şimdi ağlama vakti gönlüm
Seherin lâhuti ikliminin bir demindeyiz ey gönlüm. Aşkın kalbe gelip gelip vurduğu bu demde artık fanilikten sıyrılma zamanı. Bütün mahlukatın hep birden kendilerine nimet vereni zikre durduğu anda, senin de şükür zikrine başlama anın gönlüm...
Muhabbetin bir zevk deryasına dönüştüğü, kalpden yanık kokularının geldiği anlarda, artık ağlama vakti gönlüm...
Ağla, kendin için şu vefadan yana yüz çevirmeyen hal ve tavrın için ağla! Ağla ey gönlüm, ağla! Ağla ki günahlarını silip götürecek başka bir dermanın yok. Gurbet içre gurbeti soluklarken, her an faniliğinle fanilere takılıp kalmana ağla...
Aşkın, bir Kevser suyu gibi iliklerine kadar işleyip, seni ayağa kaldırdığı şu vakitte ağla ve sığın o Yüceler Yücesi’ne!.. Bak, O ne kadar yakın, ne kadar enîs...
O Güzeller Güzeli’ne sığın ve faniliğe bürünmüş bütün güzellik timsallerinden sıyrıl! Dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli kalbini O’nun emrine ver!..
O’nu an, seni ansın...
Kainat O’nun, dünya O’nun, ukba O’nun. O zaman ne duruyorsun ey gönlüm; sığın O’nun kapısına ve ağla güneş doğasıya kadar. Ağla ki, O’ndan başka yo
Kainat O’nun, dünya O’nun, ukba O’nun. O zaman ne duruyorsun ey gönlüm; sığın O’nun kapısına ve ağla güneş doğasıya kadar. Ağla ki, O’ndan başka yok sesini duyan ve yok isteklerine cevap veren...
Bak, bütün mahlukat var edenine nasıl da râm olmuş... Şöyle bir dinleyiver çevreni, zikir sesinden senin o gaflet perdesine takılıp kalmış kalbin bile ne sesler duyacaktır, ne güzellikler yudumlayacaktır.
Anla ki, bu dem ağlama vaktidir gönlüm. Otur ve ağla...
Muhabbetin bedene ansızın dağıldığı anda ağla ey gönlüm... Her atışında kalbinin, aşkın ben varım dediğinde yan gönlüm ve ağla... Ağla sabahlara kadar ağla ve yan!.. Yan ki, yanılması gereken sevgili burada. Muhabbeti hiçbir zaman geri de çevirmez...
Hadi gönlüm, bırak bütün dünyayı geriye bırak ki, kapılar açılsın bir bir. Yetmez mi bu dünyaya gönül verdiğin?.. Artık O’nun kapısına gitme zamanı.
Yaklaş, dokun, çal o kapıyı!.. Çalınması gereken bir kapı varsa o da bu kapı. O kapıdan geri çevrileni gördün mü? Firavunların bile bir şeyler beklediği o kapı, senin gibi günahkâr, vefasız, ama eşiğinde ağlayana kapanır mı?
Yaklaş, dokun, çal o kapıyı!.. Çalınması gereken bir kapı varsa o da bu kapı. O kapıdan geri çevrileni gördün mü? Firavunların bile bir şeyler beklediği o kapı, senin gibi günahkâr, vefasız, ama eşiğinde ağlayana kapanır mı?
Kapanmasın ım...
Cengiz Aydın
Seherin lâhuti ikliminin bir demindeyiz ey gönlüm. Aşkın kalbe gelip gelip vurduğu bu demde artık fanilikten sıyrılma zamanı. Bütün mahlukatın hep birden kendilerine nimet vereni zikre durduğu anda, senin de şükür zikrine başlama anın gönlüm...
Muhabbetin bir zevk deryasına dönüştüğü, kalpden yanık kokularının geldiği anlarda, artık ağlama vakti gönlüm...
Ağla, kendin için şu vefadan yana yüz çevirmeyen hal ve tavrın için ağla! Ağla ey gönlüm, ağla! Ağla ki günahlarını silip götürecek başka bir dermanın yok. Gurbet içre gurbeti soluklarken, her an faniliğinle fanilere takılıp kalmana ağla...
Aşkın, bir Kevser suyu gibi iliklerine kadar işleyip, seni ayağa kaldırdığı şu vakitte ağla ve sığın o Yüceler Yücesi’ne!.. Bak, O ne kadar yakın, ne kadar enîs...
O Güzeller Güzeli’ne sığın ve faniliğe bürünmüş bütün güzellik timsallerinden sıyrıl! Dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli kalbini O’nun emrine ver!..
O’nu an, seni ansın...
Kainat O’nun, dünya O’nun, ukba O’nun. O zaman ne duruyorsun ey gönlüm; sığın O’nun kapısına ve ağla güneş doğasıya kadar. Ağla ki, O’ndan başka yo
Kainat O’nun, dünya O’nun, ukba O’nun. O zaman ne duruyorsun ey gönlüm; sığın O’nun kapısına ve ağla güneş doğasıya kadar. Ağla ki, O’ndan başka yok sesini duyan ve yok isteklerine cevap veren...
Bak, bütün mahlukat var edenine nasıl da râm olmuş... Şöyle bir dinleyiver çevreni, zikir sesinden senin o gaflet perdesine takılıp kalmış kalbin bile ne sesler duyacaktır, ne güzellikler yudumlayacaktır.
Anla ki, bu dem ağlama vaktidir gönlüm. Otur ve ağla...
Muhabbetin bedene ansızın dağıldığı anda ağla ey gönlüm... Her atışında kalbinin, aşkın ben varım dediğinde yan gönlüm ve ağla... Ağla sabahlara kadar ağla ve yan!.. Yan ki, yanılması gereken sevgili burada. Muhabbeti hiçbir zaman geri de çevirmez...
Hadi gönlüm, bırak bütün dünyayı geriye bırak ki, kapılar açılsın bir bir. Yetmez mi bu dünyaya gönül verdiğin?.. Artık O’nun kapısına gitme zamanı.
Yaklaş, dokun, çal o kapıyı!.. Çalınması gereken bir kapı varsa o da bu kapı. O kapıdan geri çevrileni gördün mü? Firavunların bile bir şeyler beklediği o kapı, senin gibi günahkâr, vefasız, ama eşiğinde ağlayana kapanır mı?
Yaklaş, dokun, çal o kapıyı!.. Çalınması gereken bir kapı varsa o da bu kapı. O kapıdan geri çevrileni gördün mü? Firavunların bile bir şeyler beklediği o kapı, senin gibi günahkâr, vefasız, ama eşiğinde ağlayana kapanır mı?
Kapanmasın ım...
Cengiz Aydın