Sözün özü, sabır direniştir. Kur'an : ''Allah sabredenleri sever'' derken işte bunu demiş olur: Allah direnenleri sever. Yine Kur'an : ''Ey iman edenler! Sabredin'' derken bunu demiş olur. Yani: Ey iman edenler! Direnin!
Hepsinden öte Asr Suresi, işte bu nedenle ''sabır'' suresidir:
''Asra yemin olsun ki insanlık hüsrandadır! Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna!''
Son ayetin açılımı şudur: Hakkı tavsiye etmenin bir bedeli vardır. Çünkü siz hakikate tabi olup onu tavsiye ettiğinizde, varlığını yalana adayanlar ister istemez bundan rahatsız olurlar. Hakikat güneşinin doğuşundan rahatsız olanlar, ülkeyi mağaraya çevirmenin yolunu ararlar.
Bu durumda hakikati savunmanın bir faturası vardır ve size bunu pahalıya ödetmeye çalışırlar. Ayetin son kısmı işte bunu söyler: Hakikati savunmanın bedelini ödemek gerektiğinde de sabrı tavsiye edin. Hakikat üzerinde direnin ve asla geri adım atmayın.
Öyle ya, hem hakkı savunacaksınız hem de başınız sıkışınca savunduğunuz hak siperini terk edip kaçacaksınız. Bu yakışır mı? Günah işlemenin bile bir bedeli olsun da sevap işlemenin bir bedeli olmasın mı? Kumarbazlar bile bir risk alırken hakikati savunanlar hiçbir risk almasınlar mı?
Hakikate olan sadakatiniz, onun uğruna nereye kadar ne bedeli göze aldığınızla orantılıdır. Ne diyordu Kur'an:
''İnanıyorsanız, üstün gelecek olan sizsiniz!''
Bizleri “eşref–i mahluk’’ (mahlukatın en şereflisi) olarak yaratan Rabbimiz, hükmü, kudreti ve hikmeti gereği bir takım sıkıntılarla imtihan etmektedir. Böyle durumlarda bize düşen sabırla karşılık vermek, boyun eğmek ve teslim olup yüce Yaratana sığınmaktır. İmanın, huzurun, kurtuluşun çaresi budur.
Cenâb–ı Hak Kur’an–ı Kerim’de bu hususta ayet–i kerimelerde şöyle buyurur:
“Muhakkak Biz, sabredenlerin mükâfatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz” (Neml, 96).
“Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir” (Zümer, 10).
“Sabredin; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir” (Enfâl, 46).
“Andolsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz, sabredenleri müjdele’’ (Bakara, 155).
Belâ ve musibetler hangi şekilde olursa olsun Müslüman, onu imanının gereği olan sabrı ile aşmasını bilir. Bu sebepledir ki, sabrı siper edebilen, sabır kalesine sığınabilmesini başarabilenler Ferhat’ın dağları delmesi gibi engelleri aşabilirler. Böyle kimseler yüksek bir gayrete, himmete, fazilete erişmiş kimselerdir.
Hayatımızın biricik örneği Sevgili Peygamberimiz (S.A.V), sabrı sayesindedir ki, kıyamete kadar devam edecek bir dîni hakim kılmıştır. Şunlar iftira ediyor, şunlar dedikodu yapıyor, şu hastalık var, şu yoksulluk var…diye bir an olsun ne ibadetten, ne zikirden, ne şükürden, ne İslâm’ı yaymaktan, ne yoksulu doyurmaktan…geri kalmıştır.
Sevgili Peygamberimiz hadis–i şeriflerinde sabrı şu başlıklarla tarif eder:
“Sabır, imanın yarısıdır.’’
“’Sabır cömertliktir’’
Sabretmesini bilen, küçük sıkıntılardan büyük zararlar görmez. Sabrın cömertliğiyle gönül zenginliği yaşar. Problemleri cömertçe aşmasını bilir.
“Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir.’’
Cenâb–ı Hak kulunun her faydalı işinden, her emrini yerine getirişinden, her helâli işleyişinden ona sevaplar verir. Cennetinde ona mükafatlar hazırlar.
Bir hadis–i Şerif’te: “Sabırla kurtuluşu beklemek ibadettir’’ buyurulur.
Bizlere düşen musibetler anında doğruca sabra dayanmaktır.
İnsan âni bir hastalığa yakalanabilir, âfetler başına gelebilir, bir anda bütün malını kaybedebilir, çocuklarından, eşinden, akrabasından, arkadaş çevresinden bir sıkıntıya düşürülebilir…
Bütün bu musibetlerde önce sabra sığınmalıdır. Bundan sonra yapılması gerekenlere yönelmelidir.
Eğer Kastamonu’da Şerife Bacılar sırtında yavrusu ile beraber askere mermi yetiştirmek üzere yola çıkmış ve donarak şehit olmuşsa, o sabrın bedeli olarak vatanın her köşesinde ezan okunuyorsa o ulvi sesler duyuldukça, o özgür adımlar yürüdükçe Allah o şehitlerimizi mükafatlandıracaktır.
Biz bu dünyaya ait değiliz.
Özellikle eğitimciler, yarının büyüklerini yetiştirecekleri zaman, sabra büyük önem vermelidirler. Nice yaramaz zannedilen, nice laf dinlemez zannedilen öğrencilerin sabırlı öğretmenlerin elinde her biri bir değer olan başarılı çocuklar olarak yetiştiklerini görüp dururuz.
Doktorun sabrı, imamın cemaatine sabrı, işçinin, işverenin, ananın, evladın, şoförün…vs. kişiler, ancak sabırlı davranışlarına göre sürekli başarıya, sevmeye sevilmeye, güzel arkadaşlığa, başarıya ulaşırlar.
Allah Razı Olsun kıymetli kardeşim, Emeklerinize sağlık, Güzel bir paylaşımdı,
Sabır, yardımcımız, zaferimiz, kazancımız, huzur kaynağımız olsun.
Binbir Rahmet ve Dua ile kardeşim.
Allah'a emanet olun, Selamun Aleyküm.
