Eşimin hazırladığı Subhaneke Duası ile ilgili küçük bir araştırmasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Türkçe Okunuşu
Sübhânekellâhümme ve bi hamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke (ve celle senâük *) ve lâ ilâhe ğayrük.
* Sübhâneke, cenaze namazında parantez içindeki “Ve celle senâük” cümlesi ile beraber okunur.
Anlamı
Ey Allah’ım! Seni tesbih eder, bütün noksanlıklardan uzak tutar sana hamt ederim. İsmin pek mübarek, şanın pek yücedir. Senden başka ilah yoktur.
Okunduğu yerler:
Namazlarda okunduğu yerler:
1- Her namazın ilk rek’atinde, iftitâh tekbîrinden sonra,
2- İkindi namazının sünnetinde, üçüncü rek’ate kalkınca Fâtiha’dan önce.
3- Yatsı namazının ilk sünnetinde, üçüncü rek’ate kalkınca, Fâtiha’dan önce,
4- Terâvih namazı dört rek’atte bir selâm verilerek kılınıyorsa, üçüncü rek’ate kalkıldığı zaman, Fâtiha’dan önce.
5- Cenâze namazında, birinci tekbîrden sonra. (ve celle senâük) sadece Cenaze Namazında okunur.
Sübhanekallahümme vebihamdike vetebarakesmüke veteala ceddüke velailahe ğayruk.
Namaz dualarının ilki olan Sübhaneke duası, namaza başlayınca tekbirden sonra okuduğumuz ilk duadır. Her müslümanın her hayırlı işe besmele ile başlaması gerektiğini biliyoruz. Bundan dolayıdır ki namazımızda Fatiha Suresi’ni okumadan önce de Besmele çekiyoruz. Fakat namazda Sübhaneke duasını Besmele’den bile önce okunması gerektiğini biliyoruz. Besmelenin bile önüne geçen bu duanın ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor.
Sübhaneke duası kimin sözüdür?
Şunu bilmeliyiz ki Sübhaneke duası başından sonuna kadar Kur’anı kerimde yada diğer kutsal kitaplarda (tevrat, incil,zebur) tam olarak geçen bir cümle değildir. Yani Subhaneke Duası “subhaneke Suresi” Ayet değildir. Sübhaneke duasını oluşturan kelimeler parça parça ayetlerde zikredilmektedir.
Rivayetlere göre Hz. Adem’e ait olduğu ona da Allah’u Teala tarafından öğretildiği dir. Kur’an-ı Kerim’de geçen bir ayet değildir ama yine Allah’ın sözüdür diyebiliriz.
Adem Aleyhisselam (Allah’ın selamı onun üzerine olsun) cennette iken Allah’ın yasakladığı meyveyi yiyip de yeryüzüne inince, dünyanın yaşama şartları ile cennetin yaşama şartları arasındaki korkunç fark karşısında elbette zorlanmış. Ayrıca işlediği hatadan dolayı da Allah’tan özür dilemek, tevbe etmek istemiştir.Hem dünyanın zorlukları hemde işlediği günahtan tövbe için el açıp Allah’tan yardım ihtiyacı hissetmiştir. Rabbi onu başıboş bırakmamış, tabiri caizse hem yeryüzüne indirip ceza vermiş, hem de onu affetmek için yine elinden tutmuş, yardımcı olmuştur.
Bakara Suresi’nde Allah:
“Adem, Rabbinden bir takım kelimeler, bir takım dualar öğrendi, onları aldı, onlarla Allah’a tevbe etti…” (Bakara:37) buyurur.
Ayet-i kerimeye göre Adem (AS) Allah’a tevbe ederken nasıl bir tevbe edeceğini, ne derse Allah’ın onu affedip yardımcı olacağını, Allah’tan aldığı “kelimeler”le öğretilmiştir. Peki bu kelimeler nelerdir?
Adem (AS) yeryüzüne indiğinde yaptığı dualar (tevbeler)
* ”Rabbena zalemne enfüsena, veinlem tağfir lena ve terhamna lenekünenne minel hasirin.” diyerek dua etmiştir.
Manası “Ya Rabbi biz (Havva ile ben) kendi kendimize zulmettik, eğer sen bizi bağışlamaz, sen bize merhamet etmezsen, biz hüsrana uğrayanlardan oluruz.” demişdir.
* “Lailahe illa ente zalemtü nefsi fağfirli innehu layağfiruz zünübe illa ente” demiştir. Manası“Senden başka ilah yoktur. Ben kendi kendime zulmettim. Sen beni affet, çünkü günahları, hataları ancak sen bağışlarsın.” demektedir.
* Sübhaneke duasını okuyarak, “Sübhanekallahümme vebihamdike vetebarakesmüke veteala ceddüke velailahe ğayruk.” diyerek dua etmişlerdir.
Hz.Adem ve Havva cennette Allah’a karşı işledikleri hatadan yine Allah’ın onlara öğrettiği şekilde dua ederek arınarak kurtuluşa erişmişlerdir.
Öyleyse Sübhaneke duası insanoğlunun yeryüzünde yaptığı ilk dualardandır diyebiliriz. Namazımızda ilk önce okunan dua olmasının hikmetlerinden birisi de budur.
Yunus suresi 10. ayetinde insanların cennete girince Allah’a teşekkür şükür makamında söyleyecekleri söz “Sübhanek’allahümme” olacağıdır.
“Onların (yani cennetliklerin) oradaki duaları Sübhanek’allahümme’dir. Onların birbirlerini selamlamaları ‘Selam’ sözüdür. Dualarının sonu ise Elhamdülillahi Rabbil Alemin’dir.”(Yunus:10)
Cennetten çıkan Adem (AS)’ın ilk sözü Sübhaneke olduğu gibi, cennete giren insanların da yine ilk sözü Sübhaneke olmaktadır. Farklı bir ifadeyle; cennete giren , çıkan da Sübhaneke ile girip çıkmaktadır. Sübhaneke duası cennetin anahtarı mübarek bir duadır, cenneti bir duadır.
Sübhaneke’nin manası:
Duamızı kelime kelime incelememiz halinde ilk söz olarak: ”Sübhaneke” ne demektir?
“SÜBHANEKE” Arapça’da (S-B-H) bizim bildiğimiz “tesbih” kökünden gelen bir kelime olarak “Ya Rabbi ben seni tesbih ederim” demektir. Ancak “tesbih etmek” ne demektir? Bildiğimizi sandığımız ama gerçek detaylarıyla bilmediğimiz bu kelimenin anlamı : Tesbih, “Allah’ı kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh tutmak” demektir. Peki bu manalarını bilmediğimiz kelimelerin manası nedir?
Kemal sıfatlar; iyi, hoş, güzel, tam, olgun, mükemmel… olan her türlü sıfatlardır. Kemal sıfatlar Allah’a yakışır. Adil olmak, , güçlü olmak, hakim olmak, büyük olmak bilgili olmak, cömert olmak… gibi sıfatlar kemal sıfatlardır ve Allah u Teala bu sıfatlara sahiptir, bu özellikler Allah’a yakışır.
Noksan sıfatlar ; kötü, çirkin, eksik, nakıs…olan sıfatlardır. Noksan sıfatlardan münezzeh(uzak) olmak ta Allah’ın bu kötü sıfatlardan uzak olmasıdır. bu özellikleri Allah’tan uzak tutmak demektir. Cahil olmak, zayıf-aciz olmak, zalim olmak, cimri olmak … gibi sıfatlar noksan sıfatlardır ve Allah u Teala bu sıfatlardan uzaktır, bu özellikler Allah’a yakıştırılamaz.
Bir insan Sübhaneke Allahümme veya Sübhanallah demekle, şunu der:
Ey Allahım, sen Adilsin-zalim değilsin,
Alimsin-cahil değilsin,
Görürsün-kör değilsin,
Duyarsın-sağır değilsin,
Canlısın-ölü değilsin,
Güçlüsün-zayıf değilsin.
Ne kadar iyi sıfat varsa bunların hepsini sayıp, Allah’a izafe etmiş; ne kadar kötü sıfat varsa bunların hepsini sayıp, bu sıfatları Allah’tan uzak tutar.
Tabii ki bir insan ne kadar düşünüp taşınsa da bu sıfatların hem iyisini, hem kötüsünü sayarken; unuttuğu, hata ettiği, zikredemediği noktalar olabilir. Ama bir kere“Sübhanallah” demekle bunların hepsini tek tek sayıp dökmüş gibi Allah’ı anmış olur. İşte Sübhaneke Allahümme veya Sübhanallah kelimesi böyle bereketli bir ifadedir. Bir insan namazın başında Sübhaneke’yi okumakla daha ilk kelimede sınırsız, sonsuz bir şekilde Allah’ı kolayca anmış olur.
“ALLAHÜMME” : “Ey Allahım” demektir.
“VE BİHAMDİKE”: Elhamdülillah kelim
esinde geçen “H-M-D” (hamd) kökünden gelen bu ifade ile, Allah’ı tesbih ettikten sonra, hamd ettiğimizi de anlatmak istiyoruz. Allah’ım seni hamdinle tesbih ederim, hem Sübhanallah derim, hem de Elhamdülillah derim, demek istiyoruz.
Allah’a hamd etmek onu övmek demek. Ama Arapça’daki “hamd, şükür, medh, sena” gibi kelimelerin hepsi Türkçe’ye “övmek”diye çevrilse de aralarında nüanslar, ufak-tefek mana farklılıkları vardır. Biz bu detaylara girip konumuzdan fazla uzaklaşmayalım. Zaten Türkçe’de kullandığımız Elhamdülillah kelimesi bize yabancı olmadığından diğer kelimeye geçelim.
“VE TEBARAKE’SMÜKE”: Senin ismin bereketlidir, mübarektir.
Cenab-ı Hakk’ın başta “Allah” lafza-i celali olmak üzere pek çok ismi vardır ve hepsi birbirinden güzel olan bu isimlere biz “Esma-i Hüsna” diyoruz. Bu isimlerden 99 tanesi Kur’an- Kerim’de geçer. Ama Kur’an-ı Kerim’de değil de başka yerlerde bildirilen isimler de vardır. Peygamberlerin sayısı yüzlerce, binlerce olduğu halde; bunlardan sadece 25 tanesinin adı Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir, Allah u Teala’nın da binlerce ismi vardır ve bunlardan sadece 99 tanesi bize bildirilmiştir.
“VE TEALA CEDDÜKE”: Ve senin saltanatın çok üstündür.
Buradaki “Teala” kelimesi her zaman kullandığımız “Allah u Teala” ibaresinde geçen “Teala” kelimesiyle aynıdır “üstün olmak, yüce olmak, şerefli olmak” manalarına gelir. Zaman zaman kullanılan “Ulu Allah” ifadesine benzer. “Ced” kelimesi “Azamet, saltanat, baht, zenginlik, mal… ” anlamlarına gelir. Dolayısıyla “Ve teala ceddüke” demekle , “Ya Rabbi, senin saltanatın, zenginliğin, gücün-kudretin çok üstündür” demek istiyoruz.
O’nun hakimiyetinden, mülkünden, saltanatından, kudretinden daha üstün kimse olamaz. En büyük, en yüce, en zengin ve en üstün ancak ve ancak O’dur. O’nun mülkünün sonu ve sınırı yoktur. O’nun hakimiyet alanı dışında bir zaman ve mekan yoktur.
“VE CELLE SENAÜKE” : Ve senin anılışın, şanın çok yücedir.
Sadece cenaze namazında okuduğumuz bu cümlenin başındaki “Celle“ kelimesi “Celle celalüh” ifadesinin başında geçen kelimenin aynısıdır. Yüksek, yüce olmak, değerli, şerefli, aziz olmak demektir. “Senaü” kelimesi “Hamdü sena, medhü sena” ifadelerinde geçen kelimedir. Allahu Teala’nın anılışı, övülüşü demektir.İki kelimeyi yan yana getirip de “ve celle senaük” dediğimiz zaman; “Ya rabbi senin adın, sanın, anılışın, namın çok yüksektir. Yerlerde, göklerde, denizlerde, dağlarda, bu alemde, öbür alemde… herkes, her şey seni anar, seni zikreder. Sadece camide, tekkede, dergahta dervişler değil, sadece insanlar, melekler, cinler de değil; dağlar, taşlar, okyanuslar, balıklar, gezegenler… hepsi seni anarlar, sana secde ederler. İşte bunun en güzel delili bir secde ayeti olan Hacc Suresi 18. ayette Cenab-ı Hakk şöyle buyurur:
“Görmedin mi ki göklerde olan herkes, yerde olan herkes, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların çoğu… hep Allah’a secde ediyorlar.”(Secde ayeti!)
Evet yerde ve gökte canlı-cansız her şey Allah’ı anarken, bir taraftan da ezan saatlerinin yeryüzündeki coğrafi şartlara göre bölge bölge günün her saatine yayılması dolayısıyla 4 mevsim-365 gün-24 saat olarak O’nun büyüklüğü, tek mabud oluşu tüm dünya ufuklarına ilan edilir.
“VE LAİLAHE ĞAYRUKE” : Ve senden başka ilah yoktur.
Bu cümle bizim kelime-i tevhid olarak bildiğimiz “Lailahe illallah” ifadesinin bir başka söyleniş şeklidir. “İlah” kendisine tapılan, ibadet edilen, sığınılan, Allah olmaya yakışan demektir. “Ve lailahe ğayruk” diyerek biz senden başka bütün ilahları, mabudları, putları, reddediyor, ve Fatiha Suresi’nde “iyyake na’büdü” ayetinde geçtiği gibi yalnız seni tanıyor, yalnız sana tapıyoruz, diyoruz.
Namazın hemen başında bu ifadeyi telaffuz etmekle tevhid inancının esasını, işin özünü, en önemli noktasını ikrar etmiş oluyoruz ve tüm putları, ilahları redderek sadece Allah’ı tanıdığımızı ilan ederek O’nun huzuruna çıkmaya kendimizi hazırlıyoruz.
Sübhaneke’deki bir özellik:
Dikkat ederseniz Sübhaneke duasında “sübhaneke, vebihamdike, vetebareke, ismüke, ceddüke, senaüke, ğayruke “ şeklinde her cümlenin sonunda “ke” zamiri ile bitmektedir. “sen, senin” manasına gelmektedir. Buradan ne anlarız ? Bir müslüman Allahuekber deyip namaza başladığı zaman Sübhaneke ile birlikte direk Rabbi ile onu yaratan ile konuşmaya başlar, gayet samimi ifadelerle “sen, senin…”diyerek, Bu durumda, bu duanın kul ile Allah arasında samimi ve sıcak bir bağ kurduğunu gösteriyor.
Kaynak: Sübhaneke Duası (Suresi) Dinle Anlamı | Yasin Suresi - ilahiler - Kuran - Dualar - İslami Videolar Dinle > izle
Türkçe Okunuşu
Sübhânekellâhümme ve bi hamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke (ve celle senâük *) ve lâ ilâhe ğayrük.
* Sübhâneke, cenaze namazında parantez içindeki “Ve celle senâük” cümlesi ile beraber okunur.
Anlamı
Ey Allah’ım! Seni tesbih eder, bütün noksanlıklardan uzak tutar sana hamt ederim. İsmin pek mübarek, şanın pek yücedir. Senden başka ilah yoktur.
Okunduğu yerler:
Namazlarda okunduğu yerler:
1- Her namazın ilk rek’atinde, iftitâh tekbîrinden sonra,
2- İkindi namazının sünnetinde, üçüncü rek’ate kalkınca Fâtiha’dan önce.
3- Yatsı namazının ilk sünnetinde, üçüncü rek’ate kalkınca, Fâtiha’dan önce,
4- Terâvih namazı dört rek’atte bir selâm verilerek kılınıyorsa, üçüncü rek’ate kalkıldığı zaman, Fâtiha’dan önce.
5- Cenâze namazında, birinci tekbîrden sonra. (ve celle senâük) sadece Cenaze Namazında okunur.
Sübhanekallahümme vebihamdike vetebarakesmüke veteala ceddüke velailahe ğayruk.
Namaz dualarının ilki olan Sübhaneke duası, namaza başlayınca tekbirden sonra okuduğumuz ilk duadır. Her müslümanın her hayırlı işe besmele ile başlaması gerektiğini biliyoruz. Bundan dolayıdır ki namazımızda Fatiha Suresi’ni okumadan önce de Besmele çekiyoruz. Fakat namazda Sübhaneke duasını Besmele’den bile önce okunması gerektiğini biliyoruz. Besmelenin bile önüne geçen bu duanın ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor.
Sübhaneke duası kimin sözüdür?
Şunu bilmeliyiz ki Sübhaneke duası başından sonuna kadar Kur’anı kerimde yada diğer kutsal kitaplarda (tevrat, incil,zebur) tam olarak geçen bir cümle değildir. Yani Subhaneke Duası “subhaneke Suresi” Ayet değildir. Sübhaneke duasını oluşturan kelimeler parça parça ayetlerde zikredilmektedir.
Rivayetlere göre Hz. Adem’e ait olduğu ona da Allah’u Teala tarafından öğretildiği dir. Kur’an-ı Kerim’de geçen bir ayet değildir ama yine Allah’ın sözüdür diyebiliriz.
Adem Aleyhisselam (Allah’ın selamı onun üzerine olsun) cennette iken Allah’ın yasakladığı meyveyi yiyip de yeryüzüne inince, dünyanın yaşama şartları ile cennetin yaşama şartları arasındaki korkunç fark karşısında elbette zorlanmış. Ayrıca işlediği hatadan dolayı da Allah’tan özür dilemek, tevbe etmek istemiştir.Hem dünyanın zorlukları hemde işlediği günahtan tövbe için el açıp Allah’tan yardım ihtiyacı hissetmiştir. Rabbi onu başıboş bırakmamış, tabiri caizse hem yeryüzüne indirip ceza vermiş, hem de onu affetmek için yine elinden tutmuş, yardımcı olmuştur.
Bakara Suresi’nde Allah:
“Adem, Rabbinden bir takım kelimeler, bir takım dualar öğrendi, onları aldı, onlarla Allah’a tevbe etti…” (Bakara:37) buyurur.
Ayet-i kerimeye göre Adem (AS) Allah’a tevbe ederken nasıl bir tevbe edeceğini, ne derse Allah’ın onu affedip yardımcı olacağını, Allah’tan aldığı “kelimeler”le öğretilmiştir. Peki bu kelimeler nelerdir?
Adem (AS) yeryüzüne indiğinde yaptığı dualar (tevbeler)
* ”Rabbena zalemne enfüsena, veinlem tağfir lena ve terhamna lenekünenne minel hasirin.” diyerek dua etmiştir.
Manası “Ya Rabbi biz (Havva ile ben) kendi kendimize zulmettik, eğer sen bizi bağışlamaz, sen bize merhamet etmezsen, biz hüsrana uğrayanlardan oluruz.” demişdir.
* “Lailahe illa ente zalemtü nefsi fağfirli innehu layağfiruz zünübe illa ente” demiştir. Manası“Senden başka ilah yoktur. Ben kendi kendime zulmettim. Sen beni affet, çünkü günahları, hataları ancak sen bağışlarsın.” demektedir.
* Sübhaneke duasını okuyarak, “Sübhanekallahümme vebihamdike vetebarakesmüke veteala ceddüke velailahe ğayruk.” diyerek dua etmişlerdir.
Hz.Adem ve Havva cennette Allah’a karşı işledikleri hatadan yine Allah’ın onlara öğrettiği şekilde dua ederek arınarak kurtuluşa erişmişlerdir.
Öyleyse Sübhaneke duası insanoğlunun yeryüzünde yaptığı ilk dualardandır diyebiliriz. Namazımızda ilk önce okunan dua olmasının hikmetlerinden birisi de budur.
Yunus suresi 10. ayetinde insanların cennete girince Allah’a teşekkür şükür makamında söyleyecekleri söz “Sübhanek’allahümme” olacağıdır.
“Onların (yani cennetliklerin) oradaki duaları Sübhanek’allahümme’dir. Onların birbirlerini selamlamaları ‘Selam’ sözüdür. Dualarının sonu ise Elhamdülillahi Rabbil Alemin’dir.”(Yunus:10)
Cennetten çıkan Adem (AS)’ın ilk sözü Sübhaneke olduğu gibi, cennete giren insanların da yine ilk sözü Sübhaneke olmaktadır. Farklı bir ifadeyle; cennete giren , çıkan da Sübhaneke ile girip çıkmaktadır. Sübhaneke duası cennetin anahtarı mübarek bir duadır, cenneti bir duadır.
Sübhaneke’nin manası:
Duamızı kelime kelime incelememiz halinde ilk söz olarak: ”Sübhaneke” ne demektir?
“SÜBHANEKE” Arapça’da (S-B-H) bizim bildiğimiz “tesbih” kökünden gelen bir kelime olarak “Ya Rabbi ben seni tesbih ederim” demektir. Ancak “tesbih etmek” ne demektir? Bildiğimizi sandığımız ama gerçek detaylarıyla bilmediğimiz bu kelimenin anlamı : Tesbih, “Allah’ı kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh tutmak” demektir. Peki bu manalarını bilmediğimiz kelimelerin manası nedir?
Kemal sıfatlar; iyi, hoş, güzel, tam, olgun, mükemmel… olan her türlü sıfatlardır. Kemal sıfatlar Allah’a yakışır. Adil olmak, , güçlü olmak, hakim olmak, büyük olmak bilgili olmak, cömert olmak… gibi sıfatlar kemal sıfatlardır ve Allah u Teala bu sıfatlara sahiptir, bu özellikler Allah’a yakışır.
Noksan sıfatlar ; kötü, çirkin, eksik, nakıs…olan sıfatlardır. Noksan sıfatlardan münezzeh(uzak) olmak ta Allah’ın bu kötü sıfatlardan uzak olmasıdır. bu özellikleri Allah’tan uzak tutmak demektir. Cahil olmak, zayıf-aciz olmak, zalim olmak, cimri olmak … gibi sıfatlar noksan sıfatlardır ve Allah u Teala bu sıfatlardan uzaktır, bu özellikler Allah’a yakıştırılamaz.
Bir insan Sübhaneke Allahümme veya Sübhanallah demekle, şunu der:
Ey Allahım, sen Adilsin-zalim değilsin,
Alimsin-cahil değilsin,
Görürsün-kör değilsin,
Duyarsın-sağır değilsin,
Canlısın-ölü değilsin,
Güçlüsün-zayıf değilsin.
Ne kadar iyi sıfat varsa bunların hepsini sayıp, Allah’a izafe etmiş; ne kadar kötü sıfat varsa bunların hepsini sayıp, bu sıfatları Allah’tan uzak tutar.
Tabii ki bir insan ne kadar düşünüp taşınsa da bu sıfatların hem iyisini, hem kötüsünü sayarken; unuttuğu, hata ettiği, zikredemediği noktalar olabilir. Ama bir kere“Sübhanallah” demekle bunların hepsini tek tek sayıp dökmüş gibi Allah’ı anmış olur. İşte Sübhaneke Allahümme veya Sübhanallah kelimesi böyle bereketli bir ifadedir. Bir insan namazın başında Sübhaneke’yi okumakla daha ilk kelimede sınırsız, sonsuz bir şekilde Allah’ı kolayca anmış olur.
“ALLAHÜMME” : “Ey Allahım” demektir.
“VE BİHAMDİKE”: Elhamdülillah kelim
esinde geçen “H-M-D” (hamd) kökünden gelen bu ifade ile, Allah’ı tesbih ettikten sonra, hamd ettiğimizi de anlatmak istiyoruz. Allah’ım seni hamdinle tesbih ederim, hem Sübhanallah derim, hem de Elhamdülillah derim, demek istiyoruz.
Allah’a hamd etmek onu övmek demek. Ama Arapça’daki “hamd, şükür, medh, sena” gibi kelimelerin hepsi Türkçe’ye “övmek”diye çevrilse de aralarında nüanslar, ufak-tefek mana farklılıkları vardır. Biz bu detaylara girip konumuzdan fazla uzaklaşmayalım. Zaten Türkçe’de kullandığımız Elhamdülillah kelimesi bize yabancı olmadığından diğer kelimeye geçelim.
“VE TEBARAKE’SMÜKE”: Senin ismin bereketlidir, mübarektir.
Cenab-ı Hakk’ın başta “Allah” lafza-i celali olmak üzere pek çok ismi vardır ve hepsi birbirinden güzel olan bu isimlere biz “Esma-i Hüsna” diyoruz. Bu isimlerden 99 tanesi Kur’an- Kerim’de geçer. Ama Kur’an-ı Kerim’de değil de başka yerlerde bildirilen isimler de vardır. Peygamberlerin sayısı yüzlerce, binlerce olduğu halde; bunlardan sadece 25 tanesinin adı Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir, Allah u Teala’nın da binlerce ismi vardır ve bunlardan sadece 99 tanesi bize bildirilmiştir.
“VE TEALA CEDDÜKE”: Ve senin saltanatın çok üstündür.
Buradaki “Teala” kelimesi her zaman kullandığımız “Allah u Teala” ibaresinde geçen “Teala” kelimesiyle aynıdır “üstün olmak, yüce olmak, şerefli olmak” manalarına gelir. Zaman zaman kullanılan “Ulu Allah” ifadesine benzer. “Ced” kelimesi “Azamet, saltanat, baht, zenginlik, mal… ” anlamlarına gelir. Dolayısıyla “Ve teala ceddüke” demekle , “Ya Rabbi, senin saltanatın, zenginliğin, gücün-kudretin çok üstündür” demek istiyoruz.
O’nun hakimiyetinden, mülkünden, saltanatından, kudretinden daha üstün kimse olamaz. En büyük, en yüce, en zengin ve en üstün ancak ve ancak O’dur. O’nun mülkünün sonu ve sınırı yoktur. O’nun hakimiyet alanı dışında bir zaman ve mekan yoktur.
“VE CELLE SENAÜKE” : Ve senin anılışın, şanın çok yücedir.
Sadece cenaze namazında okuduğumuz bu cümlenin başındaki “Celle“ kelimesi “Celle celalüh” ifadesinin başında geçen kelimenin aynısıdır. Yüksek, yüce olmak, değerli, şerefli, aziz olmak demektir. “Senaü” kelimesi “Hamdü sena, medhü sena” ifadelerinde geçen kelimedir. Allahu Teala’nın anılışı, övülüşü demektir.İki kelimeyi yan yana getirip de “ve celle senaük” dediğimiz zaman; “Ya rabbi senin adın, sanın, anılışın, namın çok yüksektir. Yerlerde, göklerde, denizlerde, dağlarda, bu alemde, öbür alemde… herkes, her şey seni anar, seni zikreder. Sadece camide, tekkede, dergahta dervişler değil, sadece insanlar, melekler, cinler de değil; dağlar, taşlar, okyanuslar, balıklar, gezegenler… hepsi seni anarlar, sana secde ederler. İşte bunun en güzel delili bir secde ayeti olan Hacc Suresi 18. ayette Cenab-ı Hakk şöyle buyurur:
“Görmedin mi ki göklerde olan herkes, yerde olan herkes, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların çoğu… hep Allah’a secde ediyorlar.”(Secde ayeti!)
Evet yerde ve gökte canlı-cansız her şey Allah’ı anarken, bir taraftan da ezan saatlerinin yeryüzündeki coğrafi şartlara göre bölge bölge günün her saatine yayılması dolayısıyla 4 mevsim-365 gün-24 saat olarak O’nun büyüklüğü, tek mabud oluşu tüm dünya ufuklarına ilan edilir.
“VE LAİLAHE ĞAYRUKE” : Ve senden başka ilah yoktur.
Bu cümle bizim kelime-i tevhid olarak bildiğimiz “Lailahe illallah” ifadesinin bir başka söyleniş şeklidir. “İlah” kendisine tapılan, ibadet edilen, sığınılan, Allah olmaya yakışan demektir. “Ve lailahe ğayruk” diyerek biz senden başka bütün ilahları, mabudları, putları, reddediyor, ve Fatiha Suresi’nde “iyyake na’büdü” ayetinde geçtiği gibi yalnız seni tanıyor, yalnız sana tapıyoruz, diyoruz.
Namazın hemen başında bu ifadeyi telaffuz etmekle tevhid inancının esasını, işin özünü, en önemli noktasını ikrar etmiş oluyoruz ve tüm putları, ilahları redderek sadece Allah’ı tanıdığımızı ilan ederek O’nun huzuruna çıkmaya kendimizi hazırlıyoruz.
Sübhaneke’deki bir özellik:
Dikkat ederseniz Sübhaneke duasında “sübhaneke, vebihamdike, vetebareke, ismüke, ceddüke, senaüke, ğayruke “ şeklinde her cümlenin sonunda “ke” zamiri ile bitmektedir. “sen, senin” manasına gelmektedir. Buradan ne anlarız ? Bir müslüman Allahuekber deyip namaza başladığı zaman Sübhaneke ile birlikte direk Rabbi ile onu yaratan ile konuşmaya başlar, gayet samimi ifadelerle “sen, senin…”diyerek, Bu durumda, bu duanın kul ile Allah arasında samimi ve sıcak bir bağ kurduğunu gösteriyor.
Kaynak: Sübhaneke Duası (Suresi) Dinle Anlamı | Yasin Suresi - ilahiler - Kuran - Dualar - İslami Videolar Dinle > izle