ı cafer'in mezhebi de o zaman hak mezhepti.. lakin günümüze delilleri kitapları ulaşmamıştır bugün caferi mezhebinden olanlar yarım yamalak bir din üzereler...neyse burası teferruat..mesele şudur..delilleri ile nakillleri günümüze ulaşmış dört mezhep vardır..mesele bu..

gelelim şimdiki alimlerin mezheb kurabilme ihtimaline...

bir alimin müctehid olabilmesi için gereken ilime vakıf olması bu günkü islami eğitim göz önüne alınarak düşünülürse 100 yılda dahi olmaz..yani bu günün islam alimleri sadece bir mezhebin hükümlerini tam öğrenmeleri bile onlarca yıla mal oluyor..nerde kaldı ki müctehid ilmine vakıf olacaklar da kur'an ve sünnetten hüküm çıkaracaklar..

ancak şu olur ehliyetli ilmiyle amil alimler güncel meselere kıyas yolu ile fetva verebilirler..hepsi bu..

birde şu var.. bu gün fıkıh olarak akaid olarak hiç bir boşluk yokki islamda neden yeni bir mezhep kurma hayali var..? hangi konuya mezheplerde bir fetva yokta fetva arıyorlar.. hangi mesele boşlukta kalmış ki oraya çözüm için yeni bir mezhep derdine düşmüşler...imam'ı gazali..imam'ı rabbani, imam'ı halid ve daha yüzlerce büyük alim gelmiş geçmiştir.. ve bunlar öyle alimlerdir ki bugün alim geçinenleri ilzam ederler tersten okuturlar..bu geçmiş büyük alimler bile yeni mezhep kurma yoluna gitmemişler mezheplere tabi olmuşlardır..yeni yetme alimlere ne oluyor ki..mezhep kurma yoluna gidiyorlar..bunlar hayırlı niyetler değildir..

son dönem müctehit geçinenlerinden biri de yasuf el kardavi dir.. bakın ne fetvalar vermiş.. ne hükümler çıkarmış...bi araştırın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız...
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
bu saydığınız alimler tabiin tebuttabiin görmüş kimselerdir. mutlak müctehidlerdir..bir müctehidin başka müctehide uyması caz değildir..imam'ı azam'a talebeleri imam2ı yusuf ve imam'ı muhammed bir çok konuda muhalefet etmiştir..bunlar ile bu günkülerin mezhep kurma sevdaları farklı şeylerdir..ve siz sadece bu dört kişinin mezhep imamı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz...o dönemde bu şekilde mezhep imamları çoktur.. mesela caferi mezhebinin imam'ı imam'ı caferdir imam'ı azam'ın hocası hemde üvey babasıdır.. imam'ı cafer'in mezhebi de o zaman hak mezhepti.. lakin günümüze delilleri kitapları ulaşmamıştır bugün caferi mezhebinden olanlar yarım yamalak bir din üzereler...neyse burası teferruat..mesele şudur..delilleri ile nakillleri günümüze ulaşmış dört mezhep vardır..mesele bu..

gelelim şimdiki alimlerin mezheb kurabilme ihtimaline...

bir alimin müctehid olabilmesi için gereken ilime vakıf olması bu günkü islami eğitim göz önüne alınarak düşünülürse 100 yılda dahi olmaz..yani bu günün islam alimleri sadece bir mezhebin hükümlerini tam öğrenmeleri bile onlarca yıla mal oluyor..nerde kaldı ki müctehid ilmine vakıf olacaklar da kur'an ve sünnetten hüküm çıkaracaklar..

ancak şu olur ehliyetli ilmiyle amil alimler güncel meselere kıyas yolu ile fetva verebilirler..hepsi bu..

birde şu var.. bu gün fıkıh olarak akaid olarak hiç bir boşluk yokki islamda neden yeni bir mezhep kurma hayali var..? hangi konuya mezheplerde bir fetva yokta fetva arıyorlar.. hangi mesele boşlukta kalmış ki oraya çözüm için yeni bir mezhep derdine düşmüşler...imam'ı gazali..imam'ı rabbani, imam'ı halid ve daha yüzlerce büyük alim gelmiş geçmiştir.. ve bunlar öyle alimlerdir ki bugün alim geçinenleri ilzam ederler tersten okuturlar..bu geçmiş büyük alimler bile yeni mezhep kurma yoluna gitmemişler mezheplere tabi olmuşlardır..yeni yetme alimlere ne oluyor ki..mezhep kurma yoluna gidiyorlar..bunlar hayırlı niyetler değildir..

son dönem müctehit geçinenlerinden biri de yasuf el kardavi dir.. bakın ne fetvalar vermiş.. ne hükümler çıkarmış...bi araştırın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız...


Selamün Aleyküm Ishak kardeş.tabiri caizse bir taş gediğine ancak böyle güzel oturtulur.bu güzel aydılatıcı bilgileriniz için Allah razı olsun Selam ve dua ile
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
size bir soru soracağım:
imam şafii ra kimin talebesiydi?
imam muhammed ra talebesiydi değilmi.
imam muhammed kimin talebesiydi?
imam hanefi ra talebesiydi.
imam şafi ra doğumu imam hanefi ra vefatına rastlar.peki burada şunu sormak lazım?
eğer o zaman denilseydiki mezhepler tamamlandı.
imam şafii nasıl mezhep kurar bunlar reformcudur...imam şafi ra ye uyanlar mezhebsizdir.mezhebsizlik dinsizliğe götürür..
olurmuydu bu?olmazdı.olmadıda.
şimdi bugün bir imam bir alim çıkıyor islami bilgilere vakıf ve kendi görüşlerini belirtiyor.herhangi bir mezhebede uymuyor.görüşleride kuranı kerim ve sünnetten.
sakınca nedir bunda?sıkıntı nedir?

İmam-ı Şafi hazretleri 'rahmetullahi teala aleyh' Mutlak müctehid idi. İctihad etmesi kendisine farzdı. Ama bu günki alim dediğiniz kimse değil müctehid alim bile değil. Siz bile diyorsunuzki kendi görüşlerini belirtiyor. İşte asr-ı seadete o kadar yakın olan bu dört imamın(yani müctehidin) 'rahmetullahi teala aleyhim ecmain' ictihadları dururken neden ben ahir zamanda gelmiş, ahir zamanın zulmetine bulaşmış birisinin görüşüne uyayım. Dikkat edin. Ne dediğinizin farkındamısınız. Mesheb imamlarına uyun dediğimiz zaman ayet ve hadis varken neden uyalım diyorsunuz. Ama kendiniz bu günki bir reformiste uymanın ne sakıncası olur diyorsunuz.

Adama 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' demezlermi ?

Allahü teala dilediğini doğru yola kavuşturur. Benim size son olarak söyleyeceğim şu. İstisnasız hepimiz beş vakit namazdan sonra dua edelim. Ya rabbi razı olduğun beğendiğin yol hangisi ise beni o yolda bulundur. O yolda bulunanları sevdir. Kalbimi o yolda sabit kıl. Bu duayı hem kendimiz için hemde diğer din kardeşlerimiz için yapalım. Doğru yolda isek bu duanın zararı olmaz. Yok yanlış ve sapık bir yolda isek Allahü telanın vaadi var. Doğruyu isteyeni o yola kavuştururum diye.

Doğru yolda olanlara selam ederim.
Kırıcı birşey konuştuk ise hakkınızı helal ediniz. İş buralara gelsin istemezdik. Bizim gibi cahillerin böyle forumlarda tartışmaları hiç uygun değil.
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
bu saydığınız alimler tabiin tebuttabiin görmüş kimselerdir. mutlak müctehidlerdir..bir müctehidin başka müctehide uyması caz değildir..
ben bir müctehid diğerine uysun demedim.dedimki imam şafi ra imam hanefi ra dan bir kuşak sonradır.ama bir mezhep kurduğunda kimse ona tepki göstermedi.hatta mezhep kurdu demek doğru değil.imam şafi ra görüşlerini belirtti ve görüşlerine intisab edenler çoğunluk oluşturdu.böylelikle mezheb oluştu.
şimdi burada şunu sormak lazım bir imam görüşünü açıklasa ve görüşlerini kuranı kerim ve sünnete dayandırarak açıklasa müntesibleri oluşsa mezhep oluşamazmı?bu sadece o tarihler arasında mı geçerliydi?son kullanma tarihi o zamanlarda bittimi mezhep kurmanın?
ve siz sadece bu dört kişinin mezhep imamı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz...o dönemde bu şekilde mezhep imamları çoktur.. mesela caferi mezhebinin imam'ı imam'ı caferdir imam'ı azam'ın hocası hemde üvey babasıdır.. imam'ı cafer'in mezhebi de o zaman hak mezhepti.. lakin günümüze delilleri kitapları ulaşmamıştır bugün caferi mezhebinden olanlar yarım yamalak bir din üzereler...
çoka daha fazla mezhep vardı.bunu bende biliyorum elhamdülillah.az çok islam tarihiyle ilgiliyim.
bir alimin müctehid olabilmesi için gereken ilime vakıf olması bu günkü islami eğitim göz önüne alınarak düşünülürse 100 yılda dahi olmaz..yani bu günün islam alimleri sadece bir mezhebin hükümlerini tam öğrenmeleri bile onlarca yıla mal oluyor..nerde kaldı ki müctehid ilmine vakıf olacaklar da kur'an ve sünnetten hüküm çıkaracaklar..
hangi ilme dayanarak kendinizden bu kadar emin bir yazı yazdınız?
imam'ı gazali..imam'ı rabbani, imam'ı halid ve daha yüzlerce büyük alim gelmiş geçmiştir.. ve bunlar öyle alimlerdir ki bugün alim geçinenleri ilzam ederler tersten okuturlar..bu geçmiş büyük alimler bile yeni mezhep kurma yoluna gitmemişler mezheplere tabi olmuşlardır..yeni yetme alimlere ne oluyor ki..mezhep kurma yoluna gidiyorlar..bunlar hayırlı niyetler değildir..
bu sizin konuştuklarınızı mezhep imamları bile rahatlıkla konuşamazdı heralde.
siz nasıl bu kadar kendinizden emin olarak bu yargılara varıyorsunuz anlayamadım?
bu yargılara varabilmek için hakikaten ilim sahibi olmak lazım.
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamün Aleyküm Ishak kardeş.tabiri caizse bir taş gediğine ancak böyle güzel oturtulur.bu güzel aydılatıcı bilgileriniz için Allah razı olsun Selam ve dua ile

taşın gediğine oturduğu falan yokta sizin nefsinizin hoşuna gidecek tarzda yazılar yazmış arkadaş.aydınlatıcı bilgide göremedim ben.
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
taşın gediğine oturduğu falan yokta sizin nefsinizin hoşuna gidecek tarzda yazılar yazmış arkadaş.aydınlatıcı bilgide göremedim ben.

peki size bir soru daha..

neden ısrarla yeni mezhepler istiyorsunuz...eski mezheplerin modasımı geçti
veya hengi meselede noksanlar ki yeni mezhepler istiyorsunuz.. 1000 küsür senedir islam alemi...bu dört mezhep ile amel ediyordu...son yüz senedir yeni mezhepler yeni müctehidler aranmaya başladı neden..?

eski mezheplerin suyu mu çıktı..?

hangi konuda bu günkü alimlerin geçmiş alimlerden daha iyi hüküm vereceğine inanıyorsunuz....?

varsa böyle alimler yeni hükümleri ile yazarmısınız..?
savunduğunuz ibn-i teymiyenin hangi görüşlerinden haberiniz var..?
veya hangi görüşlerini isabetli buluyoırsunuz..?

"allah arşa oturmuştur..habibine de yanında yer ayırmıştır..."
"allah' ta aynen benim inip çıktığım gibi iner ve çıkar..."

bu görüşlerin sahibini biliyormusunuz...veya bu görüşleri isabetli buluyormusunuz...

bana hangi ilimle böyle yazdığımı sormuşsunuz...
öyleyse siz hangi ilimle illede yeni mezhep kurulmasından yanasınız..buna deliliniz ne...?
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
“ Ey Muhammed ! Senden önce de biz bir ülkeye her hangi bir uyarıcı gönderdiğimiz zaman, oranın şımarık varlıklıları “ doğrusu babalarımızı bir din üzerinde bulduk, bizde onların izlerini izlemekteyiz ” derlerdi. Gönderilen uyarıcı : “ eğer size babalarınızı üzerin de bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş isem de mi bana uymazsınız ” derdi de Onlar : “ Doğrusu sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz “ derlerdi.”
ZUHRUF : 23.24

“ Onlara gelin Allah’ın indirdiği Kitaba ve Peygambere uyun denildiğinde, “ Atalarımızın üzerinde bulunduğu yol bize yeter ” derler. Ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler idiyseler – yine mi onların yoluna uyacaksınız - ”

MAİDE : 104

“ Onlara Allah’ın indirdiğine uyun dense, hayır, biz atalarımızın üzerinde bulunduğu şeye uyarız ve onların yolundan gideriz, derler. Şeytan onları alevli azabın ateşine çağırsada mı ? “
LOKMAN : 2I

“ Bir de şöyle demişlerdi : “ Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, şimdi onların izleri üzerinde gitmekteyiz “
ZUHRUF : 22

“... Allah’tan bir yol gösterici olmadan, yalnız kendi keyfine uyandan daha sapık kim olabilir ?...“
KASAS : 50. Ay.

“ Rabbinden bir delil üzerinde bulunan kimse ile, kötü işi kendisine süslendirilen ve keyfine uyan gibi olur mu hiç ?. “
MUHAMMED : 14 . Ay.

{ Rabbinizden size indirilene tabi olun, O nun dışında dostlar edinip de onlara tabi olmayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz }
A’RAF . 3.AY

“ Kim o rahmanın zikrine - yani Kur’an’ına ve Sünnet’ine - göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz de artık o onun ayrılmaz arkadaşı olur. 0 şeytanlar onları doğru yoldan çıkardıkları halde, onlar hala kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler. “

ZUHRUF : 56.Ay.

“ … Allah sana kitabı ve Hikmeti indirdi.Ve bununla sana bilmediğin şeyleri öğretti. Allah’ın senin üzerindeki fazlu keremi çok büyüktür. “
NİSA : 113.AY.

“ Nitekim kendi içinizden size Ayet’lerimizi okuyan, sizi arındıran,size Kitabı, Hikmeti ve bilmediğiniz şeyleri öğreten bir resul gönderdik.

BAKARA : 151.AY.

"........ Allah'ın ayetlerini eğlence edinmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatır-layın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah herşeyi hakkıyla bilendir “

BAKARA : 231.AY.

{ ……. Ebu Hureyre r.a dan. Resulullah s.a.v şöyle buyurdular : “ Size, sarıldığınız müddetçe asla sapıtmayacağınız iki şey bıraktım. Biri, Allah’ın Kitabı,diğeri ise benim sünnetim. Bunlar havz’ın başında yanıma gelinceye kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır. }

MÜSTEDREK : 1.C.193.S DARE KUTNİ : 3.C.4525.N
S . SAHİHA : 4.C.1761.N

“…. Ve yine bir hadisi şeriflerinde Allah Resulü s.a.v şöyle buyur-maktadır : Size kendisine sarıldığınız takdirde dalalete düşme-yeceğiniz iki şey bıraktım. Bunlar, Allah ın kitabı ve benîm süne-timdir "
HAKİM : 1. 93.S

( ……….. Eğer bir mevzuda ihtilafa düşerseniz ; Allah’a ve Ahiret gününe iman etmiş iseniz onu, Allah’a ve Resulüne havale edin.Bu daha iyi ve sonuç itibariyle de daha güzeldir. )
NİSA.59.AY.

( Hayır öyle değil ; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar )
NİSA.65.AY.

( Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır )
NUR.51.AY.

( Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki : " Eyvahlar olsun bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve keşke Resûl'e itaat etseydik."
Ve yine dediler ki : " Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular."

" Rabbimiz, onlara azabtan iki katını ver ve büyük bir lanet ile lanet et. )
AHZAB : 66.67.68.AY.


allah razı olsun aktardığın ayetler için...

lakin bunlar mekke müşriklerine inen ayetlerdir..onlar atalarından kalan putperstliği islama tercih ettikleri için mevla bu ayetleri göndermiştir onlara..acaba size göre bizde aynı mekke müşrikleri gibimiyiz..?

daha doğrusu ben size demiştim ki kopyala yapıştır yapmayın alakalı alakasız ayetleri yazarak bize ithamlarda bulunmayın...

kendi bildiklerinizi yazın size daha önce sorduğum sorular var.. sağa sola kaçmayın sadece sorduklarıma kısa ve öz cevap verin...

kopyala yapıştır yapmayın...
kendiniz cevap verin, kopyala yapıştır yapmayın kendiniz cevap verin..
kopyala yapıştır yapmayın kendiniz cevap verin..kopyala yapıştır yapmayın kendiniz cevap verin..kopyala yapıştır yapmayın kendiniz cevap verin..kopyala yapıştır yapmayın kendiniz cevap verin.. analşılıyor mu?
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
neden ısrarla yeni mezhepler istiyorsunuz...eski mezheplerin modasımı geçti
veya hengi meselede noksanlar ki yeni mezhepler istiyorsunuz..
ben yeni mezhep istiyorum diye birşey söylemedim.
ama hakkıyla bir alim grubu çıksa ve nasılki imam hanefi ve beraberindeki o mübarek talebeleriyle oluşturduğu gibi halka oluşturup KURSANI KERİM VE SÜNNETE dayanarak görüşlerini sunsa ve bu görüşler müntesib bulsa mezhep oluşabilir diyorum.bu kişiler dinle arasındaki bağları koparıp atmış olmaz diyorum.mezhepsizde olmazlar diyorum.böylece bir mezhep oluşursa mezhep olur diyorum.ama şunuda ısrarla vurguluyorum:KAYNAK KURANI KERİM VE SÜNNETTİR.
eski mezheplerin suyu mu çıktı..?
bu soruya evet diyecek kadar edepsiz değilim.böyle bir sorunun sorulması dahi yanlış.yani eski mezheplerin suyu çıkma deyimi çok yanlış olmuş.
hangi konuda bu günkü alimlerin geçmiş alimlerden daha iyi hüküm vereceğine inanıyorsunuz....?
ben kimimki bugünkü alimler şu konularda geçmiş alimlerden daha iyi hüküm çıkartabilir diyeyim?böyle birşeyi iddia etmek hadsizliktir.artı hiçbir mezhep imamının görüşü diğerinkinden daha isabetlidir.veya bugünkü şu alimin görüşü mezhep imamlarının görüşlerini sollar şeklinde görüşler bildirirsem bu benim cehaletimdendir.böyle birşey söyleyecek kadarda cahil değilim.
varsa böyle alimler yeni hükümleri ile yazarmısınız..?
savunduğunuz ibn-i teymiyenin hangi görüşlerinden haberiniz var..?
veya hangi görüşlerini isabetli buluyoırsunuz..?

"allah arşa oturmuştur..habibine de yanında yer ayırmıştır..."
"allah' ta aynen benim inip çıktığım gibi iner ve çıkar..."
bende buna karşılık ibn arabinin sapık görüşlerinimi yazsam buraya?ama doğru olmaz.
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
İshakyakup Eğer iş Alimlerin açıklarını dökmek ise ben sana Ebu hanifenin bir sürü açığını dökerim ortaya yani iş buraya kadar varacaksa ama ben bunu istemiyorum ve ben o alimlerin yaptığını örtüyorum ?allah razı olsun sağol sakın açma ebu hanifenin açıklarını utandırma adamcağızı...büyüklük sende kalsın

Şimdi sana soruyorum madem konu buraya geldi zaten 3 konuda bu idi benim önümde başta tevessül ondan sora namazın terketmenin hükmü bunu işledim şimdide konu arş konusuna geldi bağrıp duruyorsunuz Meshep meshep meshep imamları diye şimdi sorum sanadır

İshak Yakup senin inandığın ALLAH NEREDE ?

ALLAH mekandan münezzehtir.. Allah'a mekan isnad edilemez...mekan ancak mahluklar içindir.. allah muhalefetun lil havadis tir.. o halde mahluklarla alakalı olan her şeye muhalefet eder...uzatmaya gerek yok.. Allah mekandan münezzehtir.. şimdi de senden dinleyelim neredeymiş Allah...?
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze

ben yeni mezhep istiyorum diye birşey söylemedim.
ama hakkıyla bir alim grubu çıksa ve nasılki imam hanefi ve beraberindeki o mübarek talebeleriyle oluşturduğu gibi halka oluşturup KURSANI KERİM VE SÜNNETE dayanarak görüşlerini sunsa ve bu görüşler müntesib bulsa mezhep oluşabilir diyorum. muberek bu dediğiniz olsa aynen geçmiş ulemanın görüşleri ortaya çıkar..bü gün oluşturulacak bir heyet aynı ayetten imam'ı azam ve beraberinde ki imamı yusuflar imamı muhammmedler gibi seçkin alimlerin verdikleri mananın, çıkardıkları hükmün dışında bir hüküm çıkarsalar..sen kim'e güvenirsin imam'ı azam ve talebelerinin hükmünemi yoksa bu günkü alimlerin hükmüne mi?..bu kişiler dinle arasındaki bağları koparıp atmış olmaz diyorum.mezhepsizde olmazlar diyorum.böylece bir mezhep oluşursa mezhep olur diyorum.ama şunuda ısrarla vurguluyorum:KAYNAK KURANI KERİM VE SÜNNETTİR.

bu soruya evet diyecek kadar edepsiz değilim.böyle bir sorunun sorulması dahi yanlış.yani eski mezheplerin suyu çıkma deyimi çok yanlış olmuş.

ben kimimki bugünkü alimler şu konularda geçmiş alimlerden daha iyi hüküm çıkartabilir diyeyim?böyle birşeyi iddia etmek hadsizliktir.artı hiçbir mezhep imamının görüşü diğerinkinden daha isabetlidir.veya bugünkü şu alimin görüşü mezhep imamlarının görüşlerini sollar şeklinde görüşler bildirirsem bu benim cehaletimdendir.böyle birşey söyleyecek kadarda cahil değilim. muhterem o halde alıp veremediğimiz nedir..madem geçmiş ulemaya tazim ediyorsun..neden surda gedik açmaya çalışanlarla aynı sözleri söylüyorsun...

bende buna karşılık ibn arabinin sapık görüşlerinimi yazsam buraya?ama doğru olmaz.

ibn-i arabi ile mezhep meselesi tamamen farklı şeylerdir..ibn-i arabinin durumu sekr dir..bazı sözleri ehli sünnete terstir..fakat o bunları sadece kendisi söylemiştir, bu fikirleri ayet ve hadislerle savunmamış işin aslı budur dememiştir...hallacı mansurda aynıdır beyazıd-i bestamide.. bunların sözleri sekr'idir... ayet ve hadislerle bu hatalı sözlerine savunmamışlardır... yani orası farklı bir durum...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İshakyakup Eğer iş Alimlerin açıklarını dökmek ise ben sana Ebu hanifenin bir sürü açığını dökerim ortaya yani iş buraya kadar varacaksa ama ben bunu istemiyorum ve ben o alimlerin yaptığını örtüyorum ?

Şimdi sana soruyorum madem konu buraya geldi zaten 3 konuda bu idi benim önümde başta tevessül ondan sora namazın terketmenin hükmü bunu işledim şimdide konu arş konusuna geldi bağrıp duruyorsunuz Meshep meshep meshep imamları diye şimdi sorum sanadır

İshak Yakup senin inandığın ALLAH NEREDE ?

Hz Numan bin Sabit GÖKTEKİ YILDIZLAR ; HİDAYET REHBERLERİ olan Ashabı Kiram ( r. anhum ecmain ) terbiyesini gören bir mezheb imamının "açığını görüp ortaya dökerim mesele değil" diyen 2008 yılda yaşayan kuş "mutlu" beyin sahibi de kim oluyor çoook meraaak ettim...

Vahabbiler niçin vesileyi inkar ediyorlar ? - Çünkü sahibileri olan inglitere sömürgecilik bakanlığı öyle emretti : Peygamberi devredışı bırakarak İslamı yok edin .. Vesile Allahın kanunudur . Sünnetullahtır. İnkarı küfürdür. "Allah her şey için bir sebeb yarattı "

"Allah, Resulüne muhalefet edene lanet etsin. Allah onunla bize ikram etti, bizi onunla kurtardı" (İbnu Abdilberr, el-İntika, sh. 144 Ebu Hanife )
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
نعىمة;758714' Alıntı:
Hz Numan bin Sabit GÖKTEKİ YILDIZLAR ; HİDAYET REHBERLERİ olan Ashabı Kiram ( r. anhum ecmain ) terbiyesini gören bir mezheb imamının "açığını görüp ortaya dökerim mesele değil" diyen kuş beyin sahibi de kim oluyor çoook meraaak ettim...

Vahabbiler niçin vesileyi inkar ediyorlar ? - Çünkü sahibileri olan inglitere sömürgecilik bakanlığı öyle emretti : Peygamberi devredışı bırakarak İslamı yok edin .. Vesile Allahın kanunudur . Sünnetullahtır. İnkarı küfürdür. "Allah her şey için bir sebeb yarattı "

"Allah, Resulüne muhalefet edene lanet etsin. Allah onunla bize ikram etti, bizi onunla kurtardı" (İbnu Abdilberr, el-İntika, sh. 144 Ebu Hanife )

zadul mead kardeş bu yazan arkadaşı ciddiye alma.
he de geç.
pek bir ilmi yok.
yazıları tamamen tekfir üzerine dayalı kopyala yapıştır.
fakat enteresan olan kendisi ALLAcc ın dininden bihaber.
 

ömerbinabdülaziz

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
30
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
نعىمة;758725' Alıntı:
Allahın diniden bihaber olduğumu nerden çıkardın ?

yazılarını takip ettim.
enteresan yazıların var.
sana göre neredeyse sadece senin akaidindeki insanlar kurtulmuş geri kalan kafir,satılmış,cehennemlik.
ama sana soru soruluyor:
ALLAHccın hükümlerini devlet uygulamak zorunda değilmidir diye?
sende cevap yok.
madem sen iyi bir müslümansın neden ALLAHın hükümleriyle yönetilmelidir devlet demiyorsun?
senin bu konu içerisine girmen dahi yanlış seni aşar.
çünkü sen ALLAHcc ın hakimiyetini kabul etmiyorsun.
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
ishakyakup sen cahil birine benziyorsun burda böyle yazışmakla olmaz bu ne ya ne bir ayet ne bir hadis nede bir rivayet getirebiliyorsun sahabenden sadece gürültü yapmaktan başka bir şey yaptığın yok Allah ın semada Gökte olduğunu Allah cc mülk 16 17 de bildiriyor Allah rasülü s a v sahih hadislerin Allah ın semada gökte olduğunu bildiriyor sahabeler Allah ın gökte semada olduğunu söylüyor 4 meshep imamı dediğiiniz alimler Allah gökte semada olsduğunu söylüyor sona kalkmışın bana mesheplerden meşreplerden bahsediyorsun birde savunmaya geçmişin bu nasıl bir cehalet ttir ya daha Meshep imamı dediğiniz kişilerin akidesinden haberiniz yok ve bana kalkmışın burada bir savunmaya geçmişin eğer benimle sesli görüşmek istersen inspeak diye bir proğram var dumuşsan oraya gelirsin orda senle sesli konuşuruz ***Kur an ve Sünnet *** İslam dünyası bu Selef imamlarının akidesi bu odalara gelirsin konuşuruz sana ayet hadis rivayet alimlerin sözleri hiç bir şey sökmüyor vede anlamıyorsun daha sana ne diyebilirim ki Allah seni ıslah etsin ? ve senin gibi düşünenleri


gerizekalı arkadaş..

allah semayı yaratan değilmi? semayı yaratmadan önce nerdeydi allah
allah yarattığı şeyin içine mi girdi..haşa..

peki meleklerde semada olduğuna göre.. allah melekleri ile aynı mekanımı paylaşıyor...sapıklığında bu kadarına pes..ben sana ayet ve hadis yazma gereği duymuyorum..zira istediğin yöne çekiyorsun ayet ve hadisleri...

ama çok sitiyorsan yazayım...

allah gökte ise yunus a.s. balığın karnında yaptığı zikri biliyormusun..la ilahe ente subhaneke inni küntü minezzalimin... burada denizin dibinde balığın karnında allah'a dua ederken neden "sen" diyor ente karşında ki kişi için kullanılır..allah gökte yunus a.s. balığın karnında denizin dibinde ve rabbine "sen" diye hitap ediyor..neden..? bu imam'ı harameyn'in beyanıdır..

sen kendini ibn-i kayyıma o kadar kaptırmışsın ki.. doğru yanlış neyi varsa alıyorsun...ben alim olduğum iddiasın da değilim..ama ben senin gibi kör değilim..körü körüne üzerinde onlarca ihtilaf olan bir serserinin peşinde değilim...

allah gökteymiş...peh peh peh...göğü yaratmadan önce neredeydi allah...
al bende senin gibi kopyala yapıştır yapayım...

elmalılı hamdi yazırdan...bi şey anlamyacağını ve kavul etmeyeceğini biliyorum..sadece adet yerini bulsun..


mülk 17. "Gökte olandan emin mi oldunuz?" "Semadaki zat (gökte olan)" demektir. Bu ünvan bizden üstün olarak gökte bulunan akıl sahibi varlıkların hepsini içine almaktadır. Onun için bazı müfessirler "göktekiler"den maksadın melekler olduğunu söylemişlerdir. Lâkin sözün gelişi, bunun melekler değil de, Allah Teâlâ olduğunu göstermektedir ki selef âlimlerinden nakledilen görüş de çoğunlukla budur. Ancak "O'nun kürsüsü (tahtı) gökleri ve yeri içine alır..." (Bakara, 2/255) âyetinde ifade edildiği gibi Arş'tan da üstün olan ve "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) âyetine göre de benzeri bulunmayan Allah Teâlâ göktedir demek nasıl olur? zarfiyyet mânâsına geldiği ve zarf, mazrûfundan (zarflanandan) büyük olduğu cihetle göğün Allah Teâlâ'dan daha büyük olması, yahut O'nun da yarattığı cisimler gibi mekana muhtaç olması ve mekanın O'na ihtiyaç duymaması lazım gelmez mi? Ve o halde O, her şeyi kuşatıcı olur mu? diye birçok soru sorulabilir. Zaten bu yüzdendir ki sözkonusu âyetle ilgili oldukça fazla münakaşa yapılmıştır. Bu konuda mânâsı en muhkem (açık ve kesin) olan âyetini, Allah Teâlâ'nın mekandan ve cihetten berî olduğuna dair zikredilen naklî ve aklî delilleri iyi kavrayamamış olan Müşebbihe Mezhebi taraftarları, birçok mânâya ihtimali olması itibariyle az çok müteşabih olan "gökte olan" dan maksadın Allah Teâla olduğunda ve bundan dolayı da "Allah göktedir." demekte ısrar etmişler ve gökten de cismânî mânâ anlamak istemişlerdir. Bazıları da "Rahmân Arş'a istivâ etti." (Tâhâ, 20/5) âyeti ile uyumlu hale getirmek için buradaki yı mânâsına alarak göğün üzerinde, yani fevkında Arş üzerinde demek olduğunu söylemişlerdir. Ancak bundan kimisi sabit kalmak, kimisi de cihet (yön) mânâsını çıkarmışlardır. Bunlar ise, muhkem olan âyetine ve daha başka âyet ve delillere de ters düşmektedir.

Ebu Müslim el-İsfahâni gibi bazıları da bunun, "Allah göktedir." diye zanneden müşriklerin zanlarına göre bir hitab olduğunu benimsemişlerse de, burada da hitabın önceki âyette olduğu gibi umumi bir anlam taşımasının sözgelimine daha uygun olmasından dolayı bu görüşün de makbul olduğunu ileri sürmek oldukça zordur. Bir kısım âlimler de bunun, "Gökteki ilâh da, yerdeki ilâh da O'dur." (Zuhruf, 43/84), "Ve her göğe görevini vahyetti." (Fussilet, 41/12) âyetleri doğrultusunda yani "Hükmü, emri gökte cereyan etmektedir." demek olduğunu söylemişlerdir. Selef âlimleri ise bunu da âyeti gibi müteşabih kabul ederek "Müteşabihin te'vilini Allah'tan başka kimse bilmez..." (Al-i İmrân, 3/7) deyip te'vile girişmemişler, yani bundan şu kasdedilmektedir, diye mânâyı tayin etmeye kalkışmamışlar; mahiyetini Allah'a havale ederek bir cariye hadisinde olduğu gibi "gökte" demekle yetinmeyi daha ihtiyatlı görmüşler ve "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." demekten de geri durmamışlardır.

Allah Teâlâ'nın yüce zatına ters düştüğü aklen ve naklen bilinen cisimlendirmek, benzetmek ve hulûl (bir cisme girme) fikirleri gibi batıl inançlara düşülmemesi için bizim ulaştığımız kanaat şudur: Buradaki sema, gök dediğimiz cismânî semadan ibaret değil, mutlak yükseklik ve üstünlük işaretidir. Maddî, manevî, cismânî ve ruhani bütün yaratıkların, mekanın ve zamanın üstü demek olan mutlak yükseklik mânâsınadır. İşte bu anlama göre ancak Allah Teâlâ'dır. Zira her şeyin üzerinde, her şeyden üstün olan ancak O'dur. Arşın üzerinde demenin mânâsı da budur. Bunlar, gerek "Rahmân Arş'a istivâ etti." (Tâhâ, 20/5) gerek "semada olan" (Mülk, 67/16) vasıfları, tıpkı "yüce ve yüksek olmak" "O, yücedir, büyüktür." (Bakara, 2/255), "O, her şeye gücü yetendir." (Hadid, 57/2), "O, her şeyi kuşatıcıdır." (Fussilet, 41/54), "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) âyetlerinde olduğu gibi mutlak tenzih ifade eden vasıflardır. Ve bu mânâ ile yücelik O'nun gerek yeryüzünde ve gerek semada eşyadan hiçbir şeye karşı nisbetinde bir fark ifade etmez. O, "Hem gökte hem de yerde ilâhtır." (Zuhruf, 43/84) âyetinin de gösterdiği gibi yerin ve göğün yaratıcısıdır. Ayrıca O, "Nerede bulunursanız Allah sizinle beraberdir." (Hadid, 57/4) âyetine göre de, nerede olursak olalım bizimle beraberdir. Ancak O, her şeyden üstündür. Bizim nazarımızda yüceliğin en yüksek örneği gök olduğu için Allah Teâlâ'nın mutlak yüceliği de onunla ifade edilmiştir. Yalnızca yaratıcı ve yaratıkların isimlerini mukayese etmekle bile bu mânâ açıkça anlaşılmış olur. Allah göktedir. Göğün üzerindedir. Arş'ın üstündedir demekte ısrar edenlerin asıl maksatları da, Allah'ı cisimlendirmekten berî kılmakla bu mutlak yüceliği ispat etmektir. Fakat bunu takdir edemeyenler teşbihe sapmışlardır. Biz gök kelimesinden de yükseklik mânâsı anlarsak da, bu kelimenin kökü renk mânâsına olan "gök"le ilgilidir ve sema ise mutlak yükseklik mânâsını ifade eden "sümüv"den türemiştir. Bu yüzdendir ki gök tabirinde tecsim (cisimlendirme), sema tabirinde de yükseklik mânâsı açıkça anlaşılmaktadır. Gök demek her zaman sema demenin yerini tutmaz. Onun için "Allah semadadır." demek, Allah şu cisimlendirilen göktedir anlamında değildir. Sonra şunu da belirtmek gerekir ki harfinin ifade ettiği zarfiyyet ister hakiki olsun, ister mecazi olsun "kapsamak" mânâsını gerektirmez. Mesela, "Sema başımızdadır." "Yer ayağımızın altındadır." dediğimiz zaman bu cümlelerden "Kuş havadadır." cümlesinde olduğu gibi zarfiyyet mânâsı anlamayız. Ne başımızın semayı, ne de ayağımızın altının yeri kuşatmış olduğu iddiasında bulunmayız. İşte bu gibi yerlerde gibi diğer bir harf mânâsıyla da tefsir edilebilir. Bu yüzdendir ki sözündeki zarfiyyet ile "yıldız semadadır" cümlesindeki zarfiyyet aynı anlamda değildir. Bunun gibi Allah Teâlâ'nın semada olmasını, Güneş'in semada olması arzında değil, hisse göre ilmin, cahile göre âlimin, yaratıklara göre yaratıcının, mahkûma göre hâkimin ve memura göre âmirin üstünlüğü tarzında anlamak gerekmektedir. Âyette buyurulmayıp olarak zikredilmesi ise, O'nun yüceliğinin görünen ve görünmeyen her şeyi dışardan ve içerden kuşatmış olduğunu, semanın yalnız üstünde değil, içinde de hükmünü, ulûhiyyet ve yaratıcılığını ifade etmek gibi bir nükteyi de kapsadığını gösterir. Bu ise tamamen "O, göklerde ve yerde tek Allah'tır. Sizin gizlinizi, açığınızı, (hayır ve şerden) ne kazanacağınızı bilir." (En'âm, 6/3) âyeti gibidir. "Allah'ın emri semadadır," şeklinde tefsir edenler de bu anlamı kasdetmişlerdir. Demek ki, "Allah, yerde değil, göktedir." tezini savunanlar, O'nun mekândan münezzeh (berî) olarak her yerde hazır ve nâzır olduğunu inkâr edip âyetinin açık anlamına karşı gelmişlerdir. Evet, sadece "Allah yerdedir." demenin de caiz olmayacağında ittifak vardır. Çünkü bununla mekan anlamı kasdedilmese bile, alçaklık mânâsına geldiği kolayca anlaşılmaktadır. Halbuki sadece "Allah semadadır." demek ise, cisim, mekân ve cihet kasdedilmeyerek, mutlak yücelik ve yükseklik mânâsıyla caizdir. Çünkü sema, yeri de kuşatmaktadır. Fakat "Allah yerde değildir." sözü O'nun yerde Allahlık ve tapınılma vasfını, ilim ve kudretinin nüfuzunu inkâr, yahut yeri O'nun kuşatması dışında tutmak kasdıyla söylenirse caiz olmaz, küfür olur. Çünkü "O, göklerde ve yerde tek Allah'tır." (En'âm, 6/3) ve "Muhakkak O, her şeyi kuşatıcıdır." (Fussilet, 41/54) Ancak mekân, alçaklık ve cisimlendirmeyi ortadan kaldırma mânâsı kasdedilirse, noksan sıfatlardan berî kılınmış olacağı için doğrudur. Yer, bize göre bile itaatkârdır. Lâkin bu mânâda "Allah, semada değildir, yani semada sabit değildir." demek de doğrudur ve öyle itikad edilmelidir. Çünkü O, semanın yaratıcısıdır. "O'nun kürsüsü semavat ve arzı kuşatmış." (Bakara, 2/255)dır. "O yücedir, büyüktür." (Bakara, 2/255), "O'nun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şûrâ, 42/11) "Allah sameddir, O, doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'na eş ya da denk değildir." (İhlas, 112/2-4) Bunun için âyetinden de "Allah Teâlâ'nın zatı, gökler ve yerin içinde sabittir." tarzında bir mânâ çıkarmaya kalkışmak doğru değildir. O'nu, göklerde ve yerde tapınılan Allah, diye anlamak gerekir. "Sizin gizlinizi de açığınızı da bilir." (En'âm, 6/3) âyeti de bunu beyan etmektedir. Allah bütün göklerden ve yerden, Arş ve Kürsi'den ve her şeyden büyük, lütufkâr ve haberdardır. Her şeyden mutlak bir üstünlükle üstün olan yüce Rab'dır. İşte bu mânâ ile 'dan "Allah" mânâsı anlamak doğru olur. Yaratan O, yeri itaatkâr kılan O, dönüş kendisine olan, dünya ve ahiret kendisinde birleşen mülkün sahibi, üstün ve yüce olan ancak O'dur. "Şu halde yerin omuzlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır." (Mülk, 67/15) emriyle bizim yeryüzünde yürümemizin ve dönüşümüzün kendisinden geldiği gibi yine kendisinde son bulduğunu bildirerek bizi, yalnız yerdeki rızık ve hayat ile bırakmayıp "Rızkınız semadadır." (Zariyat, 51/22) âyetinin ifade ettiği gibi gökte rızıklandırmak üzere kendisine davet buyurmakta olduğunu ve şu halde bizim yerin omuzlarında yürürken yer ile beraber ona doğru gidiyor olduğumuzu, bu gidişin ise kolay olmayıp ilerlemesi ne kadar yüksek ise, alçalma ve iniş tehlikesinin de o nisbette büyük bulunduğunu beyan ederek uyarı makamında siz lütfu ve kudreti altında bulunduğunuz "O semadakinden emin misiniz?" diye buyurmuştur.

Yani O'nun sizi ve yeri hep bulunduğunuz halde tutup duracağından ve gidişinizde sizi hiç helak etmeyeceğinden emin oldunuz, güven kazandınız da hiç korkunuz kalmadı mı? O yer üzerindeki hareketlerinizde nasıl küfür ve nankörlüğe, şeytanlık ve isyana sapar da korkmazsınız O üstünüzdekinden? Sizi yere geçirivermesinden, yahut yer ile beraber batırıvermesinden ki o vakit bir de bakarsınız ki o altınızdaki itaatkâr olan yer ızdırapla çalkalanıyordur. O ızdıraplarla bir volkan ateşinde kaynar gidersiniz, o cehennemi boylarsınız. O halde Allah'tan korkun da o yerin üzerinde yürürken küfür ve şeytanlıkla onu bozmaktan, Allah'ın emirleri hilafına haksız ve çirkin hareketlerden sakının. Bu uyarı, yerin itaatkârlığını ortadan kaldırmakla dahilinden uyarıdır. âyeti de, yerin itaatkârlığı ve uysallığı durduğu halde haricinden uyarıdır. Yani yoksa emin misiniz o semadakinden, korkmaz mısınız? Şeytanlara atış taneleriyle saldırıldığı gibi üzerinize semadan bir hâsıb, taşlar, mermiler yağdırmağa memur bir elçi, bir melek, bir rüzgar gönderivermesinden. Artık ileride nezirimin nasıl olduğunu bileceksiniz. Gönderdiğim peygamberin yahut onunla haber verdiğim uyarı ve tehdidimin ne olduğunu, yani şimdi iman etmezseniz ileride fiilen bilmeğe mecbur olacaksınız.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
yazılarını takip ettim.
enteresan yazıların var.
sana göre neredeyse sadece senin akaidindeki insanlar kurtulmuş geri kalan kafir,satılmış,cehennemlik.
ama sana soru soruluyor:
ALLAHccın hükümlerini devlet uygulamak zorunda değilmidir diye?
sende cevap yok.
madem sen iyi bir müslümansın neden ALLAHın hükümleriyle yönetilmelidir devlet demiyorsun?
senin bu konu içerisine girmen dahi yanlış seni aşar.
çünkü sen ALLAHcc ın hakimiyetini kabul etmiyorsun.

Allah alemlerin Rabbidir ,Allahın hakimiyeti MUTLAKTIR , Allahın hakimiyetin mutlak olmadığına inanan insan hangi ittikada sahibtir , Müslüman mıdır ?
Müslümana şeriata göre yaşamak farzdır
Devlet bu hükümleri uygulamamalı diye HİÇ BİR ZAMAN SÖYLEMEDİM


73 fırka çıkacak diye Peygamberimiz (sav) söyledi KURTULUŞ YOLU İSE TEK : Kuran Sünnet yoludur, Ashabın yoludur . İslamın delilleri 4ttür : Kuran Sünnet İcma ve Kıyas ve MÜSLÜMANIM DİYEN NE YAPSIN NE ETSİN BUNLARA UYSUN..

72 fırka cehennemdedir!
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
zadül mead isimli şahıs ehli sünnet akaidine ters görüş beyanlarında ısrar ettiğinden konu kilitlenmiştir
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt