h a y a l e t
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2009
- Mesajlar
- 27
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
ALLAH razı olsun
ping_pong
Kayıtlı Kullanıcı
Üyelik Tarihi: 09.06.08
Yaş: 19
Mesajlar: 524
Konular: 29
Seviye: 21 []
Paylaşım: 100 / 502
Güç: 174 / 1110
Tecrübe: 10%
_________________
Lailahe illalah Muhammedun Rasullulah
Yahudi ve Hristiyanlar Cennete Girecek diyen Cennete Giremez
yahudi ve hiristiyanlar cennete girecek diyenler cennete giremez diyorsun imzanda, sevgili kardeşim peki ya Kuran indirilmeden önce ki yahudi ve Hiristiyanlara ne olacak...İslam Dini Doğmadan önce islam dan habersiz olanlara ne olacak ???
konuya cevap yazmana gerek yok !
Çok güzel bir paylaşım.Allah razı olsun.
öncelikle seçip bizlerle paylaştığın konu harika allah bizede bu sevgiyi nasip etsin kalbimize o sevgiyi nakşetssin inşaallah...
AYRICA DOĞUM ĞÜNÜNÜ KUTLARIM HAYIRLI YAŞLAR....
ALLAH razı olsun
s.a. arkadaşlar,
Foruma küçük bi katkıdada ben bulunmak istedim. İnşaalah o mübarek zaaterın yolunda ayaklaımız sabit kalır.
Hicretin 19 yılında Hz.Ömer zamanında Rum diyarlarına yapılan seferlerin birinde düşmana bir gurup müslümanla beraber esir düştü.Bizans imparatoru Müslümanların Peygamberlerine olan aşırı sevgi ve bağlılıklarını bildiği için ilk önce Abdullah Bin Huzafe ( r.a ) huzuruna getirtti.Ona şöyle dedi:
- Sana bir teklifim var
- Nedir ?
- Hırıstıyan ol kurtul.
Abdullah Bin Huzafe ( r.a ) şöyle buyurdu
- Asla ! ölmem teklif ettiğin şeyi kabul etmemden daha iyidir dedi.
Bunun üzerine imparator şöyle çıkıştı.
- İstediğimi yapmazsan seni öldürtürüm diye çıkıştı.
- Evet buna gücün var dedi.
İmparator onu önce çarmıha gerdirdi.Sonrada oradan alıp bir yere hapis ettirdi.Günlerce aç suzuz bırakıldı.Açlıktan ölme noktasına geldi.İmrator ona manevi işkence yapmak için pişirilmiş domuz eti ve içki gönderdi.O ise İmparatora dönerek şöyle dedi.
-Allah’ın böyle durumlarda bunları bana helal kıldığını bliyorum.Ancak islamın izzet ve şerefini korumak uğruna onlara el sürmüyorum .
Bu kez büyükçe bir kazan getirildi.İçi fokur fokur yağ kaynıyordu.Abdulah Bin Huzafe ( r.a ) l a birlikte esir müslümanlardan biride kralın huzurundaydı.
Kral ona ;
- Dinini terkedip hırıstiyan olursan kurtulursun dedi.
- Asla ! deyince
- Onu kazana atmaları için emrini verdi.Abdullah Bin Huzafe ( r.a. ) nın arkadaşı gözünün önünde kızgın yağda haşlanarak şehit olmuştu.İmparator direnmeye devam ederse onuda kazana atacağı tehdidini savurdu.Askerler onu tutup kazanın yanına getirdiklerinde Abdullah Bin Huzafe ( r.a. ) ağlamaya başladı.Onun korktuğunu ve pişman olduğunu düşündüler.
Ona;
- Teklifimizi kabulmü ediyorsun ? diye sordular. O ise ;
-Hayır diye cavap verdi.
- O zaman niye ağlıyorsun dediler.
O Şöyle cavap verdi.
- Düşündümki “ şu kazana atılıp öleceğim “ Halbuki ben şu bir tane canım yerine vucudumdaki tüylerim adetince canım olsaydıda her birini Allah ve Rasulü için verebilseydim dedi.İmparator bu cevaptan çok etkilendi ve ona şöyle dedi.
- Seni ancak beni öpmen şartı ile serbest bırakırım dedi. Oda ona;
- Seni öpersem bütün müslümanları serbest bırakırmısın diye sordu.O da ona ;
- Evet bütün müslümanları serbest bırakırım dedi.
Abdullah Bin Huzafe “ Bu kadar müslümanın serbest bırakılması karşılığında Allah düşmanlarından birini öpmemde her hangi bir mahsur olmadığını düşündüm ve onu öptüm der.
Kral sözünü tuttu bütün müslüman esirleri serbest bıraktı. Abdullah Bin Huzafe ( r.a ) serbest bırakılan müslümanlarla birlikte Medineye geldi.Olanları Hz.Ömere ( r.a ) anlattı.Bunu duyan Hz .Ömer ( r:.a );
- Her Müslümanın Abdullah Bin Huzafe ( r.a ) öpmesi gerekir.İşte ilk olarak onu ben öpüyorum diyerek onu kutladı.
Paylaşımınız içln teşekkürrler elinize sağlık ALLAHA CELLE CELALUHA emanet
Esselamualeyküm
Allah c.c. razı olsun küçük bir katkıda bulanayım İnşAllah...
Bizler Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Ümmetiyiz. Müslümanız elhamdülillah. Müslümanlığımız Peygamberimiz Efendimize karşı edebli olmamızı gerektirir. Edeb ve sevgide bizler için ders olur düşüncesiyle tarihi bir olayı nakledeceğim. Peygamber sevgisi ve aşkı insanı insan yapan önemli bir unsurdur. Buna yaşanmış bir olay olan şu hadiseyi örnek verebiliriz.
Müslümanların yetiştirdiği meşhur şairlerden biri de Nabi’dir. Nabi, zamanın paşalarından biri ile hacc’a gitmek üzere yola çıkmışlar. Hz. Muhammed (S.A.V.)’in aşkı ile yana yana Medine şehrine doğru revan olmuşlar. Şehre yaklaştıklarında Hz. Peygamber’in Ravzasının yemyeşil kubbesi görünmeye başlamış.
Rasulüllah’ın kubbesinin görünmesine rağmen deve üzerinde bulunan paşanın ayaklarının, mübarek şehire doğru uzatılmış olduğunu gören Şair Nabi Efendimizce yaklaşmanın mutluluğu ve O’na olan aşkıyla yanarak kalbindeki alevi yanındaki paşaya dönerek şöyle dışa vurmuş:
*
Sakın terk-i edebden, Gûy-i Mahbubi Hüdadır bu
Nazargâh-i ilâhidir makam-ı Mustafa’dır bu.
*
Felekte mâh-ı nev Babu’s-Selâm’ın sîne-çâkidir,
Bunun kandili cevzâ, matla-ı nûr-u ziyâdır bu.
*
Habib-i Kibriyâ’nın hâb-gahidir fazilette,
Tefevvuk-kerde-i arş-i cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.
*
Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i âdem zâil,
İmadın açtı mevcûdât-ı çeşmin tûtiyadır bu.
*
Murâât-i edeb şartıyla gir Nâbi bu dergâha,
Metef-i kudsiyândır cilvegâh-ı enbiyâdır bu.
*
Şair Nâbi bu sözleri söylerken paşa edeble toplanarak söylenilenleri son derece dikkatle dinlemiş. Sonra da Nâbi’den söylediklerini bir defa daha tekrar etmesini istemiş.
Nâbi, paşanın arzusunu yerine getirince bu defa paşa büyük bir heyecanla Nâbi’ye
- Nâbi hayvandan inelim, demiş,
Deveden inmişler. Rasulüllah’ın mezarına yaklaştıklarında, Efendimiz’in mescidinin müezzinlerden birisi minareden şair Nâbi’nin biraz önce yolda paşaya karşı söylediği Nât-ı (Peygamberimizi övmek için söylenilen şiiri) söylemeye başlamış.
Müezzinin sesini duyan Nâbi şaşırmış. Paşaya dönerek.
- Paşam, müezzinin okuduklarını duyuyor musun? Benim biraz önce sana söylediklerimi söylüyor.
Bu sözlerden sonra Nâbi koşarak Harem-i Şerif’in minaresinin dibine, varmış, Müezzin Efendi minareden inince heyecanla müezzine bu okuduklarını kimden öğrendiğini sormuş. Cevap alamayınca, okuduklarını kendisinin biraz önce söylediğini, söylediklerini de arkadaşından başka duyanın olmadığını söyleyince müezzin olayı heyecanla şöyle anlatmış:
Ben sabah namazını kılınca uyuyakalmışım. Rüyamda Rasulüllah (S.A.V.)’i gördüm. Bana “Ümmetimden Nâbi çok aşklı geliyor. Minareye çık da kendisinin söylediği nât ile karşıla” buyurdular.
Uyandığımda başucumda bırakılmış kağıttan sizin Rasulüllah’a olan övgünüzle sizi karşıladım.
Bu sözleri duyan Nâbi sevinç baygınlığı geçirdi. Bu ne büyük lütuftur. Rasulüllah’a olan aşk, muhabbet ve bağlılık her müslümanda bu derece olmalıdır ki, mahşer gününde şefaat isteyecek açık alnı olsun...
Biz bu alın’a sahip miyiz?
Yeryüzünde gezen Cennetlik bir kimseye bakmak isteyen, Talhâ bin Ubeydullah'a baksın!
Ayşegül kardeşim Allahü teala senden ve nakil yapan tüm kardeşlerimizden razı olsun, Cenab-ı Hak cümelemize bu aşkla yanmayı nasib etsin. Amin..Selamet cümle müminlerin üzerine olsun.