Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sorularımı cevaplar mısınız? (2 Kullanıcı)

ferdat85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
kafama takılan bazı sorular var ama soruları nereye yazmam gerektiğini bilemiyorum.o nedenle buraya yazıyorum. yanlış yere açtıysam eğer taşırsınız kusura bakmayın. Eğer hepsinin cevabını bilmiyorsanız bildiklerinizi cevaplarsanız sevinirim. Ve sadece cevaptan eminseniz yazarsanız sevinirim.
 

ferdat85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
NAMAZLA İLGİLİ:
1) Alerjin rinit hastası olduğum için sürekli burnum akıyor. Namazda hapşurduğumda burnumu silmem namazı bozar mı?
2)Kazaya kalmış farz namazları nasıl kılınmalı? Bütün günün farz namazları üstüste mi yoksa her vakit namazdan sonra bir de kazasını mı kılmalı?
3)Daha önce kılınmamış vitr namazlarını kaza etmek zorunda mıyız?
4)Namaz kılarken bazen başka şeyler aklıma geliyor.Bu durumda namazın sevabını alamaz mıyız? Başka şeyler düşünmeyi nasıl engelleyebiliriz?
5)Namaza başlayıp bırakmak hiç başlamamaktan daha mı günah?
6)Namazda bazen farklı düşüncelere dalıp bir sureyi okuyup okumadığımı unutuyorum. Bu duruma o sureyi bir kez daha okuyorum. Eğer daha önce okuduysam yani aynı sureyi 2 kez okuduysam namaz hala geçerli olur mu?
7)Ezan okunurken namaza başlanır mı? Yoksa ezanın bitmesini beklemek gerekir?

ORUÇLA İLGİLİ:
1) Regl dönemi bitti zannedip oruç tutmaya başlanırsa ve gün içinde yine kan geldiği görülürse o günki oruç geçerli olur mu? Yoksa hemen bozmak mı gerekir? Veya bozmayıp tutup kaza etmek mi şarttır?

ÖLÜM VE AHİRET İLE İLGİLİ:
1)Ölen anne için okunan yasin sadece kabir azabını mı azaltır? Yoksa başka faydası da var mıdır?
2)Ölen annenin günahlarının bağışlanması için edilen duanın faydası olur mu?
3)Ölürken herkes azraili görür mü? Görürse kim kılığında görür? Ölen kişi öldüğünü o an anlar mı?
4)Rüyada ölen birini görmek için dua edilip yatılırsa ve ölen kişi rüyada görülürse ölenin gerçek halini yansıtabilir mi? Yoksa sadece basit bir rüya mıdır?
5)Daha önce kılınmayan namazlar kılınmaya başlanır da ömür yetmez ölünürse yine kılmamış gibi günahı yazılır mı? Yoksa kılmaya niyetli olduğundan günahları bağışlanır mı?
6)Üç aylarda veya Pazartesi ölmenin bir fazileti var mıdır? Üç aylarda gerçekten sorgu yok mudur?
7) Ölen annenin amel defteri evladının işlediği sevap ve günahlardan etkilenir mi? Ölen anne için yapılan hayırlardan etkilenir mi?
8)Ölünce ruhlar bedenle birlikte mi dururlar yoksa biryerde toplanırlar mı?
9)Ahirette sevdiklerimizle buluşabilecek miyiz? Böyle bir ayet var mı?
10)Ruhlar bizi görür mü, yaptıklarımızdan haberleri olur mu?
11) Aklında bolca sevap işlemek ve daha fazla ibadet etmek olan biri bunlara ömrü yetmeden ölürse yapmış gibi sevabını alabilir mi?

KURANLA İLGİLİ:
1)Dilenciye para vermek gerekir mi? Verilmeli diye bir ayet kuranda var mıdır?
2)Kuran okumayı yeni öğrenen biri kuranı yanlış okursa günah olur mu? Bunun için ne yapılmalı?
3)Hergün yasin okumanın bir fazileti var mıdır?
4)Şu duayı şu kadar okursan şöyle olur gibi şeylerde orda yazan sayının bir fazileti var mıdır? O sayılar nerden çıkmıştır?
5)Kuranı dinleyip sürerek hatmetmek ile okuyarak hatmekmek arasında sevap bakımından fark var mıdır?
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Normalde sitede soru sor bölümü var oraya yazmanız gerekir ama madem sormuşsunuz ilmi olan arkadaşlar yazabilirler bizlerde uygun vakitte
bildiklerimizi paylaşırız inşallah..

Slm ve Dua ile..
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 1 : Öncelikle geçmiş olsun.İnşallah Rabbim acil şifanızı verir.Şeran burun akıntısı necis değildir abdesti bozmaz o halde namazda
bozulmaz.Burun akıntısını tek bir elinizle silebilirsiniz namazı bozmaz sonuçta Yüce Allah'tan gelen bir hastalık

Cevap2 : Kazaya kalma sebepleri çok önemlidir ayrıca unutmayalım ki Farz olmayan ibadetlerin kazasını kılmak zorunda değilsiniz.

Bir namaz ya bile bile kasden kılınmayıp kazaya bırakılır veya bir özürden dolayı kazaya kalır. Bir vakit namazı kasdî olarak kılmayıp kazaya bırakmak büyük bir günahtır. Böyle bir hareketten uzak durmalıdır. Bu çeşit bir hatanın işlenmesi durumunda bir an önce kaza edilmeli, borçtan kurtulmalıdır. Çünkü ölümün ne zaman gelip çatacağı belli olmaz. Ölüm gelip de hazırlıksız yakalarsa ahirete borçlu olarak gidilmiş olur.

Bu şekilde kılınmayan bir namaz her ne kadar kaza edilmekle borçtan kurtulunmuş olunsa da, işlenen günah için ayrıca tevbe istiğfar edip,
Allah'tan af dikmek lazımdır. Bunun için hem kaza, hem de tevbe edilmelidir. Unutmak, uyku veya meşru bir mazeretten dolayı vaktinde kılınamayan namazlar da hatırlandığı veya meşru özür geçtikten sonra fazla vakit geçirmeden kaza edilmelidir.

Bazı özürler vardır ki, bu hallerde kılınmayan namazlar daha sonra kaza edilmezler. Kadınların adet ve lohusalık hali, beş vakit devam eden sar'a veya cinnet hali bu çeşit özürlerdendir. Zaten adet gören ve lohusa olan kadının namaz kılması caiz olmayıp haramdır. Vakti içinde kılınmayan beş vakit namazın kazası farz, vitir namazının kazası vacip, sünnetin kazası da sünnettir. Kazası sünnet olan, yalnız sabah namazının sünnetidir. Günün sabah namazı kazaya kalmış ise öğleye kadar kılınınca farzıyla birlikte sünneti de kaza edilir. Öğleden sonraya kalınca sünnet kılınmaz, sadece farz kaza edilir.

Zamanında kılınamayan bazı vakit sünnetleri de daha sonra kılınarak kaza edilir. Mesela, cemaate yetişmek için öğle namazının ilk sünneti kılınamadığı takdirde, farzı kılıp iki rekat sünnetten sonra ayrıca kılınır. Cuma namazının ilk sünneti hutbeden önce kılınamadığı zaman, yine Cumanın iki rekat farzından sonra kaza edilerek kılınır, îki rekat kılınarak yarıda bırakılan öğlenin ve cumanın ilk sünnetleri aynen bu şekilde dört rekat olarak kaza edilir.Bu sünnetlerin dışındaki diğer vakit namazlarının sünnetleri kılınmadıkları zamanlar kaza edilmezler. Mesela ikindi ve yatsı namazının sünnetleri farzdan önce kılınmadıkları zaman daha sonra kılınmazlar.

Kaza namazları, ne şekilde kazaya kalmış ise aynı şekilde kılınacaktır.
Sabah 2, öğle 4, ikindi 4, akşam 3, yatsı 4 ve vitir 3 rekat olarak kaza edilir. Her namaz için belirli bir zaman veya mekan tayin edilmez. Yani ikindi namazının kazası ikindi vaktinde kılınır diye bir sınır yoktur. İstediğiniz zamanda kılınabilir. Kaza namazını kılarken ikindi namazının yatsıdan önce veya öğlenin sabahtan sonra kılınması gerekir gibi bir şartta yoktur.

Fakat kerahet dediğimiz zamanlarda kılınmamasına dikkat edilir. Bu vakitler de güneş doğduktan 45 dk sonraya, Güneş batmadan 45 dk. Önceye kadar ve Güneş tam tepede olduğu zaman (öğleye 30 dk. Kala) namaz kılınması hoş görülmemiştir. Bunların dışındaki bütün zamanlarda kaza namazı kılnabilir.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 3 : Hayır zorunda değilsiniz ama kılarsanız iyi olur.

Cevap 4 : Namaz kişinin miracıdır.Namazda aklınıza gelen düşüncelere göre tabi ki bu durum değişecektir.Tüccar namazda kar-zarar hesabı
yaparsa tüccar namaz kılmış değil kar hesabı yapmak için kendine ayırdığı bir vakitmiş gibi olur.Namazdan önce Yüce Allah dan namazımızı huşu içinde kılmak için yardım istemeliyiz.Takva sahipleri yaptıkları ibadetleri beğenmediklerinde bu ibadetleri tekrar yapmaya çalışırlar.
Bu konuda tavsiyelerimiz ,

1. Namazdan önce mümkünse vücudunuz yorgun ise kısa bir süre dinlendirin.
2.Eğer hayır işleme imkanınız varsa bunu yapın.Unutmayın birine güzel bir söz söylemiz bile sadakadır ve hayırdır.
3.İlahi türü müzikler yada sohbetler dinleyin

Cevap 5 :Kul yapmadığı ibadetlerin günah yükünü yüklenir yani bırakırsa borcu çoğalır devam ederse borcunu ödemiş olur.

Cevap 6 :Sehiv Secdesi yapmalısınız.

Sehiv Secdesinin Yapılışı Nasıldır?

Son oturuşta Tehıyyât okunduktan sonra, imam olan kimse sadece sağ tarafına, yalnız kılan ise iki tarafına da selâm verir ve hemen ardından Allahü Ekber diyerek 2 defa secdeye varır. İkinci secdeden sonra doğrulup oturur ve yeniden Tehıyyâtı, salâvat ve duaları okuyarak selâm verir. Böylece sehiv secdesi yerine getirilmiş olur. Namaz kılan kimse şayet selâm verdikten sonra yanıldığını hatırlarsa, yönünü kıbleden çevirmemiş ve henüz konuşmamış ise, sehiv secdesini yapabilir. Fakat yerinden kalkmış, yönünü kıbleden çevirmiş veya konuşmuş ise, artık sehiv secdesi yapamaz. Namaz sahihtir, ancak sehiv secdesi yapılmadığı için sevabı noksandır. Vâciblerden biri, terkedilirse namaz geçerli olur. Ancak vacibi terketmekten dolayı günah işlemiş olur. Sehiv secdesi yapan imama iktida sahihtir.

Hanefi Mezhebine Göre Sehiv Secdesini Gerektiren Haller:

1 - Fâtiha'dan sonra zamm-ı sûre okumadan rükû'a gitmek. Rükû'da iken hatırlarsa, doğrulup sûreyi okur, sonra tekrar rükû'a gider. Namazın sonunda da sehiv secdesi yapar.

2 - Unutarak Fâtiha'yı iki kere okumak.

3 - Vitir namazlarının tekbir ve kunut duasını unutmak. Rükû'da iken hatırlasa, doğrulup kunut okumaz. Sonunda sehiv secdesini yapmakla yetinir.

4 - Dört rek'atlı namazlarda, iki rek'at kıldıktan sonra oturmayı unutarak üçüncü rek'ata kalkmak, yani, ilk oturuşu terketmek. Bu durumda bakılır: Eğer namazı kılan kişi tamamen kalkmış veya kalkmaya daha yakın bir durumda ise, oturmaz; namazı bitirip sonunda sehiv secdesi yapar. Eğer oturmaya daha yakın bir halde ise, oturur; sonunda da sehiv secdesi yapmaz. Tam kalktıktan sonra oturmak ise, namazı bozar.

5 - Birinci oturuşta Tehıyyât'ı okuduktan sonra hemen kalkmayıp salâvatları ve duaları okumak yahut da bir rükün edâ edecek kadar gecikmek. Bu durumda eğer salâvattan okunan kısım bir cümle teşkil eder ise (Allahümme salli alâ Muhammedin demek gibi) namazın sonunda sehiv secdesi yapılır. Fakat okunan kısım bir cümle teşkil etmemişse, sehiv secdesine gerek yoktur.

6 - Dört rek'atlı farz namazlarda, son rek'atta oturmaksızın beşinci rek'ata kalkılacak olsa, beşinci rek'atın kıyam, kırâet ve rükû'u tamamlanıp secdeye gidilmedikçe, dönüp tekrar oturulur. Tehıyyâtdan sonra selâm verilip sehiv secdesi yapılır. Çünkü bu durumda farz olan son oturuş te'hire uğramıştır. Fakat beşinci rek'at için secde yapılmış olursa, bu namaz nâfileye döner. Artık buna bir rek'at daha ilâve ederek, 6 rek'atlık bir nâfile namazı kılınmış olur. Dolayısıyla sehiv secdesi de gerekmez. O farzı yeniden kılması gerekir.

7 - Dört rek'atlı bir farz namazın son ka'desinde teşehhüd miktarı oturduktan sonra kalkan kimse, hemen oturup selâm verir. Tekrar Tehıyyat okumasına gerek yoktur. Hâtta oturmadan ayakta bile selâm verebilir. Zira farz olan oturuşu yapmıştır. Yalnız ayakta selâm vermekle sünneti terketmiş olur. Sonunda ayrıca sehiv secdesi de lâzımdır. Çünkü selâm te'hire uğramıştır.

8 - İmama sonradan yetişen kimse, kendi kıldığı rek'atlar içinde hatâ yaparsa, o hatâsı için sehiv secdesi yapar.

9 - İmamın, açıktan okuması vâcib olan yerlerde gizli; gizli okuması vâcib olan yerlerde de açık okuması... Meselâ öğle namazında Fâtiha ve zamm-ı sûreyi sesli okuması, akşam namazında da içinden okuması gibi. Namazdaki tesbih ve tekbirlerin cehren okunması, sehiv secdesini icab ettirmez.

10 - Namaz içinde Fâtiha okunduktan sonra hangi âyet veya sûreyi okuyacağı bir müddet tefekkür edilse, sehiv secdesi icab eder. Çünkü vâcib te'hire uğramıştır. Bu süre bir ayet okuyacak kadar veya bir rükü ve ya secde yapacak kadar bekleme süresi esas alınır.

Bir rüknü veya bir vacibi yerine getirirken meydana gelecek bir dalgınlık ve bir düşünce ise, sehiv secdesi gerektirmez.

11 - Ta'dîl-i erkânın terki, sehiv secdesini gerektirir.

12 - Namazda sehiv secdesini icab eden birkaç hatâdan dolayı tek sehiv secdesi yeterlidir.

13 - Herhangi bir namazın bir rüknünü tekrar etmek, sehiv secdelerini gerektirir. Bir rekatta iki defa rükü veya üç defa secde yapılması gibi. Birinci ve ikinci rekatlarda Fatiha'nın tekrarlanarak okunması veya arka arkaya okunması veya rüku, secde ve teşehhüdde Kur'an okunması da böyledir. Fakat üçüncü veya dördüncü rekatlarda Fatiha'nın iki defa okunması veya bunlarda Fatiha ile beraber başka bir surenin de okunması yahut yalnız başka bir sürenin okunması sehiv secdelerini gerektirmez. Çünkü bu takdirde bir vacib terk edilmiş veya geciktirilmiş ve Kur'an da meşru olan yerin başkasında okunmuş olmaz. Ancak bu halde rekatlar, önceki, rekatlarden daha fazla uzatılmış ve cemaata da ağırlık verilmiş olursa, kerahetten korunmuş olmaz.

Sehiv secdesinde, iki secde ile Tehıyyât'ı okumak ve selâm vermek vâcibdir. Tehıyyât'dan sonraki salâvat ve dualar ve secdedeki tekbirler ve tesbihler ise sünnettir.

* Bir namaz içinde, o namazın rek'atları sayısında şüphe etmek, namaz kılan kimse vesveseli biri değilse, kılınan namazı iptâl eder. Yeniden kılmak gerekir. Nitekim vakit varken, namazı kılıp kılmadığında tereddüd eden de o namazı kılar. Namazı tamamladıktan sonra rek'at sayısında
şüpheye itibar yoktur. Ancak noksan kıldığını kesin olarak anlarsa namazı yeniden kılar.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 7 : Cemaat ile kılacaksanız mecburen ezanın bitmesini beklemek zorundasınız.Tek kılacaksanız bile ezana hürmet edilmeli ve dualar
edilmelidir.Ezan okunurken edilen dualar geri çevrilmez.(Ezanla kamet arasındaki duâ kabul edilir.) [Ebu Davud, Tirmizi]

(Kur’an ve ezan okunurken, düşman ordusuyla karşılaşınca, yağmur yağarken, zulme uğrayınca dualar kabul olur.) [Taberani]

Cevap 1 :

Kadınlar özel hallerinde oruç tutabilir mi?
Oruçluyken adet gören kadının orucu nasıl olur?
Diyanet başkanlığının hazırlamış olduğu yazıya göre kadınların özel hallerindeki oruçlarına dair açıklama;

1.Kadınlar Hayız ve Nifas Hallerinde Oruç Tutabilirler mi?
Kadınlar hayız ve nifas hallerinde, oruç tutmazlar (Buharî, Hayz, 1; Müslim, Hayz, 14, 15). Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Bu konuda müçtehitler görüş birliği içindedirler.

2. Oruçlu İken Hayız/ Adet Gören Kadın Ne Yapar?
Oruçlu iken hayız olan/âdet gören kadının orucu bozulmuş olduğundan yiyip içer. Şu kadar var ki, böyle bir kadın, yiyip içebileceği gibi edeben oruçlu gibi davranmaya devam eder.

3. İmsak Vaktinden Sonra Temizlenen” Yani Âdeti Sona Eren Bir kadın oruç tutabilir mi?
İmsak vaktinden sonra temizlenen” yani âdeti sona eren bir kadın, o gün hiçbir şey yiyip içmemiş olsa bile, oruç tutmuş sayılmaz.

4. Bayanların Ramazanda Adet Geciktirici İlaç Kullanmaları Caiz midir? Ayrıca Kullandığı İlaç Sebebiyle Adeti Geciken Bir Bayanın Tuttuğu Oruçlar Geçerli midir?
Ay hali oruç tutmaya manidir. Bu halde iken tutulan oruç geçerli olmaz. İlaç sebebiyle de olsa, akıntı olmadıkça ay hali vuku bulmadığından tutulan oruç sahihtir. Ancak hayız kanı ile vücutta biriken zararlı maddeler dışarı atıldığından, vücudun sıhhati bakımından ay halini önlemek için ilaç kullanılması tavsiye edilmez.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 1 :

Yasin sure-i şerifesini okumanın on faydası vardır.
1) Aç olan, tok olur yani ummadığı yerden rızık gelir.
2) Susuz olan, kanıncaya dek su bulur.
3) Elbisesi olmayan elbise bulur.
4) Eceli gelmeyen hasta şifa bulur.
5) Eceli gelen hasta ölüm acısı duymaz.
6) Ölürken, Cennet melekleri gelip görünür.
7) İnsan korktuğundan emin olur.
8) Misafir ve garib yardımcı bulur.
9) Bekarların evlenmesi kolay olur.
10) Gayb olan şey bulunur.

Fakat bunları niyyet ederek ve inanarak okumak lazımdır. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Yasin, Peygamber efendimizin ism-i şeriflerinden olup, *Ey benim bahr-i yakinimin sabbahı (yakin deryamın dalgıcı) olan habibim!* demektir. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)

***Yasin, Kuran-ı kerimin kalbidir. Muhakkak o, bütün dertlere şifadır. (Hadis-i şerif-Hakim, Tirmizi)
***Her kim Cuma günü annesinin, babasının veya bunlardan birinin kabrini ziyaret eder de baş ucunda Yasin suresini okursa, okuduğu her harfi adedince onlar mağfiret edilir (bağışlanır) . (Hadis-i şerif-Salebi)
***Ölmek üzere bulunan bir hastanın yanında Yasin suresi okunursa, okunan her harfi için, onar melek iner. Yasin suresi üç bin harftir. İnen melekler, ölmek üzere olan kimsenin önünde sıra sıra dizilip onun için istiğfar ederler (bağışlanmasını isterler) . Sekerattaki (ölüm anındaki) bir müminin yanında Yasin suresi okunursa, Cennet Rıdvanı ona Cennet şerabı içirmedikçe Azrail (aleyhisselam) onun ruhunu almaz. (Hadis-i şerif-Sefer-i Ahiret Risalesi)
* Kim geceleyin YASİN okursa affedilmiş olarak sabaha çıkar। (Tirmizi)
* Her kim anne ve babasının veya bunlardan biri nin kabrini her Cuma ziyaret eder ve yanlarında YASİN okursa, her harfinin sayısınca ona mağrifet olunur। (Hak dini Kur'an dili)
* Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'an'ın kalbi de YASİN'dir.
* Kim Yasin'i okursa, Cenabı Hak ona on defa Kur'an okumus kadar sevap ihsan eder. (Tirmizi)

Cevap 2 :Evet olur onlar için bol bol dua,hayır yapmalısınız.

Cevap 3:

Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.Enfal-50

Ya da altı üstüne gelmiş ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı sonra onu diriltti (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi (Allah ona "Hayır yüz yıl kaldın böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi O kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah herşeye güç yetirendir" (2/259)

O kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır Size koruyucular gönderiyor Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman elçilerimiz onun 'hayatına son verirler' Onlar (bu işte ne eksik ne fazla) kusur etmezler (6/61)

Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen (6/93)

Kulun ameline göre Yüce Allah nasıl takdir etmişse ölümü ya bilir yada çok şiddetli bir ölüm acısı duyar.Azrail (a.s.) peygamber bir melektir
ve emrinde vazifeli melekler vardır.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 4 :Siz sonuçta Rabbinize dua ediyorsunuz bu duanıza nasıl karşılık verileceği Rabbimize kalmıştır.İsterse size mevtanın durumunu
rüyanızda gösterebilir.

Cevap 5 :

Ebu Musa el’eşarî’den yapılan rivayet göre, peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:

“Kul hastalanır veya yolculuğa çıkarsa (bu sebeple yapamadığı amellerin karşılığı), daha önce mukîm / evinde iken, sağlam olduğu zamanlarda yaptığı amellerinden ötürü aldığı ücretin aynısı kendisine yazılır.”(Ahmed b. Hanbel, 4/410, 418; Buharî, Cihad, 134).

Tabi ki Yüce Allah kulun kalbinde olanı daha iyi bilir.Ameller niyetlere göredir.Tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.Kul tevbe üzerine
ve iman üzerine ölümüşse ne mutlu bu kişiye.Ölmek başka bir aleme yolculuktur o halde verdiğimiz hadiste yolcunun durumu zaten belli.

Cevap 6 : Ölen kişi kafir,imansız yada küfür üzerine ölürse ve öldüğü gün isterse en mübarek gün olsun artık iş onun için bitirilmiş
demektir.Önemli olan imanlı ve tevbe üzerine ölmektir.Tabi ki güzel günlerde ölmek bir müslüman için ayrı manadır ve rahmettir.Bu güzel
günlerde ölen kişinin yakınları bol bol hayır yapmalı ve dua etmelidir.Zira o güzel günün hürmetine yapılan dualar kişinin mağrifet olunmasına sebep olabilir.

(Cuma günü veya gecesi ölen mümine kabir azabı olmaz.) [Tirmizi] (Tirmizi, Kütüb-i sitte adı ile maruf, en kıymetli altı hadis kitabından birisidir. Cuma günü ölen Müslüman, o günün şerefine kabir azabı görmüyor. Kâfir o gün ölürse elbette cezasını çeker.)

(Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehit olur, kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym - Hilyet-ül evliya, İ. Süyuti – Cami-üs-sagir, İbni Âbidin - Redd-ül-muhtar] (Görüldüğü gibi bu âlimler de bu hadis-i şerifi bildiriyorlar. Cuma günü ölen Müslümana kabir azabı olmaması, Allahü teâlânın bir ihsanıdır, bu nimeti dilediğine verir. Buna kimse itiraz edemez.)

(Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.) [İ.Gazali] (Bu da Allahü teâlânın bir ihsanıdır.)

(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.) [Deylemi] (Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Hiç kimsenin, niye Allah bazı gecelere kıymet verdi diye bir sual sormaya hakkı yoktur.)
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 7 : (Bir mümin vefat edince her ameli kesilir. Yalnız
üç amelinin sevabı, amel defterine yazılmaya devam eder. Bunlar,
sadaka-i cariyelerinin, faydalı kitaplarının ve salih çocuklarının
kendisi için ettikleri dua ve istiğfarların sevaplarıdır.) [Ebuşşeyh]

(Ey Rabbimiz, [Kıyamette] hesaba çekildiği gün, beni, ana-babamı ve bütün müminleri mağfiret et) diye dua etmiştir. (İbrahim 41)

Görüldüğü gibi bu hadis ve ayetlerden amel defterinin kimler için kapanmadığını ve bizlerinde nasıl dua etmemiz gerektiğini görüyoruz.

Cevap 8 :

Ebû Zer Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Kabirleri ziyaret edin! Onlarla âhireti hatırlayın! Ölüleri yıkayın! Zira ruhtan boş olan bir cesedi yıkamak beliğ bir mevizedir. Cenazeler üzerine namaz kılın! Umulur ki bu namaz seni mahzun eder. Muhakkak ki üzülen Allah'ın gölgesindedir.111

İbn Ebi Muleyke Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Ölülerinizi ziyaret ediniz. Onlara selâm veriniz. Muhakkak ki sizin için onlarda ibret vardır.112

Nafî'den şöyle rivayet ediliyor: "İbn Ömer (r.a) bir kimsenin kabrinin yanından geçerken durur, ona selâm verirdi.

Cafer b. Muhammed'den o da babasından şöyle rivayet ediyor: Hz. Peygamber'in kızı Hz. Fâtıma (r.a) amcası Hz. Hamza'nın mezarını bazı günler ziyaret eder, kabrin yanında namaz kılar ve kabrin yanıbaşında ağlardı.113

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim anne ve babasının veya onlardan birinin kabrini her cuma günü ziyaret ederse onun günahı bağışlanır ve o iyi evlat olarak yazılır.114

İbn Şirin Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Kişinin anne ve babası, kişi onlara karşı asi olduğu halde ölürlerse, o da onların ölümünden sonra onlar için Allah'a yalvarırsa, Allah onu anne ve babaya itaat eden kullarından yazar,115

Kim benim kabrimi ziyaret ederse şefaatim ona vâcib olur.116

im Allah rızasını kasdederek beni Medine'de hayatımda veya ölümümde ziyaret ederse, onun için kıyamet gününde hem şefaatçı, hem de şahid olurum.m

Ka'b'ul-Ahbâr der ki: 'Her gün fecir doğduğunda 70.000 melek yeryüzüne iner ye Hz. Peygamberin kabr-i şerifini çepeçevre sararlar. Kanatlarını çırparak Hz. Peygamberin üzerine salât ve selâm okurlar. Akşama kadar bu durum devam eder. Akşam üzeri onlar yükselip giderler. Onlar gibi, başka bir grup iner. Onlarıp yaptığı gibi yaparlar ki yer yarılıp Hz. Peygamber 70.000 melekle beraber mahşere doğru onların tazim ve tebcilleriyle gidinceye kadar durum bu minval üzere devam eder'

Kabir ziyareti hakkında müstehab olan, ziyaretçi yüzünü ölünün yüzüne, sırtını kıbleye çevirip ölüye selâm vermesi, kabre dokunmaması ve öpmemesidir; zira kabri sıvazlamak ve öpmek hristiyanların âdetindendir. (Kabirler üzerinde secde etmek veya kabre karşı secde etmek çirkin bir bid'attır. Sübkî'nin dediği gibi: 'Cahil böyle yapar'

Nafi der ki: "İbn Ömer'i yüz defa veya daha fazla gördüm. Kabre geliyor 'Selâm peygamberin üzerine olsun! Selâm Ebubekir'in üzerine olsun. Selâm babamın üzerine olsun!' dediken sonra gidiyordu5'.

Ebû Umâme'den şöyle rivayet ediliyor: 'Enes b. Malik Hz. Peygamberin kabrine geldi. Orada durup iki elini namaz tekbiri alıyor zannına kapılacak derecede kaldırdı. Hz. Peygambere selâm verdi. Sonra dönüp gitti.

Hz. Âişe, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Bir kişi müslüman kardeşinin kabrini ziyaret eder, kabrin yanında oturursa, kabir sahibi kabrin yanından kalkıp gidinceye kadar onunla menus olup selâmının karşılığını verir.118

Süleyman b. Suhaym119 şöyle diyor: "Hz. Peygamberi (s.a) rüyada gördüm. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Sana gelen ve selâm verenlerin selâmlarından haberdar olur musun?' dedim. 'Evet! Duyar ve sel-âmlarının karşılığını da veririm!dedi".120

Ebû Hüreyre şöyle demiştir: 'Kişi tanıdığı bir kimsenin kabrinin yanından geçerken ona selâm verirse, kabir sahibi onu tanır ve selamının karşılığını verir. Tanımadığı bir kabrin yanından geçerken selâm verirse kabir sahibi onun selâmının karşılığını verir'.

Asım el-Cahderî'nin yakınlarından bir kişi der ki: Ölümünden iki sene sonra Asım'ı rüyamda gördüm. Kendisine dedim ki:
- Sen daha önce ölmemiş miydin?
- Evet!
- Sen neredesin?
- Allah'a yemin ederim, ben cennet bahçelerinden bir bahçede arkadaşlarımdan bir kaçıyla beraber bulunuyorum. Her cuma akşamı ve sabahı Ebubekir b. Abdullah el-Müzenî'nin yanında toplanıyor ve siz dünyalıların haberini alıyoruz!
- Bedenleriniz mi,yoksa ruhlarınız mı toplanıyor?
- Bedenler nasıl toplanacak! Bedenler çürüdü! Ancak ruhlar bir araya gelir!
- Sizi ziyaret ettiğimizi bilir misiniz?
- Evet! Cuma akşamı, cuma gününün tamamı ve cumartesi günü güneş çıkıncaya kadar olan ziyaretleri biliyoruz!
- Neden diğer günlerin hepsinde bu olmuyor da sadece bu saydığınız zamanlarda oluyor?
- Cuma gününün fazilet ve azarneti için böyledir!

Muhammed b. Vâsi, Cuma günü kabir ziyareti yapardı. Bundan dolayı kendisine 'Bu ziyareti pazartesi gününe tehir etsen olmaz mı?' denildi. Cevap olarak şöyle dedi: 'Kulağıma geldiğine göre ölüler, ziyaretçilerini cuma gününde, cumadan bir gün önce ve bir gün sonra bilirler'.

Müfessir Dahhak b. Muzahim el-Hilâlî şöyle demiştir:
- Kim cumartesi günü güneş çıkmadan önce bir kabri ziyaret ederse, ölü onun ziyaretinden haberdar olur!
- Bu neden böyledir?
- Cuma gününün fazileti için!

Bişr b. Mansûr şöyle diyor: Tâun (veba) zamanı olduğunda bir kişi musallaya gider, cenazeler üzerinde namaz kılardı. Akşam olduğunda kabristanın kapısında durur ve şöyle derdi: 'Allah sizin vahşetinize ünsiyet versin! Gurbetinize rahmet etsin ve günah-larınızdan vazgeçsin ve sabırlarınızı kabul etsin'.
Bu kelimelerden fazlasını söylemezdi.

Bu kişi der ki: Bir gece akşamladım. Kabristana gelmeden aile efradımın yanına vardım. Daha önce yapmış olduğum duayı yapmadım. Uyku halindeyken kalabalık bir cemaat geldi. Onlara dedim ki:
- Siz kimsiniz? Sizin ihtiyacınız nedir?
- Biz kabristan ehliyiz?
- Sizi buraya getiren nedir?
- Sen aile efradına dönüp gelirken bizi bir hediyeye alıştırmıştın?
- Neydi o hediye?
- Bizim için okuduğun o dualar!
- Ben o duaları tekrar okuyacağım!
Bu hâdiseden sonra duayı bırakmadım!

Bişar b. Galip en-Necranî şöyle diyor: Abide olan Rabiat'ul-Adeviyye'yi rüyamda gördüm. Ona çok dua ederdim. Bana dedi ki:
- Ey Bişar b. Galib! Hediyelerin bize nurdan yapılmış tabaklar üzerinde ipekli mendillerle örtülü olarak gelir.
- Bu nasıl olur?
- Diri mü'minlerin duası böyledir! Diri mü'minler, ölüler için dua ettiklerinde duaları kabul olunursa, o dua nur tabaklarına konur. İpekli mendillerle kapatılır. Sonra ölüye getirilir ve ona denilir ki: 'Bu falan adamdan sana hediyedir!

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ölü kabrinde, boğulurken yardım isteyen bir adam gibidir. Ölü, babasından veya kardeşinden veya herhangi bir dostundan gelen duayı bekler. Ona dua geldi mi, onun için dünya ve dünyanın içindeki şeylerden daha sevimli olur. Muhakkak ki ölüler için dirilerin hediyeleri dua ve istiğfardır.121

Seleften biri şöyle anlatıyor: Bir kardeşim öldü. Onu rüyada gördüm ve 'Kabrine konulduğun an halin nasıl oldu?' dedim. Dedi ki: 'Bana biri ateşten bir kıvılcımla geldi. Eğer bir duacı bana dua etmeseydi, zannedelim ki o ateşle bana vuracaktı!'
Bu nedenle defnedildikten sonra ölüye telkin ve dua etmek müstehabdır.

Said b. Abdullah el-Evdî (veya Ezdî)122 şöyle diyor: Ebû Umame el-Bahilî (r.a) can çekişirken yanına vardım. Bana hitaben şöyle dedi: Ey Said! Öldüğümde Hz. Peygamber'in bize emrettiği gibi beni techiz edin! Zira Hz. Peygamber (s.a) şöy1e buyurdu:
Sizden biriniz ölüp toprağı düzelttiğinizde, biriniz kabrin başında şöyle desin: "Ey falanca kadının oğlu falan!' Muhakkak ki ölü sesi işitir, fakat cevap veremez. Sonra ikinci defa 'Ey falan kadının oğlu falan!' desin. Bu sefer ölü kalkıp oturur. Sonra üçüncü defa 'Ey falan kadının oğlu falan!' desin. Bu defa ölü der ki: 'Rahmet olasıca! Bizi irşad et!' Fakat siz ölünün bu sözünü işitmezsiniz. O kişi ölüye şöyle desin: 'Dünyadan üzerinde bulunduğun halde çıktığın inancı hatırla! O da 'Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûiü olduğuna, senin Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Hz. Peygamber'e, imam olarak Kur'an'a razı olduğuna dair şahidliğindir'. Muhakkak ki Münker ve Nekir geri çekilip şöyle derler: 'Biz neden bu kişinin yanında oturuyoruz? Kalk gidelim! Bu kişiye hücceti telkin edildi'. O kişinin Münker ve Nekir'e karşı müdafii ve delil getiricisi Allah olur.
Bunun üzerine bir kişi 'Eğer ölünün annesinin ismi bilinmiyorsa nasıl telkin edilecekti?' diye sordu. Cevap olarak şöyle buyurdu:
Telkin edici onu Hz. Havva'ya nisbet etsin. ('Ey Havva'nın oğlun falan' desin).123

Mezarlıkta Kur'ân okumakta bir sakınca yoktur; zira Ali b. Musa el-Haddaddan şöyle rivayet ediliyor: Ahmed b. Hanbel'le beraber bir cenazede bulunuyordum. Muhammed b. Kudame elCevherî de124 beraberimizdeydi. Ölü defnedildiğinde kör bir kişi kabrin yanına gelip okudu. Bunun üzerine İmam Ahmed ona 'Ey kişi! Kabrin yanında okumak bid'attır!' dedi.
Biz kabristandan çıktığımda Muhammed b. Kudame, İmam Ahmed'e dedi ki:
- Ey Ebû Abdullah! Sen Mübeşşir b. İsmail el-Halebî125 hakkında ne dersin?
- O, güvenilir bir muhaddistir!
- Ey İmam! Sen ondan herhangi bir hadîs yazdın mı?
-Evet!
- Mübeşir b. İsmail, Abdurrahman b. Ûlâ b. Leclac'tan, o da babasından126 bana haber verdi ki babası defnedildiği zaman yanıbaşında Bakara suresinin başlangıç ve sonunun okunmasını vasiyet etti ve dedi ki: İbn Ömer'in de bunu vasiyet ettiğini işittim!'
Bunun üzerine İmam Ahmed, Muhammed'e 'O halde kabrin yanında okuyan kör kişiye git okumasını söyle' dedi. (Kurtubi,Tezkire)

Muhammed b. Ahmed el-Mervezî şöyle diyor: Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediğini duydum: 'Kabristana girdiğinizde Fatiha ile Muavvizeneteyn ve İhlâs surelerini okuyunuz. Onun sevabını ölülere hediye ediniz, o sevap onlara vasıl olur!'127

Ebû Kullabe128 şöyle anlatıyor: Şam'dan Basra'ya gittim, hendekte indim. Abdest alıp geceleyin iki rek'at namaz kıldım. Sonra başımı oradaki bir mezarın üstüne koyup uyudum. Sonra uyandığımda kabir sahibi benden şikayet ederek şöyle dedi: 'Sen bütün gece bana eziyet ettin! Biz biliriz fakat amel etmeye gücümüz yetmez! Muhakkak ki senin kılmış olduğun o iki rek'at namaz, dünyadaki şeylerden daha hayırlıdır. Allah bizden taraf dünya eh-line mükâfat versin! Onlara selâmımı söyle! Zira onların dualarının bereketi sayesinde üzerimize dağlar misali nurlar akıyor'.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 9 : (Kişi sevdiği ile beraberdir) hadis-i şerifine göre, herkes bu dünyada kimi severse ahirette onunla beraber olacaktır. Her hadis-i şerif bir âyet-i kerimenin açıklamasıdır. Bu hadis-i şerif de Maide suresindeki "Hıristiyanları ve yahudileri dost edinmeyin. Onları severseniz onlardan olursunuz" mealindeki 51.âyet-i kerimenin açıklamasıdır.

Cevap 10 : Cevap 8'e bakın.

Cevap 11 : Hakim İbn Hızam Rasulullah'a (asm.):
-Ya Rasulallah! Benim cahiliye devrinde sadaka vermek, köle azat etmek yahut akrabaya yardım etmek suretiyle ibadet görevimi yerine getirdiğim bazı işlerim var. Bunlarda bana ecir var mı? diye sordu.
Rasulullah (sav.) cevap verdi:
-“Sen eskiden yaptığın hayırlarla Müslüman oldun.” (Müslim, İman, 195) Bu hadisten de açıkça anlaşılacağı üzere, Rahîm olan Allah, hiçbir iyiliği zayi’ etmiyor.
Hangi durumda olsun kişi yaptığı iyiliklerin karşılığını ya dünyada ya da ahirette mutlaka görecektir.

Bu konu için ayrıca Cevap 5 'e bakın.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 1 :

Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitabave bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte doğru olanlar da bunlardır, korunanlar da bunlardır. Bakara suresi 177. ayet

El açıp isteyeni de sakın azarlama.Duha 10

Nitekim Resûlüllah (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

«Yarım hurmayla da olsa miskini boş olarak geri çevirme!»(1)

«Dilenciyi, yanık hayvan tırnağıyla da olsa (bir şey verip öylece) çe*virin.»(2)

Eğer verecek hiç bir şeyimiz yok ise en azından güzel söz söylememiz gerekir güzel söz sadakadır.

Ünlü veli İbrahim b. Edhem ne güzel söylemiştir:

«Dilenciler iyi dostlarımızdır ki, bizim azığımızı alıp âhirete taşırlar!»

İbrahim en-Nahaî de şöyle demiştir:

«Dilenci, âhiret postacısıdır. Birimizin kapısına gelir de "Yakınlarını*za ve dostlarınıza göndereceğiniz bir şeyiniz var mıdır?" diye sorar...»

Kim dilencilik kapısını açarsa Allah ona fakirlik kapısını açar hadisini unutmamak gerekir.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Cevap 2 :

Enes (r.a) rivayetle,
Kur-an okuyan kimse için bir vekil melek tayin edilmiştir. Bu melek Kur-an’dan bir bölüm okuduğu halde güzel telaffuz edemeyen okuyucunun
bu hatasını düzeltip Allah nezdine yükseltir.
Rafi’i Tarih’inden

Abdullah b. Mesut (r.a) rivayetle,
Her kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, o harf karşılığında kendisine bir sevap verilir. Ve her sevap on katına kadar arttırılabilir. Elif-lam-mim’in bir harf olduğunu söylemiyorum bilakis Elif, ayrı bir haiftir, lam ayrı bir harftir, mim de ayrı bir harftir.
Tirmizi

Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak
kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır"
buyurmuştur (Buhârî, Müslim).

Cevap 3 : Ölün ve Ahiretle ilgili sorularınıza verdiğimiz cevap 1'e bakınız.

Şunu da belirtmek gerekir ki bizler ibadet etmek için yaratıldık ve gayemiz sevap almak değil Yüce Allah'ın rızası olmalıdır.

Bir mümin cenneti istemez sahibini ister ve cehennemden korkmaz sahibinden korkar.Yüce Allah dilediğini cehenneme atar dilediğini
cennete koyar bu onun tasarrufundadır unutmayalım ki bizleri amellerimiz değil Yüce Allah'ın rahmeti kurtarır.

Cevap 4 : Piyasada bir çok kitaplar vardır ki genelde şu duayı şu kadar oku gibisinden..Bunların salih insanlar tarafından ve kaynaklarına iyi
bakılmalı aksi halde dışı müslüman kalbi şeytan bir kişinin yazdıklarını uygularsanız Allah muhafaza sonunuz felaket olur.Ehli sünnet alimlerinin
yazdıklarına itibar edilmelidir.Ehli sünnet alimleri nakli esas alır.

Bir çok ulema ve veli yada alimler bu tip sayıları kendileri önce tecrübe ederler ve sonuçlarına bakarlar eğer uygun ise talebelerine
yapmalarını tavsiye ederle yani doktor olana uymak gerekir.Bir çok sayı bazı kapıları açar bu bir anahtarın bir kapıyı açması gibidir.


Cevap 5 :

Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün
şöyle dediği rivayet olunmuştur. "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki
yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir
ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen
Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de
etseydim!" der. Diğeri de, Allahın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu
hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye
verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır
yapabilseydim!" diye imrenir.
 

imidik

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2007
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
Hatay
Web Sitesi
blog.mynet.com
Yüce Allah'ın nasip ettiği kadar elimizden geldiği kadar cevaplamaya çalıştık inşallah.Umarım istifa edersiniz

Slm ve Dua ile..
 

ferdat85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2011
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
çok çok teşekkürler
ALLAH razı olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt