Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

osmanlıyı yıkan islam dininir!!!... (1 Kullanıcı)

metfamu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
592
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaklaşık iki yüz yıldır Müslümanlar ciddi manada temsil sorunu yaşamaktadır. Temsil makamına oturan yâda oturtulanların yanlışları İslam dinine mal edilmeye başlandı. Müslüman olan İngiliz pop şarkıcısı Yusuf İslam'ın söyleyip söylemediği bilinmeyen ancak yerinde bir tespit olduğu için sizlerle paylaşacağım "ben İslam dinini, Araplar ve Türklerden görüp öğrenmiş olsaydım, Müslüman olmazdım." sözü, temsildeki yetersizliği en güzel şekilde anlatmaktadır.

* * *
Yıllardır eli kalem tutan, yazar, çizer, edebiyatçı, sanatçı, ilim adamı, devlet adamı, siyasetçi, bilimci… Kısaca aydın(!) geçinenlerin tamamına yakını bilerek yada bilmeyerek büyük bir yalanın içinde bulunuyorlar. Nedir bu yalan?
"Osmanlıyı yıkan İslam dinidir. Yâda Osmanlıyı perişan eden dini uygulamalardır."
Bu tespit tamamen hilafı hakikat olup, en küçük bir haklılık payı olmayan bir iddiadan başka bir şey değildir. Her aklıselim şu soruyu sormalı. Bu kadar hayatı bir konu niçin gündeme gelmez. İnsanlara bunun bir yalan olduğu niçin anlatılamadı? Bunun çok sayıda sebebi sayılabilir. Bir tanesini sizinle paylaşacak olursak "yürek adamı çıkmadı" diyebiliriz.
Nasıl olur demeyin? Bundan yüz yıl önce yaşanan bir hadiseyi sizinle paylaşalım da adam var mı yok mu anlayalım.
Sultan Abdülhamid diyor ki:
"Japon imparatoru benden İslamiyet'i ülkesinde anlatacak ilim adamı istedi. Ben İslamiyet'i hakkıyla anlatacak bir adam bulup gönderemedim."
Düşüne biliyor musunuz koskoca Osmanlı imparatorluğu… Osmanlı denince akla İslamiyet gelir. Böyle bir devlette İslami anlatacak insan bulunamıyor.
Bir başka hadise, Osmanlı niçin geri kaldı. Batı sanayi devrimini gerçekleştirirken, Osmanlı buna niçin kayıtsız kaldı. Onu da Sultan Abdülhamid'den dinleyelim.
"Ben batıya, insanları gönderiyordum ki, batının fennini, tekniğini öğrenip yurdumuza dönsünler de onlardan istifade edelim. Benim gönderdiklerim, batının ilmini fennini öğreneceği yerde, onların ahlaksızlıklarını, sapıklıklarını öğreniyor, memlekete döndüklerinde, batılı gibi giyinmek, batılı gibi içki içmek, batılı gibi yaşamaktan başka bir şey öğrenmediklerini görüyordum."
Bu iki örnek, Osmanlı'da insanın ne kadar bozulduğunu gözler önüne sermektedir. Müslümanlar dinin emir ve yasaklarına riayet etmez, peygamberin yolundan gitmezse, meydana gelen olumsuzlukların sorumlusu Müslümanlar mıdır, yoksa İslam dini ve onun aziz peygamberi mi?

* * *
Osmanlı imparatorluğu kuruluşundan Kanuni'ye kadar geçen zaman da İslami kurallarla yönetilen bir imparatorluktu. Bazı tarihçiler, Osmanlı'nın İslam'ı yönetim içinde olmadığından hareket etsek, en azından Kanuni'ye kadar İslam'a aykırı hiçbir karar alınmamıştır. Kararlar şeyhülislam fetvası ile uygulamaya konulurdu.
Osmanlı İslam'ı kuralları uyguladığı dönemde zirvedeydi. Ne zaman bundan uzaklaşılmaya başlanıldı, ardından zayıflama geldi. Osmanlı yükseliş dönemine dâhil uyguladığı İslam dinine bağlılık ve dinin kurlarını uygulama, devam etmiş olsaydı, bugün Osmanlı dimdik ayakta olabilirdi.

* * *
Batı dünyası içinde bulunduğu sefaletten kurtulmak için arayış içine girer. Batı, arayış içinde bocalarken, Osmanlı'da insanlar sorunsuz, refah düzeyi çok yüksek bir hayat yaşıyorlardı. Batı içine bulunduğu durumdan çıkmak için çabalarken, Osmanlı dünyanın hep böyle döneceğini düşüncesindeydi.
Osmanlı şunu düşünemedi; insan hayatında olduğu gibi, devletlerin hayatı da bisiklet teorisi gibidir. Ne kadar hızlı gidersen git, pedal çevirmeyi bıraktığın anda düşmen kaçınılmazdır. Biri iki metrede düşer, daha hızlı olan da beş metrede düşer. Sonuçta pedal çevirmeden bisikletin iki tekeri üzerinde durması mümkün değildir.

* * *
Osmanlı, gücüne, kuvvetine, güvenerek batıdaki gelişmeleri kulak ardı etti. Hâlbuki İslam dini, "ilmi Müslüman'ın yitik malı olarak" vaaz etmektedir.
Bağdat'ta, Buhara'da, Şam'da, Mısır'da hatta İstanbul'daki bir kütüphanede olan kitap kıta Avrupa'sının tamamında yoktu. Bu İslam dininin okumaya, öğrenmeye, ilme verdiği değerin göstergesidir.
Batı'da meydana gelen aydınlanma ve bilimsel gelişmelerin temelinde İslam dini ve Endülüs gerçeği vardır. Endülüs İslam âlimleri bilimsel çalışmaları, o kadar ileri boyutlara ulaşır ki; laboratuarlarda suni bulut ve gök gurultusu meydana getirerek deneyler yapıyorlardı. Bu gerçeği Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Cuirie şöyle dile getirmektedir:
"Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, bugün çoktan uzayda galaksiler arasıda seyahat ediyorduk."
Batı, yüzlerce yıl boyunca, okullarında ders kitabı olarak İslam âlimlerinin eserlerini okuttu. İbn Sinâ, İbn Rüşd, Fârâbi, İbn Haldun, Gazali bu âlimlerden sadece bir kaçıdır.

* * *
Yıllardır aydınlar(!) ağızlarına sakız yapmışlar "ortaçağ karanlığı" Allah aşkına nedir bu ortaçağ karanlığı? İlim adamı olmuş, bir de unvanı var Profesör. Müslümanları dolaylı olarak da İslam dinini ne ile suçluyor? "Dogmalar, bizi ortaçağ karanlığına götürür. Ortaçağ karanlığına dönmemek için İslam dininin kurallarına, şeriatçılara yol vermeyeceğiz." Bu cümleleri aklı başında bir ilim adamının söylemesi mümkün değildir.
Ne diyelim? Bu ve benzeri yalanlara karşı sesiz kala, kala, insanlar inanmaya başladı.
Medya'ya bakıyorsunuz, aydınların(!) kahır çoğunluğunun bu söylemleri açıkça yâda ima yolu ile söylediğini görmekteyiz.
"İslam dinini kontrol altına tutmalıyız, yoksa ortaçağ karanlığına gideriz."



Kitap yüklü merkepleri
biliyor musunuz?

Değerli kardeşlerim!
Bu söylemi söyleyenlere ne diyelim? Bir mümin olarak kitabımız ne diyorsa bizde onu deriz. Kur'an bunlara "kitap yüklü merkep" diyor. Evet, en güzel ismi Kur'an–ı Kerim vermiş, bunlar kitap yüklü merkeplerin ta kendileridir. Niçin mi?
Osmanlı ve İslam âleminin orta çağda bulunduğu seviyeye, bugünün modern dünyası henüz ulaşmış değildir.
Selçuklular ve Osmanlılara bakalım…
Mal ve can güvenliği o kadar ileri seviyededir ki; insanlar ülkenin başından sonuna kadar seyahate ederde, en küçük bir saldırı ve tecavüze maruz kalmazlar. Bizde seyahat özgürlüğü, can ve mal güvenliği bu seviyedeyken, batıda halkın hayat hakkı ile bir hayvanın hayat hakkı arasında fark bulunmuyordu.
Aynı yıllarda Batıda insanlar sefalet ve açlık içinde birbirlerini yiyerek karınlarını doyurmaktadırlar. Kimin kime gücü yetiyorsa, efendi o oluyordu.
Bizde; rahat ve huzurlu bir yaşam vardır, geçim sıkıntısı diye bir şey söz konusu değildir. Devlet her tarafı, aş evleri, imaretler, hanlar, hamamlarla donatmıştır. İnsanların refahı yükselmiş sırada hayvanların yaşam şartlarının yükselmesi vardır. Bunun için yapılarda, özellikle de camilerin burçlarına kuşlar için barınaklar yapılmıştır.
Bizde; hayvanlara verilen değer, batıda insana verilmiyordu.
Batı; açlık ve sefalet içinde bulunuyor. Haçlı seferlerinin önemli sebeplerinden biri yağma yapmaktı, seferler boyunca ne kadar vahşilikler yaptıkları ortadadır.
Bizde; hastalıklar tedavi edilir, hastalığa sebep olan mikroplara karşı ilaçlar bulunurdu.
Batı'da; hastalar yerine göre öldürülür, yakılır, bu yolla hastalığın bulaşıcılığından korunmuş olacaklardı.
Bizde; temizlik en ileri boyutta uygulanırken, batı pislikten meydana gelen hastalık sonucunda nüfusunun üçte birini veba kurban vermektedir.
Bizim ilim adamlarımız, dünya haritası çizerken, gök bilimleri ile uğraşırken, batı, dünya dönüyor diyen insanları idam etmekle meşguldü.
* * *
Kitap yüklü merkep'lere deriz ki: sadece biz değil keşke bütün dünya Ortaçağdaki Osmanlı ve Selçuklular gibi olabilsek.
17. Yüzyılda yaşamış ünlü Fransız düşünür Montaigne şunları söylüyor.
"Selim Şam'a girdiğinde, Şam'-ın bağları, bahçeleri meyvelerle doluydu. Selim'in askerleri, Şam'-ın bağlarından tek bir meyve dahi aldığı görülüp duyulmadı. Şam'da ki, bütün dükkânların kapıları açık olduğu halde, dükkânlardan zayi olan tek bir mal olmadı."
Bunları biz söylemiyoruz, batılılar söylüyor.
Bir tarafta Yavuz Selim'in ordusu, diğer tarafta, Amerika, Fransa ve İngiliz ordusunun Irak'ta yaptıkları!
Böyle bir hakikati insanlar nasıl göremez? Hele, hele eli kalem tutan, yazar çizer takımı, anlamak mümkün değil.
Bakın şu Fransız Montaigne başka ne diyor:
"Osmanlıda biri hızsızlık yapsa, biri birinin malına tecavüz etse, onun cezası, dayaktır, kolunun kesilmesidir. Şayet bunu savaşta yaparsa cezası katlanır, ölümle cezalandırılırdı."
Düşüne biliyor musunuz? Osmanlı sefere çıkıyor, düşman topraklarından geçerken, halkın, malına, mülküne, bağına, bahçesine, canına, namusuna en küçük bir yanlışlık yapanının cezası ölümdür.
Birde 21. yüzyıla bakalım.
Irak'ta, Afganistan'da, Bosna'da, Çeçenistan'da, Filistin'de, katledilen çocukların, kadınların sayısı oldukça fazla. Irzına geçilen, çocuk, kız, kadının haddi hesabı yok.
Hangisi ortaçağ karanlığı?
Batı bundan bir üç yüz veya dört yüz sen önce tuvaleti, yıkanmayı, temizlenmeyi bilmezken, İstanbul sokaklarında yere tükürmek abes olarak görünürdü. Devlet sokaklardaki tükürükleri temizlememek için insanlar görevliler tayın ederdi.
Fatih'in İstanbul'u fethinde şehirde yaşayan gayrı Müslim insanlara verdiği özgürlük ve imkânları, bu günün devletleri rüyaların göremiyor.
Fatih'in İstanbul'un gayrı Müslim halkına tanıdığı özgürlüğü, bugün Türkiye cumhuriyeti kendi vatandaşına tanımıyor.
Nerde ortaçağ karanlığı?

* * *
Osmanlı her bakımdan zirvede olduğu için, sonradan gelen işin ehli olmayan yöneticiler, bunun hep böyle devam edeceğini zannettiler. Batı ortaçağ karanlığından kurtulmak için uğraşırken, Osmanlı içinde bulunduğu aydınlığın zevkini yaşıyordu.
Batı bir yandan çırpınırken, bir yananda yeni arayışlar içine girdi. Önce dinden kurtulmak istedi. Batıda yaşanan ortaçağ karanlığının en büyük nedeni, sapık din anlayışıdır. Batı şunu gördü, insanlar inançsız olamaz, insanların inanç ihtiyacını gidermek için önlerine bir şeyler koymak lazım. Hıristiyanlığı, kiliseye hapsettiler, insanlara da dediler ki; "din ihtiyacı olan gitsin kiliseye, ihtiyacını orada gidersin." Kilisenin dışında din olmayacak. Bu kavga bayağı devam etti, sonuç da batı insanı bu yeni din anlaşışını benimsedi.
Batıdaki yeni durum beraberinde birçok düşünce ve akımı da beraberinde geliştirdi. Batı fikir ve düşünce yapısını, ezilmişlik, aşağılanmışlık üzerine kurdu. Bir yandan sefaletten, diğer yanda da Osmanlı hegemonyasından kurtulacaktır.
Batıdaki bu gelişmeye, Osmanlı kayıtsız kaldı. İş başına gelen idareciler, hadislere uzun vadeli bakamadılar.
Çok konuşulan bir konudur matbaa hadisesi. Batı matbaa'ya adım attığı yıllarda, Osmanlı bunu niçin karşı geldi? O devirde on binlerce kişi yazma kitaplar sayesinde iş imkânı bulmuştu. Kiminin geçimi, kiminin de özel uğraşısıydı. Osmanlının ve İslam coğrafyasının yazı ile bir sorunu yoktu. Batı kendiside olmayan bir şeyi bulmuş ve ona sarılmıştı.
Osmanlıda, insan hakları, yönetim şekli gibi konularda hiçbir sıkıntı yoktur. Çünkü Osmanlıda hukuk değil, adalet vardı. Adalet terazisi herkesi aynı kefede tartardı.
Batıda öyle değildi. Batı demokrasiyi, insan haklarını keşfetmeye başlayınca, Osmanlı bunlara duyarsız aldı. Niçin? Çünkü ihtiyacı yoktu.
Netice itibariyle; batıda meydana gelen olaylara kayıtsız kalmanın meydana getirdiği olumsuzluklar ortaya çıktığında iş işten çoktan geçmişti.

* * *
Osmanlının en büyük dezavantajlarından biri uzun yıllar batıyı kontrolü altında tutması nedeniyle, batılı aydın (!) ve devlet idarecilerinde oluşan Osmanlı düşmanlığıdır. Batı öyle bir noktaya gelmişti onlar için "ne olursa olsun Osmanlı yıkılmalıdır." Ne zamanki güç dengesi batıdan yana döndü, bütün güçlerini Osmanlıyı yıkmak için seferber ettiler. Batının bu faaliyetine birde içerdeki satılmış idareciler eklenince, Osmanlı'nın mukadderatı kaçınılmaz oldu.
Osmanlı'nın yıkılmasında dinin en küçük bir etkisi olmamıştır. Şu manada olmuştur. Osmanlı ne zaman dininin kuralarını göz ardı etmeye başladı, bünye zayıflamaya başladı ve kaçınılmaz son gelip çattı.

* * *
Osmanlı'nın son yüzyılında dinin yaşanıp yaşanmadığına vereceğimiz şu örnek ışık tutacaktır. Birçoklarının göz ardı ettiği bir hususu bilgilerinize sunacağız. Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal'in ailesi ile Osmanlı hanedanının aile yapısına bakalım. M. Kemal'in annesi Müslüman, çarşaflı namazında niyazında bir kadındır. Kız kardeşi kapalı, İslam ahlakı ile ahlaklanmış bir hanımefendidir. Ya hanımı, oda tesettürlü bir hanımefendidir.
Ya Sultan Vahdettin, Sultan Reşat'ın aileleri? İslami ölçüde tesettürde olanı yok denecek kadar azdır. Namaz kılanların sayısı da son derece azdır. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz: "Batı sapık ve bağnaz dinini kiliseye hapsetti, dininden uzaklaştıkça yükseldi. Bizde insanlığı karanlıktan nura çıkaran güzel dinimizden uzaklaştıkça alçaldık." Mesenlin özü budur.
 

e_m_i_n

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2007
Mesajlar
218
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

Oldukça emek verdiğiniz anaşılan yazınızdan ve emeğinizden ötürü teşekkürler ..

Bence gerek osmanlı'daki gerileme ve çöküş gereksede avrupada ki yükseliş olaylarını sadece "din " çerçevesinde ele almak yanlış olur ! Olayın çok farklı boyutları ve olayı etkileyen çok farklı etkenler vardır ,Dinin bunlardan önemli bir unsur olduğu kuşkusuzdur ama odağa alınıp tek neden olarak değerlendirilmesi yanlış olur diye düşünüyorum.

selamlar !
 

metfamu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
592
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

e_m_i_n yazdı:
Oldukça emek verdiğiniz anaşılan yazınızdan ve emeğinizden ötürü teşekkürler ..

Bence gerek osmanlı'daki gerileme ve çöküş gereksede avrupada ki yükseliş olaylarını sadece "din " çerçevesinde ele almak yanlış olur ! Olayın çok farklı boyutları ve olayı etkileyen çok farklı etkenler vardır ,Dinin bunlardan önemli bir unsur olduğu kuşkusuzdur ama odağa alınıp tek neden olarak değerlendirilmesi yanlış olur diye düşünüyorum.

selamlar !
s.a. muhakkak kardeşim hiç bir şey tek yönden gelişmez .ki osmanlınında tek bir sebepten yıkıldığını söylemek eksik ve yanlış olur.yalnız yazının başındada ifade edildiği gibi .bu ancak osmanlıyı islam dini yıkmıştır diyenlere ,yani yıkılışa tek bir cepheden hemde dini yönden yaklaşanlara bir cevap olabilir ancak.Allaha emanet olun
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

ALLAH c.c. razı olsun cok güzel bir paylaşım olmus ..elinize saglık..selametle...
 

metfamu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
592
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

m_muaz yazdı:
ALLAH c.c. razı olsun cok güzel bir paylaşım olmus ..elinize saglık..selametle...
rabbim cümlemizden razı olsun.Allaha emanet olun
 

metfamu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
592
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

B)B)B)
 

metfamu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2007
Mesajlar
592
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

B)B)B)
 

deren75

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eki 2006
Mesajlar
802
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
RE: osmanlıyı yıkan islam dininir!!!...

S.A. ALLAH RAZI OLSUN.
 

selim490

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Kıymetli kardeşim emeğinden dolayı allah cc razi olsun keşke butür konular toplumsal bir mesele olsada kişilir yaşamları güzelleştirmek adına araştırıp öğrenip daha güzelini üretmeye çalışsa
Dediğin gibi osmalı tarihi olarak bakıldığında öyle gözüküyor ama biraz geniş bakıldığı zaman islam tarihi olarak hep emek verilip değer verilip imanı abartmadan herşeyin üstünde tutulup yaşanmaya başlandığında mutluluk ve fereh kaçınılmaz olmuştur malesef erişilen rahatlık ve galesizlikle iman formalitede yaşanmış gereken önem verilmemiş ve buda hüsranı getirmiştir.
Hangi cepeden bakarsanız bakın bakmayı biliyorsanız abartmadan geniş bir açıdan çıkarsız ve berrak bi şekilde bakılınca hayatın yaşamın felsefesinin ferdi menfeatler değil
toplumsal menfeatler olduğu gözüküyor.
Ne varki bu işlem icraate geçdiği zaman kişiler farklı çözümler ve menfeatler girmeye başlıyor iş orda karışıyor biri incil diyor biri tevrat biri kur'an biri benim bildiğim kitap biri senin bildiğin düzen, derken iş karışıyor neysem efem biraz tarihi samimi bi şekilde araştırılsa şahsi fikrim ele alınacak kitap belli mutlakaki bunada itiraz olacaktır ama illaki bir bu işin yazılanı çizileni olmalı ne varki bu ele alınan kitap herkesin kabul ettiği bir kitap olsun ha tabi ne gerek var kitaba diyende çıkabilir buda muhtemelen bir kitabla çözüm üretilemediğindendir.
Kıymetli kardeşlerim çözüm üreteceksek çözüm arıyorsak mutlakaki bu cepeden bakmamız lazım ama malesef hiç bu boyutda ele alınmamışdır yada alındıysada benimki gibi sönük bir görüş gibi kalmıştır ne varki insanlığın böyle bir bakış açısına ihtiyacı var
Neysem kıymetli kardeşlerim diyeceğim ele alınan kitap kesin ve kesinlikle bir millete değil bir ırka değil hattaki hatta bir dine değil sade ve sadece insanlık alemine inmiş bir kitap olmalıdır.malesef bu boyutdada bir sürü problemler çıkıyor işin tadı kaçıyor kimi samimi değilsiniz kimi hayır kardeşim bu bizim kitabımız kimseye vermeyiz yok kardeşim o bizim peygamberimz yok efendim bu işi en iyi ben yorumların vesaire.
Tüm dünyevi ve beşeri dygulardan aranıp kitabımızın tüm insan alemine indiğini önce kendimize sonra dünyaya izah edip ve bu kitabı herşeyden arınıp insanlığa çözüm için okuyup anlayıp yaşama biçimi olarak açabilirsek o vakit refaha erişiriz rabbımızın izniyle
Ama malesef şimdiye kadar hep ön yargılarla ele alınan kitap hep isteyene istediğini vermiştir ama hiç biri insanlık için faydası olmamıştır olsada kısa sürmüşdür.inşaalah insanlık
bunun erken farkına varır akıllı babayiğitler bu işe elatarda insanlık alemi tekrar o dediğiniz güven ferah refah ortamına tekrardan kavuşur.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Ufak bir eleştiri dışınıda (yazıyı bozmasın diye yazmıyorum) yazıya hakkı ile katılıyorum
selametle
 

senokli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Tem 2008
Mesajlar
667
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Web Sitesi
www.senawitch.tr.gg
Ben 7ye gidiyorum osmalıyı işliyoruz dünyaya kendimizi daha yeni temsil etmemize başlamamız lale devrinde önce hep osmanlı kendini üstün gördü.Avrups çok geriydi.Avrupa sonradan kilisenin yalan söylediğini anlayarak kiliseye yağmayalarak feodalite rejimini ortaya çıkardı.Sonra herşeyi bize sattı.Şimdide bizi kendilerinden üstün görmelerini normal karşılıyorum...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt