Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Risale-i Nur'da Dost Arkadaş Kavramları... (1 Kullanıcı)

imported_katre_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2009
Mesajlar
43
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Hulûsi Beye hitaptır.
Aziz kardeşim,
Evvela: Mektubun bana tesir etti. Fakat hakikati düşündüm, o teessür gitti. İşte hakikat şudur ki:
Mâbeynimizdeki münasebet ve uhuvvet inşaallah hâlis ve lillâh için olduğundan, zaman ve mekânla mukayyed olmaz. Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücut, iki hakikî dost için bir meclis hükmündedir. Böyle dostluk ve kardeşliğin firakı yok, hep visaldir. Fâni, mecazî, dünyevî dostluklar sahipleri, firakı düşünsün, bize ne?
Mezhebimizde (mesleğimizde) firak yok. Sen nerede bulunsan, şu kardeşinle ellerinizdeki Sözler vasıtasıyla sohbet edebilirsin
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamünaleykum...

Esselamünaleykum...

Allah CC. razı olsun kardeşim...
Ben de ekleme yapayım istedim....

Bediüzzaman’ın kendisini ziyarete gelenlere verdiği bir dersi vardır.
O derste ziyaretçileri şöyle tasnif eder:

1- Dünya hayatı cihetinde gelir; o kapı kapatılmıştır.

2- Ahiret hayatı cihetinde gelir. O cihette iki kapı bulunmaktadır:

a- Şahsını mübarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapatılmıştır.

b- Sırf Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı olduğu cihetledir. Bu kapıdan gelenleri kabul etmektedir. Onlar da üç tarzda olmaktadır:

1) Dost olur,

2) Kardeş olur,

3) Talebe olur.

Bediüzzaman, Kur’ân-ı Hakîm’in dellâlı yönünden gelen dost, kardeş ve talebelerin özelliklerini sistematik olarak şöyle açıklamaktadır:

1- Dost: “Katiyen Söz(risâle)lere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.”

2- Kardeş: “Hakikî olarak Söz(risâle)lerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.”

3- Talebe: “Söz(risale)leri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.”
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,255
Tepki puanı
7,607
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
....

....

Yukarıda sayılan üç tabakanın buluşma noktası Risâle-i Nur’dur.
Onlar Bediüzzaman’ın üç şahsiyetiyle ilgilidir.
Bunlar Said Nursî’nin iman ve Kur’ân hizmetindeki görevlerini ifade eder:

1- Dost, “şahsî ve zâtî” şahsiyetiyle ilgilidir.

2- Kardeş, “abdiyeti ve ubûdiyet” noktasındaki şahsiyetiyle ilgilidir.

3- Talebe ise, “Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı” cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetiyle ilgilidir.

Yukarıda sayılan şartlara göre görüşmek netice itibariyle önemlidir. Bediüzzaman, görüşmenin üç meyvesinden söz etmektedir.
Bunlar şunlardır:

1- “Dellâllık itibarıyla mücevherât-ı Kur’âniyeyi benden veya Sözlerden ders almak-velev bir ders de olsa.”

2- “İbadet itibarıyla uhrevî kazancıma hissedar olur.”

3- “Beraber dergâh-ı İlâhiyeye müteveccih olup rabt-ı kalb ederek, Kur’ân-ı Hakîmin hizmetinde el ele verip tevfik ve hidayet istemek.”

Üstaddan doğrudan doğruya ders almak, uhrevî kazancına ortak olmak ve Allah’ın huzuruna yönelip Kur’ân hizmetinde el ele vermek sûretiyle yardım ve hidayet istemek güzel bir meyve değil mi?
Bu durum mânevî dayanışmayı göstermez mi?
Bir başka risalede yer alan “zaman cemaat zamanıdır” sözünü teyit etmez mi? Çünkü fert, dâhî de olsa şu zamanın fırtınalarına dayanması oldukça zordur.

Yukarıda sayılan kategorilerin Bediüzzaman’ın yanındaki durumu şu sözlerle açıklanır:

Talebe,
“her sabah mütemadiyen ismiyle, bazen hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur.”

Kardeş,
“birkaç defa hususî ismiyle ve sûretiyle duâ ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar içinde dâhil olup, rahmet-i İlâhiyeye teslim ediyorum ki, duâ vaktinde ‘ihvetî ve ihvânî’ dediğim vakit onlar içinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i İlâhiye onları biliyor ve görüyor.”

Dost ise,
“ferâizi kılar ve kebâiri terk ederse, umumiyet-i ihvan itibarıyla duâmda dâhildir.”

Bunlarda bir sıralama yapmak gerekirse en içte veya merkezde talebe, ortada kardeş ve dışta dost yer alır.
Yukarıda dostun özellikleri anlatılırken yer verilmeyen farzları kılmak ve kebâiri terk etmek şartları burada eklenmiştir.
Bediüzzaman’ın her gece duâ ettiği isimlerin yazılı olduğu uzunca bir listenin olduğunu o günlerde kendisine hizmet eden talebeleri anlatır.
Bu üç grup yapılan duâlara katılabilmektedir.
Bu üç tabaka dahi Bediüzzaman’ı “mânevî duâ ve kazançlarına” dâhil etmeleri şarttır.
6 Hadis-i Şerifte haber verilen gıyaben duâ etmenin uygulaması yapılmaktadır. Burada ismen ve karşılıklı duâ etmenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlamakta fayda vardır.​
 

hayri07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
RABBİM razı olsun selam ve dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt