Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sevgilim ölüm kucakla ruhumu... (1 Kullanıcı)

berra1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Nis 2008
Mesajlar
46
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İnsanoğlunun fıtratından mıdır nedir, her gün başkalarının ölümüne şahit olduğu halde her nedense, çok uzakmış gibi bir zanla ölümü kendine yakıştıramaz Oysaki yemin edildiğinde keffaret gerektirmeyen tek gerçeğin ölüm olduğunu bildiğimiz halde, arkadaş ortamlarında ölüm söz konusu olduğunda, ustaca bir tavırla konuyu değiştirme yoluna gideriz

Eskiden, kabirleri camilerin yada evlerin önlerine yaparlardı ki insanlar gelip geçtikçe ölümü hatırlasınlar Şimdi yüksek yüksek mezarlık duvarları iyice unutturdu bize ölümü Her gün minarelerden duyulan yanık sâdâlar ve ekranlarda izlediğimiz ölüm haberlerini öyle kanıksamışız ki sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi bir tavrın içindeyiz

Oysa ruhları mahfuz olan kutsiler, ebedi ölümsüzlüğe geçiş olan ölümü her daim terennüm etmişler ve ruhlarının nurani vasıflarla donatılmaları nedeniyle bedenlerini, sadece Allah’a ulaşmak için zaruri ve geçici bir araç olarak görmüşlerdir

Onlara göre ölüm, her zaman unutulmayan bir gerçek ve sonsuz bir yolculuğun habercisi olmuştur Öyle bir yolculuk ki ölümsüzlükle donatılan ruhun, belli bir süre hapsedildiği ten kafesinden sıyrılıp adeta sonsuzluk yurduna yürümesidir Hani demişti ya Mevlânâ “ruh gurbette, asli vatanını arzular” diye

Yine bir Allah dostu şöyle demiş; “ârif ölümü dost, rahatlığı da düşman görür Allah-u Teâlâ’yı devamlı hatırlamayı en büyük saadet bilir Başının üstünde dolaşan ölümü düşünerek son yolculuğu için hazırlığını tam yapar

Ölümü bir felaket olarak görenlere ise büyük mutasavvıf İmam-ı Rabbani Hazretleri ne güzel söylemiş; “Ölmek felaket değildir, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felakettir”

Gelin şimdi de Asr-ı Saadet’e bir lahzâ uzanalım ve O kutlu sahabenin bu konudaki haleti ruhiyesine bakalım

Ağlıyordu Ebu Hureyre (ra), inci inci dökülmüştü de sakalını ıslatmıştı billur gözyaşları, o mübarek sahabenin Vefatının yaklaştığını hissediyordu: “Kardeşlerim, öyle bir sefere çıkıyorum ki yol çok uzak, azık az, yakînim zaif, bir de sırat üzerinden geçerken cehenneme düşmek korkusu var” diyordu

Ebu Zerr (ra) de şöyle diyordu: “Ey ölüm, haydi tez gel! Canım Rabbine kavuşmak sevgisiyle çırpınmaktadır”

Selam olsun, ölümü bir sevgili gibi kucaklayanlara…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt