Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

« Senin FATIMA'N Var Mı? » (1 Kullanıcı)

Sefine-i Hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
987
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Bu büyük kadına sarılıp onun değerlerine sahip çıktığımız müddetçe pusulamız hiç şaşmayacaktır. Allah bizleri gerçek Fatıma taraftarları olmayı ve onun şefaatine nail olmayı nasip etsin.

ES SELAMUN ALEYKÜM GÖNLÜ GÜZEL GÜL KARDEŞİM.OKURKEN GÖZLERİM DOLDU.ONUN GİBİ OLABİLİR MİYİZ?,ONUN TARAFINDANIM DİYİP TARAFTARI OLMAYI HAKKIYLA BECEREBİLİYOR MUYUM ACABA DİYE KENDİMİ SORGULAMAKTAN ALAMADIM.ALLAH C.C. EBEDEN RAZI OLSUN SENDEN VE SEVABINI KAT KAT EKLESİN HANENE İNŞAALLAH.O BÜYÜK İNSANLARIN ŞEFAATLERİNE KAVUŞTURSUN RAB'BİM C.C.BİZLERİ.ONLARIN TARAFTARI OLMA YOLUNDA MUVAFFAK KILSIN İNŞAALLAH.DAİMİ DUALARIMLA BİRLİKTE,YÜREĞİMDESİN CAN KARDEŞİM.RAB'BİM E C.C EMANETSİN.SELAM VE SEVGİ İLE.BAKİ MUHABBETLERE...B)​
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Selamünaleyküm...kalbi güzel kardeşim B) ALLAH c.c. razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşım ...
ALLAH c.c. emanet olun...selam ve dua ile...selametle İNŞALLAH...

Hz. Fatıma'nın (a.s) Çeyizi
Peygamber (s.a.a), Fatıma (a.s)’ı, Hz. Ali (a.s)’la evlendirmeye karar verince, Hz. Fatıma'ya çeyiz almak için Hz. Ali’den zırhını satmasını istedi. Hz. Ali (a.s) da zırhını çarşıya götürüp sattı ve parasını Peygamber (s.a.a)’in huzuruna takdim etti. Resulullah (s.a.a) de o parayı ashaptan bir kaçına vererek Fatıma’nın evine ve kendisine gerekli olan eşyaların almasını emretti. O parayla satın alınan eşyalar şunlardan ibaretti:

1- Yedi dirhemlik beyaz bir gömlek.

2- Dört dirhemlik büyük bir baş örtüsü.

3- Hayber malı siyah bir elbise.

4- Hurma lifinden örülen bir yatak tahtı.

5- Biri koyun yünü, diğeri de hurma lifiyle doldurulmuş olan ketenden iki adet döşek.

6- İçi ezhar ismindeki bitki ile doldurulmuş olan koyun derisinden dört adet yastık.

7- Bir adet hasır-ı hicri.

8- Bir adet el değirmeni.

9- Bir bakır kap.

10- Su içmek için deriden yapılan bir kırba.

11- Elbise yıkamak için bir leğen.

12-Süt için bir adet kâse.

13- Bir su kabı.

14- Bir yün perde.

15- Bir ibrik.

16- Bir çömlek maşrapa.

17- Sergi olarak kullanılan bir adet deri.

18- İki çömlek testi.

19- Bir aba (Kufe dokunmalı bir çarşaf).

Ashap bu eşyaları alıp Peygamber (s.a.a)’in evine getirdi. Peygamber (s.a.a) mübarek elleriyle onları alıp bakıyor ve “Mübarek olsun” diyordu. (Bir rivayete göre de, çeyiz eşyalarını Resulıllah’ın yanına getirdiklerinde Hazret'in gözlerinden yaşlar aktı ve başını göğe doğru kaldırıp şöyle dedi: “Allah’ım bu evliliği, kaplarının çoğu çömlekten olan kimselere mübarek eyle.”(1)

ALINTI
 

anayüregi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Nis 2008
Mesajlar
36
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
Selamün aleyküm islamiyet ailesi ve aliye_aliye kardesim, cok kiymetli yazilarin icin ALLAHim senden bin kat razi olsun.

Ögretmen isen, hafiz isen, ben senin ögrencin olabilseydim, gurur ve huzur ve sefkat hissederdim.
SEN anlatmasini bilen, ögrencinin anlayabilecegi sekilde anlatan aliye_aliye`sin.

Ellerine saglik, düsüncelerine saglik, ALLAHim bu sekil bilgilerle islamiyeti en güzel sekilde ögrenebilmeme imkani verdigi icin, senden ve senin gibi yararli bilgiler verenlerden ALLAH razi olsun.

Allahim mekanlarimiza, nur yagdirsin, huzur, bereket yagdirsin, güler yüz tatli dil nasip etsin.
Allahim gecim SIKINtisindan koru ve borclardan kurtar bizi yarabbim. Helal nasip eyle be haramdan uzak tut Allahim.
Mekanlarimizi her türlü kötülükten, beladan, kazadan, giybetten, hastaliktan, düsmanliktan koru YARABBIM. Kötü niyetli kullarinin yüregini nurlandirki, kötülük yerine sadece iyilik düsünüp yapsinlar.

Allahim, sana sükürler olsun.

Degerli Kardeslerim, selam ve duamla, hayirli günler, tuttugunuz altin olsun, ALLAHa emanet olun.

:H:H​
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Selamünaleyküm Aliye kardeşim. İzninizle size bir şey sormak istiyorum.
Ahirette kimin şefaat etme hakkı vardır. Bununla ilgili bir bilgi kesin bir bilgi varmı.
Efendimiz, Hz. Fatıma annemiz, KUR'ANı AZİMÜŞŞAN, Veysel KARANİ yani bunların dışında kimlerin şefaat etme hakkı var.
Bazı forumlarda görüyorum ALLAH şefaatlerine nail eylesin diye DUA ediliyor.
kesin bir bilgi derken ben bu konuad bir bilgiye sahip değilim de ondan yanlış anlamayınız lütfen...
Bu yüzden sordum diğerleri kimler hiç bir bilgim yok bu konuda...

ALLAH razı olsun kardeşim...
ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamünaleyküm Aliye kardeşim. İzninizle size bir şey sormak istiyorum.
Ahirette kimin şefaat etme hakkı vardır. Bununla ilgili bir bilgi kesin bir bilgi varmı.
Efendimiz, Hz. Fatıma annemiz, KUR'ANı AZİMÜŞŞAN, Veysel KARANİ yani bunların dışında kimlerin şefaat etme hakkı var.
Bazı forumlarda görüyorum ALLAH şefaatlerine nail eylesin diye DUA ediliyor.
kesin bir bilgi derken ben bu konuad bir bilgiye sahip değilim de ondan yanlış anlamayınız lütfen...
Bu yüzden sordum diğerleri kimler hiç bir bilgim yok bu konuda...

ALLAH razı olsun kardeşim...
ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...


Ve aleyküm selam muhterem hocam…

En büyük şefaatçi Efendimiz (s.a.v)’dir...Çünkü diğer Nebiler, şefaat haklarını bu dünyada kullanmışlar, sadece Efendimiz (s.a.v), bu hakkını ahirette büyük günahları olanlar için kullanacaktır.. Bunun dışında, şehitler, alimler, hafızlar şefaat edecekler inşallah Allah c.c’nin izniyle.. Bir de şu var, bir sohbette dinlemiştim, muhterem hocam.. Dünyada iken birbirleriyle dost olanlar, arkadaşlar da ahirette birbirlerine şefaat edebilirler.. Örneğin, bir insan amelleri ve ibadetleri neticesinde cenneti hak etmiştir.. Şefaate nail olamayan bir arkadaşı için Rabbinden şefaat dileyebilir..Bunun için ön şart, şefaat edecek kişinin önce Efendimiz (s.a.v)’in şefaatine nail olması gerekir.. Peygamberimizin şefaat edeceği bir kişi, şefaate nail olamamış olan dostlarına, yakınlarına şefaat edebilecek Rahman c.c izin verirse.. Yani aslolan, öncelikle Efendimiz (s.a.v)’in şefaatine mazhar olmaktır inşallah..

Est. Muhterem hocam, yanlış anlamadım, müsterih olun. Benim şefaat konusunda bildiklerim bunlar. İnşallah yardımcı olabilmişimdir acizane.. Sorularla İslamiyet bölümünden de kaynaklara dayalı bilgiler edinebilirsiniz inşallah hocam. Rahman c.c sizden de ebeden ve daimen razı ve memnun olsun, hizmetlerinizin ecrini en hayırlısıyla bahşeylesin inşallah..Rabbimize emanet olunuz..Gününüz hayırlı ve bereketli olsun..Selam ve dua ile inşallah.


 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hz. Resulullah (sav)’ın vefatı üzerine Hz. Fatıma (as)’nın söylediği bir şiir:






Ey Resul öyle debdebe ve karışıklık zuhur etti ki senden sonra;

Sen olsaydın keder çoğalmazdı.

Toprağın yağmuru kaybetmesi gibi biz seni kaybettik.

Kavmin bozguna uğradı (karıştı) onları kontrol et ve kaybolma.
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Esselamun aleyküm canım kardeşim Aliyeciğim
Harika bir paylaşımdı.Allah her daim sizi razı olduğu kullardan eylesin inşaallah.
Hz Fatımamızı örnek alırsak sizinde zikrettiğinz gibi yaşayan bir Kuran oluruz inşaallah.
Rabbim yolunda gitmeye vesile olacak kişilerden ayırmasın.
Baki selam ve dua ile....B):H
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,767
Tepki puanı
1,044
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
495m98apwxdih35hb1.gif




Fatıma’yı örnek almak, rehber seçmek kolay değildir. Onun taraftarı, takipçisi olabilmek için,

ilk önce onu tanımak gerekir. Zira tanımadığımız bir Fatıma’yı sevmek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Onu bir evlat, bir eş, bir ana ve bir mümine olarak tanıyıp idrak etmek ve yaşamımıza geçirmek gerekir.



495m98apwxdih35hb1.gif

SELAMÜN ALEYKÜM

Fatıma olabilmek mümkün mü???
O'nun tırnağı olabilmek mümkün mü???
Öyle bir mümin'e olabilmek mümkün mü???

Bizler nefislerimizi köreltmedikçe,ailemizi ,eşimizi dostumuzu karşılıksız sevmedikçe ,ibadetlerimize önem vermedikçe ,hayatı KURAN KERİM gibi yaşamadıkça , Fatıma gibi olmak için çabalamadıkça mümkün olabilir mi?

Çok değerli kardeşim,,
Ellerinize,gönlünüze sağlık
Bizlerin okusun diye harcadığınız o zaman ve emek için Allah Razı olsun..Hakkınızı helal ediniz..yazılarınıza cevap veremesem de okuduğumu ve almam gerekeni aldığımı bilin....

Allah (c.c.) razı olsun sizden..İnşallah bu gayretleriniz gönlünüzdekilerin olması için bir dua misali Rabbim'e ulaşır ve dualarınız kabul olur..
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ALLAH Razı olsun Aliye kardeşim. Çok faydalı oldu. Emeğinize sağlık.
ALLAHım Efendimiz (sas)'in şefaatlerine nail eylesin cümlemizi inşaallah...

ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hz. Fatıma’nın çocuk eğitim yöntemleri


Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin onca çabaya rağmen halâ çözemedikleri önemli konuların başında eğitim ve eğitim yöntemleri gelmektedir.

Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır?

Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir?

Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır?

Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?

İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (s.a.v) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt' ine -s- öğretmiştir.

Her insanın karakteristik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaşken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitime adapte olacak bir yapı arz ettiğini hatırlatmak istemektedirler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.

Annenin güçlü elleri mucizemsi bir yetenekle çocuğu istediği biçime sokar; bir hammaddeden istediği heykeli yontan bir heykeltıraştır anne. Gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlık yoluna yönelten unsur annedir, her insanın bir "anne"nin öğrencisi olduğu asla unutulmamalıdır.

Fatıma-ı Zehra (a.s.) babası Resulullah’dan (s.a.a.) aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.

Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki "varlığının nuru toprak âleminden göklerin ötesine, mülk âleminden melekut-i âlâ' nın ötesine yansımakta"dır.

Evet, Zehra-ı Merziyye selamullah aleyha' nın yetiştirdiği evlatlar insanlık tarihinin nadide çiçekleri, emsalsiz güzideleridirler; yiğit, dürüst, korkusuz ve kelimenin tam anlamıyla "mükemmel insan"lardırlar.

İslam’ın bu büyük kadınının çocuk yetiştirme hususunda kullandığı yöntemler bugün en ciddi eğitim merkezlerinde, muhtelif din ve görüşlere mensup pedagog ve eğitim uzmanlarınca incelenmekte olup en sağlıklı yöntemler olarak tavsiye edilmektedir.

Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

Resulullah’ın (s.a.a.) kızı Fatımâ (a.s.) ölümünden sonra bile çocuklarını düşünmekten kendisini alamamış ve ölüm döşeğinde Hz. Ali' ye (a.s.) "çocuklarımı annesiz bırakma, benden sonra kız kardeşimin kızıyla evlen, o benim çocuklarıma karşı tıpkı benim gibi şefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için fevkalâde bir basiret ve ileri görüşlülük örneği sergilemiştir.

Keza, Hz. Resulullah' ın (s.a.a.) vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları Hz. Fâtıma' yı (a.s.) pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?" dediği bilinmektedir.

Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.

Çocuklarla oynamak;

Hz. Fatıma' nın (a.s.) yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan' la -s- oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır:

Hasan' ım! Baban gibi ol sen de

Büyü de, babana benze

Hakkı kurtar boynundaki urgandan

Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman

O' dur bize bütün nimetleri bağışlayan

Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"

RAMAZAN BALCI

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
ALLAH Razı olsun Aliye kardeşim. Çok faydalı oldu. Emeğinize sağlık.
ALLAHım Efendimiz (sas)'in şefaatlerine nail eylesin cümlemizi inşaallah...

ALLAHa emanet olunuz...
selam ve dua ile...

[FONT=&quot]Allah c.c sizden de razı olsun muhterem hocam. Amin dualarınıza inşallah..
[/FONT] [FONT=&quot]Faydalı olduğuna sevindim.. Rabbimize emanet olunuz.
[/FONT] [FONT=&quot]Selam ve dua ile..Hayırlı ve bereketli akşamlar olsun inşallah.
[/FONT]
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamün Aleyküm Aliye Kardeşim...ismi Bana Verilen Yüce Insan Fatima Anamizin Güzel Huylarinin Kaçi Bizde Var Acaba ..yazilari Defalarca Okudum...lafa Gelince Hepimiz şöyleyiz Böyleyiz Derizde Acaba Kaç Kişi Vardir Bu Güzel Vasiflari Taşiyan Taşiyabilen...uygulayabilen...gerçekçi Olursak Kaç Kiz Vardir Günümüzde Evleneceği Eşte Maddiat Aramayan.....rabbim Inşallah Bize Onun Yolundan Gitmeyi Nasip Eder....emeğine Sağlik çok Güzeldi..tekrar Fatima Anamizi Bize Anlama Firsati Sundun....rabbime Emanet Ol..hayirli Günler

Ve aleyküm selam İsmi güzel kardeşim.

Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yazdıklarınıza harfiyyen katılıyorum..Allah c.c razı olsun sizden de daimen inşallah.. Yüce bir değer olan Hz. Fatıma annemizi her daim hatırlatabilmek ve ondaki ulvi vasıflara belki tamamıyle olmasa da, en azından onu rehber ve yoldaş edinmekle, Allah c.c’ye götüren bir kılavuz olarak kabul edip, elden geldiğince onun gibi olmaya çalışmakla mükellefiz aslında bizler.. Müslüman bir bayanın en güzel ve en üstün örneği O’dur.. O, dünyayı değil, hep ahireti istemiş, dünyayı amaç değil, araç kabul etmiş.. Rabbimiz c.c, cümlemizi o mübarek hanımın şefaatine nail eylesin.. Onun samimi taraftarları ve öğrencileri olmayı nasip eylesin inşallah.. Güzel kardeşim.. İsminiz de öyle güzel ki.. Ne mutlu size..Bu güzel ismi taşıdığınız için çok şanslısınız.. Bu ismi, çok seviyorum… Rabbimiz c.c, o mübarek hanımın şefaatine sizi nail eylesin inşallah ismi güzel kardeşim..Rahman’a emanetsiniz..Selam ve baki dua ile inşallah..B)B)[FONT=&quot][/FONT]

 

seyasla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Haz 2007
Mesajlar
223
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hz. Fatıma’nın çocuk eğitim yöntemleri




Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin onca çabaya rağmen halâ çözemedikleri önemli konuların başında eğitim ve eğitim yöntemleri gelmektedir.

Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır?

Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir?

Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır?

Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?

İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (s.a.v) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt' ine -s- öğretmiştir.

Her insanın karakteristik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaşken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitime adapte olacak bir yapı arz ettiğini hatırlatmak istemektedirler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.

Annenin güçlü elleri mucizemsi bir yetenekle çocuğu istediği biçime sokar; bir hammaddeden istediği heykeli yontan bir heykeltıraştır anne. Gelecekte saadet yoluna veya bedbahtlık yoluna yönelten unsur annedir, her insanın bir "anne"nin öğrencisi olduğu asla unutulmamalıdır.

Fatıma-ı Zehra (a.s.) babası Resulullah’dan (s.a.a.) aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.

Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki "varlığının nuru toprak âleminden göklerin ötesine, mülk âleminden melekut-i âlâ' nın ötesine yansımakta"dır.

Evet, Zehra-ı Merziyye selamullah aleyha' nın yetiştirdiği evlatlar insanlık tarihinin nadide çiçekleri, emsalsiz güzideleridirler; yiğit, dürüst, korkusuz ve kelimenin tam anlamıyla "mükemmel insan"lardırlar.

İslam’ın bu büyük kadınının çocuk yetiştirme hususunda kullandığı yöntemler bugün en ciddi eğitim merkezlerinde, muhtelif din ve görüşlere mensup pedagog ve eğitim uzmanlarınca incelenmekte olup en sağlıklı yöntemler olarak tavsiye edilmektedir.

Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

Resulullah’ın (s.a.a.) kızı Fatımâ (a.s.) ölümünden sonra bile çocuklarını düşünmekten kendisini alamamış ve ölüm döşeğinde Hz. Ali' ye (a.s.) "çocuklarımı annesiz bırakma, benden sonra kız kardeşimin kızıyla evlen, o benim çocuklarıma karşı tıpkı benim gibi şefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için fevkalâde bir basiret ve ileri görüşlülük örneği sergilemiştir.

Keza, Hz. Resulullah' ın (s.a.a.) vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları Hz. Fâtıma' yı (a.s.) pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?" dediği bilinmektedir.

Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.

Çocuklarla oynamak;

Hz. Fatıma' nın (a.s.) yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan' la -s- oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır:

Hasan' ım! Baban gibi ol sen de

Büyü de, babana benze

Hakkı kurtar boynundaki urgandan

Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman

O' dur bize bütün nimetleri bağışlayan

Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"

RAMAZAN BALCI

s.a. çok güzelmiş allah razı olsun
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hz. Fatıma (a.s)'ın Cihadı



Hz. Fatıma (a.s), İslâm ile cahiliye arasındaki savaşın en şiddetli, en keskin zamanında dünyaya geldi. O, gözlerini dünyaya açtığı sırada, Müslümanlar, zorba putperestliğe karşı verdikleri cihadın en ağır koşullarını yaşıyorlardı. Kureyş, Resulullah'a (s.a.a) ve tüm Haşimoğulları boyuna abluka uyguluyordu. Peygamberimiz (s.a.a), Ebu Talip ve Hz. Ali (k.v) gibi bazı yakın akrabaları ve cihadın fedakâr fertlerinden biri olan eşi ve tertemiz kızıyla birlikte abluka altındaki vadiye girdi. Kureyşliler onları üç yıl boyunca "Ebu Talib Vadisi" denilen bu yerde kuşatma altında tuttu. Onları bütün temel ihtiyaçlardan yoksun bıraktılar. İşte Hz. Fatımatüz- Zehra (a.s) çocukluğunun başlarında bu dayanılmaz kuşatmayı, acı veren yoksunluğu ve bu ağır yaşam koşullarını yaşadı. Bunları yaşarken hakkı savundu, ilkeler uğruna fedakârlık göstermenin görkemli bir örneğini sergiledi.

Ağır ve dayanılmaz kuşatma yılları geride kaldı. Hz. Resulullah (s.a.a) bu süreçten zaferle çıktı. Aynı yıl içinde Hz. Hatice vefat etti. Yine aynı yıl içinde Peygamber'in amcası, davetin hamisi ve İslâm'ın yardımcısı Ebu Talib de vefat etti. Hz. Resul (s.a.a) en sevdiği ve en aziz bildiği insanları yitirdikten sonra, gönlü hüzün ve kederin mekânı oldu.

Böylece Hz. Fatıma (a.s), annesinin şefkatini doyasıya hissetmeden, kendisini babasıyla acıları ve zorlukları paylaşır buldu. Amcası ve hamisi öldükten sonra, Kureyş, bütün kinini Resulullah'a (s.a.a) kustu. Ona bu güne kadar yapmadığı eziyetleri yaptı. Hz. Fatımatüz- Zehra (a.s), kendi gözleriyle Kureyş'in beyinsizlerinin ve azgın çapulcularının Hz. Resul'e (s.a.a) yaptıkları eziyetleri ve işkenceleri, hakaretleri görüyordu. Oysa Hz. Peygamber (s.a.a) onları karanlıklardan aydınlığa, nura çıkarmak istiyordu. Bu arada bu tür muamelelere maruz kalan Hz. Peygamber (s.a.a) Fatıma'nın (a.s) acılarını hafifletmeye ve onu direnmeye teşvik ediyordu:

Ağlama, kızım. Allah senin babanı koruyacak ve onu din ve risalet düşmanlarına karşı muzaffer kılacaktır.[1]

Böylece Hz. Peygamber (s.a.a) kızına yüksek bir cihat ruhunu aşılıyordu, kalbini sabır ve zafere güven duygusuyla dolduruyordu.



1237431781171751261569919624611917247725.jpg






Hz. Fatıma (a.s), babasının Medine'ye hicret etmesinden sonra, Kureyş'in kibrini ve gururunu hiçe sayan amcasının oğlu Ali b. Ebu Talib ile birlikte Mekke'nin korkulu atmosferinden hicret etti. Ali, onca yolu yaya yürüyerek kat ettiği için ayakları şişmiş bir hâlde "Kuba" da Resulullah'a yetişti.

Babası kutlu İslâm devletinin temellerini attıktan sonra Fatıma (a.s) kocasının Medine'deki mütevazi evine taşındı. Allah yolunda cihadın ve mücadele hayatının zorluklarına sabretme noktasında eşine yardımcı oldu. Bu hâliyle o, eşsiz bir aile örneği sergiliyordu. Hz. Zehra (a.s) hakkı savunma ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) vasiyetini müdafaa etme hususunda meşakkatli ve belirgin bir rol oynadı. Çünkü Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra yiğit bir mücadeleci olarak Ali'nin yanında yer aldı. İmam Ali'nin hayatının en zor zamanlarında sergilediği bu tavrıyla, Ali'nin (a.s) hayatının iç cephesinin sağlam olduğunu, zayıflık göstermediğini herkese sergilemiş oldu. Ama Fatıma (a.s) ortamı değerlendirmeyi, gerekli olan tavrı belirlemeyi lideri ve eşi Hz. Ali'ye bırakıyordu. Hz. Ali (a.s) kararlaştırıyor, plânlıyor ve emrediyordu ve Zehra (a.s) onun emirlerine itaat ediyordu.

Hz. Fatıma (a.s) her cumartesi sabahı şehitlerin kabirlerinin başına geliyor, onlara rahmet ve bağışlanma diliyordu. Haftaya başlarken gerçekleştirdiği bu davranış, onun (a.s) cihada ve şehitliğe verdiği önemi sergiliyordu. Cihatla başlayan, cihada dayanan ve en sonunda şehitlikle taçlanan fedakârlıklarla noktalanan pratik hayatının bir yansımasıydı.[2]

----------------------------------------------------

[1]- Sîretu'l-Mustafa, s.205; Tarih-i Taberî, 1/426

[2]- Fatımatü'z-Zehra Vitrun Fî Gamed adlı eserin mukaddimesi, Seyyid Musa Sadr



 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleyküm aliye kardeşim.
Gözyaşları içersinde beğeniyle okudum canım benim..Rabbim Fatıma anamız gibi olmayı ve Onun şefaatine nail olmayı nasip etsin Bizlere inşallah.Amin..
Allah razı olsun.emeğine sağlık.Tavsiye ettiğin kitaplarıda en kısa zamanda alacağım inşallah.Allah'a emanet olun güzel kardeşim


Ve aleyküm selam güzel ablacım.

Allahü Teala sizden de iki cihanda razı ve hoşnut olsun inşallah.. Okuyacağınız için çok mutlu oldum ablam.. Sağolunuz, çok teşekkür ederim.. Beğendiğinize sevindim ablacım.. Her birimize ibret olacak, kocaman bir yüreğin, örnek hayatı ve mücadelesi.. O mübarek hanımı bize sevdirene hamd olsun, O’nu rehber edindirene hamdü senalar olsun.. Rabbimiz c.c Seyyidetün Nisa validemizin yolundan ayırmasın..Acizane bizleri, şefaatini hak edenlerden kılsın inşallah..

Selam ve baki dualarım ile En Emin olan Rabbimize emanetimsiniz inşallah ablacım.. Dualardasınız inşallah.. Hayırlı ve bereketli akşamlar dilerim.B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Hangimiz Daha Sevgili?
Bir defasında Hz. Ali ile Hz. Fâtıma karşılıklı sohbet ediyorlardı. Birbirlerine iltifatlarda bulunuyor ve: "Hangimiz Allah'ın Rasûlü'ne daha sevgilidir? Kızı mı? Damadı mı?" diye konuşuyorlar ve tatlı tatlı gülüyorlardı. Tam bu sırada Resûl-i Ekrem (s.a.) yanlarına çıkageldi. Onları neşeli görünce pek sevindi. Babacığına çok düşkün olan Hz. Fâtıma (r.anhâ) gülümseyerek: "Babacığım. Ali ile sizin yanınızda hangimizin daha sevimli olduğumuz üzerinde konuşuyorduk." dedi. Bunun üzerine Rahmet Peygamberi Efendimiz hem kızına hem de damadına beslediği derin sevgiyi şöyle ifade etti: "Kızım sen, babanın evlâdına olan tabii sevgisinden dolayı bana Ali'den daha sevgilisin. Fakat Ali de benim gözümde senden daha kıymetli ve daha çok izzet sahibidir." buyurdu. Her ikisini de değişik yönlerden sevdiğini duyurdu. Her fırsatta Onların aralarındaki muhabbetin artmasına gayret etti.
Hz. Ali (r.a.) ilim şehrinin kapısı, harb meydanlarının korkusuz arslanı, âlim, mücâhid bir yiğit!.. Hz. Fâtıma'da Rasûlullah'ın ciğerpâresi, pırlantası ve nur parçası, kendi dünyasının hanımefendisi bir bahtiyar!.. Hz. Âişe (r.anhâ) annemizin bildirdiğine göre insanlardan Rasûlullah (s.a.)'e en sevgili olan Hz. Fâtıma idi. İçeri girdiğinde Efendimiz ayağa kalkar ve yerine oturturdu. Bir sefere çıkarken veya seferden döndüklerinde önce mescide girer, iki rekat namaz kılar ve sonra sevgili kızına uğrardı. Onunla bir müddet sohbet ederdi.
Hz. Fâtıma (r.anhâ) da babacığını çok seviyordu. Onu gölge gibi takib etmek istiyordu. Uhud savaşında babacığının yaralandığını duyunca bütün tehlikeleri göze alarak yanına vardı. Yanağına doğru akan kanı temizledi ve kül bastırarak durdurdu. Yarasını tedavi etmeye çalıştı.
Hz. Ali (r.a.) ile Hz. Fâtıma (r.anhâ)'nın dünya evleri üstün ahlâkî meziyyetlerle donatılmıştı. Nurlu Neslin devamını sağlayan, bu evlilikte iltifat, saygı, edeb, iffet ve kıymet bilme önde gelen meziyyetlerdendi. Birbirlerinin fikir ve düşüncesine çok değer verirlerdi. Görüş ayrılığı olsa dahi müşterek bir noktada birleşirlerdi. Dâvâ şuûruna sahib, samimi, sıcak bir aile kurmuşlardı. Bir muhabbet ocağı olmuştu onların birlikteliği. Öylesine bir muhabbetle birbirine bağlanmışlardı ki, gel-geç sevdalar onlara tesir edemedi. Ebedî hayatı kazanmak ve Allah'ın rızasına erebilmek onlar için her şeyden önce gelirdi. Kendileri yemez, ihtiyaç sahiplerine yedirirlerdi. Kapısına gelen fakiri reddetmezlerdi. Kendileri muhtaç oldukları halde başkalarına verirlerdi. Onların bu güzelliklerini, cömertliklerini ve îsâr halindeki davranışlarını Allah Teâlâ Kitâb-ı Kerîminde övmüştü. Şöyle ki:
"Hz. Ali ile Hz. Fâtıma'nın nâfile oruç tuttukları bir akşam vakti kapılarına bir fakir gelir. "Allah için" diyerek birşeyler ister. Onlar da kendileri için hazırladıkları iftarlıkları olduğu gibi fakire verirler. Peşpeşe üç gün aynı vakitte akşam ezanı okunacağı zaman değişik kılık ve kıyafette yoksul, garib birileri kapılarına gelir; "Allah için" diyerek dilekte bulunur. Hz. Ali ile Hz. Fâtıma (r.anhûm) birlike hazırladıkları iftarlıkları olduğu gibi bu yabancı garib kimseye verirler. Kendileri üç gün birşey yemeden peşpeşe su ile oruç tutarlar. Onların bu güzel hali, gönüllerindeki engin infak şuuru Allah Teâlâ'nın hoşuna gider ve şu âyet-i celîle ile methü senâ edilirler. Meâlen:
"İyiler şüphesiz (güzel kokulu ve serin) kâfur katılmış bir kadehten içerler. Bu Allah'ın has kullarının içtikleri ve akıttıkça akıttıkları bir pınardır. O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler. Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne bir teşekkür bekliyoruz. Biz çetin ve belalı bir günde Rabbimizden (O'nun azabına uğramaktan) korkarız." (derler)" (İnsan Sûresi; 5 - 10)
Vahiy tamamlandığında İki Cihan Güneşi Efendimiz bu müjdeyi kızına ve damadına bildirdi. Her ikisi de sevinçlerinden üç günlük açlığın verdiği sıkıntıyı bir anda unutuverdiler. Kıyamete kadar okunacak bir kitapta övülmek ne büyük bir mükâfattı.
Hz. Fâtıma (r.anhâ) vahyin beşiği sevgili babacığının sohbetlerinden çok istifade etmişti. Rasûlullah (s.a.)'in terbiyesinde yetiştiği için onun feyziyle gönlünü doldurmuş, ilim, edeb, haya gibi üstün ahlâkî meziyyetlerle kendini yetiştirmişti. Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz Hz. Ali'ye: "-Ya Ali, Allah Teâlâ'yı sever misin?" diye sordu. O da: "Evet! Ya Rasûlallah severim." dedi. Efendimiz: "O'nun Rasûlünü de sever misin?" dedi.Hz. Ali heyecanlanarak: "Evet yâ Rasûlallah!" dedi. Efendimiz tekrar: "Kızım Fâtıma'yı da sever misin?" diye sordu. Hz. Ali hiç tereddüt etmeden. "Evet"dedi Efendimiz: "Hasan ve Hüseyin'i sever misin?" dedi. O da: "Evet ya Resûlallah severim." diye cevap verdi. Resûl-i Ekrem (s.a.): "Ya Ali, gönül bir tane, sevgi ise dört. Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor? buyurdu. Hz Ali bu suale bir türlü cevap veremedi. Düşünceli bir vaziyette evine döndü.
Onu düşünceli ve durgun görünce Hz. Fâtıma (r.anha) üzüldü. Ne olduğunu ve onun zihninden geçirdiklerini öğrenebilmek için şefkatle: "Ya Ali sizi durgun görüyorum. Üzücü bir şey mi oldu diye söze girdi ve; Eğer bu dünya ile ilgili ise kederlenmeğe değmez. Ahiret ile ilgili bir husus ise nedir sizi üzen şey?" dedi. Muhterem eşinin sorusunu cevapsız bırakmak istemeyen Hz. Ali (r.a.) başından geçen olayı anlattı ve Efendimizin sorduğu soruya cevap veremediğini söyledi. Hz. Fatıma (r.anhâ) soruyu öğrenince gülümsedi ve "Ya Ali! Babamın yanına var ve bu suâli şöyle cevaplandır." diyerek açıklamalarda bulundu. Hz. Ali bu izâhatten memnun oldu. Gönlüne hoş geldi ve Efendimizin huzuruna koştu: "Ya Rasûlallah! Sağ, sol, ön, arka diye insanın yönleri vardır. Kalbin de böyle. Ben Allah'ı aklım ve imanımla, sizi ruhum ve imanımla, Fâtıma'yı, insânînefsim ile, Hasan ve Hüseyini de babalığın tabii icabı ile seviyorum." dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz bucevaba tebessüm etti ve: "Ya Ali! Bu sözler ancak Peygamber ağacının dalından alınmış meyvelerdir." buyurdu...
Sabret Kızım
Hz. Fâtıma (r.anhâ) çok hassas ve yufka yürekliydi. Kimsenin üzülmesini istemez, acı çekmesine dayanamazdı. Allah Rasûlü babacığı rahatsızlandığı zaman hemen yanına koşardı. "Vah babacığım!..." diyerek üzülürdü. İki Cihan Güneşi Efendimiz de: "Sabret kızım! Sabır güzeldir!" buyurarak onu teselli ederdi. Birgün şiddetli ateşler içinde iken etrafındakilere:
"Ey insanlar! Siz bana karşı hiçbir şeyle delil bulamazsın! Zira, Ben ancak Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'in helâl kıldığını helâl, haram kıldığını da haram kıldım.
"Ey kızım Fâtıma!Ey halam Safiyye! Allah katında makbul olan ameller işleyiniz. Yani bana güvenip tembellik etmeyiniz. Çünkü Ben, sizi, Allah'ın azabından kurtamam!..." buyurdu. İnsan için ancak çalıştığının karşılığının verileceğini duyurdu. Kişiyi ancak iman ve amelinin kurtaracağına dikkat çekti.
Hastalığı ağırlaştıkça ümmetini daha çok düşünüyor ve onları cehennemin korkunç alevlerinden kurtarmak istiyordu. Yine etrafında bulunanlara: "Namaza... Namaza dikkat... Namaza... Namaza... devam ediniz!..." buyurarak İslâm'ın ana direğini iyi muhafaza etmek gerektiğini vurguluyordu.
Bana İlk Kavuşacak Sensin?
Rahmet ve Şefkat Peygamberi Efendimiz iyice ağırlaştığı birgün kızı Hz. Fâtıma'yı yanı başına çağırdı. Babacığının ateşler içinde yandığını gören Hz. Fâtıma: "Vah babam, vah Peygamber babam" dedi. İçinin yanıklığını bu ifadelerle dile getirdi. İki Cihan Güneşi Efendimiz biricik kızının başını kendine doğru eğip kulağına bir şeyler fısıldadı. Hz. Fâtıma ağlamağa başladı. Sevgili kızının ellerinden tutarak tekrar kendisine doğru çekti ve yine kulağına bir şeyler söyledi. Bu sefer Hz. Fâtıma'nın yüzünde tebessüm belirdi. Üzüntü ile sevinç bir arada yaşanınca Hz. Aişe annemiz merak edip Hz. Fatıma'ya sordu. O da şimdi söyleyemiyeceğini belirteyerek özür diledi. İki Cihan Güneşi Efendimiz sevgili kızına: "Cebrâil aleyhisselâm her sene bana bir kere Kur'an-ı Kerim'i arz ederdi. Bu sene iki kere okudu. Anladığım ecelim yaklaşmıştır..." buyurdu. Hz. Fâtıma hıçkırıklara boğularak ağlamağa başladı. Rahmet Peygamberi babacığı onu teselli etmek ve sabrını artırabilmek için tekrar ona: "Ehl-i beytimden bana ilk kavuşacak olan sensin."buyurdu. Sevgili kızına fazla ayrı kalmayacaklarını duyurarak sabır diledi.
Hz. Fâtıma (r.anhâ) sevgili babacığının ateşinin yükseldiğini gördükçe adeta kendi kendine eriyordu. İçinin yanıklığını, ıstırabını: "Vah babama!.. Vay babamın çektiği ıstıraba..." diyerek dışa vuruyordu. Efendimiz de sevgili kızını teselli edebilmek için: "Kızım! Bugünden sonra baban hiç ıstırab çekmeyecektir. Kızım! Sakın ağlama! Ben vefat ettiğim zaman ?İnnâ Lillâhi ve innâ ileyhi râciûn' de!.." buyurdu.
Yanık Yüreğin Ağıtları
O, Rahmet Peygamberi babacığının dâr-ı bekâ'ya uçtuğu zaman elem ve kederini: "Ey Allah'ın davetine koşan babam!.. Ey mekanı Firdevs olan babam! Ey ölüm haberini Cebrâil'den alan babam!... Ey Rabbine kendisinden daha yakını bulunmayan babam!..." ifadeleriyle dile getirdi.
Hz. Fâtıma (r.anhâ)'nın acıları bitmeyecek ve yüreğinin ateşi sönmeyecekti. Sevgili babacığından ayrıldığı günden sonra güldüğü hiç görülmemiştir. Kabr-i şerîfi ilk ziyaret eden Hz. Fâtıma oldu. Gözyaşları içerisinde mezara bakarak bir süre öylece kalakaldı. Sonra sevgili kocası Hz. Ali'ye dönerek: "Allah'ın Rasûlü'nün üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl râzı oldu?" dedi. Yüreğinin yanıklığını isyana varmayan ağıtlarıyla şöyle dile getirdi: "Üzerime öyle musîbetler döküldü ki, şayetonlar gündüzlerin üzerine dökülseydi, kararır da gece olurdu."
Hz. Fatıma (r.anhâ) Peygamber babacığının kendisine sır olarak söylediği sözlerle teselli bulmağa çalışıyordu. Beş çocuğu, üçü kız, ikisi erkek etrafında pervane gibi dönüyorlardı. Ama o ilahî kaderin kazâ safhasına çıkacağı zamanı bekliyordu.
Rahmet Peygamberi baba-cığının vefatından altı ay geçmişti. Hz. Fâtıma da hastalanıp yatağa düştü. Hicretin on birinci yılı, Ramazan ayına girilmişti. Rahatsızlığı şiddetlenince çocuklarının dışarı çıkarılmasını Hz. Ali'den istedi. İçeriye anneciğim dediği Ümü Râfi' ile Hz. Esma binti Umeys girdi. Kendisine abdest aldırıp yalnız bırakılmasını istedi. Rabbime duâ ve niyazda bulunmak istiyorum dedi. Derin bir niyaz halindeyken nazenin bedenini odanın içinde bırakarak ruhunu Rabbine teslim eyledi.
Hz. Fâtıma (r.anhâ) geride gözü yaşlı sevgili kocası Hz. Ali ve beş çocukbıraktı. Hasan 8; Hüseyin 7; Ümmü Gülsüm 5; Zeyneb 3; Rukiye 2 yaşlarındaydı. Üç ablasının ismini, üç kızında yaşatmak istemişti. Kendisi de 28 yaşlarındaydı. Bir çocuğu da küçükken vefat etmişti. Sevgili babacığından 18 hadis-i şerif rivayet etmişti.
Hz. Fâtıma (r.anhâ)vefatına yakın günlerde Hz. Esmâ'ya: "Ölünce beni erkekler arasına perdesiz çıkaracaklarını düşünerek çok utanıyorum." demişti. O zaman kadınların cenâzesi kefene sarılıp perdesiz götürülürdü. Hz. Esma, Habeşistan'da hanım cenazelere hurma dalından çadır gibi örgü yaptıklarını görmüştü. Hz. Fâtıma (r.anhâ)'ya bunu anlatmıştı da hoşuna gitmişti. O zaman böyle bir tabut yapılmasını söylemişti. İslâm'da tabuta konarak kabre götürülen ilk kadın cenazesi Onun mübarek nâşı olmuştur. Cenaze-sini Hz. Abbas veya Hz. Ali kıldırmıştır. Vasıyyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile oğlu Fazl tarafından Cennetü'l-Baki'aya defnedildi.
Cenâb-ı Hak'tan Hz. Fâtıma (r.anhâ) annemizin ahlâkından hisseler alabilmeyi ve cümlemizi şefaatine nâil eylemesini niyaz ederiz. Amin.


Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamün aleyküm sevgili kardeşim allah c.c. razı olsun bizleride peygamber efendimiz (s.a.v.) efendimizin ve hz. fatıma annemizin şefaatine nail etsin amin


Ve aleyküm selam Değerli Ablam..
Allah c.c sizden de razı olsun inşallah.. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.. Güzel duanıza ümmetimiz adına kalbi aminler inşallah..Ecmain olsun ablam..Rabbimize emanet olunuz. Selam ve baki dua ile inşallah.B)

 

Çoban Uveys

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2008
Mesajlar
741
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
erciyesin eteklerinden
Selamunaleykum aliye ablam Allah c.c. razı olsun yine daha doğrusu yani herzamanki gibi harika bir paylaşım emeğinize yüreğinize saglık.

Allah Teala meleklerine şöyle hitap eder. “Ey melekler, bakın benim cariyem (kulum) Fatıma’ya; o benim huzurumda durmuştur, korkudan titriyor; kalbiyle benim ibadetime yönelmiştir. Sizleri şahit kılıyorum ki, ben onun takipçilerini ateşten koruyacağım.”

Allah c.c. bizlere Fatma annemizin takipçileri eşler nasip etsin AMİN AMİN AMİN


TŞKKLER A.E.OLUNUZ
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt