cemil cemil
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 14 Mar 2007
- Mesajlar
- 304
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
SİYAH ÇAY ASLA İÇMEYİN!!!!! NEDEN Mİ????
Çay, Tee, Camellia Sinensis
Syn: Theasinensis-Camelliaassamica
A1-15m V-X
Familyası; Çaygillerden, Teegewachse, Theaceae
Drugları; Çayyaprağı: Theae folium
Çayın yaprakları çok nadirende Çiçekleri çay ve Natürel ilaç yapımında kulanılır.
A-) Yeşil çay
Giriş: Vatanı Hindistan'ın kuzey doğusundaki eyaleti Assam olup, burada dünyanın diğer ülkelerinde yayılmıştır. Bir rivayete göre Çin Kralı Shen Nung MÖ. 2750de kendi içeceği suyu kaynatılırken bir ağaçtan düşen yaprakları çıkarmaz ve onu süzerek içer. İçtiği suya yaprakların güzel bir aroma verdiğini görür ve bu tarihten sonra çay içmek adet olur. Rize ve Hopaya Batumdan getirilip 1873'de buralarda yetiştirilmeye başlanmıştır. Günümüzde en çok çay içen ülkeler ise sırası ile kişi başına yılda düşen miktar
İrlandada 3 0000g, İngilterede 2 810g, Irakta 2 540g, Türkiyede 2 490g olup bunları Yenizellanda, Tunus, Sirilanka (Seylan), Suudi Arabistan ve Japonya takip eder. çay yapraklarının farklı şekilde işlenmesi nedeni ile üç önemli çay türü ortaya çıkar, bunlar; yeşilçay, siyahçay ve olong çaydır.Sağlık nedeni ile insana enfaydalı olan yeşilçay sonra olong çayı ve nihayet siyahçay onları tahipeder. Aslında her üç çayda aynı ağaçın yaprakların farkli şekilde ilenmesinden eldeedilir. Ağaç dememize gelince aslında çayın yabani olarak yetişen ağaçları 10-15m boyundadı. Toplamda kolaylık olsun diye sürekli taze sürgünleri kesilerek 1 m boyunda bir funda şeklinde bırakılır.
Botanik: Sürekli yeşil, yapraklarını dökmeyen yabaniiken 10-15m boyunda, kültür formu genelikle 1m boyunda bir ağaç bazende bir fundadır. Yaprakları değişken sıra ile dizilmiş olup kısa saplı 10-15cm uzunluk ve 5-8cm enindedir. Üst düzeyi parlak, alt yüzeyi çok narin beyaz tüylü ve mızrak şeklindedir.Çiçekleri yapraksapının dibinden çıkan ksa bir sap üzerinde olup 3-5cm çapındadır. Çiçekleri takriben 5-6 adet beyaz veya pempemsi renkli kalp şeklinde, göbekte 25-30 adet uçları turuncemsu sarı dölenme tozukları vardır ve Çiçeği saran 5-7 adet Kupa yapraklara sahiptir. Çiçekleri olgunlaşdıkatan sonra meyveleri yeşilmsi-kahverengi bir renkte 1-2cm çapında ve her biri 1-3 adet yağlı, yuvarlak ve esmerimsi tohumlar içerir.
Yetiştirilmesi: Çay çok nemli, çok yağışlı ve kışları çok soğuk geçmeyen bir iklim gerektiğinden Türkiyenin sadece Rize ve Hopa bölgelerinde yetişir.
Hasatzamanı: Mayıstan Ekime kadar 10-15 günde bir goncası, yaprağı ve sürgünleri elle veya makina ile toplanır. Çayın en kaliteli olan kısmı henüz açılmamış yaprak goncası olup bunu birinci yaprak onuda 2.taprak ve nihayet 3.yaprak takip eder. Bu sebeble yaprakların ayrı ayrı tasnif edilmesi ve ayrı ayrı işlenmesi gerektir.
a) Yeþilçay eldeetmek için çayyaprakları toplanır toplanmaz kaynarsu ile 4-5 dakika haşlanır , makina ile ezilir, sıkılır, kurutulur ve 65-70 derecede kavrutularak yeşilimsi yeşilcay elde edilir.
b) Siyahçay yarı kurutulduktan sonra ezilir ve sonra 10cm'lik desteler yapılarak 110 derecede kavrularak elde edilir.
Birleşiminde; Yeşil çayın birleşimindeki maddeleri önemine göre þöyle sıralıyabiliriz.
a) Parinalkaloittürevleri (Metilxanthintürevleri); %15-5 arasýnda değişen aranlarda olabilir. Goncada %4,5-5, 1.yaprakta %4 2.yaprakta %3,5 3.yaprakta %3 ve sapýnda %1,5 arasında bulunur. Purinalkaloitlerin en önemli anamaddesi coffein (eskiden;Thein) olup %0,16-0,2, theophyllin %0,02-0,04 ve ayrıca az miktarda adenin ve xanthin içerir.
b) Flavanoller (Polifenoller = Polyphenoller = Tanininalttürevi): %20-30 arasında olup en önemlileri epigallocatechingallat (epigallokateþingallat), epigallokateþin, epikateþingallt, epikateþin (epicatechin), kateşin (catechin) ve gallokateþin
c) Flavonller ve flavonolglikozitter % 3-4 arasında olup en önemlileri; quercetin, kampferd (kafür), myricetin, izoquercitirin (quercetin-3-glukozit) ve alttürevlerinden oluşur.
d) Fernolkarboikasitler; mazıasidi, chlorgenasit, theogallin, chinaasidi ve p- cumarasidi
e) Minerallerden; potasyumflorid, aliminyum, mangan ve çinko
f) Eterınyağlardan; Hex-2-enol, finalool ve geraniol
g) Carotinoitler; Saponinfürevleri ve vitaminleri içerir
Araştırmalar; Yeşilçay ile çok farklı iki tür araştırma yapılmıştır. Japonlar çayı demledıkten 2-3 dakika sonra Tedavıdenemesi yapmışlar ve kansere karşı etkili olduğunu tesbitetmişler. (Na. 5.94.36 ve GEO New 1987) Keşmirde çayı 4-5 saat demledikten sonra tedavidenemeleri yapmışlar ve kansere sebep olduğunu tesbitetmişlerdir. Görüldüğü gibi çay Japon usulu (Purunli çay = J-çayı ) demlenirse Kanseri önlüyor, Türkusulü (Taninli çay = T-Çayı ) demlenirse kansere sebep olur. Japonyada yapılan araştırmalrın AB ülkeleri ve ABD'de yapılacak araştırmalarlada ispatlanması gerektiği kanatindeyim.
Çayın birleşimindeki purinler ilk 2-3 dakikada çözülerek siçaksuya geçer, buna purinli çayda denir. veya Japonusulü=Japontarzı çayı =Japon çay'da denir ve 6 dakikadan ihtibaren taninler deme (sıcak suya) geçer ve böylece etki şeklide değişir vebuna Türk usulü veya taninli çayda denir. Almanca tanin karşılığı Gerbstoffdur, yani bu madde ile eskiden tabakhanede deriler tabaklanmıştır. Bu taninin deriyi kurutuğu ve gözenekleriniadeta yağlıboya gibi tıkadığını gösterir.
A-) Koffein faydalıdır, fakat aşırı olarak alınırsa kadınlarda kısırlığa sebep olduğu yapılan araştırmalarla teesbitedilmiştir. İspanyanın Alicante Üniversitesinden Prof. Dr.F. BOLUMAR'ın 3100 kadın üzerinde yaptığı araştırmada günde 500mg Koffeın alanlarda % 40 'a varan oranda kısırlığa sebep olduğu tesbitedilmiştir. Bir bardak kahvede 130mg koffein, bir bardak çayda 40mg ve bir kutu kolada 50mg koffein içerir. (NH 9.97.518)
B-) Keşmirde M.A. SİDDİQİ, R. KUMAR, Z. FAZİLİ, B. SPİEGELHALDER ve R. PREUSSMANN'ın kemeler üzerinde çayekstresi ile tedavidenemesi yapmışlar kanserogen ( kanser yapıcı ) olduğunu tesbitetmişlerdir. Çayekstresi hazır lanırken 20g çay 250ml suda 4-5 saat kaynadıktan sonra ekstresi yapılmıştır.(ZP. 4.95.243)
C-) Denemek için uzun süre (1,5ay) yeşilçay içtim ve Agustosayında dahi üşümeye başladım ve bunun üzerine yeşilçayı papatya veya ıhlamurla karıştırarak içmeye devamettim.
Tesirşekli; idrar söktürücü, antidepresif, ( depresyonu önleyici ), canlılık verici, hafif tansiyon düşürücü ve kılcaldamarları kuvvetlendiricidir
Kulanılması; a-) Yeşilçay Japon, Çin, Hint veya İngiliz usulü ( purinli çay) demlenerek (2-3 dakika) icilirse; beyindeki dopamin ve serotonin gibi hormanların üretimini (salgılanması azaltarak insanın aşırı uyuma, depresyon, konzentrasyonzafiyeti ve dalgınlığa karşı kulanılır. Gökçek İksiri daha etkildir.
b-) Türkusulu (Taninli çay = T-çayı ) demlenen çay hangi çay olursa olsun (siyah çay veya yeşil çay) 6 dakikadan fazla demlendiğinden başta; mide;- bağırsaklar;- karaciğer; pankreas ve dalağa zarar verir karında şişkinlik yapar. Mide ve bağırsakmukazasını boyuyarak kurutur ve salğı yapmasını azalır ve sındirim salğılarının kalitesini düşürür. Ayrıca türkler çayı çok şekerli içerken diğer ülkelerde şekersiz veya çok az şekerli çay içilir.
Açıklama; H.D.Back 40 yıllık bir araştırma ve çalışma sonucu Çinliler tarafından inasanın yüz ve diline bakılarak (Antlitzdıagnostik) yapılan tedavi ve teşhiş üzerine birkaç tane kitap yazmıştır. Bende bu kitaba dayanarak yüzlerce insanın dilini kontrol ettim. Bu kontrolüm sırasında Türklerinin hemen hepsinin dillerinin ortasında geniş vez adar hafif veya derin yırtık şeklinde çizikler vardı. Oysa Pakistanlı, Hindistanlı ve Almanların dillerinin ortasında böyle bir yarık veya çizik yoktu. Dilin ortasında bu çizik veya yarıklar kişide Pankreas zafiyeti olduğunu gösteren işaretlerdir. Buda pankreasın yeterince enzimler ( Lipazlar, Amilazlar, Tripsinler vb. ) salglıyamaması veya kalitesiz oldugundan şişkinlik, nefesdarlıgı ve kalpçarpıntısı gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Ayrıca dilin solkenarındaki dişizleri mide ve dalakrahatsızlığı, dilin sağkenarındaki dişizleri karaciğer rahatsızlıklarına işarettir.
İkinci önemli hata ise çayı şekerli içmek. Bir gün iki gün çay şekerli içilebilir, fakat 30-40 yıl çay şekerli içilirse pankreas iflaseder. pankreas şeker nedeni ile sürekli çok insulin üreterek kişide şişmanlık, yağlanma, artroz, şeker, romatizma, siyatik, başağrısı ve migren gibi hastalıklar ortaya çıkar vede bağırsakmantarları ve bakterileri artar ve azar.
Ücüncü önemli problem ise siyah çay ve kahve bağırsakların demir minerallerini absorbe edilmesini engelerler. Böylece zamanla kişide demir eksikliği vede neticede kansızlık ortaya çıkar. Kansızlığın önemli bir sebebide çinko ve c-vitamini yetersizliğidir. Bu nedenle gerektiğinde çinko ve c-vitamini alınmalıdır. ÇiNKO bilinen 300 enzimin oluşmasında anahtar rol oynar, şayet çinko yetersizliği söz konusu ise o zaman bir düzine hastalık ortaya çıkar.
Dördücü olarak sindirim organları normal olarak günde 7-8 litre salğı (Hormonlar, Enzimler, Mideasidi...) üretir ve çay bu salğıların kalitesini düşürür. Türkusulü çay (Taninliçay = T-çay) bu salğıların kalitesini düşürmesi ile sindirim anormalikleri ortaya çıkar. Hücre santralleri olan mitochonrichenler besineri tam olarak yakıp enerjiye çeviremediklerinden aşırı miktarda artık madde (Cüruf) ortaya çıkar ve bu cüruf öncelikle aradokularda ve hürelerarasında yoğunlaşır. Buda hücrelerin şeklini bozulmasına yani sertlşmesine donuklaşmasına ve görevini yapamamalarına neden olur ve neticede astım, allerji, neurodermatoz; baharnezlesi, bağırsak mantarlarına, pişik, romatizma siyatık v.b. hastalıkların ortaza çıkmasına neden olur. Tabiki T-çayı bu hastalıkların oluşmasında tek fakör değildir. Bundan başka çok hızlı yemek yeme, çok yeme ve aşırı hayvansal besinler (et, peynır, yumurta ve bunların mamuleri) yemede ve kimyasal madde çok içeren içecekler ( Cola, Fanta) ve yeyeceklerde (Konserveler) bu zararlı faktörlerdir. T-çayı önce bağırsakları sonra diğer sindirim organlarına, sonra damarlara ve nihayet beyine zarar verirken J-çayı (Japonusulü veya purinliçay zihni açar, konsentraszonu artırır ve hafızayı kuvvetlendirir. Neticede Türkusulü çay zamanla kişide felaketlere sebep olurken Japonusulü çay başarıların anahtarı olur.
Yantesirler; Yeşilçay 1-3 hafta içilirse serinletici 4-6 hafta içilirse üşütücü etki yapar. Bu yantesirinden kurtulmak için ıhlamur, papatya, ardıçkozalağı veya kekikle içilirse ve zevke göre çeşitli oranlarda karıştırılarak içilebilir. Özelikle yazaylarında adaçayı kışaylarında kekikçayı içilmesi daha uygundur. Günlük siyah ve yeşilçay yerine kuşburnuçayı içilmesi daha uygundur çünkü bu çay oldukca çok vitaminler, doymamışyağasitleri, pektin ve mineraller içerir.
B-) Siyah çay: Siyah çayın botanikyapısı ve yetiştirilmesi aynı olup hasatı, işlenmesi, birleşimindeki maddeler (kısmen fermantasyon dolayısı ile), kulanılması, tesirşekli farklıdır. Bunedenle hasat işlenmesi ile konuya başlayabiliriz.
Hasatı ve işlenmesi; Siyahçayın işlenmesi yeşilçaydan farklıdır. Toplanan yapraklar 10sm kalınlığında desteler yapılarak yanyana konur üzerine naylonağlar gerilir ve sıcakhava ile 6-18 saat havalandırılır. Böylece yaprakları kırılabilir hale gelir ve sonrada kurutularak ezilir. Sıcahava ile kurutulurken yapraklardaki maddeler değişime uğrar ve aminoasitler, organikasitler, purinalkaloitler (Coffein=Kofein) ve eterikyağlar diğer maddeler çözülerek serbest hale gelirler . Bu olaya fermentasyon denir. Fermentin ( Enzim) etkisi ile bir maddenin veya bileşiğin kimyasal yapıdının bozulması, yapısının değişmesi veya mayalanmasına denir.
Birleşiminde; Siyah çayın birleşimindeki maddeler fermantasyonla değişime uğrarlar.
a-) Purinalkaloitler; Yeşilçayda kısmen serbest kısmende birleşikiken bu siyahçayda tamamenayrıdır ve oranı aynıdır.
b-) Flavonlar (Taninin bir alttürevidir) bunlardan % 1-2 oranındaki bir kısım fermantasyon sırasında değişime uğrıyarak theaflarin, theaflavingallat A, theaflaringallat B, theaflavidingallat ve epitheaflavinaside dönüşür. Geri kalan %23-28 oranındaki kısım ise yeşilçaydaki gibidir.
c-) Diğer farklı yönü ise çok az miktardaki eteryağtürevleri; alfa-İonen, beta-İonen, Geraniol, 2-Metil-hept-2-en-6-on ve Linalooloksidi sayabiliriz.
Araştırmalar; 1-) Siyahçay içmeyi bıraktıktan sonra allerjim ğeçti. Türkusulü hazırlanan çay bağırsakflorasını bozarak hastalıkyapan (patogen) bakterilerin ve mantarların (mikozların) çoğalmasına neden olur ve zamanla kişide allerji, astım, nörodermatoz, (besinallerjisi), baharnezlesi, karınşişkinliği ğibi hastalıklara neden olur.
2-) Siyahçay (Türkusulü çay) ve kahvenin demir, magnesiyum ve kalsiyum mineralleri ile B1-vitaminyetersizliğine (thiamin) sebep olduğu tesbitedilmiştir.(NH. 11.00.48)
3-) Çok siyahçay (Türkusulü) içildiğinde pankreas, mide, bağırsakler ve karaciğere zarar verdiği tesbitedilmiştir. (PP.144)
4-) J.F. MORTON 1978'de yaptığı araştımalara göre siyahçay içenlerde daha çok yemekborusukanserine yakalandıkları tesbitedilmiştir.(TP.576)
5-) Kalifornyanın Berkely Ünivesitesinde yapılan bir araştırmada siyahçayın vücuttaki kalsiyumun dışarı atılmasına sebep olduğu bunedenle günde 4 bardakçay içenlerin 1500mg kalsiyum almaları gerktiği belirtilmiştir (NH. 3.00.8)
Tesirşekli; hafif tansiyon düşürücü ve hafif zihni acıcıdır
Kulanılması; a-) Japonusulü (J-çayı ) hazırlanan çay yüksek oranda purintürevleri (özelikle Koffein) içerir ve buda zihni açar, konsentrasyonu yükseltir.
ÇAY; Bu usulde çay 2-3 dakika demlendikten sonra posası atılır.
b-) Türk usulü (T-çayı ) hazırlanan çay az içilirse ishali önler, çok ve uzun süre içilirse başta sindirimorganlarına zarar verir. Siyahçayı bırakıp kuşburnuçayı içmek gerekir bana göre alternatif budur.
Açklama;1-)Dişdoktorum çokmu sigara içiyorsun dedi ve ben hayır sigara içmem deyince ozaman çok çay içiyorsun buda dişleri saratıyor dedi.
2-) 25.06.-08.07.97 ve 05.05.-15.05.98 tarihlerinde Antalyada yaptığım izinlerde boyun, esne, omuzbaşlar, koltukaltları, dizboynu ve dirsekboynunda pişikler oluştu ve kaşıntı yapıyordu. Bunlara karşı çeşitli ilaçlar kulandım fakat faydası geçici oluyodu.Sebebinin siyahçay olduğunu anlayınca çayı bıraktım ve 28.06.-18.08.98'de yaptığım izinde rahatsızlanmadım.
3-) Bir tanıdığım karnının şiştiğinden bahseti ve ben ona çay içmemesini söyledim ve O çay içmeyi bırakınca iyileşi.
Yantesiri; Siyahçay Türkusulü demlenir ve içilirse yıllar sonra bütün organlara zarar verir ve başta astım, alleji, şekerhastalığı, romatizma, siyatik, damarsertliği, şişmanlık, nesefdarlıgı, kalpçarpıntısı, nörodermatoz, bağırsakmantarları, karınşişliği, karaciğer-, pankreas-, mide-, ve bağırsakzafiyetine sebep olur. Bu nedenle kuşburnuçayı içilmelidır, çünkü bu vitaminler ve mineraller içerir vede tadıda güzeldir. Kuşburnu başta C-Vitamini 100 gramda 1,250gr la turuncugilerden 30 kat daha fazla ayrıca E, B1, B2, B3 (Niacin), B6, K, P (Rutin)-Vitaminleri, beta-karotin (provitaminA), mineraller, doymamışyağasitleri (Kuşburnuçekirdekyağında %33 Linolenasit, %43 Linolasit) ve %15-25 Pektin içerir. Bu kuşburnunun en kaliteli bir çay olduğuna işarettir. Geniş bilgi için kuşbununa bak.
Çay, Tee, Camellia Sinensis
Syn: Theasinensis-Camelliaassamica
A1-15m V-X
Familyası; Çaygillerden, Teegewachse, Theaceae
Drugları; Çayyaprağı: Theae folium
Çayın yaprakları çok nadirende Çiçekleri çay ve Natürel ilaç yapımında kulanılır.
A-) Yeşil çay
Giriş: Vatanı Hindistan'ın kuzey doğusundaki eyaleti Assam olup, burada dünyanın diğer ülkelerinde yayılmıştır. Bir rivayete göre Çin Kralı Shen Nung MÖ. 2750de kendi içeceği suyu kaynatılırken bir ağaçtan düşen yaprakları çıkarmaz ve onu süzerek içer. İçtiği suya yaprakların güzel bir aroma verdiğini görür ve bu tarihten sonra çay içmek adet olur. Rize ve Hopaya Batumdan getirilip 1873'de buralarda yetiştirilmeye başlanmıştır. Günümüzde en çok çay içen ülkeler ise sırası ile kişi başına yılda düşen miktar
İrlandada 3 0000g, İngilterede 2 810g, Irakta 2 540g, Türkiyede 2 490g olup bunları Yenizellanda, Tunus, Sirilanka (Seylan), Suudi Arabistan ve Japonya takip eder. çay yapraklarının farklı şekilde işlenmesi nedeni ile üç önemli çay türü ortaya çıkar, bunlar; yeşilçay, siyahçay ve olong çaydır.Sağlık nedeni ile insana enfaydalı olan yeşilçay sonra olong çayı ve nihayet siyahçay onları tahipeder. Aslında her üç çayda aynı ağaçın yaprakların farkli şekilde ilenmesinden eldeedilir. Ağaç dememize gelince aslında çayın yabani olarak yetişen ağaçları 10-15m boyundadı. Toplamda kolaylık olsun diye sürekli taze sürgünleri kesilerek 1 m boyunda bir funda şeklinde bırakılır.
Botanik: Sürekli yeşil, yapraklarını dökmeyen yabaniiken 10-15m boyunda, kültür formu genelikle 1m boyunda bir ağaç bazende bir fundadır. Yaprakları değişken sıra ile dizilmiş olup kısa saplı 10-15cm uzunluk ve 5-8cm enindedir. Üst düzeyi parlak, alt yüzeyi çok narin beyaz tüylü ve mızrak şeklindedir.Çiçekleri yapraksapının dibinden çıkan ksa bir sap üzerinde olup 3-5cm çapındadır. Çiçekleri takriben 5-6 adet beyaz veya pempemsi renkli kalp şeklinde, göbekte 25-30 adet uçları turuncemsu sarı dölenme tozukları vardır ve Çiçeği saran 5-7 adet Kupa yapraklara sahiptir. Çiçekleri olgunlaşdıkatan sonra meyveleri yeşilmsi-kahverengi bir renkte 1-2cm çapında ve her biri 1-3 adet yağlı, yuvarlak ve esmerimsi tohumlar içerir.
Yetiştirilmesi: Çay çok nemli, çok yağışlı ve kışları çok soğuk geçmeyen bir iklim gerektiğinden Türkiyenin sadece Rize ve Hopa bölgelerinde yetişir.
Hasatzamanı: Mayıstan Ekime kadar 10-15 günde bir goncası, yaprağı ve sürgünleri elle veya makina ile toplanır. Çayın en kaliteli olan kısmı henüz açılmamış yaprak goncası olup bunu birinci yaprak onuda 2.taprak ve nihayet 3.yaprak takip eder. Bu sebeble yaprakların ayrı ayrı tasnif edilmesi ve ayrı ayrı işlenmesi gerektir.
a) Yeþilçay eldeetmek için çayyaprakları toplanır toplanmaz kaynarsu ile 4-5 dakika haşlanır , makina ile ezilir, sıkılır, kurutulur ve 65-70 derecede kavrutularak yeşilimsi yeşilcay elde edilir.
b) Siyahçay yarı kurutulduktan sonra ezilir ve sonra 10cm'lik desteler yapılarak 110 derecede kavrularak elde edilir.
Birleşiminde; Yeşil çayın birleşimindeki maddeleri önemine göre þöyle sıralıyabiliriz.
a) Parinalkaloittürevleri (Metilxanthintürevleri); %15-5 arasýnda değişen aranlarda olabilir. Goncada %4,5-5, 1.yaprakta %4 2.yaprakta %3,5 3.yaprakta %3 ve sapýnda %1,5 arasında bulunur. Purinalkaloitlerin en önemli anamaddesi coffein (eskiden;Thein) olup %0,16-0,2, theophyllin %0,02-0,04 ve ayrıca az miktarda adenin ve xanthin içerir.
b) Flavanoller (Polifenoller = Polyphenoller = Tanininalttürevi): %20-30 arasında olup en önemlileri epigallocatechingallat (epigallokateþingallat), epigallokateþin, epikateþingallt, epikateþin (epicatechin), kateşin (catechin) ve gallokateþin
c) Flavonller ve flavonolglikozitter % 3-4 arasında olup en önemlileri; quercetin, kampferd (kafür), myricetin, izoquercitirin (quercetin-3-glukozit) ve alttürevlerinden oluşur.
d) Fernolkarboikasitler; mazıasidi, chlorgenasit, theogallin, chinaasidi ve p- cumarasidi
e) Minerallerden; potasyumflorid, aliminyum, mangan ve çinko
f) Eterınyağlardan; Hex-2-enol, finalool ve geraniol
g) Carotinoitler; Saponinfürevleri ve vitaminleri içerir
Araştırmalar; Yeşilçay ile çok farklı iki tür araştırma yapılmıştır. Japonlar çayı demledıkten 2-3 dakika sonra Tedavıdenemesi yapmışlar ve kansere karşı etkili olduğunu tesbitetmişler. (Na. 5.94.36 ve GEO New 1987) Keşmirde çayı 4-5 saat demledikten sonra tedavidenemeleri yapmışlar ve kansere sebep olduğunu tesbitetmişlerdir. Görüldüğü gibi çay Japon usulu (Purunli çay = J-çayı ) demlenirse Kanseri önlüyor, Türkusulü (Taninli çay = T-Çayı ) demlenirse kansere sebep olur. Japonyada yapılan araştırmalrın AB ülkeleri ve ABD'de yapılacak araştırmalarlada ispatlanması gerektiği kanatindeyim.
Çayın birleşimindeki purinler ilk 2-3 dakikada çözülerek siçaksuya geçer, buna purinli çayda denir. veya Japonusulü=Japontarzı çayı =Japon çay'da denir ve 6 dakikadan ihtibaren taninler deme (sıcak suya) geçer ve böylece etki şeklide değişir vebuna Türk usulü veya taninli çayda denir. Almanca tanin karşılığı Gerbstoffdur, yani bu madde ile eskiden tabakhanede deriler tabaklanmıştır. Bu taninin deriyi kurutuğu ve gözenekleriniadeta yağlıboya gibi tıkadığını gösterir.
A-) Koffein faydalıdır, fakat aşırı olarak alınırsa kadınlarda kısırlığa sebep olduğu yapılan araştırmalarla teesbitedilmiştir. İspanyanın Alicante Üniversitesinden Prof. Dr.F. BOLUMAR'ın 3100 kadın üzerinde yaptığı araştırmada günde 500mg Koffeın alanlarda % 40 'a varan oranda kısırlığa sebep olduğu tesbitedilmiştir. Bir bardak kahvede 130mg koffein, bir bardak çayda 40mg ve bir kutu kolada 50mg koffein içerir. (NH 9.97.518)
B-) Keşmirde M.A. SİDDİQİ, R. KUMAR, Z. FAZİLİ, B. SPİEGELHALDER ve R. PREUSSMANN'ın kemeler üzerinde çayekstresi ile tedavidenemesi yapmışlar kanserogen ( kanser yapıcı ) olduğunu tesbitetmişlerdir. Çayekstresi hazır lanırken 20g çay 250ml suda 4-5 saat kaynadıktan sonra ekstresi yapılmıştır.(ZP. 4.95.243)
C-) Denemek için uzun süre (1,5ay) yeşilçay içtim ve Agustosayında dahi üşümeye başladım ve bunun üzerine yeşilçayı papatya veya ıhlamurla karıştırarak içmeye devamettim.
Tesirşekli; idrar söktürücü, antidepresif, ( depresyonu önleyici ), canlılık verici, hafif tansiyon düşürücü ve kılcaldamarları kuvvetlendiricidir
Kulanılması; a-) Yeşilçay Japon, Çin, Hint veya İngiliz usulü ( purinli çay) demlenerek (2-3 dakika) icilirse; beyindeki dopamin ve serotonin gibi hormanların üretimini (salgılanması azaltarak insanın aşırı uyuma, depresyon, konzentrasyonzafiyeti ve dalgınlığa karşı kulanılır. Gökçek İksiri daha etkildir.
b-) Türkusulu (Taninli çay = T-çayı ) demlenen çay hangi çay olursa olsun (siyah çay veya yeşil çay) 6 dakikadan fazla demlendiğinden başta; mide;- bağırsaklar;- karaciğer; pankreas ve dalağa zarar verir karında şişkinlik yapar. Mide ve bağırsakmukazasını boyuyarak kurutur ve salğı yapmasını azalır ve sındirim salğılarının kalitesini düşürür. Ayrıca türkler çayı çok şekerli içerken diğer ülkelerde şekersiz veya çok az şekerli çay içilir.
Açıklama; H.D.Back 40 yıllık bir araştırma ve çalışma sonucu Çinliler tarafından inasanın yüz ve diline bakılarak (Antlitzdıagnostik) yapılan tedavi ve teşhiş üzerine birkaç tane kitap yazmıştır. Bende bu kitaba dayanarak yüzlerce insanın dilini kontrol ettim. Bu kontrolüm sırasında Türklerinin hemen hepsinin dillerinin ortasında geniş vez adar hafif veya derin yırtık şeklinde çizikler vardı. Oysa Pakistanlı, Hindistanlı ve Almanların dillerinin ortasında böyle bir yarık veya çizik yoktu. Dilin ortasında bu çizik veya yarıklar kişide Pankreas zafiyeti olduğunu gösteren işaretlerdir. Buda pankreasın yeterince enzimler ( Lipazlar, Amilazlar, Tripsinler vb. ) salglıyamaması veya kalitesiz oldugundan şişkinlik, nefesdarlıgı ve kalpçarpıntısı gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Ayrıca dilin solkenarındaki dişizleri mide ve dalakrahatsızlığı, dilin sağkenarındaki dişizleri karaciğer rahatsızlıklarına işarettir.
İkinci önemli hata ise çayı şekerli içmek. Bir gün iki gün çay şekerli içilebilir, fakat 30-40 yıl çay şekerli içilirse pankreas iflaseder. pankreas şeker nedeni ile sürekli çok insulin üreterek kişide şişmanlık, yağlanma, artroz, şeker, romatizma, siyatik, başağrısı ve migren gibi hastalıklar ortaya çıkar vede bağırsakmantarları ve bakterileri artar ve azar.
Ücüncü önemli problem ise siyah çay ve kahve bağırsakların demir minerallerini absorbe edilmesini engelerler. Böylece zamanla kişide demir eksikliği vede neticede kansızlık ortaya çıkar. Kansızlığın önemli bir sebebide çinko ve c-vitamini yetersizliğidir. Bu nedenle gerektiğinde çinko ve c-vitamini alınmalıdır. ÇiNKO bilinen 300 enzimin oluşmasında anahtar rol oynar, şayet çinko yetersizliği söz konusu ise o zaman bir düzine hastalık ortaya çıkar.
Dördücü olarak sindirim organları normal olarak günde 7-8 litre salğı (Hormonlar, Enzimler, Mideasidi...) üretir ve çay bu salğıların kalitesini düşürür. Türkusulü çay (Taninliçay = T-çay) bu salğıların kalitesini düşürmesi ile sindirim anormalikleri ortaya çıkar. Hücre santralleri olan mitochonrichenler besineri tam olarak yakıp enerjiye çeviremediklerinden aşırı miktarda artık madde (Cüruf) ortaya çıkar ve bu cüruf öncelikle aradokularda ve hürelerarasında yoğunlaşır. Buda hücrelerin şeklini bozulmasına yani sertlşmesine donuklaşmasına ve görevini yapamamalarına neden olur ve neticede astım, allerji, neurodermatoz; baharnezlesi, bağırsak mantarlarına, pişik, romatizma siyatık v.b. hastalıkların ortaza çıkmasına neden olur. Tabiki T-çayı bu hastalıkların oluşmasında tek fakör değildir. Bundan başka çok hızlı yemek yeme, çok yeme ve aşırı hayvansal besinler (et, peynır, yumurta ve bunların mamuleri) yemede ve kimyasal madde çok içeren içecekler ( Cola, Fanta) ve yeyeceklerde (Konserveler) bu zararlı faktörlerdir. T-çayı önce bağırsakları sonra diğer sindirim organlarına, sonra damarlara ve nihayet beyine zarar verirken J-çayı (Japonusulü veya purinliçay zihni açar, konsentraszonu artırır ve hafızayı kuvvetlendirir. Neticede Türkusulü çay zamanla kişide felaketlere sebep olurken Japonusulü çay başarıların anahtarı olur.
Yantesirler; Yeşilçay 1-3 hafta içilirse serinletici 4-6 hafta içilirse üşütücü etki yapar. Bu yantesirinden kurtulmak için ıhlamur, papatya, ardıçkozalağı veya kekikle içilirse ve zevke göre çeşitli oranlarda karıştırılarak içilebilir. Özelikle yazaylarında adaçayı kışaylarında kekikçayı içilmesi daha uygundur. Günlük siyah ve yeşilçay yerine kuşburnuçayı içilmesi daha uygundur çünkü bu çay oldukca çok vitaminler, doymamışyağasitleri, pektin ve mineraller içerir.
B-) Siyah çay: Siyah çayın botanikyapısı ve yetiştirilmesi aynı olup hasatı, işlenmesi, birleşimindeki maddeler (kısmen fermantasyon dolayısı ile), kulanılması, tesirşekli farklıdır. Bunedenle hasat işlenmesi ile konuya başlayabiliriz.
Hasatı ve işlenmesi; Siyahçayın işlenmesi yeşilçaydan farklıdır. Toplanan yapraklar 10sm kalınlığında desteler yapılarak yanyana konur üzerine naylonağlar gerilir ve sıcakhava ile 6-18 saat havalandırılır. Böylece yaprakları kırılabilir hale gelir ve sonrada kurutularak ezilir. Sıcahava ile kurutulurken yapraklardaki maddeler değişime uğrar ve aminoasitler, organikasitler, purinalkaloitler (Coffein=Kofein) ve eterikyağlar diğer maddeler çözülerek serbest hale gelirler . Bu olaya fermentasyon denir. Fermentin ( Enzim) etkisi ile bir maddenin veya bileşiğin kimyasal yapıdının bozulması, yapısının değişmesi veya mayalanmasına denir.
Birleşiminde; Siyah çayın birleşimindeki maddeler fermantasyonla değişime uğrarlar.
a-) Purinalkaloitler; Yeşilçayda kısmen serbest kısmende birleşikiken bu siyahçayda tamamenayrıdır ve oranı aynıdır.
b-) Flavonlar (Taninin bir alttürevidir) bunlardan % 1-2 oranındaki bir kısım fermantasyon sırasında değişime uğrıyarak theaflarin, theaflavingallat A, theaflaringallat B, theaflavidingallat ve epitheaflavinaside dönüşür. Geri kalan %23-28 oranındaki kısım ise yeşilçaydaki gibidir.
c-) Diğer farklı yönü ise çok az miktardaki eteryağtürevleri; alfa-İonen, beta-İonen, Geraniol, 2-Metil-hept-2-en-6-on ve Linalooloksidi sayabiliriz.
Araştırmalar; 1-) Siyahçay içmeyi bıraktıktan sonra allerjim ğeçti. Türkusulü hazırlanan çay bağırsakflorasını bozarak hastalıkyapan (patogen) bakterilerin ve mantarların (mikozların) çoğalmasına neden olur ve zamanla kişide allerji, astım, nörodermatoz, (besinallerjisi), baharnezlesi, karınşişkinliği ğibi hastalıklara neden olur.
2-) Siyahçay (Türkusulü çay) ve kahvenin demir, magnesiyum ve kalsiyum mineralleri ile B1-vitaminyetersizliğine (thiamin) sebep olduğu tesbitedilmiştir.(NH. 11.00.48)
3-) Çok siyahçay (Türkusulü) içildiğinde pankreas, mide, bağırsakler ve karaciğere zarar verdiği tesbitedilmiştir. (PP.144)
4-) J.F. MORTON 1978'de yaptığı araştımalara göre siyahçay içenlerde daha çok yemekborusukanserine yakalandıkları tesbitedilmiştir.(TP.576)
5-) Kalifornyanın Berkely Ünivesitesinde yapılan bir araştırmada siyahçayın vücuttaki kalsiyumun dışarı atılmasına sebep olduğu bunedenle günde 4 bardakçay içenlerin 1500mg kalsiyum almaları gerktiği belirtilmiştir (NH. 3.00.8)
Tesirşekli; hafif tansiyon düşürücü ve hafif zihni acıcıdır
Kulanılması; a-) Japonusulü (J-çayı ) hazırlanan çay yüksek oranda purintürevleri (özelikle Koffein) içerir ve buda zihni açar, konsentrasyonu yükseltir.
ÇAY; Bu usulde çay 2-3 dakika demlendikten sonra posası atılır.
b-) Türk usulü (T-çayı ) hazırlanan çay az içilirse ishali önler, çok ve uzun süre içilirse başta sindirimorganlarına zarar verir. Siyahçayı bırakıp kuşburnuçayı içmek gerekir bana göre alternatif budur.
Açklama;1-)Dişdoktorum çokmu sigara içiyorsun dedi ve ben hayır sigara içmem deyince ozaman çok çay içiyorsun buda dişleri saratıyor dedi.
2-) 25.06.-08.07.97 ve 05.05.-15.05.98 tarihlerinde Antalyada yaptığım izinlerde boyun, esne, omuzbaşlar, koltukaltları, dizboynu ve dirsekboynunda pişikler oluştu ve kaşıntı yapıyordu. Bunlara karşı çeşitli ilaçlar kulandım fakat faydası geçici oluyodu.Sebebinin siyahçay olduğunu anlayınca çayı bıraktım ve 28.06.-18.08.98'de yaptığım izinde rahatsızlanmadım.
3-) Bir tanıdığım karnının şiştiğinden bahseti ve ben ona çay içmemesini söyledim ve O çay içmeyi bırakınca iyileşi.
Yantesiri; Siyahçay Türkusulü demlenir ve içilirse yıllar sonra bütün organlara zarar verir ve başta astım, alleji, şekerhastalığı, romatizma, siyatik, damarsertliği, şişmanlık, nesefdarlıgı, kalpçarpıntısı, nörodermatoz, bağırsakmantarları, karınşişliği, karaciğer-, pankreas-, mide-, ve bağırsakzafiyetine sebep olur. Bu nedenle kuşburnuçayı içilmelidır, çünkü bu vitaminler ve mineraller içerir vede tadıda güzeldir. Kuşburnu başta C-Vitamini 100 gramda 1,250gr la turuncugilerden 30 kat daha fazla ayrıca E, B1, B2, B3 (Niacin), B6, K, P (Rutin)-Vitaminleri, beta-karotin (provitaminA), mineraller, doymamışyağasitleri (Kuşburnuçekirdekyağında %33 Linolenasit, %43 Linolasit) ve %15-25 Pektin içerir. Bu kuşburnunun en kaliteli bir çay olduğuna işarettir. Geniş bilgi için kuşbununa bak.