Aşkâ Mecnun
Kayıtlı Kullanıcı
Örtüden kaselimiz, başın üstüne konulan bir eşarp veya üstten aşağı inen bir entari değildir.
İslâm'ın farziyetinde ısrar ettiği örtü, mefhum olarak, kadının vücud hatlarını belirsizleştiren çekiciliğini gizleyen şeydir.
Kadın, ruhen ve bedenen erkeğin ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Aynı şekilde kadın da erkeğe ihtiyaç duyar. Kadının fiziki yapısı erkeğin bu arzularım kışkırtacak bir özelliğe sahiptir. Erkeğin bu ihtiyacı tatmin edilmelidir. Fakat bu tatmine sınır konulmaması, erkek ve kadının hatta toplumun ruhi dengesini bozar.
Meselenin derinliğine dalmadan diyoruz ki örtünmeden maksad kadının bu fiziki çekiciliğini gizlemektir.
Bu çekiciliği gizlenmeyen ve hatta erkekleri tahrik eden bir kadın asla örtünmüş sayılmaz.
Örtülmesi gereken yerler ve esas gaye nazarı itibara alınarak da belirlenebilir. Sünnetteki uygulamalar da bu konuda bize esaslı derecede yardımcı olurlar.
En müsamahakar tavra göre örtünmenin sınırları kirpiklerden alt dudak altına kadar yüz ve bileklerden aşağı el hariç bütün bedendir.
Bazı haberler ve zorunlu sebepler nazarı dikkate alınarak yabancı erkekler karşısında kadının yüzünü ve elini de örtmesi gerektiğine dair müctehid imamlar nazarında genel bir kanaat uyanmıştır.
Tüm bu uzuvları maksada en uygun bir şekilde örtebilecek giysinin ne olacağı hakkında da bir takım şüpheler vardır. Acaba, eşarp, hırka etek ve çorap mı yoksa eşarp, pardösü ve çorap mı yoksa tek renk bir çarşaf mı?
Evvela, eşarp, hırka, etek ve çorap dötlemesine bakarsak bunların herbirinin kadının dört mühim azasından birisine şekil verdiği hatta yeni bir çekicilik kazandırarak dikkatleri üzerleride topladığı inkâr edilmez bir gerçektir.
Esasında eşarbın içindeki bir çehre, hırkanın, eteğin ve çorabın içindeki vücut, gözlerini kadın üstüne tecessüsle çeviren bir erkek için açık kadından pek fazla renksiz ve kuru değildir.
Arzulu bakışlar bu birkaç tane parça bezin altına sığmayan, eşarptan, hırkanın önünden ve çorapların altından taşan vücuttan kolaylıkla yararlanabilirler.
Mantoda da durum aynıdır. Kollar, bacaklar ve baş müstakil bir manzara arzeder. Sonuç olarak her iki giyim tarzı da ana gayeye hizmet etmekten aciz kalırlar.
Bu konuların üzerinde fıkhi açıdan tartışılabilir. Fakat konumuz olmadığı için başka bir bahse erteliyor ve devam ediyoruz.
Yaptığımız araştırmalar, soruşturmalar ve tarih boyunca ümmetin icmasından çıkarttığımız sonuca göre müslüman kadının en ideal örtüsü çarşaftır. Yukarıdan beri saydığımız diğer elbiseleri ise esasen ev içinde kullanılabilen elbiseler olup, zamanla örtüye olan ihtimamın kaybolması üzerine, sokak elbisesi olarak da kullanılmaya başlanmıştır.
Kur'ân'daki cilbab kelimesinin karşılığı da yalnızca çarşaftır.
ALINTIDIR
İslâm'ın farziyetinde ısrar ettiği örtü, mefhum olarak, kadının vücud hatlarını belirsizleştiren çekiciliğini gizleyen şeydir.
Kadın, ruhen ve bedenen erkeğin ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Aynı şekilde kadın da erkeğe ihtiyaç duyar. Kadının fiziki yapısı erkeğin bu arzularım kışkırtacak bir özelliğe sahiptir. Erkeğin bu ihtiyacı tatmin edilmelidir. Fakat bu tatmine sınır konulmaması, erkek ve kadının hatta toplumun ruhi dengesini bozar.
Meselenin derinliğine dalmadan diyoruz ki örtünmeden maksad kadının bu fiziki çekiciliğini gizlemektir.
Bu çekiciliği gizlenmeyen ve hatta erkekleri tahrik eden bir kadın asla örtünmüş sayılmaz.
Örtülmesi gereken yerler ve esas gaye nazarı itibara alınarak da belirlenebilir. Sünnetteki uygulamalar da bu konuda bize esaslı derecede yardımcı olurlar.
En müsamahakar tavra göre örtünmenin sınırları kirpiklerden alt dudak altına kadar yüz ve bileklerden aşağı el hariç bütün bedendir.
Bazı haberler ve zorunlu sebepler nazarı dikkate alınarak yabancı erkekler karşısında kadının yüzünü ve elini de örtmesi gerektiğine dair müctehid imamlar nazarında genel bir kanaat uyanmıştır.
Tüm bu uzuvları maksada en uygun bir şekilde örtebilecek giysinin ne olacağı hakkında da bir takım şüpheler vardır. Acaba, eşarp, hırka etek ve çorap mı yoksa eşarp, pardösü ve çorap mı yoksa tek renk bir çarşaf mı?
Evvela, eşarp, hırka, etek ve çorap dötlemesine bakarsak bunların herbirinin kadının dört mühim azasından birisine şekil verdiği hatta yeni bir çekicilik kazandırarak dikkatleri üzerleride topladığı inkâr edilmez bir gerçektir.
Esasında eşarbın içindeki bir çehre, hırkanın, eteğin ve çorabın içindeki vücut, gözlerini kadın üstüne tecessüsle çeviren bir erkek için açık kadından pek fazla renksiz ve kuru değildir.
Arzulu bakışlar bu birkaç tane parça bezin altına sığmayan, eşarptan, hırkanın önünden ve çorapların altından taşan vücuttan kolaylıkla yararlanabilirler.
Mantoda da durum aynıdır. Kollar, bacaklar ve baş müstakil bir manzara arzeder. Sonuç olarak her iki giyim tarzı da ana gayeye hizmet etmekten aciz kalırlar.
Bu konuların üzerinde fıkhi açıdan tartışılabilir. Fakat konumuz olmadığı için başka bir bahse erteliyor ve devam ediyoruz.
Yaptığımız araştırmalar, soruşturmalar ve tarih boyunca ümmetin icmasından çıkarttığımız sonuca göre müslüman kadının en ideal örtüsü çarşaftır. Yukarıdan beri saydığımız diğer elbiseleri ise esasen ev içinde kullanılabilen elbiseler olup, zamanla örtüye olan ihtimamın kaybolması üzerine, sokak elbisesi olarak da kullanılmaya başlanmıştır.
Kur'ân'daki cilbab kelimesinin karşılığı da yalnızca çarşaftır.
ALINTIDIR