Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş devirlerinde Bursa’da yaşayan büyük velî 1368 senesinde Buhârâ’da doğmuştur. Bu nedenle ona Muhammed Buhârî, Hz. Hüseyin’in (r.a) neslinden olduğu için “Seyyid Emîr Buhârî”, Yıldırım Bayezid’in damadı olduktan sonra da “Emîr Sultan” denilmiştir.
Muhammed Buhârî bir rüya görür. Rüyada Medine’ye gitmesi ve ceddi Resûlullah’ı (s.a.v) ziyaret etmesi işaret edilir. Emîr Sultan zor ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Mekke ve Medine’ye gelir. Hac Farizasını yerine getirdikten sonra Resûl-i Ekrem’in mübarek kabirlerine yakın bir yerde ikamet ederek ömrünün sonuna kadar burada kalmayı düşünmektedir. Bu arada gördüğü bir rüyada, Resûlullah (s.a.v) ve Hz. Ali (r.a.) yan yana oturmuşlar, Emîr Sultan da onların önünde diz çökmüştür. Hz. Ali (r.a.) Emîr Sultan’a, “Deden Hz. Muhammed’in adabını, sünnetlerini takva yolu ile ehl-i islâm’a göstermen için Rum diyarına gitmen işaret olundu. Önünde nurdan üç kandil belirecek. O kandiller, nerede gözünden kaybolursa orada kalacaksın; mezarın dahi orada olacaktır” der.
Emîr Sultan bu rüya doğrultusunda hareket eder. Etrafındakilerle beraber Anadolu’ya doğru yola çıkarlar. Yolda, havada asılı bir kandilin kendileriyle birlikte menzil menzil hareket ederek karanlık gecelerde üzerlerine nur gibi ışıklar saçtığını görürler. Bursa’ya girdiklerinde, kandil sönerek kaybolur. Emîr Sultan etrafındakilere, “Ey kardeşler, bizim ömrümüzün kandili bu şehirde sönecek, makamımız bu şehir olacak” der. Bu kandil Bursa’da üç gün üç gece görünür. İleri gelenler ve Bursa halkı bunu görerek, Emîr Sultan’a mürid olurlar. Emîr Sultan 1429 senesinde Bursa’da veba hastalığına yakalanarak altmış üç yaşında vefat etmiştir.
Muhammed Buhârî bir rüya görür. Rüyada Medine’ye gitmesi ve ceddi Resûlullah’ı (s.a.v) ziyaret etmesi işaret edilir. Emîr Sultan zor ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Mekke ve Medine’ye gelir. Hac Farizasını yerine getirdikten sonra Resûl-i Ekrem’in mübarek kabirlerine yakın bir yerde ikamet ederek ömrünün sonuna kadar burada kalmayı düşünmektedir. Bu arada gördüğü bir rüyada, Resûlullah (s.a.v) ve Hz. Ali (r.a.) yan yana oturmuşlar, Emîr Sultan da onların önünde diz çökmüştür. Hz. Ali (r.a.) Emîr Sultan’a, “Deden Hz. Muhammed’in adabını, sünnetlerini takva yolu ile ehl-i islâm’a göstermen için Rum diyarına gitmen işaret olundu. Önünde nurdan üç kandil belirecek. O kandiller, nerede gözünden kaybolursa orada kalacaksın; mezarın dahi orada olacaktır” der.
Emîr Sultan bu rüya doğrultusunda hareket eder. Etrafındakilerle beraber Anadolu’ya doğru yola çıkarlar. Yolda, havada asılı bir kandilin kendileriyle birlikte menzil menzil hareket ederek karanlık gecelerde üzerlerine nur gibi ışıklar saçtığını görürler. Bursa’ya girdiklerinde, kandil sönerek kaybolur. Emîr Sultan etrafındakilere, “Ey kardeşler, bizim ömrümüzün kandili bu şehirde sönecek, makamımız bu şehir olacak” der. Bu kandil Bursa’da üç gün üç gece görünür. İleri gelenler ve Bursa halkı bunu görerek, Emîr Sultan’a mürid olurlar. Emîr Sultan 1429 senesinde Bursa’da veba hastalığına yakalanarak altmış üç yaşında vefat etmiştir.