BAŞBAKAN İÇİN ENDİŞELENENLER
Gidişat çok değişti. Dünyada gidişatın âni değişikliklere uğradığını herkes görebiliyor artık. Bu değişikliklerin âni olmasının sebebi tabiî olarak geçmişte yaşanan hâdiselerdir. Hiçbir şey kendiliğinden ve birden değişmez… Bu değişimin mazisinde kan var, gözyaşı var, büyük felâketler var.
Bu hızlı değişim, endişeleri de beraberinde getiriyor. Hem değişime katkıda bulunanlar, hem de değişimi istemeyenler için endişeler söz konusu. Global sistemin sömürgeci sahibleri bu gidişattan çok muzdaribler. Alnından kurşunu yemiş olmanın acısıyla her türlü çılgınlığa yeltenmeleri mümkün. Bu sebeble, çok dikkatli olmak gerektiğini devamlı hatırlatıyoruz...
BM Domuzlar Dikdatoryasına laf atan Başbakan için bu endişeleri duyanlardan biri yazmış:
“Kapitalist dünya sisteminde merkez ülkeler, çevre ülkelerden kendi hegemonyalarına yönelik bir başkaldırı gelmesini katiyen hoş karşılamazlar ve bu tür düzen yıkıcı başkaldırılar bir süre içinde mutlaka cezalandırılır ki ne düzen tamamen bozulsun, ne de başka ülkeler aynı başkaldırıya girişmesinler.
Fidel Castro bu düzenin işleyişine öyle bir çomak soktu ki, Amerika suikast ve askeri işgal dahil her yöntemi denedi onu devirmek için. Bu günlerde aynı kapitalist dünya sistemi ilk defa kendi hegomanyasına karşı başlatılan bu denli büyük saldırıyla karşı karşıya. Biraz da şaşırmış durumdalar. Tüm merkez ülkelerde bu şaşkınlık görülüyor; çünkü hiçbiri çevre diye tanımlanabilen bir ülkeden böylesine güçlü bir saldırı beklemiyordu.
Türkiye’nin Merkez Olma Atağı
Tarihte daha önce hiçbir ülke, Türkiye’nin bugün yaptığı gibi çevre konumundan bu kadar hızlı çıkarak merkez ülke olmaya başlayıp diğer merkez ülkelerin almış oldukları hegamonik düzeni yıkmaya çalışmamıştı.
Çevre konumundaki ülke kabul edilen Türkiye, kendisine amaç olarak ilk önce bölgesinin sonra da dünyanın merkez ülkesi olma hedefini koydu. Bir süreç başlatıldı ve merkez konumdaki ülkelerin şaşkın bakışları altında sürüyor.
Sistemin alışılmış bütün kuralları yıkılıyor, işleyiş mekanizmaları yeniden tanımlanıyor. Bir anlamda kapitalist dünya sisteminin kuralları yeniden tanımlanıyor. Türkiye kuralları yeniden yazmaya soyundu. Merkez ülkeler bu kural yazma işinin sadece kendilerinin olduğunu düşünüyorlardı; şimdi baktılar ki kendilerinin çevre ülke olarak görmeye alıştıkları bir ülke hem kendini merkez olarak tanımlıyor hem de sistemin kurallarını yeniden yazmaya başlamış.
Obama’nın Türkiye ile İsrail konularında iniş çıkışları, kararsızlıkları ve Fransız lider Sarkozy’nin diplomatik panik atakları gösteriyor ki eski merkez de hakikaten bir panik var.”
Turgut yazısına, “Bu çok tehlikeli”… “Operasyon olabilir”… “Tehlikeyi seven güçler” diyerek kaygılarını izhâr ederek devam etmiş. Turgut’un şu cümlelerine dikkat çekmek istiyoruz; “Kapitalist dünya sisteminin kuralları yeniden tanımlanıyor. Türkiye kuralları yeniden yazmaya başladı”…
Tabiî Turgut kapitalist sistemin dışında bir sistem hayâl edemediği için ‘kapitalist sistemin kuralları yeniden tanımlanıyor’ demiş… Çöküşün muazzamlığı karşısında böyle bir sistemin tozunun bile kalmayacağını düşünemiyor… Şu konuda haklı; Başbakan’a suikast düzenlenebilir, Türkiye bir savaşla karşı karşıya kalabilir. Zira domuz alnından vurulmuş, yaralıdır; her şeye tevessül edebilir.
Fakat bilinmesi gereken başka bir şey var; bu suikast zannının hakîkatine uygun olduğundan, şu veya bu atakla durdurulması mümkün değil. Böyle olduğunun mânâ delillerinden de Turgut habersiz olduğundan mâzur sayılabilir…
Seneler önce İbda Mimarı, Fikir Sultânı Salih Mirzabeyoğlu “DİK DURUN KARŞINIZDA LEŞLER VAR” derken bir çok kişi alık alık bakıyorlardı… Bu sözün hakîkati bugün daha net hissediliyor, dolayısıyla bu akın durmaz, durdurulamaz.
Başbakan ne diyordu? “DİK DURUN DİKLEŞMEYİN”… Amenna… Ama bunun da bir zaman dilimine uygulanması gerektiği pek anlaşılamamıştı. Şimdi aynı başbakan, bu zaman diliminin geçtiğini fark ettiğinden hem dik duruyor, hem de dikleşiyor. Yani; dik durun karşınızda leşler var, diyor.