Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şeytan ordusu (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
HAYIRLI GECELER
BEN COK SIKINTILI BIR ANIMDA GELMIŞTIM BURAYA.AMA ALLAH O KADAR BUYUK KI ŞIMDI COK MULUYUM BIRCOK ŞEYLERI ÖĞRENDIĞIM ICIN.ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞIMLARINIZ IÇIN.BIZLER DUNYA TELAŞESINE GOMULUP GITMIŞIZ..UNUTMUŞUZ GUZEL DEĞERLERIMIZI....NE MUTLU BIZLERE KI ŞURACIKTA BILE GUZEL ŞEYLER ÖĞRENIYORUZ...ALLAHA EMANET OLUN

ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN. NE DERDİNİZ VARSA DERMAN VERSİN.
ASLINDA RESULULLAH SEVGİSİ EKSİK İSE NİMETİN DE TADI KAYBOLUYOR.
ONUN SEVGİSİ VARKEN ŞİDDETİN DE ACISI KAYBOLUYOR.
''SEN OLMASAYDIN SEN OLMASAYDIN BU ALEMLERİ YARATMAZDIM'' DİYOR CENABI ALLAH. İSMİ YANINDA İSMİNİ YAZIYOR.


''YOL ONUN VARLIK ONUN GERİSİ HEP ANGARYA''
ALLAH AHİRETTE MÜBAREK YÜZÜNÜ GÖRENLERDEN EYLESİN!

Aşkın İle Aşıklar



Aşkın ile aşıklar
Yansın ya Rasûlallah
İçip aşkın şerabın
Kansın ya Rasûlallah

Şol seni seven kişi
Verir yoluna başı
İki cihan güneşi
Sensin ya Rasûlallah


Şol seni sevenlere
Kıl şefaat onlara
Mümin olan tenlere
Cansın Ya Resulallah

Aşık oldum dildare
Bülbül oldum gülzare
Seni sevmeyen nare
Yansın Ya Resulallah


Şol seni seven sübhan
Oldun kamuya sultan
Canım yoluna kurban
Olsun Ya Resulallah

Aşık Yunus'un canı
İlm ü şefaat kânı
Alemlerin sultanı
Sensin ya Rasûlallah!



BU İLAHİYİ SATIR SATIR YAŞAMAK LAZIM.
ALLAH HEPİMİZE RESULULLAHI CANIMIZDAN ÇOK SEVMEYİ NASİB EYLESİN.
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
Allah Razi Olsun Bu Guzel Dualar Icin
Allah Sizleri De Mutlu Kullarindan Nasip Etsin
Allaha Emanet Olun Dua Ile Kalin
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
"Bir şeye karşı sevgin seni kör ve sağır eder (de onun eksiklerini görmez, kusurlarını işitmez olursun)''
Ebu Dâvud, Edeb 125, (5130).
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Yalan söylemek

Yalan söylemek

Safvân İbnu Süleym radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedik, mü'min korkak olur mu?"

"Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:

"Evet!" buyurdular. Biz yine:

"Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır!" buyurdular."

Muvatta, Kelâm 19, (2, 990).

İmam Mâlik'e ulaştığına göre, İbnu Mes'ud radıyallahu anh şöyle demiştir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir."

Muvatta, Kelam 18, (2, 990).

. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ümmetimin sonunda yalancı Deccaller olacak. Onlar, ne sizin ne de atalarınızın hiç işitmediği şeyleri anlatacaklar. Onlardan sakının!"

Müslim, Mukaddime 6, (6).

İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Şeytan insan suretinde temessül eder ve bir cemaate gelerek onlara yalan şeyler söyler. Bir müddet sonra cemaattekiler dağılırlar. Onlardan biri:

"Bir adam dinledim, yüzünü de tanırım ama ismini bilmiyorum. Şöyle şöyle söylemişti" diyerek (onun yalanını bilmeden tekrar eder)"

Müslim, Mukaddime 7. hadisin arkasında).

mubah olanı:


Esmâ Bintu Yezîd radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ey insanlar! Pervanenin ateşe atılması gibi sizi yalanın peşine düşmeye sevkeden şey nedir? Halbuki, üç yer hariç yalanın her çeşidi âdemoğluna haramdır: Bu üç yere gelince:

1. Erkeğin, rızasını sağlamak için hanımına yalanı,

2. Harpte söylenecek yalan. Çünkü harp bir hileden ibarettir.

3. İki müslümanın arasında sulhü sağlamak kasdıyla söylenen yalan."

Tirmizi, Birr 26, (1940).

Ümmü Külsüm Bintu Ukbe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim, diyordu ki:

"İki kişinin arasını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir."

Buhari, Sulh 2; Müslim, Birr 101, (2605); Ebu Davud, Edeb 58, (4921); Tirmizi, Birr 26, (1939).

- Safvan İbnu Süleym ez-Zühri radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben karıma yalan söyleyeyim mi?" demişti. Aleyhissalatu vesselam: "Yalanda hayır yoktur!" buyurdular. Adam:

"Vaadde bulunmama, lehinde söylememe ne dersiniz?" diye tekrar sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Öyleyse sana bir vebal yok!" buyurdular."

Muvatta, Kelâm 18, (2, 990).
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Salih amel sadakadır

Salih amel sadakadır

Yapılan iyi işler insanı kötülüğe düşmekten korur. Gizlice sadaka vermek Allah’ın gazabını söndürür ve sıla–i rahim ömrü uzatır.

Ümmü Seleme (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Yapılan iyi işler insanı kötülüğe düşmekten korur. Gizlice sadaka vermek Allah’ın gazabını söndürür ve sıla–i rahim ömrü uzatır. Her iyilik sadakadır.
Dünyada iyilik sahipleri âhirette de iyiliğe mazhar olurlar. Dünyada kötülük yapanlar âhirette de kötülükle karşılaşırlar. Cennete ilk girecekler iyilik yapanlardır.” (a.g.e., c.2/323–5)
İslâm büyükleri, Resûlullah’ın (s.a.v.) tavsiyesi ışığında yardımda bulunurlarken gizlice yardım ederlerdi. Hz. Ömer (r.a.), devlet reisi iken sırtında çuvalla erzak taşır, kimliğini açıklamadan onu fakirlere verir, hattâ kendi eliyle onlara yemek pişirirdi.
İmam Zeynelabidin Hazretleri, yüzünü kapatarak geceleyin Medine’de fakirlerin evlerine yiyecek taşırdı. Fakirler yardımı yapanın Zeynelabidin hazretleri olduğunu, ancak o vefat edipte artık kapılarını çalan olmayınca anlamışlardı.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
nefsle ilgili

nefsle ilgili

"Mü'mine zarar veren veya hile yapan mel'ûndur."

Tirmizi, Birr 27, (1942).

5851 - Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kim mü'mine zarar verirse Allah da onu zarara uğratır. Kim de mü'mine meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir."

Tirmizi, Birr 27, (1941).

Ebu Temime radıyallahu anh anlatıyor: "Arkadaşları kendisine: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm size çok şeyler söyledi, öyleyse bize de bir tavsiyede bulunun!" demişlerdi.

"İnsanda ilk (çürüyüp) kokacak olan yeri karnıdır. Öyleyse, kim, karnına temiz olandan başka bir şey girdirmeyebilirse mutlaka bunu yapsın!" tavsiyesinde bulundu."

Buhari, Ahkam 9.

İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dendi, herbirimiz içinde, (bazan, öylesine çirkin) bir şeyn ârız olduğunu görür ki, bunu söylemektense o şeyin bir korparçası olup (kendisini yakması) ona daha sevimli gelmektedir!"

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu söze şöyle mukabelede bulundu:

"Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber!) Şeytan'ın hilesini vesveseye çeviren Allah'a hamd olsun!"

Ebu Dâvud, Edeb 118. (5112).
Ebu Zümeyl rahimehullah anlatıyor: "İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya (bir gün): "İçimde duyduğum bu (fena) şeyler de ne?" diye sormuştum. Bana:

"Ne hissediyorsun ki?" dedi. Ben:

"Vallahi (onlar çok fena!) dilime alamam!" dedim.

"Şekk nev'inden bir şey mi ?" dedi ve güldü. Sonra açıkladı:

"Bu (çeşit vesveseler)den hiç kimse kurtulamaz. Nitekim Allah Teâla hazretleri (Resûlüne) şu ayeti inzal buyurmuştur. (Mealen): "Eğer sana indirdiğimiz (kitapta anlatılan bu kıssalar) hakkında bir şüphen varsa, senden evvel indirilmiş olanları okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma!" (Yunus 94).)

İbnu Abbas bana dedi ki: "Eğer içinde herhangi bir vesvese bulursan şöyle de: "O (Allah), hem evveldir, hem ahirdir, hem zâhirdir, hem bâtındır. O herşeyi bilendir" (Hadid 3).

Ebu Dâvud, Edeb 118, (5110).

"Şurası muhakkak ki, en büyük yalanlardan biri, kişinin kendisini babasından başka birisine nisbet etmesi veya görmediği bir şeyi gözlerinin gördüğünü iddia etmesi, yahut da Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın söylemediği bir şeyi O'na söyletmesidir"

Buhâri, Menakıb 5

Ebu Kılâbe merhum anlatıyor: "Sabit İbnu Dahhâk radıyallahu anh anlatmıştı: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim, bile bile, yalan yere İslâm'dan başka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediği gibidir. Kim kendisini bir şeyle öldürüp (intihar ederse) Kıyamet günü o şeyle azab verilir. Kişnin gücü dışında olan bir şey üzerine yaptığı nezir muteber değildir. Mü'mine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mü'mine küfür nisbet etmek onu öldürmek gibidir. Kim kendisini bir şeyle keserse Kıyamet günü onunla kesilir. Kim malını çok göstermek için yalan bir iddiada buiunursa, Allah onun azlığını artırır."

Buhâri, Eyman 7, Cenaiz 84, Edeb 44, 73; Müslim, İman 176, (110); Tirmizi, İman 16, (2638); Ebu Davud, İman 9, (3257); Nesâi, Eyman 7, (7, 5, 6).

İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kavimde gulûl (denen devlet malından hırsızlık) zuhur ederse, Allah o kavmin kalplerine korku atar. Bir kavim içinde zina yayılırsa orada ölümler artar. Bir kavim, ölçü ve tartılarda (hile yaparak) miktarı azaltırsa Allah ondan rızkı keser. Bir kavmin (mahkemelerinde) haksız yere hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan yaygınlaşır. Bir kavm ahdinden dönüp gadre yer verirse, Allah onlara mutlaka düşmanlarını musallat eder."

Muvatta, Cihâd 26, (2, 460).

5863 - Yine İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"İnsanlar arasında Allah'ın en çok buğzettiği üç kişi vardır:

Harem'de sapıtıp haktan ayrılan,

İslâm'a girdiği halde cahiliye sünnetini arayan,

Haksız yere, kanını dökmek için bir adamdan kan talep eden."

Buhâri, Diyât 9.

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şeytan insanoğlunda, kanın cereyanı gibi cereyan eder."

Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4719).

Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "İman, kalben bil(ip tasdik et)me, dil ile söyle(yip ikrar et)me, beden uzuvlarıyla da amel etmektir."

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim, Allah'a herhangi bir şerik koşmadan tam bir ihlâs yani Allah'ın birliğine iman, O'na hâlisane kulluk, namaz ve zekat vazifelerini yapma hali üzere dünyayı terkederse, Allah kendisinden razı olmuş halde ölmüş olur."

Hz. Enes radıyallahu anh devamla der ki: "İşte bu hal, peygamberlerin hepsi tarafından getirilmiş olan (ve Allah indinde makbul olduğu Kur'an'da belirtilen (Âl-i İmrân 19)) gerçek dindir. Bu dini, peygamberler, Rablerinden alıp beşeri hevâya dayanan (felsefi nazariye ve) iddialar ortalığı kaplamazdan önce, insanlara tebliğ etmişlerdi.

Bu hakikatı tasdik eden Kur'ânî nasslar mevcuttur. Bilhassa en son inen (suredeki) şu ayet onlardandır: "Eğer (o müşrikler) tevbe eder, -Enes der ki: "Tevbeden murad putları ve onlara tapmayı bırakmaktır- namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse siz de onları serbest bırakın. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir" (Tevbe 5).

Bir diğer ayette şöyle buyrulmuştur: "Eğer tevbe eder, namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir" (Tevbe 11).

5965 - Hz. Ebu Hureyre ve İbnu Abbâs radıyallahu anhüm demişlerdir ki: "İman artar ve eksilir."

İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm'ın terkisinde idim. Bana şu nasihatta bulundu:

"Yavrum! Allah'a karşı (emir ve yasaklarına uyarak edebini) koru, Allah da seni (dünya ve âhirette) korusun! Allah'ı(n üzerindeki hukukunu) koru ki O'nu karşında (dünya ve âhiretin fenalıklarına karşı hâmi) bulasın -veya önünde demişti: Bollukta Allah'ı tanı ki, darlıkta da O, seni tanısın. (Dünya ve âhiretle ilgili) bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki Nusret(i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır."

Tirmizi'de muhtasar olarak kaydedilmiştir. Sıfatu'l-Kıyâmet 60, (3518).

kaynak:
kutubu sitte
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
ok yaydan fırlar gibi, dinden fırlarlar

ok yaydan fırlar gibi, dinden fırlarlar

Mikdâm İbnu Ma'dîkerib (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda nelere helâl denmişse onları helâl biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz" diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın haram kıldıkları da tıpkı Allah'ın haram ettikleri gibidir"

Ebu Dâvud, Sünne, 6, (4604); Tirmizî, İlm 60, (2666); İbnu Mace, Mukaddime 2, (12).

Ebu Dâvud'un rivayetinin baş kısmında şu ziyâde vardır: "Haberiniz olsun, bana Kitap ve bir o kadar da (sünnet) verildi." Rivayetin gerisi yukarıdaki mânada devam eder.
Ebu Mûsa Abdullah İbnu Kays el-Eş'arî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Allah'ın benimle gönderdiği ilim ve hidâyetin misali, bir araziye düşen yağmur gibidir. (Bilindiği üzere), bazı araziler var, tabiatı güzeldir, suyu kabul eder, bol bitki ve ot yetiştirir. Bir kısım arazi var, münbit değildir, ot bitirmez, ama suyu tutar. Onun tuttuğu su ile Cenab-ı Hakk insanları yararlandırır: Bu sudan kendileri içerler, hayvanlarını sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir araziye daha isabet eder ki, bu ne su tutar ne ot bitirir.

Bu temsilin biri Allah'ın dininde ilim sâhibi kılınana delalet eder, böylesini Allah benimle göndermiş olduğu hidâyetten yararlandırır; yani hem öğrenir, hem öğretir. Temsilden biri de, buna iltifat etmeyen Allah'ın benimle gönderdiği hidâyeti hiç kabul etmeyen kimseye delalet eder".

Buhârî, İlm 20; Müslim, Fedail 15 (2282).

Yine aynı sahâbe (Ebu Musa) (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Benim misalimle Cenab-ı Hakk'ın benimle göndermiş bulunduğu şeyin misâli şu adamın misali gibidir: "Bir adam kendi kavmine gelip: "Ben gözlerimle düşman ordusunu gördüm, tehlikeyi haber veriyorum, tedbir alın!" der. Kavminden bir kısmı tavsiyesine uyup, geceleyin, telaşa düşmeden oradan uzaklaşır. Bir kısmı da bu haberciyi yalanlar ve yerinden ayrılmaz. Ancak sabahleyin ordu onları yakalar ve imha eder. İşte bu temsil bana itaat edip getirdiklerime uyanlarla, bana isyan edip Cenab-ı Hakk'tan getirdiklerimi tekzip edip yalanlayanları göstermektedir."

Buhârî, Rikak 26; Müslim, Fezâil 15, (2283).


İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Muhakkak ki, en güzel söz Allah'ın kitabıdır. En güzel yol da Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'in yoludur. İşlerin en kötüsü de dine aykırı olarak sonradan çıkarılanıdır. Size vâdedilen mutlaka yerine gelecektir. Siz Allah'ı aciz bırakamazsınız."

Buhârî, İ'tisam 2, Edeb 70.

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) validemiz anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kim şu dine uymayan bir şey uyduracak olursa, bu merduddur kabul edilmez"

Buhârî, İ'tisam 5, Büyü 60, Sulh 5; Müslim, Akdiye 18 (1718); Ebu Dâvud, Sünnet 6, (4606).

Bir rivayette de şöyle denmektedir: "Bizim sünnetimize uymayan bir amel işleyenin yaptığı amel de merduddur."

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), ruhsat ifade eden bir amelde bulunmuştu. Bazılarının bundan kaçındıklarını işitti. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir hutbe okudu: Âdeti vechile Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senâda bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Allah için söyleyin, bazıları benim yaptığım şeyi beğenmeyip, kaçınıyorlarmış, doğru mudur bu? Allah'a yeminle söylüyorum, ben Allah'ı onlardan çok daha iyi biliyorum. Allah'tan duyduğum korku da onların duyduklarından çok daha fazladır."

Buhârî, İ'tisam 5, Edeb 72; Müslim, Fedâil 127, (2356).

"Emanet kaybedilince kıyameti bekleyin." "Emanet nasıl kaybolur?" diye sordular. "İşler ehil olmayanlara teslim edilince" diye cevapladı."

Buhârî, Rikak 35, İlm 2.

İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdu: "Benden önce Allah'ın gönderdiği her peygamberin mutlaka ümmetinden havarîleri ve arkadaşları olmuştur. Bunlar onun sünnetiyle amel ederler emirlerini de yerine getirirlerdi. Sonra, bu peygamberlerin ardından öylesi kötülükler zuhûr etmişti ki, yapmadıklarını söyleyip, kendilerine emredilmeyeni de yapmışlardır. Kim bu güruhla eliyle mücahede ederse mü'mindir. Kim onunla diliyle mücahede ederse o da mü'mindir. Kim de onlarla kalbiyle mücahede ederse o da mü'mindir. Bunun gerisine, artık zerre miktar iman yoktur.

Müslim, İman 80, (50).

Kays İbnu Ebî Hâzım anlatıyor: "Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler şu âyeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in: "İnsanlar, zâlimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah'ın, hepsine ulaşacak umumî bir belâ göndermesi yakındır" dediğini işittik." Keza ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: "İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdâhale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumî bir belâ göndermesi yakındır" dediğini işittim.

Ebu Dâvud, Melâhim 17, (4338); Tirmizî, Tefsir, Mâide (3059), Fiten 8 (2169); İbnu Mâce, Fiten 20 (4005).

"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a kasem olsun, ya ma'rufu emreder ve münkerden de yasaklarsınız veya Allah'ın katından umumî bir belâ göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez."

Tirmizî, Fiten 9, (2170).

Hz. Enes İbnu Mâlik radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Batıl ve haksız yolda iken (münakaşa ve) yalanı bırakana cennetin kenarında bir köşk bina edilir. Haklı olduğu halde münakaşayı bırakan kimse için cennetin ortasında bir köşk bina edilir. Kim de ahlâkını güzelleştirirse ona cennetin en âla yerinde bir köşk bina edilir."

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kim bir dalâlete çağırır ve buna uyulursa, bu kimseye kendine uyanların günahının bir misli aynen gelir, onların günahından da bir şey eksilmez. Kim de bir hayra çağırır ve kendisine uyulursa, buna da kendine uyanların sevaplarının bir misli verilir, bu ona uyanların sevabından bir şey eksiltmez."

Ebu Cuhayfe anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kim bir hayrı başlatır ve kendinden sonra da onunla amel edilirse, bu kimse hem kendi amelinin ve hem de öbürlerinin amelinin sevabını -onların sevabını eksiltmeksizin- aynen alır. Kim de kötü bir iş işler ve kendinden sonra bunu başkaları da işlerse, bu kimseye hem kendi işinin günahı hem de onu takliden işleyenlerin günahı, onlarınkinden -bir eksiltme hasıl etmeden- aynen gelir."

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Dünyada bir şeye çağıran kimse, Kıyamet günü, bu çağrısına devam ettirilir, hatta bir kişi bir kişiyi çağırmış bile olsa."
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Resulullah (s.a.v): “Allah’ım Şam’ı bizim için mübarek kıl. Allah’ım Yemen’imizi bizim için mübarek kıl” diye buyurdu. Oradakilerden biri: “Ey Allah’ın Resulü: Irak’ımızı da söyle” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): “Orada zelzeleler ve fitneler çıkacaktır. Şeytanın ordusu da oradan hareketle ortaya çıkacaktır” buyurdu. (Buhari Fiten ve İstiska–Fethu’l Bari 16/56. Tirmizi’de sahih olduğu belirtilmiş ve Ahmet B. Hanbel rivayet etmiştir). ABD ordusunun Irak’ta yaptıklarını görüp de "işte şeytan orduları" dememek mümkün mü?

“Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şeylerden biri de, dalalete saplanmış yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden… bazı gruplar (Hak din olan İslam’dan saparak) müşriklere katılacaklardır. Kıyamete yakın zamanda deccallar türeyecektir. Bunların sayısı 30 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların kimi kendisini peygamber, (kimi de Mesih) zannedecektir… Ve lakin ümmetimden bir grup sürekli olarak Hak üzere olacaktır. Onlar Allah’ın yardımını göreceklerdir. Allah’ın emri (olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak’tan ayrılanlar onlara asla zarar veremeyecektir”(Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1 ; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9 ; )

Resulullah (sav) “Beytu`l Makdis`in imarı Yesrib`in harabıdır (yani Beyt’ul Makdis’in imarını müteakip Medine bölgesinin harap edilmesi sözkonusudur). Yesrib`in harabı, melhamenin (katliamların yoğun olduğu savaşların) çıkmasıdır. Melhame, İstanbul`un fethidir, İstanbul`un fethi Deccal`in çıkmasıdır!” buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz`ın) dizine vurdular ve: “Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi” buyurdular.” Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. [Yani Aleyhissalatu vesselam`ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (ra)`dir.]” (Ebu Davud, Sünen, Melahim 3, (4294)

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah anlatıyor. Allah Rasulü, sahabeleriyle otururken, birden bire “Ey Allahım, Şam’ımızı bize mübarek kıl, Yemen’imizi de…” diye dua etmeye başlar. Etrafındaki sahabe “Irak’ımıza da…” diye ekle istirham ederler. Efendimiz, onların taleplerini duymazlıktan gelerek aynı şekilde “Ey Allahım, Şam’ımızı bize mübarek kıl, Yemen’imizi de…” duasını tekrarlar. Sahabe, “Irak’ımızı da ilave et…” der. Üç–dört kez bu iş böyle tekrar eder. Rasulüllah (SAV) Irak’ı ilave etmez. Bir müddet durakladıktan sonra Allah Rasulü, “Hayır, oraya fitneler ve dünyayı sarsacak gelişmeler hakim olacak. Şeytan’ın orduları –Deccal’in askerleri– oradan ortaya çıkıp musallat olmaya kalkışacaktır” buyurdular.
(Buhari, Sahih, c. 2, İstiska, 28; c. 8, Fiten 16 ; Tirmizi, Sünen, Menakıb, 50–3949).

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah (ra) bu hadis–i şerifi sahabeye naklettiği esnada, birisi yanaşarak “Bu fitne nedir?” diye sorduğunda sahabelerin bilginlerinden İbn Ömer (ra) adama, “Anası doğurmayasıca, bu fitnenin ne olduğunu bilmiyor musun? (İslam’ı terk ederek müşriklerin, Hristiyanların ve Yahudilerin) dinlerine iltihak etmektir fitne…” buyurur
(Buhari, Sahih, c. 8, Fiten, 16).

İşte “nebevi işaret”ler, işte Irak, işte fitne, işte Şeytan’ın–Deccal’in askerleri, işte tercihler…
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Rasulullah (SAV) Efendimiz Şöyle buyurdu;
“Son zamanlarda birtakım kimseler çıkacak. Onlar, dünyayı dine karıştırırlar. Onlar, insanlara mülayim görünmek için koyun postunda çıkarlar. Konuşmalarını dinlersen baldan tatlıdır. Ama kalpleri kurtların kalpleri gibidir. Daima kötülük niyetindedirler. Allah-u Teala şöyle buyurur: Bunlar beni mi kandırıyorlar; yoksa Bana cesaretle karşı mı çıkıyorlar?. Zatıma yemin olsun ki; onlara öyle bir fitne salacağım ki; aralarında halim-selim olanlar dahi şaşıp kalacaklardır.”

***

Rasulullah (SAV) Efendimiz bir başka Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurdu;
“Ümmetim için en çok korktuğum, dili söz etmesini bilen ikiyüzlülerdir (…) Nefsimi kudret elinde tutan adına yemin ederim ki; başınıza yalancı emirler, facir vezirler, hain yardımcılar, zalim reisler, fasık hafızlar, cahil abidler gelmedikçe kıyamet kopmaz. Allah-u Teala onların üzerine çok zulmet gönderir. Burada anlatılanlar, Yahudiler gibi tehevvürle, acele ile sonunu düşünmeden zulme girerler. Bu halleri ile İslamiyeti parça parça kırparlar. Hatta, ‘Allah Allah’ diyen kalmaz.”

***

Ebu Hureyre(RA), Rasulullah (SAV) Efendimizin bir gün şöyle sorduğunu anlattı:
“Kıyamet günü ümmetimin iflasa gideni kimdir bilir misiniz?”
Ashab şöyle dedi:
“Ya Resulallah, bize göre müflis, parası ve eşyası olmayandır.”
Bunun üzerine Rasulullah (SAV) fendimiz şöyle buyurdu:
“Ümmetimin kıyamet günü iflasa gideni şudur; Oraya gelirken namazı ile orucu ile gelmiştir. Ancak, şuna sövmüş, şuna iftira atmış, şunun malını yemiş, şunun kanını haksız yere akıtmış, bir başkasını dövmüştür.”

***

Son olarak bir Ayet-i Kerime;
“Galiba insan, önündeki kıyamet gününü hiçe saymaya bakıyor.” (Kıyamet75/5).

Yeni Mesaj gazetesinden alıntı
 

MüHüRLü_KaLP

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2008
Mesajlar
81
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Web Sitesi
www.dinimizislam.com
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM ONLAR BU DÜNYADA IRAKLILARA ZULÜM YAPIYORLAR AMA ÖBÜR DÜNYADADA KENDİLERİ ZULÜM GÖRECEKLER ALLAH BİLDİĞİ GİBİ YAPSIn
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM ONLAR BU DÜNYADA IRAKLILARA ZULÜM YAPIYORLAR AMA ÖBÜR DÜNYADADA KENDİLERİ ZULÜM GÖRECEKLER ALLAH BİLDİĞİ GİBİ YAPSIn

Sizden de Allah razı olsun...amin
onlar sadece Iraklılara değil hepimize bunu yapmak için yola çıktılar bu sadece bir başlangıçtır.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İslamda ittifak biçimi

İslamda ittifak biçimi

ahirzaman bu ,koyun postosuna bürünmüş çakallar burnunu çoktan göstermişlerdir
dalalete saplanıp, ehli kitaba iltihak ediyormuşçasına Müslümanları da ehli kitabla diyaloğa/ittifaka çağırmışlardır...

Peygamberimiz (sav) bunları haber verdi, yukarda yazdığım hadislerde..

İslam topraklarında yaşayan, Müslümanlara düşmanlık besleyip komplocu papazlara Alemlere rahmet Hz Muhammed, bir mektup yazarak (muhtemelen Hicri 8-9. yıllarında) İslam’a çağırmıştır. Metni bugüne kadar ulaşan mektup şöyledir: “Allah’ın elçisi Muhammed’den, Necran papazlarına: İbrahim, İshak, Ya’kub’un Allah’ının adıyla! Gerçekten de ben sizi yaratıklara tapmaktan, Allah’ın kulluk ve ibadetine davet ediyorum ve yine sizi yaratıklarla olan ittifak anlaşmalarının ötesinde, Allah ile ittifak etmeye çağırıyorum. Bu duruma göre şayet reddedecek olursanız, cizye gelir; şayet cizyeyi de reddedecek olursanız, size savaş açarım. V’es-selam.”. (el-Vesaik, No: 93; Hamidullah, I, 619; Beyhaki’den aktaran İbn Kesir, IV, 1268)
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
47
selamun aleyküm kardeşim
 

''levent''

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2008
Mesajlar
637
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
allah filistinli ve irakli ve diger zulum goren tum islam diyarlarini korusun.go home yanke!!!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt