Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Selamınaleyküm (1 Kullanıcı)

  • Konuyu başlatan TegabuN
  • Başlangıç tarihi

buket58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2009
Mesajlar
1,331
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
havva anamızda öyle değilmi adem a.s sol omurga kemiğinden yaratılmştır
yanlış anlama ama şuan sitede ve danışılan kişilerin aklında niye böyle bi soru sordu diye soru işareti var bizleri aydınlatırsan

haklısın tr hacker:B:G
 
T

TegabuN

Burda Dini Sohbet Bilgi AlışVerişinde Celallenmek Olurmu SencE ? Nerde Kaldı Bunun Sevabı Zeki Kardeşim ¿
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
bu foruma hergün sapık kişiler kayıt oluyor ve dinimizle dalga geçiyorlar
kardeşimizde soruyu yanlış anlayınca ortaya böyle bir konu çıktı celallenmeyin lütfen
 

Zeki.42

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
447
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Burda Dini Sohbet Bilgi AlışVerişinde Celallenmek Olurmu SencE ? Nerde Kaldı Bunun Sevabı Zeki Kardeşim ¿

Cellallenmekmi aman de kardesim öyle birşey asla söz konusu olamaz.
Sordugunuz sorulara cevap vermek istedim Allah rızası icin sadece
Kuranı kerim de yazdıgına göre dogrudur isimlerin önemi pek yok tur belkide dedim.
Ayetleride yazdım şüpheniz olmamamanız için
Sen yanlıs anladın kardesim öyle anladıgın icinde özürdilerim ben genede.
 
T

TegabuN

Hz. Havva'nın ne zaman ve nasıl yaratıldığı hakkında muhtelif rivayetler bulunmakla birlikte, bu konuda tam anlamıyla net ve kesin bir bilgiye sahip değiliz. Şu kadar var ki, Hz. Âdem (a.s)'den (veya Adem ile aynı maddeden) yaratılmış olduğunu, Kur'ân'ın "Sizi bir tek nefisten yaratan ve gönlünün huzura kavuşacağı eşini de ondan vareden Allah'tır" (el-A'raf, 7/189) ve "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini vareden ve her ikisinden pek çok erkek ve kadın titreten Rabbinize karşı gelmekten sakının " (en-Nisâ, 4/1) ayetlerinden öğreniyoruz.

Âyetlerden açıkça anlaşılan, Hz. Havva'nın, Hz. Âdem ile aynı madde (nefis)den yaratılmış olduğu ve önce Hz. Adem (a.s)'in bilahare Hz. Havva'nın varedildiğidir. Bazı âlimler; "... ve eşini de ondan vareden Allah'tır" lafana dayanarak, Havva'nın Âdem'den, Âdem'in vücudunun bir uzvundan yaratıldığını ileri sürmektedirler.

Dikkat edilirse Kur'ân-ı Kerîm;

"Sizi bir tek nefisten yaratan O'dur" ifadesiyle, bütün insanların bir tek nefisten yaratıldığını, Hz. Havva'nın da "ondan" yani o nefisten yaratıldığını kasdetmekte olduğu anlaşılacaktır. Âyetteki "ondan" maksat, Âdem (a.s) olabileceği gibi, Âdem'in yaratılmış olduğu asıl madde de olabilir. Doğrusunu en iyi bilen hiç şüphesiz Allah'tır.

Havva'nın malum "bir tek nefis'ten yaratıldığı kesin olmakla birlikte, yaratılış keyfiyeti hakkında, Kur'ân-ı Kerîm'de daha fazla bir açıklama bulamıyoruz. Ancak bazı tefsirlerle birtakım zayıf hadislerde, Tevrat'ın ifadelerine benzer nakiller görmekteyiz ki, muhtemelen bu rivayetler İsrâiliyattan alınmadır. Bu konuda İbn-i Kesîr'in tefsirine aldığı rivayet aşağı yukarı şu mealdedir:

İblis (malum suçundan dolayı) Cennet' ten çıkarıldıktan sonra, Âdem (a.s) Cennete yerleştirilir. Kendisiyle teselli olacağı bir eşi olmaksızın, yalnız başına bir müddet orada dolaşır. Bir ara uykuya dalıp uyanınca başucunda, Allah'ın, kaburga kemiğinden yarattığı bir kadın görür. "Sen nesin?" diye sorar. Kadın: "bir kadın" diye cevap verir. Daha sonra kadına niçin yaratıldığını sorar. Kadın, "benimle teselli olman için" diye cevap verir. Bu arada melekler onları görür ve Âdem'in bilgisini ölçmek için kadının kim olduğunu sorarlar. Âdem (a.s), onun Havva olduğunu söyler. Neden O'na bu ismi verdiğini sorduklarında; "çünkü o, canlı bir şeyden yaratıldı" diye cevap verir (İbn-u Kesîr, "Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm", I, 112).

Buhârî'nin nakline göre ise, Peygamber (s.a.s); " Kadınlara iyilikle muamele edin, zira kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır", (başka bir rivayette "kaburga kemiği gibidir" kaburga kemiğinin en eğri kısmı üst tarafıdır. Onu düzeltmeye çalışırsan kırılır, kendi haline terkedersen, devamlı eğri kalır. O halde kadınlara karşı iyi davranın" (Buhârî, Enbiyâ, 1). tavsiyesinde bulunmuştur. Müslim'in rivayetinde ".... onu düzeltmeye çalışırsan kırılır, onun kırılması talakıdır" ibaresi vardır.

Gerek İbn Kesîr'in tefsirine aldığı, gerekse Buhârî'nin Sahih'inde geçen her iki rivayet de İslâm Âlimlerinin bir kısmı tarafından tenkide uğramıştır.

Daha önce de geçtiği gibi, Kur'ân bu hususta sustuğu için, bizim bazı zayıf rivayetlere dayanarak iler geri konuşmamız doğru olmayacaktır. Hele hele bazı kimselerin yaptığı gibi Hz. Havva'nın Hz. Âdem ile nikahlarının kıyılması esnasında Cebrâil'in ve diğer bazı meleklerin şahid olduğu, Cennet'ten kovulduktan sonra Âdem'in, dünyanın filanca yerine, Havva'nın da falanca yerine indirildikleri, seneler sonra Mekke'de buluştukları, Âdem'in" ayağım yere vurmakla Zemzemin fışkırdığı, Havva'nın bu su ile ilk hayzından temizlendiği, Hz. Âdem'den iki yıl sonra vefat edip aynı yere defnedildiği rivayetlerine pek itibar etmemek gerekir..

Hz. Âdem ile Havva'nın, Cennet'ten niçin çıkarıldıkları Kur'ân'da zikredilmektedir.

Kur'ân'da açıkça ifade edildiği gibi Cenâb-ı Allah, Hz. Âdem ile Havva'ya Cennette istedikleri meyvelerden istedikleri kadar yiyebileceklerini, ancak bir tek ağaca yaklaşmamalarını emrettiği halde şeytan onları kandırıp ağaca yaklaşmalarına vesile olmuş, neticede her ikisi de Cennetten çıkarılmışlardır.

"Şeytan, oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları yerden çıkardı..." (el-Bakara, 2/36) ayetinden ilk önce iğva edilenin Havva olduğunu asla ifade etmez; aksine her ikisinin de birlikte aldatıldıklarını ifade eder.

"Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: Rabbınızın sizi bu ağaçtan alıkoyması melek olmanız veya burada temelli kalmanızı önlemek içindir" (el-A'raf, 7/20) âyeti ise buna daha açık bir delildir. Hatta: "Şeytan, O'na vesvese vererek ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını göstereyim mi?' ; "Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi..." (Tâha, 20/120, 121) âyetlerinin zahirine bakarak, şeytanın Hz. Âdem'i öncelikle kandırdığı sonucunu çıkarmak mümkündür.

İsrailî rivayetlere itibar ettiğimiz takdirde, kadının toplumda hukuk ve ahlâk yönünden düşük bir konuma girdiğini de kabul etmiş oluyoruz. Halbuki İslâm hiçbir din ve ideolojinin kendinden üstünlüğünü kabul etmediği gibi, kadına gerçek değeri kendisinin verdiğini her vesileyle ispat etmiştir.

Tahrifata uğramış dinlerin ve putperestliğin kadını aşağılık bir varlık kabul edip, insanlığın başına gelen belâların temel etkeni saydığı ve bu yüzden sakınılması gereken aldatıcı bir tuzak ve pislik kaynağı, erkeğin yanında sözü bile edilemeyecek bir mahluk şeklinde telakki ettiği bir dönemde İslâm, kadının gerçek yerini belirlemiş, ona gereken değeri vermiştir. Kur'ân, kadının Hz. Âdem'le aynı nefisten yaratıldığını vurgulayarak; gerek yaratılış, gerek hukuk ve gerekse toplum açısından aynı değerde olduklarını, yaratılış bakımından iki cins arasında bulunan bazı farklılıkların biri diğerini tamamlayan iki parça arasındaki farktan öteye gitmediğini beyan eder.

Halid ERBOĞA

.................................

Kuran-ı Kerim'de A'raf suresi 189. Ayette: "Biz önce Adem'i yarattık, ondan da yanında huzur bulsun diye Havva'yı çıkardık" denmekte. Bunu açıklar mısınız?

Belirtilen Ayet-i kerimelerde ifade edilen gerçeklerden birisi de şudur: İnsanlık alemi, aile dediğimiz karşılıklı sevgi ve hürmet esasına dayanan bir müesseseye muhtaçtır. Bunun sağlanması, İnsanlığın kurtulması anlamına gelir. İşte Hz. Adem ( a.s )’dan hanımının yaratılması, kudret-i ilahiyenin ayrı bir delilidir. Fakat önemli olan Allah’ın Hz. Ademin noksanlığını tamamlayacak ve sıkıntısını giderecek hanımının yaratılmasını haber vermektir.

- Sizi bir tek nefisten yaratan, onunla sükûnet bulsun diye eşini de ondan yaratan Allah'tır. O, eşini kucaklayıp sarılınca (ona yaklaşınca), eşi hafif bir yük yüklendi (hâmile kaldı). Bir müddet böyle geçti, derken yükü ağırlaştı. O vakit ikisi birden Rableri olan Allah'a şöyle dua ettiler: "Eğer bize salih bir evlat verirsen, biz muhakkak şükredenlerden olacağız." ( A’raf, 189 )

- Evet Rabbiniz bir can yarattı ve "O bir candan eşini de yarattı" ( Nisâ, 4/1 ).

Bu sûre de (Nisa suresinde) birçok şer'î hükümleri ve teklifleri kapsamaktadır. Baş tarafında Allah'ın hakları, bütün insanlığın kardeşliği, çocuklara, kadınlara, yetimlere acıma, şefkat gösterme ve haklarının verilmesi, mallarının korunması, evlenme ve miras gibi hususlarla ilgili emirler ve hükümler ile başlamış, sûrenin sonu da bu konularla bitmiştir. Orta kısmında da aile terbiyesinden başlaması lazım gelen temizlik, namaz, cihad, amirlere itaat gibi emirleri ve yükümlülükleri kapsamıştır. Bütün bunlar, insanın yaratılışı ile ilgili ve terbiye esasına dayalı bulunduğundan dolayı sûre: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının... " hitabı ile başlamış ve bu konularda kadının ve kadınlığın pek önemli bir yeri bulunmasından dolayı da ilk âyetinden itibaren kadının yaratılışına ve şerefine dikkat çekilmiş, ismine de "Kadınlar Sûresi" denilmiştir.

İnsanlık unvanıyla başlayan bu genel hitap, Bakara sûresinin başındaki ilk genel hitabı hatırlatıyor. O genel hitap günahlardan sakınmak gayesiyle "Rabbinize ibadet ediniz" (Bakara, 2/21) emrini vermiş ve bunu insanların yaratılış delilleri ile aydınlatarak şimdiki zamandan başlangıca doğru götürmüş ve özellikle Hz. Ademin yaratılış bahsini hatırlatmıştı.

Burada ise bu hitabı doğrudan doğruya günahlardan sakınma emri takip ediyor. Bunu da özellikle kadınların yaratılışı ile beraber yaratılış delili takip ediyor ki; bunda "Ey insanlar! Artık büsbütün sakınma dönemine girmeniz ve aşağıda gelecek tarzda tekliflerin (yükümlülüklerin) zevk ve hikmetinin manevi hazzını anlamanızın sırası geldi ve sakınma konularının en önemlilerinden birisi de kadınlar konusudur." gibi düzgün ve edebî bir anlatım vardır.

Dikkat etmeye değerdir ki, Kur'ân'da ey insanlar! hitabıyla başlayan iki sûre vardır; birisi bu sûre, diğeri Hacc süresidir. Bu sûre, Kur'ân'ın ilk yarısından dördüncü sûre olduğu gibi, Hacc sûresi de Kur'ân'ın ikinci yarısından dördüncü sûredir. Bu sûrenin başında sakınmanın sebebi, yaratılışın başlangıcına dikkat çekmekle belirtilmiş olduğu gibi, o sûrede de yaratılışın sonu ve dönülecek yerin tanıtılmasıyla belirtilmiş, "Çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir." (Hacc, 22/1) buyurulmuştur.

Bu şekilde iki sûrenin başları tertipli olarak başlangıç ve dönülüp gidilecek yeri (ahireti) tanıtmış ve bununla her bir sûrede hakim olan şer'î hükümlerin kayıt yönlerini de göstermiştir. Fahreddin er-Razî der ki: "Bu konunun altında bir çok sırlar vardır...” (1) Rabbinizin terbiye ile ilgili emri ve koruması altına giriniz, emrine karşı çıkmaktan sakınıp genellikle asayişe uyunuz, O'nun şiddetli cezasından korununuz. O Rabbiniz ki sizi tek bir candan, bir şahıstan yarattı. Bundan dolayı, aslında hepiniz bir babadan gelme kardeşlersiniz ve hepiniz insansınız ve bir yaratıcının yaratıklarısınız. Bu prensipler üzerinde, hukukla ilgili esasları insanlık gerçeğine ve terbiye esasına dayandırarak kardeşlik haklarına riayet etmeli ve Rabbinizin emrine aykırı hareket etmekten sakınmalısınız. Evet Rabbiniz bir can yarattı ve "O bir candan eşini de yarattı" (Nisa, 4/1). Böyle bir nimet ihsan etti. Biri diğerinin canından kopmuş bir çift meydana getirdi. ... çiftleri yaratan Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir". (Yasin, 36/36) Ondan dolayı bu nimet ve gücün değerini ve büyüklüğünü takdir etmeli ve yaratılışın, eşyanın tabiatının eseri değil, eşyanın yaratıcısı olan Allah'ın kuvvetinin eseri olduğunu bilmeli, ona itaat etmeli ve azabından korkmalıdır.

Gözlem ve deneyle biliniyor ki, bir babadan erkek çocuk olabildiği gibi dişi de olabilir. Halbuki yaratıcı kuvvet, eşyanın tabiatında olsaydı; ne topraktan insan meydana çıkabilirdi, ne de bir erkekten bir kız çocuk olabilirdi. Çünkü tabiat, düzenli ve uyumlu demek değil ise hiçbir şey değildir. Halbuki ne erkek dişinin bir uyumu, ne de dişi erkeğin bir uyumudur.

Hiç kimse erkeğe dişi, dişiye erkek diyemez. Bunlar, iki çenekliler gibi bir kökten yarılmış, özellikleri ayrı, vazifeleri birbirini tamamlayıcı değişik tabiatlı bir çifttirler. Ve aynı zamanda bir kökün değişik çeşitleridirler. Bundan dolayı, diğer arızalardan soyutlanarak, yalnız fen ve ilim tabiatı adına düşünen ve konuşan tabiat ilimleri bilginleri de tam olarak itiraf ediyorlar ki; her şeyi sırf tabiata isnad etmek iddiası ile eşyanın çeşitliliğinin sebebini açıklamak mümkün değildir. Ve yaratıcı kuvvet, tabiatın üstünde terbiye ile ilgili bir etki yapan ve eserlerini yaratmak ve seçmekle meydana getiren yüce bir Rabb'dir. O halde tam manasıyla tabiat yoktur. Ve tabiat fikri, ilmî bir prensip olamaz. Çünkü bugün kabul edilen bir tabiat, yarın değişik şekillere girebilir. Ve onun içindir ki, sırf ilmî bir mukayese her zaman için ilmin ölçüsü olamıyor. Olayların meydana gelişi akılları durduruyor.

Çünkü İblis de "Ben ondan (Hz. Adem'den) daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın. Onu ise balçıktan yarattın." (Sâd, 38/76) diye ateşin tabiatına göre yaptığı mukayese ile aldanmıştır. Gerçekten iş tabiatta olsaydı, akla göre tabiat hiçbir zaman erkekten dişi, dişiden erkek çıkma sonucuna varmazdı. Gerçek durum ise böyle değildir. Bütün insanlığın yaratılışının başlangıcına çıkıldığı zaman ise mesele daha fazla açığa çıkmaktadır. Akıllar, etkinin başlangıç noktasını ne kendilerinde ne de eşyanın tabiatında görmemelidir. Hepsinin üstünde yaratıcı Allah Teâlâ'da görmelidir.

O Yüce yaratıcı ki bir kişiden eşini de yaratmak şeklinde ilâhî kuvvetini gösterdi ve bu ikisinden bir çok erkekler ve kadınları yeryüzüne yaydı. Ve bugün var olan insanlar böyle meydana geldi. Bundan dolayı hiç yokken topraktan seçmek suretiyle insan yaratan ve o insandan eşini yaratan ve iki insandan, birbirlerinden doğmaları suretiyle erkek dişi birçok çocuklar ve torunlar yaratıp dünyaya yayan yüce yaratıcının Hanlığının, bir şahıstan ordular, milletler yetiştirebildiğini bilmeli ve ona göre tam bir iman ile vazifesini yerine getirmeli, Allah yolunda hiç bir fedakarlıktan çekinmemeli ve evlenme kuralına uymakla nüfusun çoğalmasına önem vermeli ve bunların ilâhî bir terbiye ile yetişmesine çok dikkat etmeli ve evlenmeye sevk eden, yaratılıştan gelen meyilleri, kötüye kullanmaktan sakınmalıdır. İşte bu şekilde bu günkü bir kaç insan yarın dünyaları fetheden ve İslâmiyeti yükselten büyük bir ümmet olabilir. Ve ahirette en büyük mutluluğu elde eder. Bu gerçekten dolayıdır ki, Allah'ın elçisi şöyle buyurmuştur: "Evleniniz ki üreyip çoğalasınız. Çünkü ben kıyamet günü düşük çocuk bile olsa diğer ümmetlere karsı sizinle iftihar ederim. (2)

Bu bir kişiden maksat, Hz. Âdem, eşinden maksat da Hz. Havva olduğunda fikir ve görüş birliği vardır. Hz. Âdem ' "Şüphesiz Allah Âdem'i seçerek üstün kıldı" (Âli İmran, 3/33). Ve “Allah Ademi topraktan yarattı. Sonra ona 'ol' dedi ve o da oluverdi" (Âli imran, 3/59) ayetlerinden anlaşıldığı üzere, topraktan seçilerek yaratılmıştır. Hz. Havva da, Âdem'in kendisinden ayrılarak yaratılmıştır. Bu mânâ hadislerde "Havva, Âdem'in bir kaburga kemiğinden yaratıldı". diye nakledilmiştir ki, bir yarılma mânâsına gelir. Ve bu mânâ eşlik ilişkisinin temeli demektir. Bir sahih hadiste, "Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Kadın bir kaburga kemiğinden, bir eğri kaburga kemiğinden yaratıldı, onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın, kırılması da boşanmasıdır."(3) buyurulmuştur.

Burada eğri kaburga kemiği, bu yarılmaya işaret etmekle beraber erkekle kadın arasındaki tabiat uyumsuzluğuna ve kadınların erkekleştirilmeye kalkışılması, onları kırıp atmak demek olduğuna dair uyarıyı içeren bir misaldir. Bundan başka bu kısımlara ayrılmanın, cennetteki yaratılış başlangıcında meydana geldiği de hadislerde yer almıştır.
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
tegabun kardeşim sorumuz cevaplanmadı
 
T

TegabuN

Yinede Hepinizden Allah Razı oLsun Kardeşlerim Çok Teşekkür ederim Ama yinede Sen Benim Nasıl bi Soru Sorduğumu AldıySan Sevindim TrHacKer Kardeşim :)
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
anladım kardeşim ve sorunun cevabını buldum:D
dedim ya burada hiç soru cevapsız kalmaz
 
T

TegabuN

Allah SizDen YüzbinKere Razı oLsun Kardeşim Benim :) Ya Bu Arada Kardeşim İsmini Bağışlarmısın Böyle TrHacker Olarak Söylüyorum Ama :D
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
hani dedin ya demin habil ve kabilin ikizleri
sol omurga kemiklerinden yaratılmıştır
hayır yanlış biliyorsun o sadece havva anamız için geçerli


vede habilin ikizinin isminden bahsedilmiyor fakat kabilin ikizinden bahsediliyor
kabilin ikizinin adı iklimya
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
tegabun beğenmedinmi cevabı
 

VaVeyla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
11,102
Tepki puanı
22
Puanları
38
Konum
Mevlana diyarı
aleyküm selam kardeşim bizde bi değişiklik yok hamdolsun iyiyiz
sen nasılsın?
 
T

TegabuN

Bendende iyilik Kardeşim Nasıl olsuN Geldim Bi Selam Veriyim Dedim Ayıptır Söylemesi Yemek YiyiCem Kardeşim :)
 

TRHACKER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
2,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
kıardeşim sorunun cevabını verdik okumuşsundur inşaallah
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü
hoş geldin kardeşim aramıza
üyeliğin hayırlı ve daim olsun
selametle
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt