Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şeker ve İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri (1 Kullanıcı)

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
[FONT=&quot]Kadının biri İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerine çocuğunu getirir. `Hocam oğlum çok şeker yiyor. Nasihat etseniz de yemese` diyerek derdini açar. İmam Azam bir kadına, bir de çok şeker yediği için kendisine getirilen çocuğa bakar. Kadın merakla hoca efendinin ağzından çıkacak sözü beklemektedir. Bir iki dakika geçtikten sonra, İmam Azam, kadına kırk gün sonra gelmesini söyler. Kadın nasihat beklerken kırk gün sonra çağrılmasına şaşırır amma velakin hocanın elbet bir bildiği vardır diyerek, evinin yolunu tutar. Kırk gün sonra yeniden İmam-ı Azam`ın huzuruna gelir.İmam Azam bu defa çocuğa derin derin bakar ve `Evladım çok şeker yeme` der. Başka ... Başka bir şey yok. Kadın yine şaşırır. Sadece bir cümle söyleyecek idiyse niye kırk gün bekletti ki! İçine düşen merakı şaşkın bakışlarına emanet ederek yine evinin yolunu tutar. Umduğunu bulamamıştır. Hayal kırıklığına uğramıştır. Bir tek sözle nasihat mı olurmuş! Dua edeceğini, okuyup üfleyeceğini beklerken üstelik. Zaten kendisi de bütün gün oğlum şeker yeme demiyor mu? Aradan birkaç gün geçer kadın yine çıkar İmam Azam`ın huzuruna. Bu defa mutlu ve meraklı. `Hocam` der `nasihatiniz işe yaradı. Oğlum artık eskisi kadar şeker yemiyor. Ama bunu demek için neden kırk gün beklediniz? İlk getirdiğimde nasihat etseniz olmuyor muydu?` İmam-ı Azam Ebu Hanife`nin cevabı bütün çağları kuşatacak ibreti barındırır. `Ben de çok şeker yerim. Çocuğa şeker yeme diye nasihat edebilmek için önce benim şekeri bırakmam gerekiyordu. Kırk gün boyunca edeceğim nasihatı önce kendi nefsimde uyguladım. Ancak şeker yemeği bıraktıktan sonra çocuğa şeker yememesini nasihat edebilirdim.[/FONT]
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
[FONT=&quot]Kadının biri İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerine çocuğunu getirir. `Hocam oğlum çok şeker yiyor. Nasihat etseniz de yemese` diyerek derdini açar. İmam Azam bir kadına, bir de çok şeker yediği için kendisine getirilen çocuğa bakar. Kadın merakla hoca efendinin ağzından çıkacak sözü beklemektedir. Bir iki dakika geçtikten sonra, İmam Azam, kadına kırk gün sonra gelmesini söyler. Kadın nasihat beklerken kırk gün sonra çağrılmasına şaşırır amma velakin hocanın elbet bir bildiği vardır diyerek, evinin yolunu tutar. Kırk gün sonra yeniden İmam-ı Azam`ın huzuruna gelir.İmam Azam bu defa çocuğa derin derin bakar ve `Evladım çok şeker yeme` der. Başka ... Başka bir şey yok. Kadın yine şaşırır. Sadece bir cümle söyleyecek idiyse niye kırk gün bekletti ki! İçine düşen merakı şaşkın bakışlarına emanet ederek yine evinin yolunu tutar. Umduğunu bulamamıştır. Hayal kırıklığına uğramıştır. Bir tek sözle nasihat mı olurmuş! Dua edeceğini, okuyup üfleyeceğini beklerken üstelik. Zaten kendisi de bütün gün oğlum şeker yeme demiyor mu? Aradan birkaç gün geçer kadın yine çıkar İmam Azam`ın huzuruna. Bu defa mutlu ve meraklı. `Hocam` der `nasihatiniz işe yaradı. Oğlum artık eskisi kadar şeker yemiyor. Ama bunu demek için neden kırk gün beklediniz? İlk getirdiğimde nasihat etseniz olmuyor muydu?` İmam-ı Azam Ebu Hanife`nin cevabı bütün çağları kuşatacak ibreti barındırır. `Ben de çok şeker yerim. Çocuğa şeker yeme diye nasihat edebilmek için önce benim şekeri bırakmam gerekiyordu. Kırk gün boyunca edeceğim nasihatı önce kendi nefsimde uyguladım. Ancak şeker yemeği bıraktıktan sonra çocuğa şeker yememesini nasihat edebilirdim.[/FONT]

O zaman şunu sormamız gerekecek Peygamberimiz Ebu Cehil’e tesirli olamadı. Acaba Allah’ın Resülü yaşamadığı için mi tesirli olamadı? Bu yanlıştır, çünkü tesir bizden değil Allah’tandır. Bir de birilerine şekeri yasaklamak için illa da biz şekeri yemeyeceğiz diye bir şey yoktur.
Bu hikayeyi uydurmadır yani hanımefendi kardeşim
Selametle kalın
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Peki.

Afiyet ve selamet cümlemizin üzerine olsun.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Allahü teâlâ, Hazret-i İsa'ya, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile amel etmelidir.

Hadis-i şerifte, (Miraca çıktığım gece ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Suçunuz ne diye sordum. Onlar da, "İyiliği emreder, kendimiz yapmaz, kötülüğü nehy eder; kendimiz sakınmazdık" diye cevap verdiler) buyuruldu.



Daha çok, kendisinin amel ettiği, tatbik ettiği hususları söylemelidir! Çünkü Allahü teâlâ, (İnsanları iyiliğe teşvik edip de kendinizi unutur musunuz? Niçin kendi yapmadıklarınızı başkalarına söylersiniz) buyurmaktadır. (Bekara 44)

Başkalarına, (Şunu yapmayın) der de, kendisi onu yaparsa, sözü tesirli olmaz. Mesela gıybet etmeyin dediği halde, kendisi gıybet eden, hem insanların, hem de Allahü teâlânın yanında kıymetten düşer.


Sözümüzün tesir etmesi için önce o işleri kendimiz yapmamız gerekir. Allahü teâlâ, (Önce kendine, sonra başkalarına vaaz et! Böyle yapmayan benden utansın!) buyuruyor. Nasihat, uygun şekilde yapılırsa tesir eder. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Onlara nasihat et, nasihat müminlere elbette fayda verir.) [Zariyat 55]



 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
43
Allahü teâlâ, Hazret-i İsa'ya, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile amel etmelidir.

Hadis-i şerifte, (Miraca çıktığım gece ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Suçunuz ne diye sordum. Onlar da, "İyiliği emreder, kendimiz yapmaz, kötülüğü nehy eder; kendimiz sakınmazdık" diye cevap verdiler) buyuruldu.



Daha çok, kendisinin amel ettiği, tatbik ettiği hususları söylemelidir! Çünkü Allahü teâlâ, (İnsanları iyiliğe teşvik edip de kendinizi unutur musunuz? Niçin kendi yapmadıklarınızı başkalarına söylersiniz) buyurmaktadır. (Bekara 44)

Başkalarına, (Şunu yapmayın) der de, kendisi onu yaparsa, sözü tesirli olmaz. Mesela gıybet etmeyin dediği halde, kendisi gıybet eden, hem insanların, hem de Allahü teâlânın yanında kıymetten düşer.


Sözümüzün tesir etmesi için önce o işleri kendimiz yapmamız gerekir. Allahü teâlâ, (Önce kendine, sonra başkalarına vaaz et! Böyle yapmayan benden utansın!) buyuruyor. Nasihat, uygun şekilde yapılırsa tesir eder. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Onlara nasihat et, nasihat müminlere elbette fayda verir.) [Zariyat 55]






selamn aleyküm...sevgili kardeşim çok güzel bir hikaye ve akabince çok çok da güzel bir cevap...
ayrıca bende uydurma denilen ve diyenlere iyice okusunda ders alınacak bir şey var mı onu alsın...
ayrıca uydurma dahi olsa ben aldığım dersi aldım..
Ellerine ve emeğine sağlık..

Allah razı olsun

selam ve dua ile.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Amin. Allahü teala cümlemizden razı olsun, teşekkür ederiz kardeşim

Cenab-ı Hak bizleri ilmiyle amil ihlas sahibi kullarından eylesin inşallahü teala.

Yalnız; tartışmaya sebebiyet verecek tahrik edici üsluplardan, fitneye zemin hazırlayacak, kalp kırabilecek sözlerden zinhar uzak duralım. Biz cevap vermedik, konuyu izah edecek nitelikte bir nakil yaptık, cevap verecek olsaydık ilk anda verirdik. Açılan konular tüm forumun istifadesinedir. Bir kardeşiniz olarak bu samimi ikazımızı hoş göreceğinizi umud ediyor ve cevabınızda ilgili düzeltmeyi yapmanızı rica ediyor, teşekkür ediyoruz.

Allahü teala kalplerimize selamet versin, cümlemizi nefsi emmaremizin şerrinden muhafaza buyursun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt