nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Ve Şehadet
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Hayır, onlar, Rabbleri katında diridirler, zıklanmaktadırlar.
Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler. Ki, onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değildirler.
Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın Mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.[1]
Bu ayetlerin iniş sebebine bakalım:
"İbn Abbas Radıyallahü Anh'den, Hazreti Peygamber Aleyhisselâm'm şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kardeşleriniz Uhud'da şehid olunca, Allah, onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu. Şimdi onlar, Cennetin ırmaklarına gider, meyvelerinden yer, Arş'm gölgesinde asılı bulunan altın kandillere gelir konarlar. Yediklerinin, içtiklerinin ve yattıkları yerlerin güzelliklerim görünce:
Ne olurdu; keşke Allah'ın bize neler yaptığını kardeşlerimiz de bilselerdi de cihaddan çe-kinmeseler, harbten geri kalmasalardı, dediler.
Başka bir rivayette ise, onlar:
Bizim Cennette sağ olduğumuzu, rızıklan-dırildığımızı, kardeşlerimize acaba kim haber verir, dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ, sizin durumunuzu onlara ben haber veririm, diyerek bu ayet-i kerimeleri inzal buyurdu. [2]
Bir başka rivayeti de Hazreti Câbir bin Abdullah bin Amr'dan dinleyelim:
"Rasulullah Aleyhisselâm bir gün bana baktı ve: -Ey Câbir, seni düşünceli görüyorum, dedi. Ben:
Ey Allah'ın Rasulü, babam şehid oldu. Arkasında borç ve (bakılması gereken bir) aile bıraktı, dedim. Rasulullah Aleyhisselâm:
Sana haber vereyim ki, Allah hiç kimseyle perde arkasından olmaksızın konuşmamışken babanla yüzyüze konuştu ve ona:
İşte benden vereyim, buyurdu. Baban: Ey Rab-bim, senin için (senin yolunda) ikinci bir kez öldürülmek için tekrar dünyaya döndürülmemi istiyorum, dedi. Hakk Teâlâ: Daha önce söz verdim. Onlar (Ölenler), oraya (dünyaya) katiyyen döndürülmeyecekler, buyurunca baban: Arkamda kalanlara (bunu) ulaştır, dedi. Allah Teâlâ da: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın...., ayetini indirdi.[3]
İmam Buhârî ve İmam Müslim'in ittifaken naklettikleri bir hadiste şöyle buyurur Rasulullah Efendimiz Aleyhisselâm:
"Cennete giren hiç bir kimse, yeryüzündeki her-şeye malik olmak için dahi olsa tekrar dünyaya dönmeyi istemez. Ancak şehid, görmekte olduğu ilâhî ikramlardan dolayı, tekrar tekrar dünyaya dönmeyi ve on kere şehid edilmeyi temenni eder. [4]
Şehid, misak ânında Rabbimiz Allah'a vermiş olduğu "evet" sözünü, yeryüzünde mükellef olduğu andan itibaren malını ve canını Allah yolunda feda ederek tasdik eden kamil Mü'mindir. Şehid, Rabbimiz Allah'ın hakimiyeti devlet planında tüm yeryüzüne hakim olsun ve fitne ile ayakta duran bütün tağutî rejimler ortadan kalksın diye Allah yolunda başını feda eden Muvahhid ve Muttaki Mü'min bir şahsiyettir.
Dünyalık hiç bir menfaat gözetmeksizin yalnız ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için, Allah'ın emri ölçüşünce müşriklerle, kafirlerle, zalimlerle yani hangi isimle anılırsa anılsın tağutî güçlerle savaşıp kanını döken Allah'ın veli kullarından bir kuldur.
Allah'ın vaadettiklerine gerçekten şahid olmuş, bunun için kendisine şehid denilmiştir. O, "İlâyî ke-limetullah" uğrunda ölümü tercih etmiş, bu yanda ölmüş, fakat diğer tarafta dirilmiş, ölümsüzlüğe kavuşmuştur.
Şehidler, alelade ölenler gibi ölü değildirler. Onlar, Allah'ın katında diridirler. Cennet bahçelerindedir ve Allah'ın vaadettiği bütün nimetlere ulaşmışlardır.
Allah'ın yegane hayat dini İslâm, şehidlerin canı ve kanıyla ayakta dipdiridir. Şehidler, İslâm'ın koruyucularıdır. Yani islâm'ı .korumak için şehadete koşarak gidenlerin, savaş alanlarında coşarak savaşanların çalışmalarıyla İslâm dipdiri kalmış ve kalmaya devam edecektir. Cihad aşkıdır, şehadet muhabbetidir, Mü'minleri diri tutan!..
Bu şehadet aşkıdır Mü'minlere güven, kâfirlere korku veren. Cennet'i sakırdayan kılıçların gölgesi altında arar Mümin Mücahidler. Cennet, kınından sıyrılmış ve Allah yolunda, Allah düşmanlarına vurulan kılıçların gölgesi altındadır. Cennetin yeri belirlendikten sonra hangi kamil imana sahip Mü'min o tarafa doğru koşmaz ki? Sonra hem kendisi ölümsüzlüğe kavuşacak, hem de geride kalanlar emniyet içinde Rabbleri Allah'a kulluğa devam edecekler ve hem de Şehidin yolunu takibe koyulacaklar.
Şehid, hayatını ortaya koymakla, canını Allah yolunda feda etmekle, müstez'af çocuklar, kadınlar ve erkeklerin sıhhati için savaşmakla kanını dökmekte, ama bu hareketin ardında binlerce Mü'min canlanmaktadır... Bir ölmek, bin dirilmektir şehidin faaliyeti...
Müslümanların can, din, mal, nesil ve akıl emniyetleri Allah yolunda cihad ve şehadetle sağlanabilir. Bütün küfür cephelerine karşı sağlanabilir. Bütün küfür cephelerine karşı savaşılmadıkça ve onları mağlup etmedikçe, Müslümanlar emniyet içinde yaşayamazlar.
Rabbimiz Allah Celle Celalühü, Cenneti Mü'min kulların malları ve canlarına karşılık vermiştir:
"Hiç şüphesiz Allah, Mü'minlerden -Karşılığında onlara Cennet vermek üzere canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar, Allaü yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler, fbu) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerene gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte, büyük kurtuluş ve mutluluk budur.[5]
Muhammed bin Kab el-Kurâzî der ki:
Abdullah bin Revaha, Hazreti Peygamber Aleyhisselâm'a:
Ey Allah'ın Rasulü, Rabbin ve kendin için dilediğin şartı koş, demişti. O zaman Hazreti Peygamber Aleyhisselâm:
Rabbim için, sadece O'na kulluk etmenizi, O'na hiç bir şeyi ortak koşmamanızı şart koşuyorum. Kendim için ise, kendi canlarınızı mallarınızı koruduğunuz şeylerden beni de korumanızı şart koşuyorum, buyurdu.
Ensar:
Pekiyi, bütün bunalan yaptığımız takdirde, bize karşılık olarak ne verilecek? diye sordu. Hazreti Peygamber Aleyhisselâm:
Cennet, byuyurdu. O zaman Ensar:
Bu ne kârlı bir alış-veriş tir, o halde ne bozar, ne de bozulmasını isteriz, diye sevinçle haykırdılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerimeler nazil oldu.
Bu konuşmalar, "Büyük Akabe Biati" denilen ikinci biat esnasında cereyan etmiştir. Bu, Ensar'dan yetmişin üzerinde kimsenin katıldığı bir biattir.[6]
Canım ve malını onları yaratan Allah'a tekrar bir nimet hem de Cennet nimeti karşılığında vermek. İşte en kârlı ticaret. İşte en kazançlı ahşveriş... Bu hakikat, hakk kitapların üçünde de yani Tevrat, İncil ve Kur'an'da Allah tarafından vaad edilmiştir. Ve Allah vaadinde sadıktır. Yeter ki, Mü'minler bu teklif karşısında sadık davransınlar. Ölümsüzlük olan şehadeti arzulasm ve Allah yolunda şehid olsunlar. Çünkü Rabbimiz Allah Celle Celallühu, başka bir ayetinde tekrar buyuruyor ki:
"Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, hayır, onlar diridirler. Fakat siz, bunun şuurunda değilsiniz.[7]
Bu ayetin esbâb-ı nüzulünde şunlar kayıtlıdır: "Ayet, Bedir savaşında Müslümanlardan şehid olanlar hakkında nazil olmuştur. Bunların sekizi Ensar'dan, altısı Muhacirun'dan olmak üzere ondört kişiydiler. Çünkü bir takım kimseler, Allah yolunda Öldürülenler için, "falan öldü, böylece dünya nimetlerinden zevklerinden olmuş oldu", diyorlardı. Bunun üzerine Allah, bu ayeti inzal buyurdu. [8]
Gerçek Müminler, canlarım ve mallarını Cennet karşılığında Allah'a sattıkları için, daha satılık bir şeyleri kalmamıştır. Bundan dolayı yeryüzündeki insanlar arasında yalnızca Muvahhid Müminler satılık değildirler. Çünkü onlar Allah'a ve Cennet karşılığı satılmışlardır.
Dikkat edilecek olursa, en aşağı makamdan en yüksek makama kadar tüm kâfirler satılıktır ve satılmışlardır. Hem de öyle; yalnızca bir kişiye değil, dönek oldukları için kim en çok verirse ona kul-köle olurlar, bir müddet sonra başkası daha değişik bir fiyat teklifiyle o köleyi satın alabilir. [9]
Rabbin Allah Celle Celalühu, kendi dinine yardım edeni, hizmet edeni ve bu uğurda malını, canını feda edeni Cennetle müjdelediği gibi, yardım edeceğini de vaad ediyor:
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslâm'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. [10]
"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Hayır, onlar, Rabbleri katında diridirler, zıklanmaktadırlar.
Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler. Ki, onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değildirler.
Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın Mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.[1]
Bu ayetlerin iniş sebebine bakalım:
"İbn Abbas Radıyallahü Anh'den, Hazreti Peygamber Aleyhisselâm'm şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kardeşleriniz Uhud'da şehid olunca, Allah, onların ruhlarını yeşil kuşların içlerine koydu. Şimdi onlar, Cennetin ırmaklarına gider, meyvelerinden yer, Arş'm gölgesinde asılı bulunan altın kandillere gelir konarlar. Yediklerinin, içtiklerinin ve yattıkları yerlerin güzelliklerim görünce:
Ne olurdu; keşke Allah'ın bize neler yaptığını kardeşlerimiz de bilselerdi de cihaddan çe-kinmeseler, harbten geri kalmasalardı, dediler.
Başka bir rivayette ise, onlar:
Bizim Cennette sağ olduğumuzu, rızıklan-dırildığımızı, kardeşlerimize acaba kim haber verir, dediler. Bunun üzerine Allah Teâlâ, sizin durumunuzu onlara ben haber veririm, diyerek bu ayet-i kerimeleri inzal buyurdu. [2]
Bir başka rivayeti de Hazreti Câbir bin Abdullah bin Amr'dan dinleyelim:
"Rasulullah Aleyhisselâm bir gün bana baktı ve: -Ey Câbir, seni düşünceli görüyorum, dedi. Ben:
Ey Allah'ın Rasulü, babam şehid oldu. Arkasında borç ve (bakılması gereken bir) aile bıraktı, dedim. Rasulullah Aleyhisselâm:
Sana haber vereyim ki, Allah hiç kimseyle perde arkasından olmaksızın konuşmamışken babanla yüzyüze konuştu ve ona:
İşte benden vereyim, buyurdu. Baban: Ey Rab-bim, senin için (senin yolunda) ikinci bir kez öldürülmek için tekrar dünyaya döndürülmemi istiyorum, dedi. Hakk Teâlâ: Daha önce söz verdim. Onlar (Ölenler), oraya (dünyaya) katiyyen döndürülmeyecekler, buyurunca baban: Arkamda kalanlara (bunu) ulaştır, dedi. Allah Teâlâ da: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın...., ayetini indirdi.[3]
İmam Buhârî ve İmam Müslim'in ittifaken naklettikleri bir hadiste şöyle buyurur Rasulullah Efendimiz Aleyhisselâm:
"Cennete giren hiç bir kimse, yeryüzündeki her-şeye malik olmak için dahi olsa tekrar dünyaya dönmeyi istemez. Ancak şehid, görmekte olduğu ilâhî ikramlardan dolayı, tekrar tekrar dünyaya dönmeyi ve on kere şehid edilmeyi temenni eder. [4]
Şehid, misak ânında Rabbimiz Allah'a vermiş olduğu "evet" sözünü, yeryüzünde mükellef olduğu andan itibaren malını ve canını Allah yolunda feda ederek tasdik eden kamil Mü'mindir. Şehid, Rabbimiz Allah'ın hakimiyeti devlet planında tüm yeryüzüne hakim olsun ve fitne ile ayakta duran bütün tağutî rejimler ortadan kalksın diye Allah yolunda başını feda eden Muvahhid ve Muttaki Mü'min bir şahsiyettir.
Dünyalık hiç bir menfaat gözetmeksizin yalnız ve yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için, Allah'ın emri ölçüşünce müşriklerle, kafirlerle, zalimlerle yani hangi isimle anılırsa anılsın tağutî güçlerle savaşıp kanını döken Allah'ın veli kullarından bir kuldur.
Allah'ın vaadettiklerine gerçekten şahid olmuş, bunun için kendisine şehid denilmiştir. O, "İlâyî ke-limetullah" uğrunda ölümü tercih etmiş, bu yanda ölmüş, fakat diğer tarafta dirilmiş, ölümsüzlüğe kavuşmuştur.
Şehidler, alelade ölenler gibi ölü değildirler. Onlar, Allah'ın katında diridirler. Cennet bahçelerindedir ve Allah'ın vaadettiği bütün nimetlere ulaşmışlardır.
Allah'ın yegane hayat dini İslâm, şehidlerin canı ve kanıyla ayakta dipdiridir. Şehidler, İslâm'ın koruyucularıdır. Yani islâm'ı .korumak için şehadete koşarak gidenlerin, savaş alanlarında coşarak savaşanların çalışmalarıyla İslâm dipdiri kalmış ve kalmaya devam edecektir. Cihad aşkıdır, şehadet muhabbetidir, Mü'minleri diri tutan!..
Bu şehadet aşkıdır Mü'minlere güven, kâfirlere korku veren. Cennet'i sakırdayan kılıçların gölgesi altında arar Mümin Mücahidler. Cennet, kınından sıyrılmış ve Allah yolunda, Allah düşmanlarına vurulan kılıçların gölgesi altındadır. Cennetin yeri belirlendikten sonra hangi kamil imana sahip Mü'min o tarafa doğru koşmaz ki? Sonra hem kendisi ölümsüzlüğe kavuşacak, hem de geride kalanlar emniyet içinde Rabbleri Allah'a kulluğa devam edecekler ve hem de Şehidin yolunu takibe koyulacaklar.
Şehid, hayatını ortaya koymakla, canını Allah yolunda feda etmekle, müstez'af çocuklar, kadınlar ve erkeklerin sıhhati için savaşmakla kanını dökmekte, ama bu hareketin ardında binlerce Mü'min canlanmaktadır... Bir ölmek, bin dirilmektir şehidin faaliyeti...
Müslümanların can, din, mal, nesil ve akıl emniyetleri Allah yolunda cihad ve şehadetle sağlanabilir. Bütün küfür cephelerine karşı sağlanabilir. Bütün küfür cephelerine karşı savaşılmadıkça ve onları mağlup etmedikçe, Müslümanlar emniyet içinde yaşayamazlar.
Rabbimiz Allah Celle Celalühü, Cenneti Mü'min kulların malları ve canlarına karşılık vermiştir:
"Hiç şüphesiz Allah, Mü'minlerden -Karşılığında onlara Cennet vermek üzere canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar, Allaü yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler, fbu) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerene gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip müjdeleşiniz. İşte, büyük kurtuluş ve mutluluk budur.[5]
Muhammed bin Kab el-Kurâzî der ki:
Abdullah bin Revaha, Hazreti Peygamber Aleyhisselâm'a:
Ey Allah'ın Rasulü, Rabbin ve kendin için dilediğin şartı koş, demişti. O zaman Hazreti Peygamber Aleyhisselâm:
Rabbim için, sadece O'na kulluk etmenizi, O'na hiç bir şeyi ortak koşmamanızı şart koşuyorum. Kendim için ise, kendi canlarınızı mallarınızı koruduğunuz şeylerden beni de korumanızı şart koşuyorum, buyurdu.
Ensar:
Pekiyi, bütün bunalan yaptığımız takdirde, bize karşılık olarak ne verilecek? diye sordu. Hazreti Peygamber Aleyhisselâm:
Cennet, byuyurdu. O zaman Ensar:
Bu ne kârlı bir alış-veriş tir, o halde ne bozar, ne de bozulmasını isteriz, diye sevinçle haykırdılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerimeler nazil oldu.
Bu konuşmalar, "Büyük Akabe Biati" denilen ikinci biat esnasında cereyan etmiştir. Bu, Ensar'dan yetmişin üzerinde kimsenin katıldığı bir biattir.[6]
Canım ve malını onları yaratan Allah'a tekrar bir nimet hem de Cennet nimeti karşılığında vermek. İşte en kârlı ticaret. İşte en kazançlı ahşveriş... Bu hakikat, hakk kitapların üçünde de yani Tevrat, İncil ve Kur'an'da Allah tarafından vaad edilmiştir. Ve Allah vaadinde sadıktır. Yeter ki, Mü'minler bu teklif karşısında sadık davransınlar. Ölümsüzlük olan şehadeti arzulasm ve Allah yolunda şehid olsunlar. Çünkü Rabbimiz Allah Celle Celallühu, başka bir ayetinde tekrar buyuruyor ki:
"Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, hayır, onlar diridirler. Fakat siz, bunun şuurunda değilsiniz.[7]
Bu ayetin esbâb-ı nüzulünde şunlar kayıtlıdır: "Ayet, Bedir savaşında Müslümanlardan şehid olanlar hakkında nazil olmuştur. Bunların sekizi Ensar'dan, altısı Muhacirun'dan olmak üzere ondört kişiydiler. Çünkü bir takım kimseler, Allah yolunda Öldürülenler için, "falan öldü, böylece dünya nimetlerinden zevklerinden olmuş oldu", diyorlardı. Bunun üzerine Allah, bu ayeti inzal buyurdu. [8]
Gerçek Müminler, canlarım ve mallarını Cennet karşılığında Allah'a sattıkları için, daha satılık bir şeyleri kalmamıştır. Bundan dolayı yeryüzündeki insanlar arasında yalnızca Muvahhid Müminler satılık değildirler. Çünkü onlar Allah'a ve Cennet karşılığı satılmışlardır.
Dikkat edilecek olursa, en aşağı makamdan en yüksek makama kadar tüm kâfirler satılıktır ve satılmışlardır. Hem de öyle; yalnızca bir kişiye değil, dönek oldukları için kim en çok verirse ona kul-köle olurlar, bir müddet sonra başkası daha değişik bir fiyat teklifiyle o köleyi satın alabilir. [9]
Rabbin Allah Celle Celalühu, kendi dinine yardım edeni, hizmet edeni ve bu uğurda malını, canını feda edeni Cennetle müjdelediği gibi, yardım edeceğini de vaad ediyor:
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslâm'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. [10]