Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ. (1 Kullanıcı)

efsane

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
75
Tepki puanı
0
Puanları
0
-YEMEK YEMEYE TUZ İLE BAŞLAMAK VE TUZ İLE BİTİRMEK....
-CUMA GÜNÜ GUSL YANİ BOY ABDESTI ALMAK,TIRNAKLARI KESMEK...
-YENİ BİR GİYSİ ALINDIĞINDA ONU İLK CUMA GÜNÜ GİYMEK...
-TUVALETE SOL AYAKLA GİRİP SAĞ AYAKLA ÇIKMAK...
-YATARKEN SAÇLARI TARAMAK....
-YATMADAN ÖNCE 33 DEFA SUBHANALLAH,33DEFE ELHAMDÜLİLLAH,33 DEFA ALLAHUEKBER DEMEK...
-YATMADAN ÖNCE İHLAS,FELAK,NAS SURELERİNİ OKUMAK....
-MİSVAK KULLANMAK
-PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİ ORUÇ TUTMAK...
Bunlar PEYGAMBER EFENDİMİZİN SÜNNETLERİNDEN BAZILARI....
BU SÜNNETLERİ BİRBİRİMİZE HATIRLATIP HAYATIMIZA GEÇİRMEK İÇİN RABBİM YRDIMCIMIZ OLSUN....HEPİMİZ BİLDİĞİMİZ SÜNNTLERİ BURADAN KARDEŞLERİMİZLE PAYLAŞALIM...MUHAKKAK HEPİMİZİN BU SÜNNETLERDEN HAYATIMIZA GEÇİRDİĞİMİZ BİR KAÇ TANESİ VARDIR BİR MÜSLÜMAN OLARAK....RABBİM UYDUĞUMUZ SÜNNTTELERİN SAYISINI ARTTIRSIN VE BİZLERİ PEYGAMBERİMİZİN HÜRMETİNE BAĞIŞLASIN ......
 

yasin186

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eyl 2006
Mesajlar
19
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ.

Allah Razı olsun kardeşim.Allah cümlemizi Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getiren kullarından eylesin inşallah
 

roseradiance

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ.

Allah razı olsun kardeşim.bende bi kaç sünnet-i seniye eklemek isterim affınıza sığınarak...

-ABDESTLİYKEN TEKRAR ABDEST ALMAK
-YEMEKTEN ÖNCE VE SONRA ELLERİ YIKAMAK
-YEMEKTE YERDE OTURUYORSAK SAĞ DİZİ KALDIRARAK YEMEK YEMEK
-EVLİLİKTE BAYANIN YAŞININ BÜYÜK OLMASI
-ÜZÜM YERKEN SALKIMI YUKARDAN TUTUP TANELERİ ALTAN BAŞLAMAK SURETİYLE İKİŞER İKİŞER YEMEK


İnşallah rabbim bizleri bildikleriyle amel eden kullarından eyler.AMİN..B)B)B)
 

amylee_emily

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ.

bilgisayar mühendisi
 

amylee_emily

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ.

oturarak vede üç yudumda içmek,perdeyı önce kapatıp sonra ısıgı acmak,saga dönerek uyumak,kahkaha ile gülmemek,yolda hızlı vede etrafa bakmadn yürümek,sakal bırakmak,vb aklıma bu kadar geliyor allahın rahmetı ustumuze olsun
 

efsane

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
75
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: SÜNNET-İ SENİYEYİ HATIRLATALIM İNŞ.

AMİN ALLAH RAZI OLSUN....B)....B).....B)
.........KARDEŞİM.SÜNNETLERİ EZBERLEYİP HAYATIMIZA GEÇİRMEYİ DE RABBİM BİZLERE NASİP ETSİN...BU ARADA ÜMMET-İ MUHAMMEDİN RAMAZAN-I ŞERİFİ HAYIRLI VE MÜBAREK OLSUN..İNŞ...RABBİM HAKKIYLA ORUÇ TUTMAYI,SADECE MİDEMİZLE DEĞİL,BÜTÜN AZALARIMIZLA ORUÇ TUTMAYI,BİLHASSA DİLİMİZE SAHİP OLUPTA DELİKSİZ ORUÇ TUTMAYI (GIYBET,DEDİKODU,YALAN V.S.)KENDİSİNDEN RAZI OLDUĞU KULLARINDAN OLMAYI NASİP ETSİN CÜMLEMİZE....B).....B)....B)

HOŞGELDİN EYYYYYYY ŞEHR-İ RAMAZAN B).
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,799
Tepki puanı
5,455
Puanları
163
Yaş
50
Amin
Selam Aleyküm kardeşim allah razı olsun emeklerinize sağlık bizlere hatırlattığınız için günlük hayatta da uygulamak nasip etsin Rabbim.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Allah razı olsun kardeşim.
sevap hanene eklensin inş..

Emeğinize sağlık...
 

hasyetullah

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İslam literatüründeki özel ve terminolojik anlamıyla sünnet İslam Peygamberi'nin davranış biçimlerini, sözlerini ve kabulle-
rini birlikte ifade eden bir çerçeve kavramdır. Ancak burada şu noktayı unutmamak borcundayız: Hz. Peygamber'in sünneti dediğimizde de iki ayrı anlam vücut bulmaktadır:

1. Hz. Peygamber'in, Allah Elçisi sıfatıyla, aldığı vahiylerin uygulanmasından doğan davranışlar ve sözler bütünü anlamında sünnet,

2. Hz. Peygamber'in, yaşadığı toplumun ve zamanın geleneklerini diğer insanlar gibi yaşamasından doğan sünnet.

İslam din bilginleri bunların birincisine 'sünnet-i ibadet' veya 'sünnet-i hüda', ikincisine 'sünnet-i âdet' veya 'sünnet-i zevâid' demişlerdir. Bu ayrımın amacı, Hz. Peygamber'in bir nebi sıfatıyla bizi bağlayan sünnetleriyle, bir beşer sıfatıyla uyguladığı
ve din olarak bir bağlayıcılığı olmayan sünnetlerinin farkını göstermektedir. Birinci anlamıyla sünnet dinin uygulanışı, ikinci anlamıyla ise bir toplumun gelenek ve göreneklerinin yaşanmasıdır. Sünnet konusunun en yıkıcı ayak kayması işte bu ayrı-
mın dikkate alınmamasından doğmaktadır. Kim, nerede bir sünnet kelimesi görse şu iki hatayı birden işlemekten hemen kurtulamıyor:

BİD'ATLAR, HURAFELER

*Sünnet Kelimesinin Hiç Tartışmasız, Peygamberimizin Sünnetini İfade Ettiğini Sanmak:

Sünnet kelimesi bazen sahabe tâbiûnun görüş ve davranışlarını, bazen bir çevrenin gelenek ve kabullerini, bazen bir kent
veya bölgenin örflerini, bazen de Müslümanların ortak örflerini ifade için kullanılır. (Şâtıbî; Muvafakaat, 4/3 vd.) Bir örnek
olarak Halife Ömer'in şu sözünü verelim. Bir mesele ile davranışını izah ederken diyor ki: "Allah'a yemin olsun, eğer bu i-
şi öyle yapsaydım o yaptığım sünnet haline gelirdi." (Şâtıbî, aynı eser, 3/327. Halife Osman'a izafe edilen benzeri bir söz ve
anekdot için bk. Aynı kaynak, 3/329 ve 4/74, 80) Özellikle fıkıhta sünnet bu son anlamdadır.


*Peygamberimizin Sünneti Olduğunu Belirlediğimiz Bir Kayıt Veya Rivayetin, Sünnet-i İbadet Olduğunu
Peşinen Kabul Etmek:

Sünnet kelimesinin geçtiği yerde önce bunun Peygamber sünnetini ifade edip etmediğini, ikinci olarak da Peygamberimizin hangi tip sünneti bünyesinde yer aldığını iyi belirlememiz gerekiyor.Çünkü Peygamberimize ait olmayan sünnetlerle, ona ait olan ama sünnet-i ibadet bünyesinde yer almayan sünnetler bizi din adına bağlamaz. Bu tür sünnetlere uymak bir zevk ve
renk meselesidir, isteyen benimser, istemeyen benimsemez.

Bu ayrımın yapılmaması ve sünnetin her geçtiği yerde Peygamber'i ve sünnet-i ibadeti görme tutkusu, Müslümanlara çok pahalıya mal olmuştur. Çünkü örf anlamındaki sünnetler -ki bunların çoğu Arap örfüdür- din ilan edile edile âdetler dinleş-
miş, bunun sonucunda din âdet durumuna düşürülmüştür. Kur'an'ın, ataların kabullerini din yapmayı putperestliğin bir uzan-
tısı görmesi sebepsiz değildir.

Şu bir gerçek ki bir toplum veya ümmet bünyesinde dinleştirilen her âdet, karşılığında, âdetleşen bir din buyruğunu rehin a-
lır. Bu bozuk gidiş uzun bir süre devam ederse dinle âdet birbirine girer ve gerçek dinin ne olduğunu anlamak için müceddit ruhlara ihtiyaç kaçınılmaz olur. Sıradan bilgin veya fıkıhçı böyle bir devrede din anlatma şansını yitirir, örflerin nakledicisi
bir rivayet hamalına döner.


*Her Sünnet Sözünün Arkasında Peygamberimizin Olduğunu Sanmak:

Bunun açıklamasını yukarıda yaptık.

saygılarımla
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
İslam literatüründeki özel ve terminolojik anlamıyla sünnet İslam Peygamberi'nin davranış biçimlerini, sözlerini ve kabulle-
rini birlikte ifade eden bir çerçeve kavramdır. Ancak burada şu noktayı unutmamak borcundayız: Hz. Peygamber'in sünneti dediğimizde de iki ayrı anlam vücut bulmaktadır:

1. Hz. Peygamber'in, Allah Elçisi sıfatıyla, aldığı vahiylerin uygulanmasından doğan davranışlar ve sözler bütünü anlamında sünnet,

2. Hz. Peygamber'in, yaşadığı toplumun ve zamanın geleneklerini diğer insanlar gibi yaşamasından doğan sünnet.

İslam din bilginleri bunların birincisine 'sünnet-i ibadet' veya 'sünnet-i hüda', ikincisine 'sünnet-i âdet' veya 'sünnet-i zevâid' demişlerdir. Bu ayrımın amacı, Hz. Peygamber'in bir nebi sıfatıyla bizi bağlayan sünnetleriyle, bir beşer sıfatıyla uyguladığı
ve din olarak bir bağlayıcılığı olmayan sünnetlerinin farkını göstermektedir. Birinci anlamıyla sünnet dinin uygulanışı, ikinci anlamıyla ise bir toplumun gelenek ve göreneklerinin yaşanmasıdır. Sünnet konusunun en yıkıcı ayak kayması işte bu ayrı-
mın dikkate alınmamasından doğmaktadır. Kim, nerede bir sünnet kelimesi görse şu iki hatayı birden işlemekten hemen kurtulamıyor:

BİD'ATLAR, HURAFELER

*Sünnet Kelimesinin Hiç Tartışmasız, Peygamberimizin Sünnetini İfade Ettiğini Sanmak:

Sünnet kelimesi bazen sahabe tâbiûnun görüş ve davranışlarını, bazen bir çevrenin gelenek ve kabullerini, bazen bir kent
veya bölgenin örflerini, bazen de Müslümanların ortak örflerini ifade için kullanılır. (Şâtıbî; Muvafakaat, 4/3 vd.) Bir örnek
olarak Halife Ömer'in şu sözünü verelim. Bir mesele ile davranışını izah ederken diyor ki: "Allah'a yemin olsun, eğer bu i-
şi öyle yapsaydım o yaptığım sünnet haline gelirdi." (Şâtıbî, aynı eser, 3/327. Halife Osman'a izafe edilen benzeri bir söz ve
anekdot için bk. Aynı kaynak, 3/329 ve 4/74, 80) Özellikle fıkıhta sünnet bu son anlamdadır.


*Peygamberimizin Sünneti Olduğunu Belirlediğimiz Bir Kayıt Veya Rivayetin, Sünnet-i İbadet Olduğunu
Peşinen Kabul Etmek:

Sünnet kelimesinin geçtiği yerde önce bunun Peygamber sünnetini ifade edip etmediğini, ikinci olarak da Peygamberimizin hangi tip sünneti bünyesinde yer aldığını iyi belirlememiz gerekiyor.Çünkü Peygamberimize ait olmayan sünnetlerle, ona ait olan ama sünnet-i ibadet bünyesinde yer almayan sünnetler bizi din adına bağlamaz. Bu tür sünnetlere uymak bir zevk ve
renk meselesidir, isteyen benimser, istemeyen benimsemez.

Bu ayrımın yapılmaması ve sünnetin her geçtiği yerde Peygamber'i ve sünnet-i ibadeti görme tutkusu, Müslümanlara çok pahalıya mal olmuştur. Çünkü örf anlamındaki sünnetler -ki bunların çoğu Arap örfüdür- din ilan edile edile âdetler dinleş-
miş, bunun sonucunda din âdet durumuna düşürülmüştür. Kur'an'ın, ataların kabullerini din yapmayı putperestliğin bir uzan-
tısı görmesi sebepsiz değildir.

Şu bir gerçek ki bir toplum veya ümmet bünyesinde dinleştirilen her âdet, karşılığında, âdetleşen bir din buyruğunu rehin a-
lır. Bu bozuk gidiş uzun bir süre devam ederse dinle âdet birbirine girer ve gerçek dinin ne olduğunu anlamak için müceddit ruhlara ihtiyaç kaçınılmaz olur. Sıradan bilgin veya fıkıhçı böyle bir devrede din anlatma şansını yitirir, örflerin nakledicisi
bir rivayet hamalına döner.


*Her Sünnet Sözünün Arkasında Peygamberimizin Olduğunu Sanmak:

Bunun açıklamasını yukarıda yaptık.

saygılarımla

Yazıyı birazdaha uzatsan hadiler karışıktır en iyisi uygulamayın diyeceksin sandım.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt