Tasavvuf (tarikat) kısa bir anlamla gönlü Allah (CC) Hz.leri'nin sevgisine bağlamak demektir. Tasavvuf ehline göre tasavvuf; Tarikatın nazar (düşünme itibar ve iltifat) ciheti dervişlik ise ameli tarafıdır. Tasavvuf kitaplarının başında yer alan Şeyh Abdulkerim El-Kureyşinin “RİSALE”sinde konuya müstakil bir bahis ayrılmış. Tasavvufla meşgul pek çok kişinin tasavvuf tariflerine yer verilmiştir. Ayrıca Ebu Muhammed Ceriri’nin: “Tasavvuf iyi ve yüksek huyları almak ve kötüyü bırakmaktır.” şeklinde tarif ettiğini, muhtelif tasavvuf kitapları kaydetmektedir. Ömer Rıza Doğrul “Tasavvuf” adlı eserinde mutasavvuflardan bahsedip pek çok misal verdikten sonra tasavvufun bir ilim olduğunu belirtir ve şunları kaydeder: Sühreverdi'nin sözlerinden anlaşılıyor ki, tasavvuf uleması, Allah (CC) Hz.leri’nin emirlerini ve yasaklarını, Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz’in yolunu ve izlerini takip ederek araştırmışlar ve her şeyi ona göre tesbit ederek zabitlik ve ahirete karşı olan sevgileri dolayısıyla Nebiler Nebisi (SAV) Efendimiz’in Ashab’ıyla (RA) kurduğu bu manevi ilmi devam ettirmişler ve vicdanlarının saffeti dolayısıyla buna imkan bulmuşlardır. Mutasavvuflar, bu sayede bu takva ilmini şeriatın buyruklarına ve yasaklarına istinat ettirmekle takva ilimlerinin sancağını yükseltmişler ve bu yolda her ilmi, hatır ilmi, yakin ilmi, ihlas ilmi, ahlak ilmi ve daha başka vicdani ilimler kurup Yüce Allah (CC) Hz.leri’nin nice yolda kalmış kullarını irşad edip dünyada iken rızaya Cemalullaha ermelerine sebep olmuşlardır.