Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Riya, imanda tereddüdün alametidir. (1 Kullanıcı)

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Riya; gösteriş yapmak, iki yüzlülük ve kendini, olduğundan başka göstermek demektir. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
“Bütün kötülüklerin başı, kaynağı üçtür: Haset, riya yani gösteriş ve ucub yani kendini ve yaptığı işleri beğenmek. Kalbini bunlardan temizlemeye çalış.”

Riya; kalb hastalıklarından olup, bir şeyi olduğunun tersine göstermektir. Ahiret amellerini yaparak ahiret yolunda olduğunu göstererek, dünya arzularına kavuşmak demektir. Kısaca, dünya kazancına dini alet etmektir. İbadetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmaktır. Ebu Muhammed Ceriri hazretleri; "İhlas, ahiretteki nimet ve azaplara yakînen inanmanın alametidir. İbadetlerdeki riya, gösteriş de, ahiretteki nimet ve azaplara inanmakta tereddüt olduğunun alametidir" buyurmuştur.

Sözleri veya ibadetleri riya ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna Münafık denir. Din bilgisi yoksa, buna Din yobazı denir. Riyanın zıddı, aksi İhlas'dır. İhlas, dünya faydalarını düşünmeyip ibadetlerini yalnız Allahü teâlânın rızası için yapmaktır. İhlas sahibi, ibadet yaparken başkalarına göstermeyi düşünmez. Bunun ibadetlerini başkalarının görmesi ihlasına zarar vermez. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâyı görür gibi ibadet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmektedir) buyuruldu.

Başkalarının sevgisine ve methetmelerine kavuşmak için, dünya işleri ile, onlara iyilik yapmak, riya olur. İbadet ile olan riya bundan daha fenadır. Allahü teâlânın rızasını hiç düşünmeden yapılan riya, hepsinden daha fenadır. Abdullah İsfehani hazretleri buyuruyor ki:
“İbadetlerden lezzet alamamanın sebeplerinden biri de, haram ve şüpheli yemeklerdir. Eğer yenilen lokma şüpheli ise, ondan, hırs, şehvet, haset, adavet, düşmanlık ve riya doğar. Âlimler buyurdu ki: "Kim şüpheli bir şey yerse, Allahü teâlâya giden yolu doğru olarak bulamaz. Kim haram yerse, kendisine o yol kapanır.”

Muhammed bin Elsem Tusi hazretleri bütün ömrü boyunca Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine tam bir bağlılık içinde yaşadı. Haram ve şüphelilerden sakınmakta ve hatta şüphelilere düşmek korkusuyla mubahların çoğunu terk etmekte çok dikkatli idi. Riyaya düşmek ve parmakla gösterilmek korkusuyla, nafile ibadetlerini evinde gizli yapar ve; (Sizde bulunmasından en çok korktuğum şey, şirk-i asgara yakalanmanızdır. Şirk-i asgar, riya demektir) hadis-i şerifini okurdu. Bir defasında yerden bir taş alıp yanındakiler;
-Bu, taş değil mi? diye sordu. Onlar da;
-Evet deyince, tekrar;
-Şu yüksek kaya da taş değil mi? diye sordu. Onlar;
-Evet deyince;
-İşte bunun büyüğüne de küçüğüne de taş denildiği gibi, riyanın azı da çoğu da tehlikelidir buyurdu.

Abdullah Mürteiş hazretleri, bir defasında Ramazan-ı şerif ayının son on günü camide itikafa başlamıştı. Ancak birkaç gün sonra itikafı bırakıp çıktılar. Sebebini soranlara; "Mescidde bazı kimselerin riya ile, gösteriş yaparak ibadet edip, Kur'an-ı kerim okuduklarını gördüm. Bu halleri sebebiyle, onlara gelecek olan beladan korkup dışarı çıktım" buyurmuştur.

Abdülhak-ı Dehlevi hazretleri bir talebesine yazdığı mektupta buyuruyor ki:
“Sinenin açılması sebeplerinden biri de, kalbi, kötü sıfatlar denilen; haset, ucub, kibir, riya, buğz, kin ve Allah için olmayan mal ve makam, yani dünya sevgisi gibi kötü huylardan temizlemektir. Çünkü bunlar, şehvet ve nefs toprağından yükselen, zulmani buhar ve dumanlardır. Kalbi bulandırır ve karartırlar ve göğsün genişlemesine sebep olan iman nurundan, ilimden, muhabbetten ve zikirden insanı alıkoyarlar. Mahrum bırakırlar. Kalb sahasını karartır ve daraltırlar.”

Ebu Abdullah el-Basri hazretleri; "Kalbden riya hastalığı ihlas nuru ile; yalan hastalığı ise doğruluk nuru ile giderilip tedavi olunur. Kim nefsinin arzu ve isteklerine muhalefet eder karşı çıkarsa, Allahü teâlâ onu, ünsiyet, dostluk ve muhabbet makamına kavuşturur" buyurmuştur.

İbadet, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için yapılır. Başkasının muhabbetine, ihsanına kavuşmak için yapılan ibadet, ona tapınmak olur. Allahü teâlâya ihlas ile ibadet etmemiz emrolundu. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlânın birliğine iman edenden ve namazı ve zekatı ihlas ile yapandan Allahü teâlâ razı olur) buyuruldu.

Resulullah efendimiz, Mu’az bin Cebel hazretlerini, Yemene vali olarak gönderirken; (İbadetlerini ihlas ile yap. İhlas ile yapılan az amel kıyamet günü sana yetişir) buyurmuşlardır.

Ebü'l-Hasan-ı Harkani hazretleri buyuruyor ki; "Allahü teâlâ için yaptığın her şey ihlastır. Halk için yaptığın her şey de riyadır."

Ebü'l-Hayr-ı Akta hazretleri; "Kalb; niyetleri düzeltmek, yaptıklarımızı sırf Allah için yapmakla, riya ve gösteriş kirlerinden temizlenir. Beden de, Allahü teâlânın veli ve salih kullarına hizmet etmekle kıymet kazanır" buyurmuştur.

Dünya nimetleri geçicidir. Ömürleri ise pek kısadır. Bunları ele geçirmek için dinini vermek ahmaklıktır. İnsanların hepsi acizdir. Allahü teâlâ dilemedikçe, kimse kimseye fayda ve zarar yapamaz. İnsana Allahü teâlâ kâfidir.


Makaleler .:.: www.osman-unlu.com :.:.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Ebü'l-Hayr-ı Akta hazretleri; "Kalb; niyetleri düzeltmek, yaptıklarımızı sırf Allah için yapmakla, riya ve gösteriş kirlerinden temizlenir. Beden de, Allahü teâlânın veli ve salih kullarına hizmet etmekle kıymet kazanır" buyurmuştur.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Muhammed bin Elsem Tusi hazretleri bütün ömrü boyunca Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine tam bir bağlılık içinde yaşadı. Haram ve şüphelilerden sakınmakta ve hatta şüphelilere düşmek korkusuyla mubahların çoğunu terk etmekte çok dikkatli idi. Riyaya düşmek ve parmakla gösterilmek korkusuyla, nafile ibadetlerini evinde gizli yapar ve; (Sizde bulunmasından en çok korktuğum şey, şirk-i asgara yakalanmanızdır. Şirk-i asgar, riya demektir) hadis-i şerifini okurdu. Bir defasında yerden bir taş alıp yanındakiler;
-Bu, taş değil mi? diye sordu. Onlar da;
-Evet deyince, tekrar;
-Şu yüksek kaya da taş değil mi? diye sordu. Onlar;
-Evet deyince;
-İşte bunun büyüğüne de küçüğüne de taş denildiği gibi, riyanın azı da çoğu da tehlikelidir buyurdu.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt