ALLAH'ın kulundan razı olduğu mertebe vardır. Kulun da ALLAH'a karşı
razı olma mertebesi vardır. ALLAH u Teâlâ kulundan, kendi emirlerine
boyun eğdiği zaman razı olur. Nitekim ALLAH u Teâlâ bir âyet-i
kerimesinde şöyle buyuruyor: "İman edip iyilik yapanlar ise
yaratıkların en iyisidirler. Onların Rableri katında ecirleri, Adn
cennetleridir, burada sonsuza dek kalıcıdırlar. ALLAH onlardan, onlar
da ALLAH'dan razıdırlar. Bu mutluluk Rabb'inden korkanlara mahsustur."
(Beyyine, 6-7-8-9-10)
ALLAH'tan lâyıkıyla korkanlar ise âlimlerdir. Nefis, mutmainne
makamına erişmeden, rıza makamına erişemez. Mutmainne makamına
erişmenin yolu da hevâ ve hevesâtı terketmekle olur. Mutmainne sıfatını
hâiz olan kimse Rabbinin katında rıza makamına erişir. Ve Rabbinden
gelen herşeye razı olur. Nimet verirse nimetine razı olur. (Sıkıntı
verirse, sıkıntıya sabreder.) Râbiâ hazretlerine, kişinin ne zaman rıza
makamına erişebileceği soruldu. Cevaben Hazret şöyle buyurdu: "Bir
kimse, ALLAH'tan gelen musibetlere sabretmediği müddetçe rıza makamına
asla erişemez." Haris el-Muhâsibî hazretleri şöyle buyuruyor: "Rıza,
kalbin, ALLAH'ın hükümleri altında sükûnet bulmasıdır." Ve Cüneyd
hazretleri bu kelâma münâsip olarak şöyle buyuruyor: "Rıza, kazanın
zuhuru neticesinde kalbin sürür duymasıdır." Ebu Hureyre(ra)'den
rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resûlullah(sav) efendimizin Hakk'ın
kazasına rızâ gösterene dua ederek şöyle buyurduğu ifade edilmiştir:
"ALLAH kendini bilen, dilini (kötü şeyler söylemekten) muhafaza eden
kimseye rahmet eylesin. O kimse ki ALLAH'ın verdiği nimetesabreder,
kazasına ise razı olur."
Beyazıd-ı Bestâmî hazretlerine şöyle soruldu: "Bir kimse ALLAH'tan
nasıl razı olur? Cevaben şöyle buyurdu: "ALLAH'ın sağ yanına cehennemi
koyduğunu ve bu yönü kendisine takdir ettiğini görse dahi, yönünü sola
çevirmeyen kimse, ALLAH'tan razı olmuş demektir." Bu mertebe, ALLAH'ta
ziyadesiyle fenaya ermiş kimse için geçerlidir. ALLAH herşeyin en
iyisini bilir.


_________________
