sadece_eda
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Eki 2006
- Mesajlar
- 810
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
SENİN DİNİN GERÇEK
Misafire ikramı çok seven, İbrahim aleyhisselâma bir hafta içinde hiç misafir gelmedi. Her tarafı dolaşıp misafir aradı. Nihayet kırda, saçı sakalı ağarmış, bir ihtiyar gördü. İhtiyarın hâl ve hatırını sordu.
- Ey yolcu! Buyur, bugün yemeği bizde yiyelim.
İbrahim aleyhisselâm ve adamları o gösterişsiz ihtiyarı güler yüzle ve tatlı dille karşıladılar. Yemeğe başlarken herkes Bismillah dediği hâlde, o yaşlı kişiden ses çıkmadı. İbrahim aleyhisselâm dedi ki:
- Ey çok yaşamış kimse! İhtiyarlar dinlerine sâdık olurlar. Yemeğe başlarken Cenâb-ı Hakkın yüce ismini söylemek lâzım değil midir?
- Ateşe tapan pîrimden, böyle bir şey söyleneceğini işitmedim.
İbrahim aleyhisselâm, nasıl hareket edeceğini düşünmeye başladı. “Allaha inanmayan birisine yemek yedirmesi uygun olacak mıydı?”
Nihayet, böyle birisiyle aynı sofrada bulunmanın doğru olmayacağına karar verdi. Bu sırada ihtiyar da sofradan kalkıp gitti. Bu olay üzerine, Cenâb-ı Hak, Cebrâil aleyhisselâmı İbrahim aleyhisselâma gönderdi:
“Yâ İbrahim! Ben o ihtiyarı 100 senedir yaşatıyorum, rızkını veriyorum. Sen ona bir öğün yemek vermedin?”
İbrahim aleyhisselâm, hemen ihtiyarın arkasından koşup dedi ki:
- Tekrar soframa gelmeniz mümkün müdür? Yaptığım davranıştan dolayı özür dilerim.
- Bu özrün sebebi nedir?
- Bu davranıştan dolayı, Cenâb-ı Hak bana vahy gönderdi.
- Ne yüce ilâhtır ki, benim gibi, 100 senedir kendisine isyan eden biri için Peygamberine ihtarda bulunuyor. Bu din ne güzel. Yâ İbrahîm! Ben de senin dinine girmek istiyorum, diyerek Müslüman oldu.
Misafire ikramı çok seven, İbrahim aleyhisselâma bir hafta içinde hiç misafir gelmedi. Her tarafı dolaşıp misafir aradı. Nihayet kırda, saçı sakalı ağarmış, bir ihtiyar gördü. İhtiyarın hâl ve hatırını sordu.
- Ey yolcu! Buyur, bugün yemeği bizde yiyelim.
İbrahim aleyhisselâm ve adamları o gösterişsiz ihtiyarı güler yüzle ve tatlı dille karşıladılar. Yemeğe başlarken herkes Bismillah dediği hâlde, o yaşlı kişiden ses çıkmadı. İbrahim aleyhisselâm dedi ki:
- Ey çok yaşamış kimse! İhtiyarlar dinlerine sâdık olurlar. Yemeğe başlarken Cenâb-ı Hakkın yüce ismini söylemek lâzım değil midir?
- Ateşe tapan pîrimden, böyle bir şey söyleneceğini işitmedim.
İbrahim aleyhisselâm, nasıl hareket edeceğini düşünmeye başladı. “Allaha inanmayan birisine yemek yedirmesi uygun olacak mıydı?”
Nihayet, böyle birisiyle aynı sofrada bulunmanın doğru olmayacağına karar verdi. Bu sırada ihtiyar da sofradan kalkıp gitti. Bu olay üzerine, Cenâb-ı Hak, Cebrâil aleyhisselâmı İbrahim aleyhisselâma gönderdi:
“Yâ İbrahim! Ben o ihtiyarı 100 senedir yaşatıyorum, rızkını veriyorum. Sen ona bir öğün yemek vermedin?”
İbrahim aleyhisselâm, hemen ihtiyarın arkasından koşup dedi ki:
- Tekrar soframa gelmeniz mümkün müdür? Yaptığım davranıştan dolayı özür dilerim.
- Bu özrün sebebi nedir?
- Bu davranıştan dolayı, Cenâb-ı Hak bana vahy gönderdi.
- Ne yüce ilâhtır ki, benim gibi, 100 senedir kendisine isyan eden biri için Peygamberine ihtarda bulunuyor. Bu din ne güzel. Yâ İbrahîm! Ben de senin dinine girmek istiyorum, diyerek Müslüman oldu.