B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
Hasırcızade Mehmet Ağa, bir gün Fuat Paşa’nın yanında iken paşanın pırlanta yüzüğüne dikkatle bakmağa başlamış. Fuat Paşa sormuş.
- Yüzüğüme mi bakıyorsun?
- Evet Paşam… Taşını merak ettim.
- Elmastır.
- Güzel. Fakat faydası nedir?
- Hiç…
- Peki, ne gelir getirir?
- Hiç.
- Yazık. Benim de babadan kalma bir çift taşım var; bana senede elli altın getirir.
- Amma yaptın ha! Ne taşı ki bu?
- Değirmen taşı! Zira bu taş sayesinde hem nafakamı çıkarıyorum, hem hayır hasenat yapıyorum hem de insanlara bu taş sayesinde hizmet ediyorum.
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
Hasırcızade Mehmet Ağa, bir gün Fuat Paşa’nın yanında iken paşanın pırlanta yüzüğüne dikkatle bakmağa başlamış. Fuat Paşa sormuş.
- Yüzüğüme mi bakıyorsun?
- Evet Paşam… Taşını merak ettim.
- Elmastır.
- Güzel. Fakat faydası nedir?
- Hiç…
- Peki, ne gelir getirir?
- Hiç.
- Yazık. Benim de babadan kalma bir çift taşım var; bana senede elli altın getirir.
- Amma yaptın ha! Ne taşı ki bu?
- Değirmen taşı! Zira bu taş sayesinde hem nafakamı çıkarıyorum, hem hayır hasenat yapıyorum hem de insanlara bu taş sayesinde hizmet ediyorum.
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)