O'na De Ki....
Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerdendir “zannetmek”. Emin olmadığımız, gözümüzle görmediğimiz her konu için zannedebiliriz. Çok masum olduğunu düşünerek arkadaş arası yaptığımız sohbetlerde kendimizi tutamayarak sürekli “zannederim” le başlayan cümleler kurarız. Sevdiğimiz insanları, ailemizi, eşimizi, arkadaşlarımızı sırf zanlarımız yüzünden suçlarız bazen. Çok masum olan sohbetler, zanlar yüzünden bazen ilişkilere zarar verir ya da ilişkileri bitirir. Zannın bu zararları tabi ki sadece dünyada gördüğümüz zararları… Burada düşünmeden, emin olmadan yaptığımız bu zanlar Allah’ın da Kuran’da saydığı günahlardandır. Hucurat Suresi 12. Ayette kesin bir dille zandan sakınmamız emredilmiştir. “Ey iman edenler! Zandan çok sakının! Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Sinsi casuslar gibi ayıp aramayın! Gıybet ederek biriniz ötekini arkasından çekiştirmesin! Sizden biri, ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bakın bundan iğrendiniz. Allah’tan sakının, hiç kuşkusuz Allah tövbeleri kabul eden, rahmeti sonsuz olandır.” Allah’ın emirleri deyince akla ilk gelenler yapmamız gereken namaz, oruç, zekat gibi ibadetler olsa da yapmamamız gereken ve günlük hayatta sadece kendimizi, nefsimizi tutarak yapabileceğimiz “zandan, gıybetten sakınmak gibi birçok emir vardır. Belki de nefsimizle mücadele ederek uymamız gereken bu emirler diğerlerinden çok daha zordur. Çünkü insanın doğasında başka hayatları merak etmek, ayıp aramak gibi özellikler maalasef vardır. Bu yüzden öncelikle bu hareketleri yapmamanın sadece ahlak kuralı olduğunu değil de, Allah’ın emri olduğunu hatırlayıp buna göre davranmayı aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.