Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Rİsale-İ Nur'da BatIn TefsİrcİlİĞİ" (1 Kullanıcı)

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
KAYNAK: HARUN YAHYA


YanIltIcI Bir AkIm:
"Rİsale-İ Nur'da BatIn TefsİrcİlİĞİ"

BATIN TEFSİRCİLİĞİ NEDİR?

Batın tefsirciliği Bediüzzaman'ın sözlerinin, Risaleler'in her okuyan tarafından anlaşılamayacak bazı gizli ve şifreli anlamlar taşıdığını öne sürer. Bu bakış açısına göre, Bediüzzaman'ın düşüncelerini öğrenmek isteyen kimselerin, Bediüzzaman'ın sözlerini Risaleler'den değil, batın tefsircilerinin açıklamalarından anlamaya çalışmaları gerekmektedir.
BU DÜŞÜNCEYE GÖRE BEDİÜZZAMAN'IN SÖZLERİNİ YALNIZCA KİMLER ANLAYABiLiR VE BATIN TEFSİRCiLİĞİNİ KİMLER YAPABİLİR?

Bediüzzaman'ın Risaleler'de yer alan sözlerinin, yalnızca özel bazı sırlara vakıf, özel tefsir gücü olan, özel yeteneklere ve hislere sahip bazı özel Kİşilerin "batıni tefsir" yaparak anlayabilecekleri savunulur. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın Risaleler'de yazmış olduğu sözlerini de ancak sadece bu belirli şahısların anlayabileceği öne sürülür.
RİSALELERDE BATINi TEFSİR GEREKTİĞİNE İNANILAN BAŞLICA KONULAR NELERDİR?

Batın tefsirciliğine göre, anlaşılabilmesi için tefsir edilmesi gereken başlıca konular arasında Bediüzzaman'ın, ahir zaman, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişi ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılmasına ilişkin açıklamaları yer almaktadır. Bediüzzaman'ın bu konulardaki izahları son derece açık ve anlaşılır olduğu halde, Bediüzzaman'ın bu sözlerinin aslında açık anlatımının tamamen dışında çok daha farklı anlamlar içerdiği ve bunların da ancak batıni tefsir yapabilen Kİşiler tarafından izah edilebileceği düşünülür.

Bediüzzaman eserlerinde yüzlerce sayfa boyunca Hz. Mehdi'nin sahip olacağı özellikler hakkında bilgi vermiş, kendisine Mehdiyet konusunda hüsn-ü zan ile yaklaşan kimselere ise, kendisinin Hz. Mehdi de olması gereken özellikleri taşımadığını belirterek cevap vermiştir. Ancak Bediüzzaman'a bu yönde hüsn-ü zan besleyen söz konusu Kİşiler, Bediüzzaman'ın bu sözlerinin aslında gerçekleri yansıtmadığını; Bediüzzaman'ın kanaatinin bunun tam tersi yönünde olduğunu ve bunları da sözlerindeki şifreli anlatımlarda gizli olduğunu düşünmektedirler. Oysa Kİ kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı olarak inceleneceği gibi, Bediüzzaman eserlerinde kendisinin Mehdi olmadığını ve bunun delillerini, yüzlerce sayfa boyunca yaptığı izahlarla çok anlaşılır ve tevile yer bırakmayacak şekilde açıklamıştır.

BEDİÜZZAMAN'IN SÖZLERİNİN ASLINDA TAM TERSİ ANLAMLAR İÇERDİĞİNİ ÖNE SÜRMEK DOĞRU MUDUR?

Milyonlarca Kİşinin, anlattığı konuları eserlerinden öğreneceğini bilerek kaleme alan Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki manaları topluma aktarırken her zaman olduğu gibi zerre kadar doğruların dışına çıkmamıştır. Neyin doğru olduğunu düşündüyse ve gerçek kanaati ne ise onları yazmıştır. Bu nedenle eserleri tamamen saf gerçekleri yansıtmaktadır.

Batıni tefsir anlayışı ise, Bediüzzaman'ın sözlerinin aslında gerçekleri yansıtmadığını, Bediüzzaman'ın eserlerinde inandığı şeylerin tam aksine bilgiler vererek onlarca yıldan beri sözde tüm İslam ümmetini aldattığını, asıl inandığı gerçeklerin ise yalnızca söz konusu batın tefsircileri tarafından anlaşılabileceğini savunmaktadır. Böyle bir düşünce şekli ise, her ne kadar iyi niyetle ortaya atılsa bile, hiç kuşkusuz Kİ Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'ne karşı çok galiz bir hakaret, büyük bir zulüm ve iftira olur. Çünkü bu, Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın bu konuda yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının "yalan" olduğunu iddia etmek anlamına gelir Kİ, bu da böylesine değerli bir İslam alimine karşı yapılan çok büyük bir bühtan ve iftiradır.

Böyle bir yaklaşım tarzı, bu düşünceyle hareket eden kimseleri töhmet altında bırakır. Bediüzzaman gibi derin imanlı büyük bir müceddidin, eserlerinde, düşündüğü ve inandığı şeylerin tam tersine açıklamalarda bulunması hiçbir şekilde söz konusu değildir. Dolayısıyla Bediüzzaman'ın vefatından yıllar sonra böyle bir iddia ile ortaya çıkmak, her ne kadar iyilik adına, Bediüzzaman'ı sevme adına yapılmış dahi olsa, Bediüzzaman adına çok büyük bir suçlama olur. Onu yalancılıkla itham eden ve yüzlerce sayfa ile ümmeti aldattığını iddia eden böyle bir yaklaşım ise hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir davranıştır.

Ayrıca bu, böylesine değerli bir müceddidin kaleme aldığı Risaleler'in tümünü şüpheli hale getirecek son derece tehlikeli bir girişimdir. Bunun gibi pek çok Kİşi, birbirinden farklı iddialarla ortaya çıkıp "Bediüzzaman Said Nursi burada böyle demiştir ama bunların tamamı bir taktiktir, yalandır; doğrusunu bize söyledi" dese bu ne kadar geçerli olacaktır? Böyle bir durumda bir süre sonra Risale-i Nur'da yer alan her konu için bir şey söylenebilir ve Bediüzzaman'ın eserleri gerçek manasından ve hikmetinden giderek uzaklaşır. Böyle bir tehlikeyi önlemek ise, Bediüzzaman gibi değerli bir İslam aliminin bizzat yazıp tasdik ettiği apaçık sözlerini korumakla mümkün olacaktır.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI HER OKUYANIN ANLAYABİLECEĞİ HİKMETLİ ESERLERDİR

Bediüzzaman'ın apaçık ve hikmetli sözlerinden oluşan Risaleler'de anlatılanlar okuyanlar tarafından kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bediüzzaman'ın ifadesiyle "avamdan havassa ya da bir ortaokul talebesinden bir filozofa kadar okuyan herkesin kolaylıkla anlayabileceği" (Kastamonu Lahikası, s. 70; Şualar, s. 549) kadar anlaşılır sözleri, batıni anlamı farklı diyerek başka şekilde tefsir etmek ve yorumlamak son derece yanlıştır. Bu tür bir bakış açısı, Risaleler'in aslından uzaklaşmasına neden olacak bir çalışmadır. Bu durumda isteyen herkes Bediüzzaman'ın sözlerine kendi bakış açısıyla yeni bir yorum getirebilecek ve yanlış çıkarımlara yol açabilecektir. Bu şekilde Risaleler de, Bediüzzaman'ın gerçek sözlerini değil, bu sözleri kendi bilgi ve anlayışı içerisinde tefsir eden Kİşilerin düşüncelerini yansıtan eserlere dönüşecektir. Böyle bir tefsir mantığının Bediüzzaman'ın veciz ve samimi bir dille kaleme aldığı Külliyatı üzerinde nasıl bozucu bir etki oluşturacağı dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Nitekim Bediüzzaman'ın bizzat kendisi eserlerinde pek çok kez bu konunun önemini ifade etmiş; böylesi bir anlayışa karşı olduğu yönündeki fikirlerini beyan etmiştir. Bu sözlerinden birinde Bediüzzaman böyle bir tefsir anlayışının nasıl suistimale açık hale geleceğini ve bu yolla Risaleler'de anlatılan hakikatlerin nasıl aslından uzaklaşıp değişeceğini şöyle hatırlatmıştır:

Nur'un metni, izaha ihtiyacı olsa, ya satırın üstünde, ya kenarda haşiyecikler (açıklamalar) yazılsa daha münasiptir (uygundur). Çünkü metin içine girse, teksir edilen nüshalar ayrı ayrı olur, tashih (düzeltme) lazım gelir. Hem su-i isti'male kapı açılır, muarızlar (karşı çıkanlar) istifade ederler. Hem herkes senin gibi muhakkik (hakikati araştırıp inceleyip bulan) müdakkik (inceden inceye tetkik eden, en ufak gizli şeyleri bile görmeye çalışan) olmaz, yanlış mana verir, bir kelime ilave eder, ehemmiyetli bir hakikatı kaybetmeye sebeb olur. Ben tashihatımda (düzeltmelerimde) böyle zararlı ilaveleri çok gördüm... (Emirdağ Lahikası Elyazma, s. 661)

Bediüzzaman eserlerinde ayrıca, "Risale-i Nurlar herkes tarafından anlaşılamaz" inancını taşıyanlara, bu eserlerin "kadın, erkek, memur ve esnaf, alim ve feylesof gibi her türlü halk tabakasının okuyup anlayabileceği" kadar kolay anlaşılır olduğunu defalarca vurgulamıştır. Kuşkusuz Kİ Bediüzzaman'ın bizzat kendi eserleri hakkında belirttiği bu yorumları, Risale-i Nur Külliyatı'nın batıni olarak tefsir edilmesi gerektiği düşüncesine yine Bediüzzaman'ın dilinden açıklık getirmekte ve bu bakış açısının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Bediüzzaman'ın bu konuyu açıklayan sözlerinden bazıları şöyledir:

... bütün bu risalelerde, bütün derin hakaik (hakikat), temsilat (örnekler) vasıtasıyla, en ami (cahil) ve ümmi (tahsilsiz) olanlara kadar ders veriliyor. Halbuki o hakaikin (hakikatlerin) çoğunu büyük alimler "tefhim edilmez" (anlatılamaz) deyip, değil avama, belki havassa da (ilim sahibi kimselere de) bildiremiyorlar. (Mektubat, s. 373)

... Risale-i Nur bu vazifeyi; en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakaik-i Kur'aniye (Kuran hakikatleri) ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar (deliller) ile ispat eder. (Şualar, s. 748)
Risale-i Nur şimdiye kadar hiçbir ilim adamının tam bir vuzuh (açıklık, netlik, anlaşılırlık) ile isbat edemediği en muğlak (kapalı, anlaşılması zor olan) mes'eleleri, gayet kolay bir şekilde en basit avam tabakasından tut da en yüksek havas tabakasına kadar herkesin istidadı (kabiliyeti) nisbetinde anlayabileceği bir tarzdaşübhesiz tam ikna' edici bir şekilde izah ve isbat etmesidir. Bu hususiyet hemen hemen hiçbir ilim adamının eserinde yoktur. (Gençlik Rehberi, s. 240)

Risale-i Nur; bütün tabakat-ı beşere (insan gruplarına) hem medrese, hem mekteb, hem kışla, hem hekîm, hem hakim olarak, en amî (cahil) avamdan en ehass-ı havassa (en halis ilim sahiplerine) kadar ders verip, talim ve terbiye etmesi bizce meşhuddur (aşikardır, açıkça görülmektedir). (Kastamonu Lahikası, s. 70)

... Risale-i Nur'u kadın, erkek, memur ve esnaf, alim ve feylesof gibi her türlü halk tabakası okuyup anlayabiliyor. Kendi istidadları (kabiliyetleri) nisbetinde gördükleri istifadeler karşısında ona bir kat daha sarılıyorlar. Liseliler, üniversiteliler, profesörler, doçentler, feylesoflar okuyorlar. Bu münevver (eğitim görmüş, ilim sahibi) sınıflar fevkalade istifade ettikleri gibi; Risale-i Nur'un harikuladeliğini ve te'lif (yazım) san'atındaki üstünlüğünü tasdik edip hayretler içerisinde bütün külliyatı okumak iştiyakına (şevkine ve arzusuna) sahib oluyorlar. (Şualar, s. 549)

Bu rağbet ve şiddetli alaka hiçbir psikolog, sosyolog ve feylesofun eserinde görülmemiştir. Onlardan ancak tahsilli kimseler istifade edebilmişlerdir. Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. Fakat Risale-i Nur'dan herkes derecesine göre istifade etmektedir. (Şualar, s. 549)

BEDİÜZZAMAN'IN AHİR ZAMANA İLİŞKİN İZAHLARI TEFSİR GEREKTİRMEYECEK KADAR AÇIKTIR

Ahir zaman ile ilgili konular doğrudan Risale-i Nur'dan mı, yoksa batıni tefsircilerden mi anlaşılır?
Hicri 13. asrın büyük müceddidi Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı'nda geleceğe dair birçok önemli haber vermiştir. Neredeyse yarım asır önce yaşamış olmasına rağmen Bediüzzaman'ın eserlerinde vermiş olduğu tüm bilgiler ve geleceğe yönelik işaretler Allah'tan bir rahmet ve mucize olarak hep doğru çıkmıştır. Bediüzzaman'ın geleceğe dair müjdelediği olaylar arasında ahir zamana yönelik hikmetli açıklamaları da yer almaktadır. Kuşkusuz Allah'ın üstün bir ilimle desteklediği böyle feraset ve ilim sahibi bir şahsın verdiği bu bilgiler, tüm Müslümanlar için önemli bir rehber ve yol gösterici niteliğindedir.
Bediüzzaman'ın eserlerinde, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin hangi tarihlerde ve nasıl bir ortamda ortaya çıkacakları, ne gibi faaliyetlerde bulunacakları, yardımcıları, mücadeleleri, İslam ahlakını tüm dünyaya nasıl hakim kılacakları konularında geniş açıklamalar yer almaktadır. Bediüzzaman'ın bu konulardaki anlatımları düz bir okumayla, her okuyanın kastedilen anlamı anlayabileceği kadar sade ve açıktır. Dolayısıyla bu bilgileri "batıni tefsir" adı altında bir kez daha açıklamaya çalışarak bu konulara farklı yorumlar getirmek, samimi bir yaklaşım olmayacak ve Bediüzzaman'ın açıkça söylediklerini reddetmek anlamına gelecektir.
Nitekim ilerleyen bölümlerde Bediüzzaman'ın ilgili sözlerinden verilen örneklerle, Bediüzzaman'ın bu konuları ne kadar kesin üsluplarla; tartışmaya ve tefsire gerek bıraktırmayacak kadar anlaşılır bir şekilde anlattığı kolaylıkla görülebilecektir.
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
BatIn Tefsİrcİlerİ Rİsale-İ Nur'u NasIl YorumlamaktadIrlar?
Ahİr Zaman Ve MehDİyet Konusunda YapIlan BatInİ
Tefsİrler Nelerdİr?
BedİÜzzaman Ne Demektedİr?
Tefsİrcİler Ne Demektedİrler?


1-Bediüzzaman "Kendisinin seyyid olmadığını" söylemektedir, 'bu konuda doğru söylememenin de dine uygun olmadığını' ifade etmektedir; tefsirciler, "Hayır, seyyiddir" demektedirler.
Bediüzzaman'a göre:

Hz. Mehdi'nin hadislerde bildirilen en önemli özelliklerinden biri de, "SEYYİD" yani Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan olmasıdır:
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI (Hz. Mehdi'yi) gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

Bediüzzaman da aşağıdaki sözünde, kendisinin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olmadığını, Hz. Mehdi'nin ise bu mübarek soydan olacağını belirtmiştir:

... HEM MEHDİLİK İSNADINI HİÇ KABUL ETMEDİĞİMi BüTüN KARDEŞLERİM ŞEHADET EDERLER. Hatta Denizli'deki ehli vukuf (bilgi sahibi Kİşiler) eğer Said mehdiliğini ortaya atsa bütün şakirtleri (talebeleri) kabul edecek dediklerine mukabil (karşılık), Said itiraznamesinde demiş Kİ: "BEN SEYYİD DEĞİLİM MEHDİ SEYYİD OLACAK" DİYE ONLARI REDDETMİŞ... (Şualar, s. 365)

BEN, KENDİMİ SEYYİD (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) BİLEMİYORUM. BU ZAMANDA NESİLLER BİLİNMİYOR. HALBUKİ AHİR ZAMANIN O BüYüK ŞAHSI AL-İ BEYT'TEN (Peygamberimiz (sav)'in soyundan) OLACAKTIR. (Emirdağ Lahikası, s. 247-250)

Bediüzzaman seyyid değildir ve seyyid olmamasının, kendisinin Mehdi olamayacağının delillerinden biri olduğunu belirtmektedir. Kuşkusuz Kİ bir Kİşiye bir soru sorulmasının nedeni, ilgili konunun doğrusunu öğrenmektir. Bediüzzaman Said Nursi'ye de Mehdi olup olmadığının sorulmasının nedeni doğruları öğrenmektir. Bu soru karşısında "Hayır, ben Mehdi değilim" diyorsa ve bunun onlarca delilini öne sürüyorsa buna inanmak gerekir. Zira Bediüzzaman çok açık bir şekilde bu konuya cevap vermiş ve "ben seyyid değilim" demiştir.
Ayrıca Bediüzzaman eğer seyyid olmuş olsaydı, bunu gizlemesi için hiçbir sebep yoktu. Çünkü seyyid olmak, saklanması gereken bir özellik değildir. Tam aksine Peygamber Efendimiz (sav)'in neslinden olmak Müslümanlar için büyük bir şereftir. Dolayısıyla Bediüzzaman seyyid olsaydı, bunu hiçbir şekilde gizlemez ve açıkça ifade ederdi. Peygamberimiz (sav)'in soyundan olduğunu ifade etmekten büyük bir onur duyardı. Kendisine böyle bir soru sorulduğunda "Evet seyyidim, ama Mehdi değilim" derdi. Zira Bediüzzaman bizzat kendi eserlerinde Peygamberimiz (sav)'in hadisini hatırlatarak "seyyid olan bir Kİşinin seyyidliğini gizlemesinin Kuran ahlakına uygun olmadığını" belirterek, bu konudaki sözünün kesin olarak doğru olduğunu ifade etmiştir:

Seyyid olmayan seyyidim ve seyyid olan değilim diyenler, ikisi de günahkar ve duhul ve huruc (isyan) haram oldukları gibi... hadis ve Kuran'da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu'dur (yasaklanmıştır). (Muhakemat, s. 52)

Bediüzzaman'ın bu sözü çok açıktır. Peygamberimiz (sav)'in hadisinde bildirildiği gibi, İslam ahlakına göre, seyyid olan bir Kİşi hiçbir nedenle bunu gizleyemez, saklayamaz. Seyyid olmayan bir Kİşi de ben seyyidim diyemez. Bu durumda Bediüzzaman gibi değerli ve üstün ahlaklı bir şahsın, seyyidliğini gizlediği yaklaşımı son derece yakışıksız bir düşüncedir. Bunun yanı sıra "her seyyid olan Kİşi, mutlaka Mehdi olacak diye bir durum da söz konusu değildir". Dünya üzerinde milyonlarca seyyid olan insan bulunmaktadır. Bir Kİşinin seyyid olması Mehdi olmasını gerektirmediği için, her insan bu gerçeği rahatlıkla dile getirebilir. Dahası Bediüzzaman "Benim bu konudaki tek eksikliğim seyyidliğim, eğer seyyid olsaydım Mehdi olurdum" da dememiştir. Tam aksine Bediüzzaman Hz. Mehdi'nin tüm özelliklerini, yapacağı benzersiz faaliyetleri uzun uzun açıklamış ve bunların hiçbirinin kendi yaşadığı dönemde henüz gerçekleşmediğini belirtmiştir. Ayrıca Bediüzzaman Risaleler'de yine birçok kez "Kürt" olduğunu ifade ederek bu gerçeği delillendirmiştir (Münazarat, s.84; Tarihçe-i Hayat, s. 228; Bediüzzaman ve Talebelerinin Mahkeme Müdafaları, s.18).
Batın tefsircilerine göre:

Bediüzzaman'ın sözlerini batın tefsiri adı altında yorumlayan kimseler, Bediüzzaman'ın yukarıda yer verilen apaçık izahlarını görmezlikten gelmektedirler. Bediüzzaman açıkça "Hz. Mehdi seyyid olacaktır, ben seyyid değilim" dediği halde, bazı şahıslar "Bediüzzaman'ın bu açıklamaları doğru değildir; kendisi falanca gün bizi çağırmış, hem şerif, hem seyyid hem de Hz. Mehdi'yim demiştir" gibi açıklamalarda bulunabilmektedirler. Dolayısıyla batın tefsircileri, Bediüzzaman'ın Risaleler'deki sözlerini yeterli bulmamakta ve onun bu sözlerini esas almamaktadırlar.

Oysa Kİ bu, Bediüzzaman'ın, eserlerinde inandığı şeylerin tam aksine bilgiler verdiğini ve bunların doğrusunu da özel bir sohbet esnasında yalnızca iki üç Kİşiye açıkladığını iddia etmek anlamına gelir. Bu da, Bediüzzaman'ın yüzlerce sayfa boyunca yaptığı açıklamaların "geçersiz" olduğunu ve verdiği yanlış bilgilerle senelerdir tüm Müslümanları yanılttığını söylemek olur Kİ, bu, yaşadığı asrın müceddidi olmuş böyle büyük bir İslam büyüğüne yöneltilen çok büyük bir iftira ve haksızlık olur. Yüzlerce sayfa boyunca yazdıklarının aksine, Bediüzzaman'ın "-yalnızca iki üç Kİşiye- tüm yazdıklarının yalan olduğunu söylediği" şeklinde bir iddia, bu tür iddiaların sahiplerini töhmet altında bırakır. "Bediüzzaman Hazretleri milyonlarca insanı aldattı, yalan söyledi; fakat bu konunun doğrusunu üç beş Kİşiye açıkladı" şeklinde bir iddia hiçbir şekilde kabul edilemez. Risale-i Nur'da, Bediüzzaman Hazretleri'nin "yüzlerce sayfa çok kapsamlı ve detaylı yalan söylediğini ve ümmeti aldattığını, bu yazılanların bir aldatmaca olduğunu" iddia etmek bir hezeyandır. Sevgi adına da olsa böyle ağır bir hakaret yapılamaz.
2- Bediüzzaman, "3 vazifeyi birden yerine getiren Kİşi ancak ahir zaman Mehdi'sidir" demektedir; tefsirciler, bu vazifelerdensadece birini yeterli görmektedirler.
 

Hasıl ı Kelam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2008
Mesajlar
2,034
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Selamun Aleyküm;

Ne ilginç adamlar var ya.Demek Bediüzzaman Hazretleri aslında,yazdıklarının tersini söylüyormuş.Nur'un metni, izaha ihtiyacı olsa, ya satırın üstünde, ya kenarda haşiyecikler (açıklamalar) yazılsa daha münasiptir (uygundur). diyor mübarek.Bir kelime ilave edilirse ehemmiyetli bir hakikatı kaybetmeye sebeb olur.diyor...

Hakikaten çok ilginç adamlar...Bu Batın tefsirciliğini onayladığını bildiğin belli bir grup varmı?
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
41
Konum
sakarya
selamun aleyküm;

ne ilginç adamlar var ya.demek bediüzzaman hazretleri aslında,yazdıklarının tersini söylüyormuş.nur'un metni, izaha ihtiyacı olsa, ya satırın üstünde, ya kenarda haşiyecikler (açıklamalar) yazılsa daha münasiptir (uygundur). diyor mübarek.bir kelime ilave edilirse ehemmiyetli bir hakikatı kaybetmeye sebeb olur.diyor...

Hakikaten çok ilginç adamlar...bu batın tefsirciliğini onayladığını bildiğin belli bir grup varmı?

ve aleykum selam hayır yok bir bilgim.eğer birileri çıkıp bediüzzaman hakkında olur olmadık şeyler söyleye biliyorsa bunda onların etkisi olmalı yazının devam var.belki orda değinmiştir??dua ile kalın
 

nuri sezer

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
kardeşler batın tefsirciliğinden anlatılmak isteneni ben tam anlayamadım ama anladığım bir şey var ki bu konular mehdilik üzerindee yoğunlaşıyor. ben sadece bu mevzuda size sadece şunu söyleyeyim.mehdilik evzuunu ve diğer meseleleri risale-i nurları açıp da hemen okumakla anlamak hatta külliyatı birkaç defa bitirmekle anlamak imkansızdır. bu manaların kalbinize inkışafı için ya en az 10 defa hatmedin yada gerçekten sizin ilmine ve itikadına sonsuz bir şekilde güvendiğiniz birisi varsa ondan bu mevzularda yardım alınız. bunun batınilikle falan alakası yok.
-risale-i nur nazlı bir gelindir. onun mehri ise dikkattir.. ama biz çoğu zaman konuya tam hakim olamayarak ve kelimelerin biizm bildiğimiz anlam dışındaki terminolojik manalarını derkedemeden okuduğumuz için bazı manalar hafi kalıyor. benim bir tane hocam vardır ki (allah ondan ebediyyen razı olsun) hangi mevzuu var. yanına gittiğimdebenim okuyarak anlayamadığım muhteşem manaların izharına vesile oldu.meslek icabı risale-i nurlardaki ilahiyat terminolojisiyle halledilecek bir çok kavramı da bilmeme rağmen sonradan düşündüğümde gerçekten o hocamızın o mevzuyu muhteşem bir şekilde anladığını farkettim.lütfen beni yanlış anlamayınız ama daha bir kaç yıllık bir nur taebesinin de üstad mehdi falan değildir gibi bir sözünü çürütecek onlarca delil getirebilirim.risale-i nurun batıni yönünü kimse inkar etmesin.. bence tam yakinimiz olmayan konularda görüş serdetmemeliyiz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt