Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
"Yeryüzünde yürüyen hayvanlarin Allah katinda en kötüsü, süphesiz ki kâfirlerdir. Artik onlar iman etmezler." (Sûre-i Enfâl 55).
Kalbi iman nuru ile aydinlanmis bulunan gençler!
Sirk, Allah'a ortak tanimak ve ondan baska mabud varmis gibi bâtil bir inanca saplanmaktir. Inkâr, âyet ve hadislerle sabit mukaddesleri ve iman esaslarini, ameli vazifelerle ilgili sarih hükümlerin tamamini veya bir kismini kabul etmeyip reddetmektir.
Tek olan, esi ve benzeri bulunmayan Cenab-i Hakk'a es ve ortak tanimak, Allah Teâlâ'nin zât ve sifatlari ile alâkali "vahdaniyet" ilkesini hiçe saymak olur. Yüce Rabbimiz "ihlâs" sûresinde zât-i ilâhisini "ehad" (tek) olarak tavsif etmistir. Bu inanci reddeden kisi, Kur'âni tekzip ve Allah Teala'yi yalanlamis olacagindan, bâtil bir yola sapmis ve inkâr batakligina saplanmis olur.
Inkârcilik; kisinin küfre nisbet olunmasina, hayati boyunca isledigi amellerin sevap harmaninin mahvolmasina ve sahibinin "idam-i ebedi"ye mahkum olmasina sebep olur.
INKARCILIGIN ZARARLARI:
Sirk ve inkar öyle bir suçtur ki, bu sapik inanca saplanan kisinin dünyasi zindan ve âhireti hüsrandir. Onun kalbine yerlesen bu "bâtil akide", devamlilik arzettigi için ebedi hayatin hapsanesi bulunan cehennemde müebbet hapse mahkum olacaktir. Bu iddiamizi kitab-i ilâhinin bazi âyetleriyle isbat etmek istiyorum.
1- "... Bâtila iman ve Allah'a küfredenler (yok mu?) Iste onlar hüsranda kalanlarin ta kendileridir." (Süre-i Ankebût 52).
2- "O küfredenler (yok mu?), ne mallari, ne evlatlari Allah yaninda onlari hiçbir seyden asla kurtaramaz. Iste onlar, (evet) onlar atesin yakacagidir" (Sûre-i Âl-i Imrân 10)
3- ("O inkar edip kâfiri olanlar (yok mu?) eger yeryüzünde bulunan her sey ve onun bir o kadari daha onlarin olsa da kiyamet gününün azabindan (kurtulmak için) onu feda etseler yine kendilerinden kabul olunmaz. Onlar için pek acikli bir azap vardir." (Sûre-i Mâide 36).
4- "Ayetlerimizi inkâr ile kâfir olanlar (var ya) onlari muhakkak ki atese atacagiz. Derileri pistikçe, azabi tadip durmalari için, onlari baska derilerle (yenileyip) degistirecegiz. Süphesiz ki Allah mutlak galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir." (Sûre-i Nisa 56).
Inkarcilarin sapik ve çarpik akideleri iliklerine kadar islemis ve yerlesmis oldugundan azaplari devamli olacaktir. Derileri yanip yanip da kömür haline gelince taze deriyle degistirilip devamli olarak azap olunacaklardir.
Inkarcilarin Amellerinin Degersizligi:
Imani olmayan insanlarin yaptiklari isler, tipki sifir gibidir. Sifirlar ne kadar çok olursa olsun, ister yanyana isterse alt alta yazilsin, deger ifade eden bir rakam elde edilemez. Fakat birden dokuza kadar olan rakamlardan biri, sifir dizisinin önüne getirilecek olursa hasmetli bir sayi meydana gelir. Bu hususu açik ve seçik olarak gözlerimizin önüne seren bir ayet-i kerimede söyle buyrulmaktadir:
"Rablerini küfr-ü inkâr edenlerin misali sudur: Yaptiklari isler firtinali bir günde rüzgarin siddetle savurdugu bir küle benzer. Kazandiklarindan hiçbir seyi ellerine geçiremezler. Iste bu, (Haktan) uzak sapikligin ta kendisidir" (Süre-i Ibrahim 18).
Bu ilahi hükmü teyit eder durumdaki diger bir ayet-i celilede söyle buyrulmaktadir:
"O küfredenler(e gelince): Onlarin amelleri (etrafinda daglar ve tepeler görünmeyen) dümdüz ve engin çöllerdeki bir serap gibidir ki susayan onun bir su oldugunu sanir. Nihayet o, buna vardigi zaman onu bir sey olarak bulamamistir..." (Sûre-i Nur 39).
Vâha'daki sularin atmosfere yansimasi ile çölde olusan serap, susayan çöl yolcusunun aldanmasina, o tarafa dogru gidip yorulmasina ve hararetinin artmasina sebep olur. "Ona ulasip susuzlugunu giderecegim" düsüncesiyle seraba dogru kosar ve fakat yaklastikça o aldatici parilti kaybolur. Aynen bunun gibi, iman nurundan mahrum bulunan insan da yaptigi islerin bir degeri oldugunu zanneder. Fakat ahirete vardiginda yaptigi amellerin bir degerinin olmadigini anlayarak pisman ve perisan olur. Ne çare ki o gün duyulacak nedametin kisiye hiçbir faydasi olmayacaktir.
Degerli Gençler!
Iman, temel; yapilan isler ise, binanin duvarlari gibidir. Temelsiz bir binanin payidar olmasi mümkün degildir. Hafif bir sarsintida çatlamaya ve çökmeye maruz kalacaktir. Bahsimizi bir ayet-i kerime meali ile noktalamak istiyorum:
"Süphesiz ki Allah, kendisine es taninmasini yar-ligamaz. Ondan baskasini, dileyecegi kimseler için yarligan. Kim Allah'a es tutarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftira etmis olur" (Sure-i Nisâ 48).
Kalbi iman nuru ile aydinlanmis bulunan gençler!
Sirk, Allah'a ortak tanimak ve ondan baska mabud varmis gibi bâtil bir inanca saplanmaktir. Inkâr, âyet ve hadislerle sabit mukaddesleri ve iman esaslarini, ameli vazifelerle ilgili sarih hükümlerin tamamini veya bir kismini kabul etmeyip reddetmektir.
Tek olan, esi ve benzeri bulunmayan Cenab-i Hakk'a es ve ortak tanimak, Allah Teâlâ'nin zât ve sifatlari ile alâkali "vahdaniyet" ilkesini hiçe saymak olur. Yüce Rabbimiz "ihlâs" sûresinde zât-i ilâhisini "ehad" (tek) olarak tavsif etmistir. Bu inanci reddeden kisi, Kur'âni tekzip ve Allah Teala'yi yalanlamis olacagindan, bâtil bir yola sapmis ve inkâr batakligina saplanmis olur.
Inkârcilik; kisinin küfre nisbet olunmasina, hayati boyunca isledigi amellerin sevap harmaninin mahvolmasina ve sahibinin "idam-i ebedi"ye mahkum olmasina sebep olur.
INKARCILIGIN ZARARLARI:
Sirk ve inkar öyle bir suçtur ki, bu sapik inanca saplanan kisinin dünyasi zindan ve âhireti hüsrandir. Onun kalbine yerlesen bu "bâtil akide", devamlilik arzettigi için ebedi hayatin hapsanesi bulunan cehennemde müebbet hapse mahkum olacaktir. Bu iddiamizi kitab-i ilâhinin bazi âyetleriyle isbat etmek istiyorum.
1- "... Bâtila iman ve Allah'a küfredenler (yok mu?) Iste onlar hüsranda kalanlarin ta kendileridir." (Süre-i Ankebût 52).
2- "O küfredenler (yok mu?), ne mallari, ne evlatlari Allah yaninda onlari hiçbir seyden asla kurtaramaz. Iste onlar, (evet) onlar atesin yakacagidir" (Sûre-i Âl-i Imrân 10)
3- ("O inkar edip kâfiri olanlar (yok mu?) eger yeryüzünde bulunan her sey ve onun bir o kadari daha onlarin olsa da kiyamet gününün azabindan (kurtulmak için) onu feda etseler yine kendilerinden kabul olunmaz. Onlar için pek acikli bir azap vardir." (Sûre-i Mâide 36).
4- "Ayetlerimizi inkâr ile kâfir olanlar (var ya) onlari muhakkak ki atese atacagiz. Derileri pistikçe, azabi tadip durmalari için, onlari baska derilerle (yenileyip) degistirecegiz. Süphesiz ki Allah mutlak galiptir, yegane hüküm ve hikmet sahibidir." (Sûre-i Nisa 56).
Inkarcilarin sapik ve çarpik akideleri iliklerine kadar islemis ve yerlesmis oldugundan azaplari devamli olacaktir. Derileri yanip yanip da kömür haline gelince taze deriyle degistirilip devamli olarak azap olunacaklardir.
Inkarcilarin Amellerinin Degersizligi:
Imani olmayan insanlarin yaptiklari isler, tipki sifir gibidir. Sifirlar ne kadar çok olursa olsun, ister yanyana isterse alt alta yazilsin, deger ifade eden bir rakam elde edilemez. Fakat birden dokuza kadar olan rakamlardan biri, sifir dizisinin önüne getirilecek olursa hasmetli bir sayi meydana gelir. Bu hususu açik ve seçik olarak gözlerimizin önüne seren bir ayet-i kerimede söyle buyrulmaktadir:
"Rablerini küfr-ü inkâr edenlerin misali sudur: Yaptiklari isler firtinali bir günde rüzgarin siddetle savurdugu bir küle benzer. Kazandiklarindan hiçbir seyi ellerine geçiremezler. Iste bu, (Haktan) uzak sapikligin ta kendisidir" (Süre-i Ibrahim 18).
Bu ilahi hükmü teyit eder durumdaki diger bir ayet-i celilede söyle buyrulmaktadir:
"O küfredenler(e gelince): Onlarin amelleri (etrafinda daglar ve tepeler görünmeyen) dümdüz ve engin çöllerdeki bir serap gibidir ki susayan onun bir su oldugunu sanir. Nihayet o, buna vardigi zaman onu bir sey olarak bulamamistir..." (Sûre-i Nur 39).
Vâha'daki sularin atmosfere yansimasi ile çölde olusan serap, susayan çöl yolcusunun aldanmasina, o tarafa dogru gidip yorulmasina ve hararetinin artmasina sebep olur. "Ona ulasip susuzlugunu giderecegim" düsüncesiyle seraba dogru kosar ve fakat yaklastikça o aldatici parilti kaybolur. Aynen bunun gibi, iman nurundan mahrum bulunan insan da yaptigi islerin bir degeri oldugunu zanneder. Fakat ahirete vardiginda yaptigi amellerin bir degerinin olmadigini anlayarak pisman ve perisan olur. Ne çare ki o gün duyulacak nedametin kisiye hiçbir faydasi olmayacaktir.
Degerli Gençler!
Iman, temel; yapilan isler ise, binanin duvarlari gibidir. Temelsiz bir binanin payidar olmasi mümkün degildir. Hafif bir sarsintida çatlamaya ve çökmeye maruz kalacaktir. Bahsimizi bir ayet-i kerime meali ile noktalamak istiyorum:
"Süphesiz ki Allah, kendisine es taninmasini yar-ligamaz. Ondan baskasini, dileyecegi kimseler için yarligan. Kim Allah'a es tutarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftira etmis olur" (Sure-i Nisâ 48).