Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sünnet ve hadis’i anlama çabaları (1 Kullanıcı)

bilal habeş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 May 2009
Mesajlar
13
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
SÜNNET VE HADİS’İ ANLAMA ÇABALARI
HADİS İLİMLERİ-1

HZ. PEYGAMBER VE SAHABE DÖNEMİ

İnsanları yoktan var eden Yüce , onları başıboş bırakmamış “İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?” (Kıyame 75/36), en büyük ihsanı olan akıl ve düşüncenin yanı ısra, onlara vahiy ile de yol göstermiştir. “İşte biz sana, böyle Arapça bir Kur'an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarıp-korkutman için ve kendisinden şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarıp-korkutman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.” (Şura 42-7) “Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık. Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi kendi orta yoldadır, kimi de 'ın izniyle hayırlarda yarışır-öne geçer. İşte bu, büyük fazlın kendisidir.” Fatır 35-32) Vahyi, insanlara bildirmek için, kendilerinden bir insan seçmiş (istifa ve ictiba), seçtiği bu insan vasıtasıyla mesajlarını tebliğ etmeyi adet (sünnetullah) edinmiştir. Peygamberler, bu Sünnetullah gereği sadece vahyi iletmekle kalmamış, onu yaşanan bir din haline getirmeyi görev bilmişlerdir.

Vahiy, kaynağı sadece ilahi olan mücerret (yalnız, tek, halis) bir bilgiden ibarettir. Bu bilgiyi yaşanan bir hayata dönüştürme işi, çok yönlü sosyolojik bir hadise, bir değişim ve dönüşüm işidir. Bir başka Sünnetullaha göre bu değişim ve dönüşüm, birden değil, belli bir süreç dahilinde tahakkuk eder.

Böyle büyük bir değişim ve dönüşümün tezahürleri sayılabilecek söz ve davranışlarının anlaşılmasını konu edindiğimiz son Peygamber “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; ancak o, 'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. , her şeyi bilendir.” (Ahzab 33-40) Hz.Muhammed’de (sav) on üç yıllık Mekke ve on yıllık Medine hayatında böyle bir süreci yaşamış, gönderildiği toplumu da böyle bir değişim sürecinden geçirmiştir. O, bu büyük değişimi, Siyeri efsaneleştiren eserlerde anlatıldığı gibi, tılsımlı yollarla değil, hayatın tabii akışı içinde gerçekleştirmiş, hayatın gerçeklerinden kopmayarak bu süreci tahakkuk ettirmiş ve hayata veda etmiştir. Ölü eti, kan, domuz eti, 'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar), ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün küfre sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü bağışlayandır, esirgeyendir. (Maide 5-3)

Hadisçilere göre bu süreç, bisetle değil, Hz.Peygamber’in doğumuyla başlamıştır. Zira, hasımlarına el-Emin dedirten biset öncesi hayatının da, bu sürecin bir hazırlık aşaması olduğunda şüphe yoktur. İbrahimi geleneğe bağlı dinleri tek çatı altında değerlendirenler, bu süreci Hz.İbrahim ile başlatırlar. Hatta başlangıcı ilk insan ve ilk peygamber Hz.Adem’e kadar götürenler de olmuştur.(Mahmud Abdülhalim, el-Kur’anu ve’n-Nebi)

Son Peygamber Hz.Muhammed’in (sav), vahyi yaşanan bir dine dönüştürme işini, gerçekleştirdiği değişim ve dönüşümü, ne sadece kaynağı ilahi olan bilgi (vahy) den, ne de bu değişimi meydana getiren kendisinin sözlerinden ve fiillerinden anlayabiliriz. Söz ve davranış, bir insanın sadece gösterebildiği, ifade edebildiği tezahürleridir. Tarihsel bir şahsiyeti bütünüyle incelemek için, göstergebilimin ifade kabul ettiği her türlü göstergeye (Mehmet Rifat, Genel Göstergebilim Sorunları) başvurma zorunluluğu vardır. Gerçekleştirdiği sosyal değişimi anlamak için de, sosyal bilimlerin tüm alanlarından yararlanmak gerektiği kanaatindeyiz.

Bununla birlikte, iletişim ve bildirişim işinde kullanılan göstergelerin başında söz ve hareket alır. Hele bu söz ve hareket, yepyeni bir toplum oluşturma ameliyesine girişmiş olan bir Peygamberden sadır olursa, bunun iletişimin çok cılız olduğu bir toplumda dahi büyük yankılar uyandırması kaçınılmazdır. Sözün Arapça karşılığı kavl ve kelamdır. Ancak onun sözleri için bu iki kelime değil de, bunların bir sıfatı olan hadis kelimesi kullanılmıştır. Etimolojik yapı ile hadis, daha önce söylenmeyen, yepyeni söz demektir. Günümüz Arapçasında çağdaş ve modern demek olan el-Hadis, bu yönden Hadis ile eş anlamlıdır. Her yeni de olduğu gibi, söylene bu yeni sözlerin de, yüzyıllarıdır dört dağ arasına hacz (hapsedilmek) edilmiş Hicaz bölgesinde monoton bir hayat süren insanların her türlü ilgi ve alakasına mazhar olması hem tabii, hem de sosyal bir gerçekliktir.

Öte yandan bu sözlerin ilk muhatabı olan sahabe, hayatını, Kur’an-ı Kerimin ruhuna uygun hale getiren bir rehber iradeye; yani Hz.Peygamber’in iradesine teslim etmişti. Zira yıllarca tapınıp ibadet ettikleri, hayatlarının vazgeçilmez birer parçaları haline gelen bütün tanrılara (putlara) tercih ettikleri ilahi irade öyle istiyordu. her fırsatta kendisine itaat ile birlikte, Resulüne itaati de zikrediyor. “De ki: " 'a ve Resulüne itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz , kâfirleri sevmez” (Al-i İmran 3-32); “Ey iman edenler, 'a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu 'a ve Resulüne döndürün. Şayet 'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.” (Nisa 4-59); “ 'a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğidir.” (Maide 5-92) “ 'a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğidir.”(Enfal 8-1) “Ey iman edenler, 'a ve Resulüne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin.” .”(Enfal 8-20) Resulüne itaati kendisine itaat olarak kabul ediyordu. “Kim peygambere itaat ederse, gerçekte 'a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.” (Nisa 4-80) Aralarında çıkan bütün anlaşmazlıklarda ona başvurmayı emrediyor “Ey iman edenler, 'a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu 'a ve Resulüne döndürün. Şayet 'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.” (Nisa 4-59), onun verdiği hükme şeksiz şüphesiz teslim olmayı, imanın gereği addediyordu. “Hayır öyle değil; Rabbine and olsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.” (Nisa 4-65) Kendisini sevmenin Peygambere tabi olmaktan geçtiğini “De ki: "Eğer siz 'ı seviyorsanız bana uyun; da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. bağışlayandır, esirgeyendir."(Al-i İmran 3-31), bildiren aynı irade, ona muhalefetin kendileri için hiç de iyi olmayacağını açıkça ifade ediyordu. “Peygamberin çağırmasını, kendi aranızda bir kısmınızın bir kısmını çağırması gibi saymayın. , sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acıklı bir azabın çarpmasından sakınsınlar.” (Nur 24-63) Devam edecek…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt