Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

takıntılarımdan nasıl kurtulurum (1 Kullanıcı)

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Selamun aleyküm
merhaba gülkoksam kardeşim

allah yar ve yardımcınız olsun.bu kadar kafaya takmayın.efvam ve takıntı kötü bi durumdur.benm ablam da sizn gibiydi.her şeyi cok takıyordu kafasına her şeyde hemen sorun cıkarıyordu.ama sonunda anladı ki bu kadar derinden kıskançlık ve sevgi bi yere kadar.sevdiğin için kıskanıyorsunuz ama bu kadar içtenlikle olmak da olmaz.kendinizi nu kafar üzmeyin.allaha emanet olun
selam ve dua ile...

keşke ablanız gibi bende birnada atabilsem
allah razı olsun
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
32
Konum
İstanbul
aynı beni anlatmışsın ya biri bi yan baksa ayy neler düşünüyorum annemler hayret ediyor bana hatta fesat bile diyorlar malesef:(akrabalarımla herkezle sorunum var içten içe çoğu farkında değil tabi hepsine kızıdğım şey kırıldığım şey illaki oluyor her biraraya gelmemizde o bahsettiğim teyzemin kızıyla ne zamandır biraraya gelmekten kaçıyorum mesela onla ilgili hiç ii şeyler düşünmüyorum bu belkide benle alakalıdır...ama o bana selam yolluyor hatta geçende annemler onlara gitti ben gitmedim görmek istemiyorum dedim bana çk selam yollamış ağaçtan elam koparmış bunu gülkoksama ver demiş ablama....yani kimsenin benle sorunu yok ama ben düşman kesiliyorum kendi kendime ...bana en ufak hata yapanı bir kalemde siliyorum..bu kuzenimde bana 1,5 yıl önce saf demişti bi ağız kavgamız olmuştu bu yüzden o günden bu güne onla görüşmüyorum kaçıyorum hep....sen evlenince ne yapıcan diyorlar bana off bende bi bilsem:(
o kitabı almaya çalışıcam canım bulursam

İnşallah en kısa zmanda iyileşirsin kardeşim
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
32
Konum
İstanbul
En kötüsüde bunları farkında olarak yapıyorsun bu karşındaki kişiyle daha çok tartışmana neden oluyodur canım inş en kısa zamanda iyileşirsin cnm bunlrdan kurtulmak zannettiğin kadar zor deil biraz caba sarfet ben iiyim de hep mutlu olmaya calış neler seni mutlu ediyo neler etmiyo onları bi kağıda yaz mutlu olmadığın şeylerden uzak tut kendini hep mutlu olacağın şeyler yap kendini başka şeylere ver rahatsızlığını düşünme sürekli psikoloji kitapları oku inan bana o zamn kısa zamanda iyileşiceksin
 

tuareg

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
360
Tepki puanı
3
Puanları
18
Yaş
48
Arkadaşım Ben Takıntılar Konusunda Liderliği Kimseye Kaptırmazdım.

Ancak şu anda tam tersi oldum.
Hiçbir şeye kafamı takmıyorum Allah(C.C) çok şükür.

Birgün bir vesileyle bir yaklaşımla karşılaştım ve tüm hayatım değişti.
Ne mi oldu?
Bir vesile ile iki önemli mesaja ulaştım.(Yanlış anlamayın bu mesajlar bana ulvi yollarla gelmedi, sadece vesileler ile tarafıma ulaştı)
1.Mesaj:
Yüce Allah(C.C) a gerçekten yürekten inanıyorsan,
"Kafanı taktığın şeyi, Rabbine havale et, o senin için en hayırlı ve seni memnun edecek sonuca ulaştıracaktır" mesajıydı.
El Vekil (C.C) :İsmi Azam (Esmaül Hüsnada bulabilirsiniz)
Anlamı : Kendisine güvenilip, dayanılan. İşlerini uygun şekliyle kendisine bırakan kulunun işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eden.

2.Mesaj :
"Yüce Allah(C.C) a havale edip, ona bıraktığın hiçbir konuda artık düşünme, endişe duyma, çünkü Yüce Allah(C.C) herşeye yeter."

Sonrasında bu mesajlara saygı duydum, yürekten inandığımı düşünüyordum ancak takıntılarım aynen devam ediyordu.

Sonrasında bu konuyla ilgili iki zikir öğrendim.Ve hayatımın bir parçası olarak devemlı okumaya başladım.
**********************************************************
1.Zikir:

“Hasbiyallahu lailahe illahu aleyhü tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym

Anlamı:

“Allah'a güvendim (bana yeter)ondan başka ilah yoktur .
O vardır, ki bende O'na bağlanıp işimi ona bıraktım; O arşın aziym rabbidir.”

Başınıza ne gelirse gelsin bu zikriyatı yapın.
Allah(C.C) a havale ettiğiniz her şey mutlaka sizin için hayırla sonuçlanacaktır.
***********************************************************
2.Zikir:

“HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR.”

Anlamı:“ Allah Teala, bize yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.”

Hangi konuyu Yüce Allah(C.C) a havale ederseniz, ve ona güvenirseniz o sizin için en güzel
sonuca ulaştıracaktır.
*******************************************************************

Sonra günlük hayatımda ufak tefek sorunlarımda ve takıntılarımda bu zikirleri anlamlarını bilerek ve
Yüce Allah(C.C) a güvenerek okudum.Ve kafayı takmamaya çalıştım.
Arkasından neye okuduysam ve kafayı takmadıysam Yüce Allah(C.C) ın izniyle inanılmaz ve şaşırtıcı sonuçlar oluştu.

Mesela iş hayatımda pek çok sorun oluşuyordu, her sorunda bu zikirleri yapıp kafayı takmadığımda çözümüne el attığımda
o sorunların zaten çözülmüş olduğunu görüyordum.

Adeta sorunlar, çözümleriyle beraber oluşuyordu.

Arkadaşım, sonuçlar hep Yüce Allah(C.C) ın takdiridir.
Sen kıskandığın, endişe duyduğun, sıkıntı çektiğin herşeyi Yüce Allah(C.C) a havale et.
Bu iki zikiri ezberle ve her vesvese durumunda oku ve bir daha konuyu düşünme.
Sonuçlar hep senin hayrına olacaktır.
Yüce Allah(C.C) havale ettiğin hiçbir konuda, Allah(C.C) dan başka
hiç kimse, hiçbir şey, konuyu etkileyemez.

Bu zikirleri yap, konuyu Allah(C.C) havale et, sonucu hiç düşünme nişanlını kiminle çalıştığını vb. kıskançlık konularını, hiçbirşeyi düşünme, Yüce Allah(C.C) havale ettikten sonra o konuda ne bir kimse sana zarar verebilir, nede bir kimse sana oyun oynayabilir.(Ancak Allah(C.C) yürekten güvenmen şartıyla.)
Konu aklına geldiğinde hemen deki:

"HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR
Hasbiyallahu lailahe illahu aleyhü tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym
Yüce Rabbim konuyu sana havale ediyorum, senin gücün herşeye yeter"

Sana her türlü teminat veririm arkadaşım, emin ol sonucundaki hayırı göreceksin

Yüce Allah(C.C) bilgisi dışında hiçbir hareket veya kuvvet yoktur.

Kıssadan hisseyi mutlaka okuyun.

Kıssadan Hisse:

Hz.Musa (A.S) döneminde bir adamın, çok zalim bir komşusu vardı.
Komşusu sürekli zulmediyor devamlı kavga çıkartıyor ve sürekli huzur kaçırıyordu.
Adam Allah(C.C) için zalim komşusuna katlanıyordu.
En sonunda komşusunun zulümleri dayanılmaz hale geldi ve adam Musa (A.S) a şikayette bulundu.
Musa (A.S) a durumu anlattı ve Allah(C.C) dan, zalim komşusunun ne kadar süre yaşayacağını öğrenmesini istedi.
Musa (A.S) adamın bu zor durumunu görünce, Allah(C.C) dan niyaz etti ve adamın zalim komşusunun ne kadar yaşayacağını öğrenmeyi diledi.
Allah(C.C) haber geldi ve adamın zalim komşusunun 1000 yıl yaşayacağı bildirildi.
Hz.Musa (A.S) üzülerek adama durumu anlattı.
Adam bu haberi duyunca çok üzüldü.
Ve ellerini açıp "Yüce Allah'ım komşum konusunu sana havale ediyorum, sen en güzel vekil ve sen en güzel yardımcısın" dedi.
Ertesi günü adam uyandığında zalim komşusunun evinde ağlama sesleri geliyordu, hemen komşusunun evine gitti ve komşusunun öldüğünü öğrendi.
Ve hemen koşarak Hz.Musa (A.S) nin yanına gitti.Ve zalim komşusunun öldüğünü söyledi.
Musa (A.S) ve adam çok şaşkındı çünkü bir gün önce Yüce Allah'tan bu zalim komşunun 1000 yıl yaşayacağını
öğrenmişlerdi.
Hz.Musa(A.S) hemen Yüce Allah(C.C) dan, neden böyle olduğunu öğrenmeyi niyaz etti.
Yüce Allah(C.C) dan gelen yanıt ise ;
Zalim komşunun ömrünün 1000 yıl olarak belirlendiği, ancak zulüm gören komşunun konuyu Yüce Allah(C.C) havale edene kadar geçerli olduğu, Yüce Allah(C.C)a konu havale edilir edilmez, zulüm gören komşu için en hayırlı sonuç için, zalim komşunun ömrünün tamamen değiştirildiğiydi.

Arkadaşlar umarım bu sonuçtan sizde bir ders çıkartmıştırsınız.
HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR


 

**RaNa**

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Haz 2011
Mesajlar
3,597
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
31
allah razı olsun saol
evet yorum karışık ama olsun canın saolsun kardeşim...:a12:

eger bı gün kurtulursan takıntılarından
Banada yazarsın belki bende bende kurtulurum :)
Bana zarar vermesini artık istemiyorum çunku :)

Rabbim herzamn yardımcın olsun....
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Arkadaşım Ben Takıntılar Konusunda Liderliği Kimseye Kaptırmazdım.

Ancak şu anda tam tersi oldum.
Hiçbir şeye kafamı takmıyorum Allah(C.C) çok şükür.

Birgün bir vesileyle bir yaklaşımla karşılaştım ve tüm hayatım değişti.
Ne mi oldu?
Bir vesile ile iki önemli mesaja ulaştım.(Yanlış anlamayın bu mesajlar bana ulvi yollarla gelmedi, sadece vesileler ile tarafıma ulaştı)
1.Mesaj:
Yüce Allah(C.C) a gerçekten yürekten inanıyorsan,
"Kafanı taktığın şeyi, Rabbine havale et, o senin için en hayırlı ve seni memnun edecek sonuca ulaştıracaktır" mesajıydı.
El Vekil (C.C) :İsmi Azam (Esmaül Hüsnada bulabilirsiniz)
Anlamı : Kendisine güvenilip, dayanılan. İşlerini uygun şekliyle kendisine bırakan kulunun işini düzeltip, onların yapabileceğinden daha iyisini temin eden.

2.Mesaj :
"Yüce Allah(C.C) a havale edip, ona bıraktığın hiçbir konuda artık düşünme, endişe duyma, çünkü Yüce Allah(C.C) herşeye yeter."

Sonrasında bu mesajlara saygı duydum, yürekten inandığımı düşünüyordum ancak takıntılarım aynen devam ediyordu.

Sonrasında bu konuyla ilgili iki zikir öğrendim.Ve hayatımın bir parçası olarak devemlı okumaya başladım.
**********************************************************
1.Zikir:

“Hasbiyallahu lailahe illahu aleyhü tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym

Anlamı:

“Allah'a güvendim (bana yeter)ondan başka ilah yoktur .
O vardır, ki bende O'na bağlanıp işimi ona bıraktım; O arşın aziym rabbidir.”

Başınıza ne gelirse gelsin bu zikriyatı yapın.
Allah(C.C) a havale ettiğiniz her şey mutlaka sizin için hayırla sonuçlanacaktır.
***********************************************************
2.Zikir:

“HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR.”

Anlamı:“ Allah Teala, bize yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.”

Hangi konuyu Yüce Allah(C.C) a havale ederseniz, ve ona güvenirseniz o sizin için en güzel
sonuca ulaştıracaktır.
*******************************************************************

Sonra günlük hayatımda ufak tefek sorunlarımda ve takıntılarımda bu zikirleri anlamlarını bilerek ve
Yüce Allah(C.C) a güvenerek okudum.Ve kafayı takmamaya çalıştım.
Arkasından neye okuduysam ve kafayı takmadıysam Yüce Allah(C.C) ın izniyle inanılmaz ve şaşırtıcı sonuçlar oluştu.

Mesela iş hayatımda pek çok sorun oluşuyordu, her sorunda bu zikirleri yapıp kafayı takmadığımda çözümüne el attığımda
o sorunların zaten çözülmüş olduğunu görüyordum.

Adeta sorunlar, çözümleriyle beraber oluşuyordu.

Arkadaşım, sonuçlar hep Yüce Allah(C.C) ın takdiridir.
Sen kıskandığın, endişe duyduğun, sıkıntı çektiğin herşeyi Yüce Allah(C.C) a havale et.
Bu iki zikiri ezberle ve her vesvese durumunda oku ve bir daha konuyu düşünme.
Sonuçlar hep senin hayrına olacaktır.
Yüce Allah(C.C) havale ettiğin hiçbir konuda, Allah(C.C) dan başka
hiç kimse, hiçbir şey, konuyu etkileyemez.

Bu zikirleri yap, konuyu Allah(C.C) havale et, sonucu hiç düşünme nişanlını kiminle çalıştığını vb. kıskançlık konularını, hiçbirşeyi düşünme, Yüce Allah(C.C) havale ettikten sonra o konuda ne bir kimse sana zarar verebilir, nede bir kimse sana oyun oynayabilir.(Ancak Allah(C.C) yürekten güvenmen şartıyla.)
Konu aklına geldiğinde hemen deki:

"HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR
Hasbiyallahu lailahe illahu aleyhü tevekkeltü ve hüve rabbül arşil aziym
Yüce Rabbim konuyu sana havale ediyorum, senin gücün herşeye yeter"

Sana her türlü teminat veririm arkadaşım, emin ol sonucundaki hayırı göreceksin

Yüce Allah(C.C) bilgisi dışında hiçbir hareket veya kuvvet yoktur.

Kıssadan hisseyi mutlaka okuyun.

Kıssadan Hisse:

Hz.Musa (A.S) döneminde bir adamın, çok zalim bir komşusu vardı.
Komşusu sürekli zulmediyor devamlı kavga çıkartıyor ve sürekli huzur kaçırıyordu.
Adam Allah(C.C) için zalim komşusuna katlanıyordu.
En sonunda komşusunun zulümleri dayanılmaz hale geldi ve adam Musa (A.S) a şikayette bulundu.
Musa (A.S) a durumu anlattı ve Allah(C.C) dan, zalim komşusunun ne kadar süre yaşayacağını öğrenmesini istedi.
Musa (A.S) adamın bu zor durumunu görünce, Allah(C.C) dan niyaz etti ve adamın zalim komşusunun ne kadar yaşayacağını öğrenmeyi diledi.
Allah(C.C) haber geldi ve adamın zalim komşusunun 1000 yıl yaşayacağı bildirildi.
Hz.Musa (A.S) üzülerek adama durumu anlattı.
Adam bu haberi duyunca çok üzüldü.
Ve ellerini açıp "Yüce Allah'ım komşum konusunu sana havale ediyorum, sen en güzel vekil ve sen en güzel yardımcısın" dedi.
Ertesi günü adam uyandığında zalim komşusunun evinde ağlama sesleri geliyordu, hemen komşusunun evine gitti ve komşusunun öldüğünü öğrendi.
Ve hemen koşarak Hz.Musa (A.S) nin yanına gitti.Ve zalim komşusunun öldüğünü söyledi.
Musa (A.S) ve adam çok şaşkındı çünkü bir gün önce Yüce Allah'tan bu zalim komşunun 1000 yıl yaşayacağını
öğrenmişlerdi.
Hz.Musa(A.S) hemen Yüce Allah(C.C) dan, neden böyle olduğunu öğrenmeyi niyaz etti.
Yüce Allah(C.C) dan gelen yanıt ise ;
Zalim komşunun ömrünün 1000 yıl olarak belirlendiği, ancak zulüm gören komşunun konuyu Yüce Allah(C.C) havale edene kadar geçerli olduğu, Yüce Allah(C.C)a konu havale edilir edilmez, zulüm gören komşu için en hayırlı sonuç için, zalim komşunun ömrünün tamamen değiştirildiğiydi.

Arkadaşlar umarım bu sonuçtan sizde bir ders çıkartmıştırsınız.
HASBİNALLAH VE Nİ'MEL VEKİL,VE Nİ'MEL MEVLA, VE Ni'MEL NASİR



içim çok rahatladı bu duanın varlığını bilmek bile beni rahatlattı..bu duayı biliyordum ama hiç bu yönden düşünmemiştim .hani takıntı yaptığım anda bu dayı okumak gerektiğini bilmiyordum..çok teşekkürler hatırlatıp paylaştığınız için ..sizde kurtulmuşsuuz bu durumdan bu dua sayesinde sanırım..gerçketen kurtulmuş hissettim kendimi ..çünkü ben takıntı yaptığımda hemen dua ederdim "allahım şu kuzenime nasıl davranmam gerekiosa öle davrandır beni" diyorum ....yada kıskançlık yaptığımda allahım nolur bukadar kıskanmayım düşüncelerimi temizle arındır beni diyerek dua ederdim çok teşekkürler size
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
En kötüsüde bunları farkında olarak yapıyorsun bu karşındaki kişiyle daha çok tartışmana neden oluyodur canım inş en kısa zamanda iyileşirsin cnm bunlrdan kurtulmak zannettiğin kadar zor deil biraz caba sarfet ben iiyim de hep mutlu olmaya calış neler seni mutlu ediyo neler etmiyo onları bi kağıda yaz mutlu olmadığın şeylerden uzak tut kendini hep mutlu olacağın şeyler yap kendini başka şeylere ver rahatsızlığını düşünme sürekli psikoloji kitapları oku inan bana o zamn kısa zamanda iyileşiceksin

evet canım ama farkında olmam daha ii olabilir çünkü bu yaptıklarımı oturup tartıyorum bazen ve yumuşayabiliyorum...buaralara kuzenime takmış durumdayım..çok zor oluyor yaa köye falan gitmez oldum o orda diye..şimdide takıntı yapıyorum ki nişanlımla aynı yerde çalışır diye allhım korusun of ya...sürekli psikoloji kitapları okuma fikri de güzel canım...maddiyat açısından kitap alamıyorum ben yoksa çok tavsiye alıyorum kitap konusunda ...ama kitap yerine dua edicem nette okuyucam psiokoji konularını....saol ilgilineidğin için...şu kuzenim konusu bi kapansa yüzde 80 falan iyileşecem de o kapanınca bakalım daha nelere takıcam:(
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
eger bı gün kurtulursan takıntılarından
Banada yazarsın belki bende bende kurtulurum :)
Bana zarar vermesini artık istemiyorum çunku :)

Rabbim herzamn yardımcın olsun....

yazmaz olurmuyum hiç ranacım yazarım tabi
mühim olan kurtulmak
sende mi benim gibisin bakalım nelere takıyosun
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Size faydası olurmu bilmem ama sabırla bu hikayeyi okuyun lütfen..

ÇOBANIN AŞKI

Aşıktı genç çoban.Sevgilisinin isminden başka bişey bilmediğinden mi;konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez,arkadaşı anlatıyordu onun halini;
Gözlerini günlerdir uyku görmedi efendim,diyordu,yemiyor,içmiyor,işi gücü,gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki.Ne desem kar etmiyor,son bir çare diye geldik size.Halbuki''sen bir garip çobansın,o padişahın kızı,davul bile dengi dengine ''dedim ya,dinlemiyor efendim,ama heralde aşkın gözü kördür diyede buna deniliyor,değilmi efendim...
İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş,iskeletinin üstüe deriden bir zırh giydirilmişcesine zayıf,çelimsiz,saçı sakalına karışmış,uzaklara dalıp dalıp giden gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan diğer çobanı süzüyordu.Sonra bir ah çekti,yüzünü nefes almadan konuşmasını sürdüren delikanlıya çevirip tebessüm etti.
Kolay evlat kolay,dedi,çaresizseniz çare sizsiniz.ve tane tane alatmaya başladı.
İki genç çobanın,çökmek üzere olan bu dağ kulubesinda dertlerine derman aradıkları ihtiyar adam,aslında padişahın bütün dertlerini paylaştığı,her meselesini danıştığı bir bilge idi.Yıllar önce padişah kendisini tanıyıp sevdiğinde bir tek şey istemişti ondan;burada yaşamaya devam edecekti ve kimsecikler bilmeyecekti kim oldugunu.O günden beride bu kulübede yaşıyor,gelen geçene ikram edip,gül alıp satıyordu.Padişahın kızının aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve yanındaki kadim dostu nereden bilsinki bu garipihtiyarın padişahın gönlüne sultan olduğunu.
Aşık genç,ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten sonra herşeyin bittiği anda başlayan son ümide sımsıkı sarılanların osaf ve tertemiz teslimiyetiyle:
Sahiden bu kadar kolay mı efendim,dedi,yani o mağarada elimde tesbih,kırk gün Allah dersem sevdiğime kavuşabilir miyim,onunla evlenebilir miyim?
Evet,dedi bilge,kırk gün o mağarada gece gündüz Allah diyeceksin,kırk gün sonra padişahın kızı senindir.
İki dost hemen yola çıktılar,aşık çobanın yüzüne kan,dizlerine derman,yüreğne yeniden can gelmişti.Arkadaşına sarılıp,elinde tesbih,gönlünde aşk,yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir tebessüm,mağaranın yolunu tuttu.Gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden diz çöktü,dualar etti,gözlerini kapattı,kalbini padişahın kızına bağladı,eline tesbihini aldı ve dudakları kıpırdamaya başladı ALLAH;Allah;ALLAH...!
Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tesbih taneleri gibi kovalayadursun,mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti çoktan sarmıştı.Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu.Cami çıkışında ihtiyarlar,çeşme başında kadınlar,tarlada işçiler,oyun oynarken çocuklar,herkes onu konuşuyordu:
Şu karşı mağarada bir genç varmış,kendini Allah'a adamış,gece gündüz durmadan Allah diyormuş,AllahAllah...
Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban,mağaraya geldiğinde üç hafta geride kalmıştı bile.Bizimkini gözleri kapalıydı,dudaklarının da kıpırdamadığını görünce,uyuyakaldı herhalde diye düşündü.Tesbih tanelerinin parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görüncede,bu nasıl uyku diye sordu kendine.Bu surada gözlerini açan genç adam,karşısında arkadaşına görünce,günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını birbiri ardınca anlatmaya başladı:Kırk günün yarıdan fazlası geçmişti,odurmadan Allah diyordu,ama ne padişahın kızı vardı,ne bir haber,ne bir ümit kırıntısı...Acaba,diyecek oluyor,yutkunuyor,hayır diyor,tesbihine bakıyor,bir kalp gibi atan sağ el işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor,avuçlarını sıkıyor,gözleri doluyordu.Vedalaştılar.Ay ışığında dostunun gözlerine yayılan başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın.
Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı,gözlerini kapattı,boynunu neye bağlayacagnı bilemediği kalbine doğru büktü,dudakları kıpırdamıyordu artık,sustu gece,mağaranın duvarları sustu,tükendi her şey,hiç tükendi,an bitti,sadece bir söz:Allah...
Kırk günün dolmasına üç beş gün kala,mağaradaki dervişin namı bütün ülkeyi sarmış,nihayet sarayın koridorlarında konuşulur olmuştu.Meselenin aslını merak eden padişaha,bu insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından,bulundukları mekana bereket getirdiklerinden,ne yapıp-edip bu dervişiülkelerinde yaşamaya ikna etmeleri gerektinden uzun uzun bahsetti başveziri.Ne yapması gerektini artık bilen padişah,nasıl gerektini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi,dağ kulubesinin yolunu tuttu.Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarını önünde.Derdini anlattı,derman diledi.Sarayının yanına bir saray yaptırmaktan,o dervişi veziri yapmaya,sancak-tuğ vermeye kadar saydığı her şey,bilgenin:
Hünkarım,gönül erleri mala-mülke,makama mansıma itibar etmezler,demesiyle son buldu.
Kaderdi bu,padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür,birinin derdini diğerine derman eyler,ikisinide aynı tebessümle bahtiyar ederdi.Güldü ihtiyar:
Neden kerimenizin nikahını teklif etmiyorsunuz sultanım,dedi.Şaşırma sırası padişaha gelmişti.
Nasıl yani diyebildi,bu şerefi bize lütfederler mi?kabul ederler mi?
Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın mağarasının üstünden...Padişah ve ihtiyar bilge en önde,arkalarında vezirler,onların arkasında halktan meraklı kalabalık ve en arkada da olup bitenlere bir mana vermeya çalışan aşık çobanın arkadaşı,mağaraya doğru yürümeye başladılar.Bu arada bizim aşık kendinden öylesine geçmiş,tesbihiyle öylesine bir olmuştu ki,gelenler içeriye girseler ve bir tesbihten başka birşey bulamasalar şaşırmazlardı.
Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri girdi,ellerini birbirine bağladı,duyulması güç bir sesle;
Efendim,dedi;sizi ziyarete geldik.
Yavaşça başını çevirdi aşık,sonra vücuduyla döndü,gözlerinde en ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu,sapsarı bir heykel gibiydi.Herkes heyecan içinde.Vezirler,halk,genç çoban,mağara,tesbih,sessizlik,duvar...Hatta güneş bile batmaktan vazgeçmiş,kafasını mağaranın içine doğru uzatarak olan biteni görme telaşındaydı.
Padişah meramını anlattı,türlü tekliflerde bulundu.Ne saray,ne vezirlik,ne tuğ nede sancak,hiçbirinde gözü yoktu dervişin...!
Efendim diyebildi en son,sessizce,benim bir kızım var efendim,zat'ı alinize layık değil belki,ama lütfeder nikahınıza alırsanız bizi bahtiyar edersiniz....
Kırk günlük çile nihayet bitmiş,olmaz denilen olmuştu.İşte aşık maşukuna kavuşacak,murad hasıl olacaktı.Bizimkinin arkadaşı sevinçten ağlıyordu.Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun ,cevabı verilsin diye yaratılmıştı.Sessizlik ilk defa bağırmak,haykırmak istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydı.
Usulca doğruldu oturduğu yerden,etrafını şöyle bir süzdükten sonra,gözlerini padişahın gözlerine dikti,sarhoş gibiydi.Kendinden emin bir ifadeyle:
-Hayır,dedi;kızınızı istemiyorum:
Birden ortalığı bir sessizlik kaplayı verdi.Padişah mahzundu,halk hayret içindeydi,vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor,bilge tebessüm ediyordu.Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini silip,birden ileri atılarak bozdu sessizliği.Dostunu yanına geldi:kulağına eğilip:
Sen ne yapıyorsun,dedi;kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen,neyi reddettiğinin farkında mısın?
Güldü aşık çoban,gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:
A dostum,dedi;ben kırk gün padişahın kızı için ALLAH dedim;Allah (cc) padişahla vezirlerini ayağıma getirdi.Ya birde Allah için Allah deseydim....!
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
32
Konum
İstanbul
evet canım ama farkında olmam daha ii olabilir çünkü bu yaptıklarımı oturup tartıyorum bazen ve yumuşayabiliyorum...buaralara kuzenime takmış durumdayım..çok zor oluyor yaa köye falan gitmez oldum o orda diye..şimdide takıntı yapıyorum ki nişanlımla aynı yerde çalışır diye allhım korusun of ya...sürekli psikoloji kitapları okuma fikri de güzel canım...maddiyat açısından kitap alamıyorum ben yoksa çok tavsiye alıyorum kitap konusunda ...ama kitap yerine dua edicem nette okuyucam psiokoji konularını....saol ilgilineidğin için...şu kuzenim konusu bi kapansa yüzde 80 falan iyileşecem de o kapanınca bakalım daha nelere takıcam:(

Çok ii anlıyorum seni canım Psikiyatrist lerle Anksiyete Bozukluu Tedavisi bu siteden de okuyabilrsin canım

Ben hep siteyi okuyodum ve kendimi daha iyi hissediyodum
 

Süreyyya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2010
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Gülokşam sayende çok güzel bir konu açılmış çok güzel bir hikaye ve çok güzel iki zikir paylaşılmış bu senin vesilenle oldu benim ihtiyacım olan bunlardı bugün mesela , ama senin konuna gelince konunun daha çok kuzenin ve nişanlın ile ilgili vesveselerden kaynaklandığını sanıyorum , olmayacak bir şeyi kafanda yaşatıyorsun onu gerçek olarak düşünüp sonrada üzülüyorsun dün gitti gelecek henüz gerçekleşmedi gün bugündür anı yaşamayı öğrenmelisin önce .İbadetlerimizi yaparkende öyle mesela huşu içinde namaz kılmayı tarif ederken o anı tarif ederler o an son namazımız gibi kılmak. O anı yaşadığında ne geleceğin kaygısı ne geçmişin üzüntüsü seni o an kurtarır. Çay mı içiyorsun tadını duyarak içeceksin duyumsayarak. Sen nişanlın ve onunla ilgili şeylere çok odaklanmışsın. Peki sen onu düşünmek dışında hangi zamanlar onu unutabiliyorsun bir zaman için bile olsa internette mi arkadaşlarınla muhabbetle mi. Bunları yap o zaman . Bu kadar ilgi inan nişanlını soğutur. Kendini meşgul et kendine bir hedef koy şunu öğreneceğim de mesela yada akıcı bir kitap al onu oku . Nişanlıma farkettirmiyorum diyorsun ama mutlaka bir fark oluyordur yüzünde halinde sebebini anlamasalarda sende ki değişikliği farkediyorlardır. Kendine odaklan. Mesela birşeylerde uzmanlaş .Çalışıyorsan işinde çalışmıyorsan ilerde evlendiğinde eşine yapacağın yemeklerde. Yada ilmini arttır. İnşallah hatalı bir cümle kullanmamışımdır. Allah yardımcımız olsun.
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Gülokşam sayende çok güzel bir konu açılmış çok güzel bir hikaye ve çok güzel iki zikir paylaşılmış bu senin vesilenle oldu benim ihtiyacım olan bunlardı bugün mesela , ama senin konuna gelince konunun daha çok kuzenin ve nişanlın ile ilgili vesveselerden kaynaklandığını sanıyorum , olmayacak bir şeyi kafanda yaşatıyorsun onu gerçek olarak düşünüp sonrada üzülüyorsun dün gitti gelecek henüz gerçekleşmedi gün bugündür anı yaşamayı öğrenmelisin önce .İbadetlerimizi yaparkende öyle mesela huşu içinde namaz kılmayı tarif ederken o anı tarif ederler o an son namazımız gibi kılmak. O anı yaşadığında ne geleceğin kaygısı ne geçmişin üzüntüsü seni o an kurtarır. Çay mı içiyorsun tadını duyarak içeceksin duyumsayarak. Sen nişanlın ve onunla ilgili şeylere çok odaklanmışsın. Peki sen onu düşünmek dışında hangi zamanlar onu unutabiliyorsun bir zaman için bile olsa internette mi arkadaşlarınla muhabbetle mi. Bunları yap o zaman . Bu kadar ilgi inan nişanlını soğutur. Kendini meşgul et kendine bir hedef koy şunu öğreneceğim de mesela yada akıcı bir kitap al onu oku . Nişanlıma farkettirmiyorum diyorsun ama mutlaka bir fark oluyordur yüzünde halinde sebebini anlamasalarda sende ki değişikliği farkediyorlardır. Kendine odaklan. Mesela birşeylerde uzmanlaş .Çalışıyorsan işinde çalışmıyorsan ilerde evlendiğinde eşine yapacağın yemeklerde. Yada ilmini arttır. İnşallah hatalı bir cümle kullanmamışımdır. Allah yardımcımız olsun.

bişeylere yoğunlaşıncada ben bişeylerle ilgilenirken istemedğim şeyler olur diye korkuyorum bişeye odaklanamıyorum...çok ilgili değilim yanında falan ..ama böle efhamlı olduğumuda bilio kuzenle ilgili düşündüklerimi bi bilse ne der acaba....ummadık insanlardan kıskanıyorum ya..geçende 3 çocuk annesi 27 yaşındaki halamın kızından kıskandım ya...yolda geçen bikere baksa ölüorum kıskancımdan kavgada ettik bunun yüzünden..yok sen baktın ben bakmadım gibisinden...of bilmiyorum yaaaa
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Size faydası olurmu bilmem ama sabırla bu hikayeyi okuyun lütfen..

ÇOBANIN AŞKI

Aşıktı genç çoban.Sevgilisinin isminden başka bişey bilmediğinden mi;konuşmaya mecali olmadığından mı bilinmez,arkadaşı anlatıyordu onun halini;
Gözlerini günlerdir uyku görmedi efendim,diyordu,yemiyor,içmiyor,işi gücü,gecesi gündüzü havası suyu o kız oldu sanki.Ne desem kar etmiyor,son bir çare diye geldik size.Halbuki''sen bir garip çobansın,o padişahın kızı,davul bile dengi dengine ''dedim ya,dinlemiyor efendim,ama heralde aşkın gözü kördür diyede buna deniliyor,değilmi efendim...
İhtiyar adam bu esnada gözlerini dikmiş,iskeletinin üstüe deriden bir zırh giydirilmişcesine zayıf,çelimsiz,saçı sakalına karışmış,uzaklara dalıp dalıp giden gözlerinde aşktan gayrısı kalmayan diğer çobanı süzüyordu.Sonra bir ah çekti,yüzünü nefes almadan konuşmasını sürdüren delikanlıya çevirip tebessüm etti.
Kolay evlat kolay,dedi,çaresizseniz çare sizsiniz.ve tane tane alatmaya başladı.
İki genç çobanın,çökmek üzere olan bu dağ kulubesinda dertlerine derman aradıkları ihtiyar adam,aslında padişahın bütün dertlerini paylaştığı,her meselesini danıştığı bir bilge idi.Yıllar önce padişah kendisini tanıyıp sevdiğinde bir tek şey istemişti ondan;burada yaşamaya devam edecekti ve kimsecikler bilmeyecekti kim oldugunu.O günden beride bu kulübede yaşıyor,gelen geçene ikram edip,gül alıp satıyordu.Padişahın kızının aşkıyla eriyip muma dönen genç çoban ve yanındaki kadim dostu nereden bilsinki bu garipihtiyarın padişahın gönlüne sultan olduğunu.
Aşık genç,ihtiyar adamın anlattıklarını dinledikten sonra herşeyin bittiği anda başlayan son ümide sımsıkı sarılanların osaf ve tertemiz teslimiyetiyle:
Sahiden bu kadar kolay mı efendim,dedi,yani o mağarada elimde tesbih,kırk gün Allah dersem sevdiğime kavuşabilir miyim,onunla evlenebilir miyim?
Evet,dedi bilge,kırk gün o mağarada gece gündüz Allah diyeceksin,kırk gün sonra padişahın kızı senindir.
İki dost hemen yola çıktılar,aşık çobanın yüzüne kan,dizlerine derman,yüreğne yeniden can gelmişti.Arkadaşına sarılıp,elinde tesbih,gönlünde aşk,yüzünde ümit çiçeklerinden örülme bir tebessüm,mağaranın yolunu tuttu.Gelir gelmez hiç vakit kaybetmeden diz çöktü,dualar etti,gözlerini kapattı,kalbini padişahın kızına bağladı,eline tesbihini aldı ve dudakları kıpırdamaya başladı ALLAH;Allah;ALLAH...!
Günler günleri padişahın kızının hayaliyle tesbih taneleri gibi kovalayadursun,mağaranın yakınındaki köyleri bir söylenti çoktan sarmıştı.Herkes birbirine karşı dağdaki mağarada gece gündüz Allah diyen gençten bahsediyordu.Cami çıkışında ihtiyarlar,çeşme başında kadınlar,tarlada işçiler,oyun oynarken çocuklar,herkes onu konuşuyordu:
Şu karşı mağarada bir genç varmış,kendini Allah'a adamış,gece gündüz durmadan Allah diyormuş,AllahAllah...
Aşık dostunun ne halde olduğunu merak eden genç çoban,mağaraya geldiğinde üç hafta geride kalmıştı bile.Bizimkini gözleri kapalıydı,dudaklarının da kıpırdamadığını görünce,uyuyakaldı herhalde diye düşündü.Tesbih tanelerinin parmaklarının arasında dolaşmaya devam ettiğini görüncede,bu nasıl uyku diye sordu kendine.Bu surada gözlerini açan genç adam,karşısında arkadaşına görünce,günlerdir yalnızlığıyla paylaştıklarını birbiri ardınca anlatmaya başladı:Kırk günün yarıdan fazlası geçmişti,odurmadan Allah diyordu,ama ne padişahın kızı vardı,ne bir haber,ne bir ümit kırıntısı...Acaba,diyecek oluyor,yutkunuyor,hayır diyor,tesbihine bakıyor,bir kalp gibi atan sağ el işaret parmağını sabitlemeye çalışıyor,avuçlarını sıkıyor,gözleri doluyordu.Vedalaştılar.Ay ışığında dostunun gözlerine yayılan başkalık dikkatini çekmişti genç çobanın.
Aşık çoban yeniden eline tesbihini aldı,gözlerini kapattı,boynunu neye bağlayacagnı bilemediği kalbine doğru büktü,dudakları kıpırdamıyordu artık,sustu gece,mağaranın duvarları sustu,tükendi her şey,hiç tükendi,an bitti,sadece bir söz:Allah...
Kırk günün dolmasına üç beş gün kala,mağaradaki dervişin namı bütün ülkeyi sarmış,nihayet sarayın koridorlarında konuşulur olmuştu.Meselenin aslını merak eden padişaha,bu insanların bir yerde sürekli kalmadıklarından,bulundukları mekana bereket getirdiklerinden,ne yapıp-edip bu dervişiülkelerinde yaşamaya ikna etmeleri gerektinden uzun uzun bahsetti başveziri.Ne yapması gerektini artık bilen padişah,nasıl gerektini bilemediği bütün zamanlarda yaptığı gibi,dağ kulubesinin yolunu tuttu.Hürmetle diz çöktü bilge ihtiyarını önünde.Derdini anlattı,derman diledi.Sarayının yanına bir saray yaptırmaktan,o dervişi veziri yapmaya,sancak-tuğ vermeye kadar saydığı her şey,bilgenin:
Hünkarım,gönül erleri mala-mülke,makama mansıma itibar etmezler,demesiyle son buldu.
Kaderdi bu,padişahlarla köleleri aynı eteğin önünde diz çöktürür,birinin derdini diğerine derman eyler,ikisinide aynı tebessümle bahtiyar ederdi.Güldü ihtiyar:
Neden kerimenizin nikahını teklif etmiyorsunuz sultanım,dedi.Şaşırma sırası padişaha gelmişti.
Nasıl yani diyebildi,bu şerefi bize lütfederler mi?kabul ederler mi?
Kırkıncı günün güneşi batmak üzereydi genç aşığın mağarasının üstünden...Padişah ve ihtiyar bilge en önde,arkalarında vezirler,onların arkasında halktan meraklı kalabalık ve en arkada da olup bitenlere bir mana vermeya çalışan aşık çobanın arkadaşı,mağaraya doğru yürümeye başladılar.Bu arada bizim aşık kendinden öylesine geçmiş,tesbihiyle öylesine bir olmuştu ki,gelenler içeriye girseler ve bir tesbihten başka birşey bulamasalar şaşırmazlardı.
Padişah edepte kusur etmemeye çalışarak içeri girdi,ellerini birbirine bağladı,duyulması güç bir sesle;
Efendim,dedi;sizi ziyarete geldik.
Yavaşça başını çevirdi aşık,sonra vücuduyla döndü,gözlerinde en ufak bir şaşkınlık emaresi yoktu,sapsarı bir heykel gibiydi.Herkes heyecan içinde.Vezirler,halk,genç çoban,mağara,tesbih,sessizlik,duvar...Hatta güneş bile batmaktan vazgeçmiş,kafasını mağaranın içine doğru uzatarak olan biteni görme telaşındaydı.
Padişah meramını anlattı,türlü tekliflerde bulundu.Ne saray,ne vezirlik,ne tuğ nede sancak,hiçbirinde gözü yoktu dervişin...!
Efendim diyebildi en son,sessizce,benim bir kızım var efendim,zat'ı alinize layık değil belki,ama lütfeder nikahınıza alırsanız bizi bahtiyar edersiniz....
Kırk günlük çile nihayet bitmiş,olmaz denilen olmuştu.İşte aşık maşukuna kavuşacak,murad hasıl olacaktı.Bizimkinin arkadaşı sevinçten ağlıyordu.Soru ve cevap sanki bu soru sorulsun ,cevabı verilsin diye yaratılmıştı.Sessizlik ilk defa bağırmak,haykırmak istiyordu ve bütün gözler genç adamdaydı.
Usulca doğruldu oturduğu yerden,etrafını şöyle bir süzdükten sonra,gözlerini padişahın gözlerine dikti,sarhoş gibiydi.Kendinden emin bir ifadeyle:
-Hayır,dedi;kızınızı istemiyorum:
Birden ortalığı bir sessizlik kaplayı verdi.Padişah mahzundu,halk hayret içindeydi,vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor,bilge tebessüm ediyordu.Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini silip,birden ileri atılarak bozdu sessizliği.Dostunu yanına geldi:kulağına eğilip:
Sen ne yapıyorsun,dedi;kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen,neyi reddettiğinin farkında mısın?
Güldü aşık çoban,gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:
A dostum,dedi;ben kırk gün padişahın kızı için ALLAH dedim;Allah (cc) padişahla vezirlerini ayağıma getirdi.Ya birde Allah için Allah deseydim....!

allahım yaa nasıl güzel ir hikayeydi çok etkilendim yüce allahın büyüklüğü işte..
bu olay yaşanmış bir olaymı onu da çok merak ettim ayrıca...
birde 40 gün büyunca allahı zikredince dualarımız kabul olurmu bende okusam mesela bu takıntıdan kurtulmak için olurmu..
tabi burdan çıkardığım sonuç apayrıda bu 40 gün meseleside ilgimi çekti.
teşekkrüler
 

**RaNa**

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Haz 2011
Mesajlar
3,597
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
31
yazmaz olurmuyum hiç ranacım yazarım tabi
mühim olan kurtulmak
sende mi benim gibisin bakalım nelere takıyosun

takıntılarım oluyo
ama hep sonunda kendıme zararım oluyoo malesef
buda hem benım canımı yakıyo hemde sinirlenıyorum:) kendime hakım olamamam benı sıkıyo
bazen çok basit bişey oluyo ama ben neden diye takarım mesela
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Değerli Kardeşim,

* Kalpler ancak Allahın zikriyle tatmin olur *[Rad 28]

Bizler bu forumlarda sürekli bir şeyler paylaşmaya çalışıyoruz.Biz daha önceden bir örnek verdik dedik ki benzinle çalışan bir arabaya başka
yakıt alırsanız motoru tekleyecek ve bir süre sonra iflas edecektir.İnsanda böyledir işte ,ibadet için yaratıldı ve yaşam şeklimize ibadetin
dışında başka bir tarz koyarsak o zaman bizlerde iflas etmeye mahkumuz demektir.

Sizler nişanlınızı çok sevdiğinizi söylüyorsunuz ve sıkıntılarınız var tabi ki seveceksiniz bu sevgiyi meydana getiren sonuçta Yüce Allah'tır.

Peki sorun nerde ? İşte sorunun tespiti ..Arkadaşlar İslam da nişanlılık yada sevgili durumu yoktur bu dinimizin emri değildir.İşte kafamıza
göre ibadet ettiğimiz için iflasa giden bir durum.

Sizin nişanlınız şu an size acı çektiriyor ve kul hakkına giriyor halbuki bunu bir an önce bitirmeli yani düğün yapmalıdır.

Slm ve Dua ile..
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Değerli Kardeşim,

* Kalpler ancak Allahın zikriyle tatmin olur *[Rad 28]

Bizler bu forumlarda sürekli bir şeyler paylaşmaya çalışıyoruz.Biz daha önceden bir örnek verdik dedik ki benzinle çalışan bir arabaya başka
yakıt alırsanız motoru tekleyecek ve bir süre sonra iflas edecektir.İnsanda böyledir işte ,ibadet için yaratıldı ve yaşam şeklimize ibadetin
dışında başka bir tarz koyarsak o zaman bizlerde iflas etmeye mahkumuz demektir.

Sizler nişanlınızı çok sevdiğinizi söylüyorsunuz ve sıkıntılarınız var tabi ki seveceksiniz bu sevgiyi meydana getiren sonuçta Yüce Allah'tır.

Peki sorun nerde ? İşte sorunun tespiti ..Arkadaşlar İslam da nişanlılık yada sevgili durumu yoktur bu dinimizin emri değildir.İşte kafamıza
göre ibadet ettiğimiz için iflasa giden bir durum.

Sizin nişanlınız şu an size acı çektiriyor ve kul hakkına giriyor halbuki bunu bir an önce bitirmeli yani düğün yapmalıdır.

Slm ve Dua ile..

maddi sebeplerden dolayı nişan süresi uzadı biz istermiydik böle olsun:(
nişan yoktur dinimizde diyosunuz bence var hiç duymadım ben nişanın dinimizde olmadığını...hatta geçende cuma vaazı veren hocayı evden beri dinledim nişanlılıkla ilgili bilgi veriyodu ..dinimizde nişan olmasaydı hoca da anlatmazdı değilmi....bende isterdim 1 hafta nişanlı kalıp evlenmeyi ama düğün kolay değil para istiyor para birikince elbette rabbim izin verirse olur inşallah düğünümüz...ayrıca karşı cinsin birbirine aşk duygusunu hissetmesi bildiğim kadarıyla rabbim tarafından oluyor...bu elimizde değilki...evlenmek için sevmek aşık olmak lazım.....bu bambaşka bi konu
 

gülkoksam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
969
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
takıntılarım oluyo
ama hep sonunda kendıme zararım oluyoo malesef
buda hem benım canımı yakıyo hemde sinirlenıyorum:) kendime hakım olamamam benı sıkıyo
bazen çok basit bişey oluyo ama ben neden diye takarım mesela

aynen canım en basit şeyi kocaman bir olay haline getiror beynim
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
maddi sebeplerden dolayı nişan süresi uzadı biz istermiydik böle olsun:(
nişan yoktur dinimizde diyosunuz bence var hiç duymadım ben nişanın dinimizde olmadığını...hatta geçende cuma vaazı veren hocayı evden beri dinledim nişanlılıkla ilgili bilgi veriyodu ..dinimizde nişan olmasaydı hoca da anlatmazdı değilmi....bende isterdim 1 hafta nişanlı kalıp evlenmeyi ama düğün kolay değil para istiyor para birikince elbette rabbim izin verirse olur inşallah düğünümüz...ayrıca karşı cinsin birbirine aşk duygusunu hissetmesi bildiğim kadarıyla rabbim tarafından oluyor...bu elimizde değilki...evlenmek için sevmek aşık olmak lazım.....bu bambaşka bi konu

Şimdi tabi ki bizler bir şeyler yazıyoruz bunu kabul etmek zorunda değilsiniz.Halbuki yazımız evlenmeyi düşünen tarafları
korumak adınadır.

Erkek arkadaşların evlenme gücüne ulaştığında kızı gider ister ve düğün tarihi belirlenir.
Bu tarih belirleme de hem erkeğin hemde kız tarafının tam anlamıyla hazırlanması yani varsa eksikliklerin giderilmesi
ayrıca çevreye duyurma süresidir.Ama günümüzde böyle değil maalesef yedi yıl nişanlı kalanları biliyorum yada nişanlılık
döneminde geri dönüşü olmayan hatalar yapılıp iş ayrılık noktasına geldiğinde bayanların maduriyetinin telafisi olmuyor.

Yazılarımız kişileri korumak amaçlıdır ama kişi bunu kabul eder ister etmez bu onun tercihindedir.

Evet hocalarımız vaaz verirler verirler ama bizler nasıl anlarız ? Hoca nişanlılık var der ama ne tür bir nişanlılık ? Hocaya bu
sorulmalıdır.İyice hocalarımızı anlamak gerekir.

Slm ve Dua ile..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt