zeynep1111
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Tem 2006
- Mesajlar
- 477
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bir gün, bir hafta, bir ay değil,
neredeyse 7 ay,
25 hafta,
179 gün, yani neredeyse tam yarim yil !
Geri gelecek mi? hayır!
Telafisi mümkün mü? Hayır!
Yerine konacak var mı? yok!
Cebinden düşen bir 10€ için ağıt yakıp karalar bağlayan insan 179 günün bir daha geri gelmemesince çekip gitmesine nasıl sevinebilir?
Bu nasıl bir haldir?
Ne gaflettir?
Bu ne “hayvanî” bir duygudur.
Hayvan için ayın yılın asrın değeri olmayabilir.
Ama insan, bırakın yılın, ayın, günün, anın hesabını yapmak zorundadır.
Çünkü o, çok iyi bilir ki, hayat bir “andır.”
365 gün içine ne kadar “an” sığarsa, o kadar dikkatli yaşamak zorundadır hayatı.
O sayısız “an” her an karşısına çıkar diye düşünür.
Düşünür ve o “an” için hazırlıklı olur.
Teyakkuz halindedir.
Zamanın en kısa parçası olan o “an” içine; “Lâ ilâhe illellâh, Muhammed’ür Resûlüllah” sığdı mı, sığdırabildi mi, ne mutlu.
Ya bir de sığdıramazsa? Sahi, nasıl geçti o koca yılin yarisi ?
Geçen senenin yılbaşını daha yeni idrak etmemiş miydik?
Ve siz şu satırları okurken yeni yılın yarisindan fazlasida bitmek üzere olacak.
Şu hadis–i şerif size neyi hatırlatıyor:
“Ahir zamanda yıl ay gibi, ay gün gibi olacak.”
O günleri mi yaşıyoruz yoksa?
İşlerimizde, aşlarımızda, arkadaşlarımızda bereket olsun diye dua ederiz de, ya ömrümüz?
Vaktimizin, zamanımızın, anımızın, kısaca ömrümüzün bereketli olması için dua ediyor muyuz?
En önemli bereket o değil mi?
Ömrümüzün bereketsizliği, diğer her işimizin bereketsizliğinin de neticesi mi yoksa?
Koca bir yılin yarisini kaybettik.
Ölüme 179 gün daha yaklaştık.
Ebedi hayata eksi 179 kaldı ve biz eğleniyoruz, hopluyoruz, zıplıyoruz.
Sahi, “biz iyi miyiz(!)”?
-alintidir-
neredeyse 7 ay,
25 hafta,
179 gün, yani neredeyse tam yarim yil !
Geri gelecek mi? hayır!
Telafisi mümkün mü? Hayır!
Yerine konacak var mı? yok!
Cebinden düşen bir 10€ için ağıt yakıp karalar bağlayan insan 179 günün bir daha geri gelmemesince çekip gitmesine nasıl sevinebilir?
Bu nasıl bir haldir?
Ne gaflettir?
Bu ne “hayvanî” bir duygudur.
Hayvan için ayın yılın asrın değeri olmayabilir.
Ama insan, bırakın yılın, ayın, günün, anın hesabını yapmak zorundadır.
Çünkü o, çok iyi bilir ki, hayat bir “andır.”
365 gün içine ne kadar “an” sığarsa, o kadar dikkatli yaşamak zorundadır hayatı.
O sayısız “an” her an karşısına çıkar diye düşünür.
Düşünür ve o “an” için hazırlıklı olur.
Teyakkuz halindedir.
Zamanın en kısa parçası olan o “an” içine; “Lâ ilâhe illellâh, Muhammed’ür Resûlüllah” sığdı mı, sığdırabildi mi, ne mutlu.
Ya bir de sığdıramazsa? Sahi, nasıl geçti o koca yılin yarisi ?
Geçen senenin yılbaşını daha yeni idrak etmemiş miydik?
Ve siz şu satırları okurken yeni yılın yarisindan fazlasida bitmek üzere olacak.
Şu hadis–i şerif size neyi hatırlatıyor:
“Ahir zamanda yıl ay gibi, ay gün gibi olacak.”
O günleri mi yaşıyoruz yoksa?
İşlerimizde, aşlarımızda, arkadaşlarımızda bereket olsun diye dua ederiz de, ya ömrümüz?
Vaktimizin, zamanımızın, anımızın, kısaca ömrümüzün bereketli olması için dua ediyor muyuz?
En önemli bereket o değil mi?
Ömrümüzün bereketsizliği, diğer her işimizin bereketsizliğinin de neticesi mi yoksa?
Koca bir yılin yarisini kaybettik.
Ölüme 179 gün daha yaklaştık.
Ebedi hayata eksi 179 kaldı ve biz eğleniyoruz, hopluyoruz, zıplıyoruz.
Sahi, “biz iyi miyiz(!)”?
-alintidir-