Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Soru Cevapla Tessttür bahsi... (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
İslam dinine göre bir kadının örtünmesi gereken yer­leri nereleridir, delilleriyle birlikte bildirir misiniz?


Bir kadın, aralarında ebedi evlenme yasağı bulunan baba­sına, dedesine, amcasına, kardeşine, kız ve erkek kardeşlerinin oğullarına, kendi oğluna, oğullarının ve kızlarının oğullarına, kocasının babasına ve kocasının başka kadından olan oğluna ve kızının kocasına saçlarını, boynunu, göğsünü, kollarını, diz kapa­ğından aşağı baldırını ve ayaklarını gösterebilirler. Bu gibi kişile­rin yanında karnını, göğüslerini, sırtını ve dizkapağı ile göbeğinin arasını örtmek zorundadır.

Bir kadın, kendisiyle arasında ebedi evlenme yasağı bulun­mayan kişilerin yanında yalnızca yüzünü ve ellerini açık bulun­durabilir. Buna göre bir müslüman kadın nasıl yabancı erkekler yanında yüzü ve elleri dışında bütün organlarını kapamak zo­runda ise, amcasının oğlu, dayısının oğlu, teyzesinin ve halasının oğlu ya da kız kardeşinin kocası gibi aralarında kan bağı ya da sıhrî akrabalık bulunan erkekler yanında da yalnızca yüzünü ve ellerini açık bulundurulabilir. Bir müslüman kadının böyle dav­ranması kendisine farzdır. Allah Teâlâ Nur Suresinin 31. aye­tinde şöyle buyurur: “Mümin kadınlara söyle: gözlerini haram­dan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, kendiliğinden görünen kı­sım dışında süslerini göstermesinler; başörtülerini yakalarının üzerini de kapayacak şekilde salsınlar. Babaları, kayınpederleri, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, müslüman kadınlar, cariyeler, erkekliği kalmamış tabiler (yani yardıma muhtaç hale gelmiş ve erkekliği kalmamış yoksul ve düşkünler) ya da kadınların mah­rem yerlerini henüz anlayacak çağa gelmemiş çocuklardan başka­sına süslerini göstermesinler. Gizli güzelliklerinin elli olması için ayaklarını vurmasınlar.”

Kadınların süsleri, saçlardaki taç ve boncuklar, kulaklardaki küpe, yüzdeki sürme ve boyalar, boyundaki gerdanlık, kollarda pazubend ve bilezikler, ellerde yüzük, kına, ayaklarda halhal ve diğer süslerdir. Bu süslerin bulundukları yerlerin örtülmesi farz­dır. Ancak nefes almak için burnun, konuşmak için ağzın, ta­nınmak için yüzün, tutmak için de elin açık olmasına ihtiyaç vardır. Bunlar görünenlerden sayılmıştır. Bu sebeple kadının elini ve yüzünü erkekler yanında açması haram değildir. Normal olarak zinet eşyaları takılabilen organlarını da ayette tek tek belir­tilen yakınlarına gösterebilir.

Kadınların ayaklarını vurmaları, erkeklerin ilgisini çekmek için yaptıkları bir davranıştır. Bu, ya yürüyüş biçimlerini değişti­rerek ya da ayaklarını yere vurup zinet eşyalarının sesinin duyu­rulmasını sağlayarak yapılır.



Üste Dön
Kadınlarımızdan fabrika ve işyerlerinde başı açık ve bacağı pantolonla ça­lışanlar var. Çünkü Avrupa böyle, hayat şartları da zor. Bu şekilde geçinmek ve para biriktirmek için yapılan çalışmanın hükmü nedir?


Bir kadının, evlenmesi yasak olan yakınları dışındaki bütün erkeklere karşı örtülü ve kapalı olması farzdır. Yüz ve el­leri müstesnadır. Çünkü işini gücünü yaparken ellerinin ve yü­zünün açık olması bir zaruret haline gelir. Çalı­şıp kazanmak, ka­dın olsun erkek olsun herkesin yapması gerekli olan bir vazife­dir. Bir hadis-i şerifte “Kazanç yolu aramak müslüman olan her erkek ve kadın için farzdır.” buyrulmuştur. Çünkü herhangi bir müs­lümanın sorumluluklarını yerine getirebilmesi için bir kazanca sahip olması lazım gelir.

Bir kadının örtmesi farz olan organlarından herhangi birini açık bulundurmak suretiyle çalışması caiz değildir; haramdır. Ancak bu şekilde elde etmiş ol­duğu kazanç, çalışmasının karşılığı olacağından haram değildir. Yani başı açık olarak çalıştığı için gü­nahkar olur ama, bundan dolayı kazancına haram karış­mış ol­maz.

Pantolon giymelerine gelince; şalvar şeklinde organlarını belli etmeyecek öl­çüde bol bir pantolon giyilebilir. Ancak organla­rın şeklini belli eden elbiseler er­keklerin arzularını celbettiği için haramdır.

(Ömer Nasuhi BİLMEN, Büyük İslam İlmihali, s.437.)



Üste Dön
Kadınların örtünmesinin sebebi nedir?


Faizde olduğu gibi, kadınların örtünmesinde de esas sebep, Allah Teâlâ’nın emridir. Fakat gönlün yatışması için başka sebepler de araştırılabilir. Bunlardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:

a) Kadınlar vücutlarını göstermeye, erkekler de kadın vücu­duna bakmaya meraklıdırlar. Bu bakışmalar konuşmaya, konuş­malar daha ileri giderek ahlak dışı durumların meydana gelme­sine sebep olabilir. Zinanın yaygınlaşması, nesil­lerin bozulması hep kadın-erkek ilişkilerindeki dengesizlikten kaynaklanmakta­dır. Kıyafet ve örtünme, kadın erkek ilişkileri arasında bir denge meydana getir­mektedir. Böylece kadının erkeğe gösterebileceği yerler ile erkeğin bakabileceği yerler asgarî ölçüler içerisine so­kulmuş olmaktadır.

b) Bazı düşük ahlaklı kişilerin de kadınlara sataştıkları bir gerçektir. Örtünme, onlara bir ağırbaşlılık kazandırdığı için Böyleleri örtülü kadınlara sataşmaya cesaret edemezler. ve kadınlar bu sayede rahat dolaşma fırsatı bulurlar.



Üste Dön
İslam’da kadın için sokak kıyafeti nasıldır? Yüz açık ve el­ler çıplak olabi­lir mi?


İslam’da kadın için örtünmesi zaruri olan yerler Kur’an-ı Kerim’in Nur suresinde açıklanmaktadır. Buna göre yüz ve eller hariç vücudun diğer kısımla­rı­nın tamamen örtülmesi lazımdır. Ebu Davud’da rivayet edildiği üzere Peygamber Efendi­miz, Hz. Esma’ya: “Ya Esma, kadın büluğa erince ondan görüle­bi­lecek olan ancak şudur.” buyurmuş ve kendi mübarek yüzünü ve elini işaret ey­lemiştir.



Üste Dön
Dinimizde çarşaf giymek farz mıdır?


Dinimizde kadınların yabancı erkeklere karşı yüzü ve elleri dışında bütün vücutlarını örtmeleri farzdır. Evlerinden dışarı çıkarken kendilerini örten bir dış elbise giymeleri gerekir. Bu dış elbise onun rahatça kapanmasını sağlama­lıdır. Müslüman bir kadın çarşafla örtünebileceği gibi geniş manto, eşarp vs. ile de örtünebilir. Dış elbisenin çarşaf olması şart değildir.



Üste Dön
Kur’an’da (33/59) geçen “celâbîb” kelimesi çarşaf anlamına mı gelir?


Cevap: “Celâbib” kelimesi “Cilbab” kelimesinin çoğuludur.

Kamus’da Cilbâb;

a- Gömlek,

b- Kadınlara mahsus bir çeşit geniş elbise, çardan küçüktür ve Türkçe’de üst­lük diye de tabir edilir.

c- Bazılarına göre çar ki bizim memleketimizde ferace karşı­lığıdır.

d- Bazı lügatçilere göre kadın baş örtüsü manalarına gelir.

Buna göre Kur’an-ı Kerim’de geçen “Celâbib” kelimesinin örtünme gayesini temine elverişli herhangi bir dış elbise olarak kabul edilmesi uygun olacaktır. Bunlarla birlikte çarşaf en iyi dış el­bise olarak kabul edilebilir. Ama çarşaf giymeyip de başka elbiselerle örtünen kadın­lar da Allah’ın emrini yerine ge­tirmiş olurlar.

Çarşaf ve benzerleri dışında kalan manto vs. gibi kadın dış giyimleri için de “Ne kadar bol olursa olsun yahudi ve hırıstiyan­ların modası olduğu için örtü sayılmaz” denmektedir. Halbuki İs­lam’da belli bir model elbise yoktur. Örtün­meye elverişli olduk­tan sonra hırıstiyan modası da olsa tesettüre kafi gelir. An­cak İs­lam geleneğine göre giyinmek elbette daha güzel olur.

Netice olarak İslam’da belli bir elbise modeli yoktur. Önemli olan kadının, dinimizin emirlerine uygun bir şekilde örtünmesi­dir
 

FATMA_ERGUN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2006
Mesajlar
3,537
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Soru Cevapla Tessttür bahsi...

PARDÜSE VS. GİBİ KIYAFETLER VUCUT HATLARI BELLİ ETMİYORSA , GÖZ ALICI RENKTE, YADA DİKKAT ÇEKMİYORSA TABİKİ GİYİLEBİLİR.RABBİM ÖRTÜMÜZÜ HAKKIYLA TAŞIMAMIZI NASİP ETSİN İNŞALLAH.EMEGİNİZE SAGLIK...
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Soru Cevapla Tessttür bahsi...

İslâm dini, şehevânî arzuların hiçbir şekilde galeyana gelmeyeceği, iffetlerin ve namusların korunacağı temiz bir toplum kurulmasını hedeflemiştir. Hainâne bakışlar, cinsel heyecan veren hareketler, çıplak vücutlar, teşhir edilen cezbedici ziynetler, şüphe yok ki insandaki hayvanî hisleri uyandırır. İşte İslâm temiz bir toplumun kurulabilmesi için, kadın ile erkek arasında gayrimeşrû ilişkilere meylettiren, vesile olan bütün kapı ve yolları kapamayı gaye edinmiştir. Dolayısıyla İslâm, insanın bakışlarından tutun da kıyafetine, örtünmesine varana kadar bir ölçü koymuştur.
Örtünmek canlılar arasında sadece insana mahsus bir özelliktir. Örtünmek insânî olduğu gibi fıtrîdir de… Seyyid Sabık "Fıkhü's–Sünne" isimli kitabında:
"İnsanı hayvandan ayıran en önemli şey insanların giyinmesidir." demektedir. İnsanlık tarihine şöyle bir baktığımızda, ifrat ve tefrit noktasında bazı aşırı yönelişler ve sapkınlıklar bir yana bırakılırsa, çıplaklık her dönemde vicdan ve aklıselim tarafından arsızlık ve hayâsızlık olarak görülmüştür. Ve insanoğlunun örtünme ihtiyacı ilk insan Hz. Âdem ve Hz. Havva ile başlamış, çıplaklığın çirkin bir şey olduğu da Kur'an–ı Kerim'de:
"Ey Âdem oğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir elbise ve bir süs indirdik. Takva örtüsü ise, daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi). Ey Âdem oğulları! Şeytan ana ve babanızı –çirkin yerlerini kendilerine göstermek için– cennetten çıkardığı gibi sizi de belâya uğratmasın..."(1) âyet–i kerimeleriyle ifade edilmiştir.
Örtünmenin gayesi, yabancı bakışlardan korunup, ırz ve namusun meşrû olmayan cinsel isteklerden korunmasıdır. Ancak örtünmenin asıl gayesi, Yüce Allah'ın rızasını kazanmak olmalıdır. Örtünmek de namaz, zekât, oruç gibi bir ibadettir ve Müslüman kadına farzdır. Allahu Teâlâ namaz, zekât ve oruç gibi ibadetlerin nasıl ve ne şekilde yapılacağını bildirdiği gibi, örtünmenin de şeklini ve sınırlarını belirlemiştir.

ZİYNETLERİNİZİ
TEŞHİR ETMEYİN
Bu konuyla alâkalı âyetlere gelince; Kur'an–ı Kerim'de Nûr sûresi'nin 30. âyet–i celilesinde:
"Mü'min erkeklerin harama bakmamaları, namuslarını korumaları" emredildikten sonra 31. âyet–i celilesinde de, kadınlarla ilgili olarak:
"Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, namuslarını korusunlar. Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini açmasınlar. Baş örtülerini, yakalarının üzerine vursunlar…" buyrulmuştur. Görüldüğü gibi Allahu Teâlâ, evvela hem erkekleri hem de kadınları harama bakmaktan sakındırmıştır. Zira bir hadis–i şerifte Peygamber Efendimiz:
"İki gözün zinası, (harama) bakmaktır." buyurmuştur. Harama bakmak; zinanın postacısıdır ve zinaya götüren ilk adımdır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, harama bakmayı gözün zinası olarak ifade buyurmuştur.
Ancak, göz istemeyerek de olsa gayr–i ihtiyari olarak haramı görürse, bunda bir vebal olmadığı şu hadisten anlaşılmaktadır. Efendimiz, Hz. Ali Radıyallahu Anh'a:
"Ya Ali! Bakışı bakışa ekleme. Birincisi senin için (vebal yoktur ama), ikincisi aleyhinedir." buyurmuştur.(2)
Mevlâ Teâlâ önce harama bakmayı yasaklamış, ardından da bu bakışa mahal olacak yerlerin örtülmesini emretmiştir. Kadının örtünmesi ile ilgili olarak: "Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler" buyrulmuştur.
Âyet–i kerimedeki ifadeye dikkat edersek Mevlâ Teâlâ:
"Ziynetlerini teşhir etmezlerse daha iyi olur, baş örtülerini örterlerse daha sevap olur..." gibi tavsiye niteliğinde yumuşak bir üslup kullanmamış, bilakis tavsiye üslubundan çok öte "Söyle sakınsınlar, teşhir etmesinler, örtünsünler!" şeklinde kesin ve net bir ifade kullanmıştır. Âyet–i kerimenin devamında da, nerelerin nasıl örtüleceği ve kimlere gösterilebileceği tek tek açıklanmıştır.
"Kadının ziyneti" denince örfte, taç, küpe, gerdanlık, bilezik ve benzeri takılar, sürme, kına ve benzerleri ve elbise süsleri gibi şeyler akla gelir. Bu ziynetleri açmak bile yasaklanmış olunca, bunların mahalli olan vücudu açmak haydi haydi yasaklanmış olur. Bu takdirde şöyle de denilebilir:
"Vücutlarını açmak şöyle dursun, üzerlerindeki ziynetleri bile açmasınlar."
Zemahşerî şöyle der: "Âyetteki ziynet yerinin zikredilmesindeki hikmet, ziynet yerlerinin korunması, örtünmesi icap ettiğinin ifade edilmesidir Çünkü Allahu Teâlâ "Ziynetlerini açmasınlar" buyururken, aslında ziynet yerlerinin açılmamasını kasdetmiştir. Çünkü takılmayan ziynetlerin görülmesi haram değildir. Bu yüzden ziynetlerin yasaklanmasına gerek yoktur. Demek ki asıl açılması yasaklanan; ziynetlerin takıldığı yerdir."(3)

ÖRTÜ DİKKAT ÇEKİYORSA,
ÖRTÜ DEĞİLDİR
Bazı âlimlere göre de kadının asıl ziyneti, vücudunun güzel yaratılışıdır. Yaratılış ziyneti hepsinde, her kadın bedeninin özünde zaten bulunmaktadır. Dolayısıyla buna göre mâna şöyle olur: Kadınlar yaratılıştan ziynetleri olan vücutlarının hiçbir tarafını açmasınlar.
Evet, kadın gerçekten çok kıymetli bir ziynettir. Nasıl ki mücevherler, kıymetli inciler çok gizli yerde saklanırsa, kadın vücudunu da kendi sedefine koymak, tesettüründe saklamak gerekir.
Tabi-î bu arada, "ziynetlerin örtülmesi" gerektiğinden bahsederken şunu da hatırlatmak da fayda görüyorum. Tesettür için örtülen örtünün kendisi de bir ziynet olmamalıdır. Eğer üstten örtülecek örtünün kendisi ziynet sayılabilecek renk ve görünüşte olursa, ona "hicap" denilemez. Çünkü örtünmekten maksat; ziynetlerin yabancılar tarafından görülmesini önlemektir. Şayet bir kadın, giyindiği elbise ile yabancı erkeklerin dikkatini çekmeye devam ediyorsa, İslâm bu kadını örtünmüş kabul etmemektedir.
Örtülmesi emredilen, ziynetten istisna edilen ve âyet–i kerimede mücmel olarak geçen "kendiliğinden görünen" ifadesi, İslâm âlimlerinin çoğunluğu tarafından; "yüz ve bileklere kadar eller" olarak tefsir edilmiştir.
Hz. Aişe'den rivayete göre bir gün Hz. Ebû Bekir'in kızı Esma, ince bir elbise ile Resûlullah'ın huzuruna girmişti. Peygamber Efendimiz ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir." Efendimiz bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.(4)

DİŞİLİK DEĞİL
KİŞİLİK ÖN PLANDA
OLMALI
Allahu Teâlâ'nın bu âyet–i kerimede emrettiği örtüyü sadece "baş örtüsü" olarak anlamak çok yanlıştır. Yani "başı örtülü olsun da alt tarafı nasıl olursa olsun." Bu olmaz. Sadece başını değil, vücudunu dahi örtmüş olsa mesele hallolmuş değildir. Zira şeffaf, içini gösteren renkte ya da gayet dar olup bedene yapışmış, vücut hatlarını ortaya koyan kıyafetler kesinlikle Kur'an'ın örtünme emrine uygun değildir. Bunlar "Giyinik çıplaklar"dır. Nitekim bir hadis–i şerifte Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
"Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döven (işkence yapan) bir kavimdir. Diğeri de giyinik fakat çıplak birtakım kadınlardır..."(5)
Kadının örtüsü, edep ve iffet telkin etmek noktasında da çok önemlidir. Âyet–i kerimenin, devamında işte bu noktayı da düşündürmek ve tesettür emrinin kuvvet ve şümûlünü bir daha hatırlatmak üzere, kadının yürüyüşünde ve tavırlarında dahi dikkatli olması gerektiğini şöyle ifade ediyor:
"…Gizledikleri ziynetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar" yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edep ve vakar ile yürüsünler. Tahrik edici, şüphe uyandırıcı, çapkın tavırlarla ve yürüyüşle hareket etmeyip, yabancı nazarları celbetmesinler. Demek ki kapandıktan sonra da kadın, hâline, ahvaline dikkat edecektir. Cenab–ı Hak, örtünme emriyle kadının istenmeyen kötü durumlara düşmesini önlemeyi gaye edinmiştir. Kadın, Allah'ın emrine uygun bir şekilde giyinip başkalarının dikkatini cinsel yönden çekecek hareketlerden kendisini uzak tuttuğu, amiyane tabirle dişiliğini değil de kişiliğini ön plana çıkardığı zaman toplumda hak ettiği yeri alacak ve herkesin saygısını kazanacaktır.
Tesettür; her türlü istismara karşı kadının koruyucu siperidir. Fizikî güzelliğini ve cazibesini, teşhir edilen bir meta gibi herkesle değil, sadece nikahlı eşiyle paylaşması için dışa karşı perdesidir. Kadın, tesettürüyle ırzını, namus ve iffetini yaralayıcı gözlerden, kalplerinde eğrilik bulunan hasta kişilerden korumuş olur.
Şu konuya da dikkatinizi çekmek istiyorum, çünkü pek çokları nedense buna pek dikkat etmiyor. Kadın dışarı çıkarken örtüsüne bürünüp kendisini muhafaza ediyor; lakin evde olduğu sırada kapı çalınınca, ev kıyafetiyle kapıya çıkıyor ki, şayet gelen yabancı bir erkekse ev kıyafetiyle çıkması caiz değildir. Demek ki, tesettür emri sadece sokakta değil, evin kapısında da, penceresinde de geçerlidir.
Örtünme ile ilgili diğer bir âyet–i kerime ise Ahzab sûresinin 59. âyet–i kerimesidir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) giysinler. Bu, onların tanınıp eziyet edilme-melerine en elverişli olandır. "
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt