mubarek ramazan bayramınız kutlu olsun arkadaşlar
mubarek ramazan bayramınız kutlu olsun arkadaşlar
Bütün kardeşlerimin ve topyekün İslam aleminin bayramını tebrik eder; Allah Tealadan sağlık, afiyet ve iki cihanda saadetler niyaz ederiz.
*Bir rahmet-mağfiret ve felah ayı daha geride kaldı... Kazandıklarımız veya kaybettiklerimizle birlikte bayramı yaşayacağız. Hakkımız var yok demeden, hepimiz bir bayram yapacağız. Bir yılın ağırlıklarından; günah-isyan, hata-nisyan ne varsa hepsinden tevbe, istiğfar ve nedametle mübarek günlerde temizlenip kurtulmaya çalıştık. Birçok kötü veya yanlış alışkanlıklarımızdan uzaklaşarak, güzel huy ve davranışlar sergiledik. Mübarek ramazan ve bayramla temizleneceğiz, her şeye yeniden başlamak imkanı doğdu. Böylece, *nasıl yaşamamız* gerektiği hususunda planlar yapıp, kendimize yeni bir sayfa açarak, bir ay boyunca edindiğimiz güzel hasletlerimizi devam ettirebilmek için, güzel bir fırsat daha yakalamış olduk.
*İnsan, her zaman objektif olarak hayatı değerlendirip tanzim edemiyor. Aklını-fikrini bulandıran, kalbini-lataifini perdeleyen manialarla karşı karşıya kalabiliyor, gaflete dalıp muhasebe yapamıyor. Oysa İki Cihan Serveri Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, *Hesaba çekilmezden evvel, kendinizi hesaba çekiniz* (Tirmizi, kıyame, 25) ikazı ile, mümine devamlı murakabe ve muhasebe mesuliyetiyle yaşamasını telkin ediyor.
*Ramazan gibi, bayram gibi hususi zaman dilimleri, hesabı yapılmadan yaşanan anlar için hesaplaşmak ve buradan öbür tarafa taşıyacaklarımızı gözden geçirmek için çok mükemmel bir fırsattır. Bu fırsatları ganimet bilmelidir... Zira *Akıllı insan, kendini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışan insandır. Aciz kimse de, heva-yu hevesine tabi olan ve Allahtan, olmayacak şeyler isteyendir.* (Ahmed bin Hanbel rh., Müsned, 4/124)
*İnsan, farkında olsun veya olmasın, bir hakikatle karşı karşıyadır... İstifade ettiği her nimetten; tepeden tırnağa, iğneden ipliğe hesaba çekileceği *büyük hesap günü*ne adım adım yaklaşmaktadır. Bu hakikati unutup kaçmaya çalışsa da bu kaçış ona fayda vermeyecektir. O bakımdan şuurlu bir mümine yakışan; gaflet perdesini atmak, muhasebe hissini hayata hakim kılarak yaşamaktır... Ve bu istikamette hatalardan dönüp günahları sıfırlamaya gayret etmek... Eksikleri-noksanları tamamlamak, ümitleri-hayalleri-emelleri nezih bir hayata endekslemek... Velhasıl, rıza-i Bariye, cennet ve Cemal-i İlahiye kavuşmaya vesile olacak amellerde bulunmaktır. İşte, insana asıl kazanç sağlayacak olan şeyler bunlardır. Kendi kendini aldatmak marifet değildir.
*Bayram sevincinin ne olduğunu bilmeyenimiz yok gibidir. Bu sevinç ve heyecanın ebedi ve sermedi (daimi) olmasını dilemek de, elbette ki her müminin arzusudur. Bunu temin etmek ise; ramazan-ı şerif gibi bir ayla şereflenmiş, onun içindeki Kadir gecesini ihya edip, akabindeki bayramı idrak ile nefsini tezkiye, ruhunu da tasfiye etmiş bir gönül erbabı için hiç de güç olmasa gerek. Yeter ki, amel defterinde açılan yeni hayat sayfasını kirletmesin; kendisini Cenab-ı Hakkın rızasından mahrum kılacak, ebedi sevinci hüzne boğacak, sermedi bayramı yok edecek kötü yollardan uzak, fısk u fücurdan beri kalabilsin...
*Velhasıl, bayramı sevmeyenimiz yoktur herhalde. Hele de bu bayram, ebedi ve daimi bir bayram olma hususiyetlerini taşıyorsa... Buna kavuşmanın yolu da; kalbimizi tasfiye edip, Hakkın rızasına nail olmaktır. Kısacası, yaratılış gayemize uygun bir hayat yaşamaktır.
Rabbimiz, ümmet-i Muhammedi ve evladını hakiki bayramlarla mesrur ve mesud eylesin. Amin...