Muhterem Üstaz Osman Nûri Topbaş Efendi Hz.lerinin Rotterdam İslam Üniversitesi'nde bir yıl arayla vermiş olduğu Tasavvuf konu başlıklı iki konferans..
Linkleri:
IUR - Islamitische Universiteit Rotterdam
IUR - Islamitische Universiteit Rotterdam
01.01.2005- GÖNÜL DÜNYAMIZIN MÎMARLARINDAN OSMAN TOPBAŞ HOCAEFENDİ İUR’Yİ ŞEREFLENDİRDİ...
Mâneviyat dünyamızın önemli sîmalarından Muhterem Osman Topbaş Hocaefendi yeni yılın ilk günlerinde Rotterdam İslâm Üniversitesi’ni (İUR) sohbetiyle şereflendirdi. İUR Erdebil Salonu’nda 700’ü aşkın dinleyicinin takip ettiği sohbetinde Osman Topbaş Efendi, dinleyenleri mâneviyat iklimine taşıdı.
İUR Kırâat Enstitüsü müdürü Yard. Doç. Dr. Mustafa Akdemir’in okuduğu Kur’an-ı Kerîm tilâvetiyle başlayan programda, İUR Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osman Hocaefendi’ye, ziyaretinin hatırasına, İUR öğretim üyelerinden Dr. M. Refîi Kileci’nin yazmış olduğu bir hat levhası takdim etti. Daha sonra Prof. Akgündüz, 1918 yılına ait şu önemli olayı anlatarak mâneviyat erlerinin önemine işaret etti: Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı’nın mağlubiyeti ile sonuçlanan 1918 senesinin son aylarıdır. Fransız Dışişleri Bakanlığı İstanbul’daki Büyükelçisine “İstanbul’u işgal etsek tebanın tepkisi ne olur?” notasını gönderir. Büyükelçi bu notaya şu cevabı verir:
“Osmanlı ordusu zaten terhis edilmiştir. Dolayısıyla İstanbul’u bir günde işgal edebilirsiniz. Ancak İstanbul’da öyle bir kara ordusu var ki, binlerce caminin kenarında ‘ALLAHu ekber’ sedalarıyla güçlenen bu manevî orduyu asla yenemezsiniz.”
Daha sonra Akgündüz, tasavvufun dîni, uhrevî ve ruhanî pek mühim netîceleri olduğu gibi, İslâm’ın nurunu söndürmek isteyenlerin müthiş hücumlarına karşı da sarsılmaz bir kale olduğunu ifade eden Bedîuzzamân Saîd Nursî’nin bir sözüne yer vererek konuşmasına son verdi.
“İUR Önemli Bir Hizmet Îfa Ediyor”
Osman Topbaş Efendi, İUR’nin Avrupa’daki müslümanlar için hayatî önem taşıdığını, İUR gibi müesseselerin kıyâmete kadar huzur ve rahmete vesile olacağını belirtip, “İUR önemli bir görev ifa ediyor” diyerek sözlerine başladı. Ardından da İUR’nin hizmetlerinin dâim olması için dua etti.
Tefekkürün önemine işaret ederek sohbetini sürdüren Hocaefendi, Kur’an’ın ilk âyetinden son âyetine kadar bizi tefekküre davet ettiğini ve bir anlamda Kur’an’ın, kâinat kitabını, tefekkürle okumamızı emrettiğini belirtti. Kâinatta ilâhî bir tanzim olduğunu ve ateistlerin bile bu ilâhî tanzime tabi olduğunu vurgulayan Osman Efendi, “Bize bir buket çiçek verene teşekkür ederiz de, kâinatı buketlerle donatan ve kâinattaki her şeyi insana musahhar kılan ALLAH’a şükretmeyiz” dedi.
“Senin İçin Bir Ormandır”
İnsanın derûnî eğitiminin şart olduğunun altını çizen Osman Efendi, Mevlâna’nın insanın içinin tıpkı orman gibi olduğunu anlatan “Senin için ormandır” sözünü zikrederek şöyle dedi:
“Nasıl ormanda her çeşit bitki ve hayvan varsa, insanın içinde de hissiyat olarak bütün bunlar vardır. Önemli olan, insanın, vahyin sesine ve en güzel örnek (üsve-i hasene) olan Resûl-i Ekrem’e kulak vermesidir.”
Bunun da ancak îmanı lafta kalanlar ve hayatın en küçük zorluğuna karşı sendeleyenler için değil, îmanın hakîkatine erenler için mümkün olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Îmanın tam olarak kalbe yerleşmesi şarttır. ALLAH Teâla, Enfal Sûresi’nde ‘Müminler ancak, ALLAH anıldığında yürekleri titreyen, kendilerine ALLAH’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir’ (Enfal, 2) âyetinde buyurduğu üzere, âyetleri anıldığında duygu derinliğine girmemizi ve teslimiyete bürünmemizi istemektedir. Bu teslimiyetin de en önemli örneklerinden biri, Hz. İbrahim’dir. Zira ateşe atıldığında o, büyük bir teslimiyet örneği gösterip ALLAH’a güvenerek ‘Ateşi yandıran söndürür’ demiştir.”
“İtmi’nâna Ermiş Bir Kalp”
Mü’minin kalbinin devamlı surette itmi’nân ve teslimiyet içerisinde bulunması gerektiğini, böylece daima Cenab-ı Hak ile beraber bulunabileceğini ifade eden Hocaefendi, bu teslimiyet ve itmi’nânın tahakkuku için kalbin eğitiminin şart olduğunu belirtti. Bu sebeple bizim için en güzel örnek (üsve-i hasene) olan Resûl-i Ekrem Efendimiz’e ve sahâbîlerin en fazîletlisi Hz. Ebû Bekir’e muhabbetin önemli olduğunu ve onların hayatının iyi bilinmesinin gereğine dikkatleri çekti. Resûlüllah Efendimiz’in sıfatlarının bilinmesinin önemine de işaret eden Osman Efendi, özellikle Peygamberimiz’in “el-Emîn” sıfatının mânasını iyi bilmek gerektiğinin altını çizdi. Zira O’nun (s.a.) asla yalan söylemediğini ve bunu zamanında dost düşman herkesin itiraf ettiğini belirtti. Bu durumun, İslâm’ın tebliğ ve temsîlinde “hâl’in öneminin en önemli göstergesi olduğunu ifade etti.
Sohbetinin sonunda ise Osman Efendi, “itmi’nâna ermiş bir kalb”e sahip olabilmek için dikkat edilecek hususları şöyle sıraladı:
1. Aldığımız gıdaların helâl olmasına azamî dikkat etmek,
2. Üzerimizde kul hakkı olma dikkat etmek, hatta hayvan haklarına bile mümkün olduğunca riâyet etmek.
3. İbâdetleri vecd ve manevî heyecan içerisinde ifâ etmek.
Sohbet sonrasında topluca yenen yemeğin ardından İUR Rûmî Sanat Merkezi’ni ziyaret eden Osman Efendi, dua ederek, Druten’de başka bir programa katılmak üzere İUR’den ayrıldı.
Linkleri:
IUR - Islamitische Universiteit Rotterdam
IUR - Islamitische Universiteit Rotterdam
01.01.2005- GÖNÜL DÜNYAMIZIN MÎMARLARINDAN OSMAN TOPBAŞ HOCAEFENDİ İUR’Yİ ŞEREFLENDİRDİ...
Mâneviyat dünyamızın önemli sîmalarından Muhterem Osman Topbaş Hocaefendi yeni yılın ilk günlerinde Rotterdam İslâm Üniversitesi’ni (İUR) sohbetiyle şereflendirdi. İUR Erdebil Salonu’nda 700’ü aşkın dinleyicinin takip ettiği sohbetinde Osman Topbaş Efendi, dinleyenleri mâneviyat iklimine taşıdı.
İUR Kırâat Enstitüsü müdürü Yard. Doç. Dr. Mustafa Akdemir’in okuduğu Kur’an-ı Kerîm tilâvetiyle başlayan programda, İUR Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osman Hocaefendi’ye, ziyaretinin hatırasına, İUR öğretim üyelerinden Dr. M. Refîi Kileci’nin yazmış olduğu bir hat levhası takdim etti. Daha sonra Prof. Akgündüz, 1918 yılına ait şu önemli olayı anlatarak mâneviyat erlerinin önemine işaret etti: Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı’nın mağlubiyeti ile sonuçlanan 1918 senesinin son aylarıdır. Fransız Dışişleri Bakanlığı İstanbul’daki Büyükelçisine “İstanbul’u işgal etsek tebanın tepkisi ne olur?” notasını gönderir. Büyükelçi bu notaya şu cevabı verir:
“Osmanlı ordusu zaten terhis edilmiştir. Dolayısıyla İstanbul’u bir günde işgal edebilirsiniz. Ancak İstanbul’da öyle bir kara ordusu var ki, binlerce caminin kenarında ‘ALLAHu ekber’ sedalarıyla güçlenen bu manevî orduyu asla yenemezsiniz.”
Daha sonra Akgündüz, tasavvufun dîni, uhrevî ve ruhanî pek mühim netîceleri olduğu gibi, İslâm’ın nurunu söndürmek isteyenlerin müthiş hücumlarına karşı da sarsılmaz bir kale olduğunu ifade eden Bedîuzzamân Saîd Nursî’nin bir sözüne yer vererek konuşmasına son verdi.
“İUR Önemli Bir Hizmet Îfa Ediyor”
Osman Topbaş Efendi, İUR’nin Avrupa’daki müslümanlar için hayatî önem taşıdığını, İUR gibi müesseselerin kıyâmete kadar huzur ve rahmete vesile olacağını belirtip, “İUR önemli bir görev ifa ediyor” diyerek sözlerine başladı. Ardından da İUR’nin hizmetlerinin dâim olması için dua etti.
Tefekkürün önemine işaret ederek sohbetini sürdüren Hocaefendi, Kur’an’ın ilk âyetinden son âyetine kadar bizi tefekküre davet ettiğini ve bir anlamda Kur’an’ın, kâinat kitabını, tefekkürle okumamızı emrettiğini belirtti. Kâinatta ilâhî bir tanzim olduğunu ve ateistlerin bile bu ilâhî tanzime tabi olduğunu vurgulayan Osman Efendi, “Bize bir buket çiçek verene teşekkür ederiz de, kâinatı buketlerle donatan ve kâinattaki her şeyi insana musahhar kılan ALLAH’a şükretmeyiz” dedi.
“Senin İçin Bir Ormandır”
İnsanın derûnî eğitiminin şart olduğunun altını çizen Osman Efendi, Mevlâna’nın insanın içinin tıpkı orman gibi olduğunu anlatan “Senin için ormandır” sözünü zikrederek şöyle dedi:
“Nasıl ormanda her çeşit bitki ve hayvan varsa, insanın içinde de hissiyat olarak bütün bunlar vardır. Önemli olan, insanın, vahyin sesine ve en güzel örnek (üsve-i hasene) olan Resûl-i Ekrem’e kulak vermesidir.”
Bunun da ancak îmanı lafta kalanlar ve hayatın en küçük zorluğuna karşı sendeleyenler için değil, îmanın hakîkatine erenler için mümkün olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Îmanın tam olarak kalbe yerleşmesi şarttır. ALLAH Teâla, Enfal Sûresi’nde ‘Müminler ancak, ALLAH anıldığında yürekleri titreyen, kendilerine ALLAH’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir’ (Enfal, 2) âyetinde buyurduğu üzere, âyetleri anıldığında duygu derinliğine girmemizi ve teslimiyete bürünmemizi istemektedir. Bu teslimiyetin de en önemli örneklerinden biri, Hz. İbrahim’dir. Zira ateşe atıldığında o, büyük bir teslimiyet örneği gösterip ALLAH’a güvenerek ‘Ateşi yandıran söndürür’ demiştir.”
“İtmi’nâna Ermiş Bir Kalp”
Mü’minin kalbinin devamlı surette itmi’nân ve teslimiyet içerisinde bulunması gerektiğini, böylece daima Cenab-ı Hak ile beraber bulunabileceğini ifade eden Hocaefendi, bu teslimiyet ve itmi’nânın tahakkuku için kalbin eğitiminin şart olduğunu belirtti. Bu sebeple bizim için en güzel örnek (üsve-i hasene) olan Resûl-i Ekrem Efendimiz’e ve sahâbîlerin en fazîletlisi Hz. Ebû Bekir’e muhabbetin önemli olduğunu ve onların hayatının iyi bilinmesinin gereğine dikkatleri çekti. Resûlüllah Efendimiz’in sıfatlarının bilinmesinin önemine de işaret eden Osman Efendi, özellikle Peygamberimiz’in “el-Emîn” sıfatının mânasını iyi bilmek gerektiğinin altını çizdi. Zira O’nun (s.a.) asla yalan söylemediğini ve bunu zamanında dost düşman herkesin itiraf ettiğini belirtti. Bu durumun, İslâm’ın tebliğ ve temsîlinde “hâl’in öneminin en önemli göstergesi olduğunu ifade etti.
Sohbetinin sonunda ise Osman Efendi, “itmi’nâna ermiş bir kalb”e sahip olabilmek için dikkat edilecek hususları şöyle sıraladı:
1. Aldığımız gıdaların helâl olmasına azamî dikkat etmek,
2. Üzerimizde kul hakkı olma dikkat etmek, hatta hayvan haklarına bile mümkün olduğunca riâyet etmek.
3. İbâdetleri vecd ve manevî heyecan içerisinde ifâ etmek.
Sohbet sonrasında topluca yenen yemeğin ardından İUR Rûmî Sanat Merkezi’ni ziyaret eden Osman Efendi, dua ederek, Druten’de başka bir programa katılmak üzere İUR’den ayrıldı.
alıntıdır