Yine aldım başımı vurdum yollara, yol boyunca okaliptüs ağaçları ve insanlar, insancıklar. Kim bilir her biri hangi derdi taşır yüreğinde? Hiçbir insana hor bakmamak gerekli, hatta her gördüğünü Hızır bilmek bu nedenle insanlara iyi davranmak… Allah’ın kimi affedeceğini kimi affetmeyeceğini bilmiyoruz ki… Bir bakarsın çok günahkar bir kulunu küçük bir iyiliğinden ötürü affeder, âbid olan bir kulunu da affetmeyebilir.
Rasulüllah Efendimiz ne diyordu; “Mümin kardeşimizi hor, hakir görmek günah olarak bizlere yeter”.
Yıllar aylar gibi, aylar haftalar gibi, haftalar da günler gibi geçip giderken son nefesimize de adım adım yaklaşıyoruz. Amel defteri sağ tarafından verilen bahtiyar kullardan olmak için namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, zekat veriyoruz, Kur’an–ı Kerim tilavet ediyor, ahlakımızı güzelleştirmeye çalışıyoruz. Bütün bunları yaparken ihlas ve ihsan üzere olmamız gerekiyor.
İhlas dini Allah’a has kılmak, samimi olmak, yalnız Allah için ibadet etmek demek, niyetimizin temiz olması demek. İhsan ise Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek demek, biz O’nu göremiyorsak da O bizi görmektedir.
Eğer ihsanımız eksik olursa ihlasımız da tam olmaz. İhlaslı olmanın tersi riya yani gösteriştir. Ki amelleri boşa götüren kalbi hastalıktır.
Amellerimizde riyadan kurtulmak için öncelikle riyanın ne olduğunu bilmemiz gerekiyor. Allah için olmayan, başka insanlar için olan davranışlarımız, ibadetlerimiz riyadır. Bir gün Hz. Peygambere, “Küçük şirk nedir” diye sorulunca; ”Riyadır. Allah–ü Teala herkesi ameline göre mükafatlandıracağı kıyamet günü; ’dünyada kime gösteriş yapmış idiyseniz, gidin bakın onların yanında sizin için bir mükafat var mı’ buyuracaktır“ cevabını vermiştir.
İnsan bazen hiç farkında olmadan riyaya düşebiliyor. Riya bir nifak alametidir.
Dua edelim, Her kalbi hastalıktan olduğu gibi riyadan da Rabbimiz bizleri koruyup muhafaza eylesin.
