Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sahte Özgürlük!. (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0

Medine de kurulan İslam yönetiminin bir çok sonucunun olduğunu biliyoruz.Ama sosyal sonuçlar bunun en etkili belkide olmaz dedirten kısmıydı.Zira alışılagelmiş bir çok şeyi kökten değiştiren bir sistem.Bir çok tabuyu yıkıp yerine fıtrata uygun olanı getirmek, insanların kimliklerine kişiliklerine zamk gibi yapışıp kalan bir olguyu yok etmek elbette ki kolay olmayacaktı..Allah rasulü ensar şehri Medine''ye gelir gelmez söz ve eylemleriyle sınıf ve ırk ayırımını kaldırmaya,kibir ve gururun köklerini kazımaya, bütün insanlar arasında gerçek bir eşitliği tesis ederek adalet ölçülerinde bir uygulamaya başladı.Halkın ''Bir Tarağın Dişleri Gibi Eşit'' olduğunu Arabın arap olmayana, beyazın siyaha takvadan başka hiç bir üstünlüğünün bulunmadığını ilan etti.Allahın kitabına göre tek üstünlük Takva iledir.

Medeni, ruhsal ve kültürel gelişmeleri sağlamak için ferdlerin sahip oldukları manevi yetenekler açısından hiç bir kimsenin soyu, rengi, ırkı, cinsiyeti onun bir başkası üzerinde üstünlüğü söz konusu değildir. Öncelikle kölelik denen olgu aşamalı olarak kaldırıldı. Allah Rasulü herkesin insan olma özelliğine vurgu yaparak bütün insanların hürriyet hakkını tanıdı. İnsan onurunu iddia edilenin tam aksine yücelten bu davranış kullar arasında ırk ve cins ayırımı yapmayan bu ilkelerin ve iddianın bir devamı olarak ta, İslam kadına medeni ve mali haklarda kadına olması gereken hakkını vermiştir. Dini ve sosyal ve insani alanlarda erkekle eşit kılmış, hiç bir sistemin tanımadığı hakkı kendisine vererek, eski ve yeni hiç bir hukukun ulaşamadığı düzeyde değer vererek toplum içerisinde ki saygınlığını kazandırmıştır kadın. Bir nevi olması gereken ve elinden alınan hakkını ona iade etmiştir.

İslam anlayışında kadın, erkeğin hayat ortağı ve bütünün tamamlayıcısıdır. Yani bir bütünün yarısıdır. Allahın ayetleride bunu açık bir şekilde bize bildirmiştir.
"Size kendisiyle huzur bulmanız için sizden eşler yaratmış olması aranızda sevgi ve esirgeme kılması da onun ayetlerindendir. Şüphe yok ki bunda düşünen bir millet için ibretler vardır." (Rum-21)
Bu ayette de anladığımız gibi ikisinin de sevgi, rahmet ve esirgeme temellerine dayanan kutsal bağlarla birbirlerine bağlanmış, kendi aralarında uyarı mekanizmasını geliştirerek daha köklü aile modellerine ulaşması sağlanmıştır. Yine Allah Rasulünün konuyla ilgili hadislerine bakacak olursak;
"Ancak iyi kişiler kadınlara ikram eder,ve ancak kötü kişiler onlara kötülük eder"
Yine başka bir hadiste de
"Kadınlar, erkeklerin öz kardeşleridir"
Buyurarak meseleyi çok güzel özet olarak anlatmıştır. Cahiliyenin en kötü alışkanlıklarından olan kadını ikinci sınıf vatandaşı olarak görme hastalığını da bu şekilde ortadan kaldırmıştır. Şu unutulmamalıdır ki, DEVLETLERİ VE MİLLETLERİ YÖNETENLERİN BEŞİKLERİNİ BİR KADIN SALLAMIŞTIR.
Evet, Allah Rasulünün ve Rabbimizin kitabında bize anlattığı kadarıyla kadın ve kadına bakış açısı budur.

Günümüze dönecek olursak şimdi kadına nasıl bakılıyor?
Sosyal hayatta kadın hak ettiği değeri bulabiliyor mu?
Allah-u Teala’nın kendisine sunduğu özgürlüğe sahip çıkabiliyor mu kadın? Kadın ne bizim için, kim kadın, hakkı hukuku var mı, iddia edildiği gibi gerçekten özgür mü? yoksa sahte özgürlükle avunan, avutulan bir zavallı mı? Kendi değerini bilip ona göre hareket eden bireyler mi kadınlar?

Bir bakalım televizyon ekranlarına, reklâm afişlerine, özgür kadın paketiyle sunulan bu kitleye bakalım. Allahın verdiği değerle günümüz insanının kadına bakışını bir kıyaslayalım önce.
Neydi KADIN? ALLAH NASIL TANIMLIYOR KADINI?
İlk insanın yoldaşı,ilk kadın Hz. Havva dan günümüze kadar hayatın mektebi,ilk yetiştirme yurdunun hocası,nesillerin mürebbiyesidir Kadın.
Daha farklı bir değişle İslam toplumunun başlangıç noktasıdır aslında. İlk önce çocuğunu sütüyle besleyen, göğsünde büyüten ve sevgi yumağı bir Anne, bir erkeğin yoldaşı, bazen yanı başında bazen ardında mücadele veren gizli varlık. Hayatın her safhasına damgasını vuran bir olgudur Kadın.
Ama bunun ötesinde başlı başına bir bireydir. Hem de etkin bir birey. Kadın, bazen müşfik ve korumacı bir anne, bazen fedakâr ve cefakâr bir eş, bazen de evlat vasfıyla önemli bir varlık olarak süregelmiş olmasına rağmen toplumun bakış açısı maalesef bunun tam tersi bir şekilde işletilmektedir.

Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü dönemlerden bile daha cahilane, modernizm adı altında yerin dibine gömülen kadınlar insanlığın neresinde olabilir ki?
Ne hazindir ki kadına en çok değer verdiğini söyleyen ve hatta haykıran bu toplum onu cahiliyeden bile daha fazla aşağılıyor. Onu aşağıların aşağısına esfele safiline itiyor. En alakasız reklâmlarda bile onu ve vücudunu teşhir ederken yüzü kızarmayan bu insanlar kadın ve erkeği eşit görüyoruz masallarıyla uyutuyorlar aslında insanlığı. İnsanların gözlerine baka baka yalan söyleyen bu zavallılar kötülüğün en büyüğünü yapıyorlar aslında.

Evinde mahremiyeti kalktığında mı özgür olacak kadın?
Öz benliğinden olabildiğince uzaklaştığında mı özgürüm diyebilecek?
Mahrem yerlerini hoyratça sergilediğinde mi saygınlık kazanacak?
Eşlerinden başka erkeklerin hayallerini süsledikleri zaman mı modern olabilecekler?
Hiç tanımadıkları insanların odalarının duvarlarında posterleri asıldığında mı itibar kazanacaklar?
Sorgulamayan, eleştirmeyen, yorum yapıp düzeltmeyen, vücudunu kullanarak sınıf atlamayı düşünecek kadar beyinsiz yığınlar olduklarında mı özgür damgası yiyecekler?
Görsel iş yapıyoruz biz diyerek kırıtan bu zavallılar mı özgür?
Kucaktan kucağa itilen bu akılsızlar mı özgür?
Bedenleriyle itibar uman bu beyinsizler mi özgür?
Binlerce genç kızın kanına girerek ailelerinden, evlerinden kaçmasına vesile olan yüzlerce ocak söndüren bu aşağılanmışlar mı Özgür?
Her gün medyada farklı mekânlarda sınırsızca eğlenerek sahte gülücükler saçan ve seyredenlerin özenmesine sebep olarak kendi yaşantılarından memnun olmayan yığınlar oluşturan bu sahte insancıklar mı özgür?
Sahte güzellikleriyle, estetikleriyle ortada salınan bu içi boş çuvallar mı özgür?
Yarı çıplak gezmeyi marifet zanneden bu akılsızlar mı özgür?
Özgürlük bunun neresinde? Evet, özgürlük bunun neresin de?
İslam’ın kendilerine tanıdığı özgürlüğü beğenmeyen bu zavallılar esareti özgürlük olarak algılıyor maalesef. Köle pazarlarında teşhir edilen güzellik ve gösterişleriyle rağbet gören kölelerden ne farkı var ki bunların? Onlardan farkı ne?
Çağdaş köleler özgür olduklarını düşüne dursun şeytan onlara yaptıklarını süslemeye hatta cilalamaya devam etmekte ve sayılarını da her geçen gün arttırmaktadır.

Birileri bunu desteklemekte hatta körüklemekte maalesef. Kadının köleleşmesi birilerinin işine gelmekte. Toplumu bu şekilde uyuşturan birileri bizden daha fazla çalışıyor olsa gerek ki her geçen gün toplumlarda kadının biraz daha aşağılanmasını izliyoruz. Seyrediyoruz içimiz yanmadan. Yüreğimiz sızlamadan. Onların çıkış nedenini kestirmek hiçte zor değil.
Hz. Ali''nin şu sözü neden böylesi bir işe giriştiklerini aslında açıklıyor bizlere.
"Bir erkeği eğitirseniz bir insanı eğitmiş olursunuz. Ama bir kadını eğitirseniz bir toplumu eğitmiş olursunuz"
Evet, bir toplumu yozlaştırmak istiyorsan önce kadını yozlaştır. Bir toplumu helâka sürüklemek istiyorsan önce kadını değiştirir. Kadın bozulursa toplumu bozmak o denli kolaylaşır.
Kim değiştirir Rabbin yarattığı bu varlığı?
Kim engeller onun gerçek özgürlüğünü?
Kim engel koyar yüreklerine?
Kim karartır aslı aydınlık olan sinelerini?
Kim kazanır ve memnun olur bu karanlıktan?
Aydınlık yüreklerin kol gezdiği, aydınlık insanlarla dolu bir şehirde, ülkede hatta dünyada yaşamak varken bunun tersi kime ne kazandırır?
Bu soruların cevabını düşünmenin vakti geldi.
Maskeleri parçalamanın, yırtıp atmanın vakti geldi.
Öz benliğimize dönmenin, aslımıza rücuu etmenin vakti geldi,
Bize örnek olanları gözden geçirmenin vakti geldi.
Çağdaş kölelikten gerçek özgürlüğümüze kavuşmak için çabalamanın vakti geldi.
Sahte ve sanal özgürlüğe değil, yoktan var edenin bahşettiği sınırsız özgürlüğe talib olmanın vakti geldi:
Ellerimizi sadece yaradana açarak ondan yardım istemenin vakti geldi.
Tevbe edip,yoktan var eden yaratıcının çağrısına kulak vererek,gerçek özgürlüğümüzü ilan etmenin vakti geldi.Önceden İslamı sadece yaşıyorlardı.Sonra hem yaşayıp hem konuşmaya başladılar.Şimdi ise sadece konuşuyorlar...

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!.​

İlgili Diğer Makaleler:
http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/85054-seytanin-tuzaklarina-dikkat.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/nasihatler/85055-hatirlatma.html
http://forum.islamiyet.gen.tr/dini-sohbet/85057-kendimizle-yuzleselim.html
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Tevbe edip,yoktan var eden yaratıcının çağrısına kulak vererek,gerçek özgürlüğümüzü ilan etmenin vakti geldi.Önceden İslamı sadece yaşıyorlardı.Sonra hem yaşayıp hem konuşmaya başladılar.Şimdi ise sadece konuşuyorlar...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt