Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şefkat Peygamberine S.A.V. Vefa Duygusu (1 Kullanıcı)

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
31
Konum
İstanbul
muhammed_1241636092.jpg



Hz. İsa (a.s.) birgün Allahuteala’ya der ki: Ya Rabbi dünya üzerinde sana çok ibadet eden abid bir kulunu bana gösterir misin? Allahuteala Hz. İsa (a.s.) ‘yı bir dağın tepesinde bulunan bir kayanın yanına gönderir. Nur gibi bembeyaz bir kayadır. Allahuteala kayayı ikiye ayırmasını söyler. Hz. İsa (a.s.) kayayı ikiye ayırınca içinden bir adam çıkar ve yanında da bir üzüm asması vardır. Adama bu kayanın içinde ne yaptığını sorar. Adam kayanın içinde durmadan Allahuteala’ya ibadet ettiğini söyler. Nekadar zamandır bu kayanın içinde olduğunu sorunca 400 sene olduğunu söyler. Ne yiyip içtiğini sorunca da “Allahuteala bana bu üzüm asmasından hergün bir salkım üzüm verir ve açlığımı susuzluğumu onunla gideririm” der. Bunu duyan İsa (a.s.) der ki:

Ya Rabbi senin katında bu adamdan daha abid bir kişi var mıdır ?

Allahuteala buyurur ki :

Ey İsa ahir zamanda gelecek olan peygamberim Muhammed (a.s.) ‘in ümmetinden her kim berat gecesinde benim rızam için iki rekat namaz kılarsa bu kulumun 400 senedir yaptığı ibadetten daha üstündür benim için... ( Envar-ül Aşıkin )

Görüldüğü gibi Rabbimiz bizi öyle bir peygambere ümmet kılmış ki yaptığımız iki rekatlık bir ibadet bile Hz. Muhammed (a.s.) in hürmetine 400 senelik durmadan yapılan ibadetten daha üstün kılınmıştır.

Efendimiz (a.s.) miraca çıktığında Allahuteala ile bir nevi ümmetinin kurtuluşunun sözleşmesini yapmıştır. Allahuteala ile tabir-i caizse yanyana gelen Efendimiz (a.s.)’a ne istiyorsun denildiğinde “Ümmetimi istiyorum” cevabını vermesi O Habib-i Zişan’ın ümmetine ne kadar düşkün olduğunun en büyük göstergesidir. Bunu küçük bir kareyle özetleyecek olursak:

Uğruna zerreden kürreyi herşeyi yarattığı Hz. Muhammed (a.s.) ile O’nu yaratan Allah için herşeyi göze almış iki sevgilinin karşılaşmasıdır Mirac. Bu karşılaşma sahnesinde aşkına hasretle yanan bir maşuk misalidir Efendimiz (a.s.). Ama O Habib-i Edib (a.s.) bu meşkinin tam ortasında yine ümmetini düşünüyor ve ümmetimi istiyorum diyor. Böyle şefkat dolu bir peygamberin ümmeti olma şerefine erişmiş bizler ise acaba ne kadar O’na (a.s.) layık olmak için çalışıyoruz ?..

Allahuteala ise Efendimiz’in (a.s.) ümmetine bu düşkünküğünü şöyle açıklamaktadır :

Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128)

Efendimiz (a.s.) bize olan bu düşkünlüğünü bir hadis-i şerif’inde şöyle anlatmaktadır.

«Benim ve sizin misaliniz ateş yakan ve ateşine kelebekler ve çekirgeler düşmeye başlayınca onları kovmaya çalışan kimse gibidir. Ben sizi ateşe düşmekten korumak için eteklerinizden tutuyorum. Halbuki siz benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz.» (Müslim)

Burada şu misali söylemeden geçemeyeceğim. Bir anne ve baba evladının dünyaya gelmesine sadece vesileyken evladı o ebeveyne asi olduğunda nekadar üzülür ve kahrolur. Halbuki o ebeveyn evladını yaratmamış sadece dünyaya gelmesine vesile olmuştur. Peki bizim için, cennete girelim diye bukadar uğraşan, cehenneme girmeyelim diye okadar dua eden “şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenlere olacaktır” diyen, hayat kaynağımız olan İslam dinini yaymak ve insanlığa anlatmak için Taif’te taşlanan, Mekke’de eziyet görüp yurdundan yuvasından kopup giden, Kabe’nin önünde ibadet ederken o mübarek başına işkembe koyulan, Bedir’de – Uhud’da – Hendek’te ashabıyla savaşıp mübarek dişi kırılan Efendiler Efendisi (a.s.)’ne asi olmak acaba O’nu (a.s.) hiç üzmüyor mu ?

İsyan sadece inkar etmek değil, sevmekte sadece seviyorum demek değildir. Unutmamak gerekir ki insanı insan yapan ahde vefadır. Nankörler gözleri kör olanlar değil ruhu ve kalbi körleşmiş biçarelerdir...

Allahuteala ve tekaddes hazretleri bizleri Habib-i Edib’ine yakışır bir ümmet, kendine yakışır bir kul eylemesi temennisi ve duası ile...
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Ah Efendim (s.a.v)...
Allah bin kere razi olsun kardesim..
Hele su hadisi serif yok mu? Ne zaman okusam kederlenirim..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt