Artık dünyanın neresinde bir çocuk ölürse orası Gazze’dir.
Bir bebek bir yaşına girerken ağzında emzik değil, kurşun taşıyorsa orası Gazze’dir. Bebeklerin uykulu gözleriyle annelerinin memelerini ararken, kor gibi yanan namluları emmeye başladıkları yerin adı Gazze’dir.
Yağmur bir futbol sahasında çocuğun atacağı golleri yutmak için sırada beklerken, çocuğun çelimsiz vücudunu kurşun yağmurları yutuyorsa orası Gazze’dir.
Okula gitmek için erkenden kalkmış ve saçlarını ören annesinin parmaklarından sızan merhameti kana kana içen kız çocuğu, henüz evinden çıkmamışken damlarına düşen bir bombayla birlikte duvarların altında kalıyorsa orası Gazze’dir.
Çocuk bir varilin arkasına sığınmaya çalışırken, kurşun önce saklanıp, çocuk kafasını uzattığı anda alnından sobeliyorsa orası Gazze’dir.
Okulun bahçesinde ip atlayan kız çocuğu tam gökyüzüne yükselmişken, kurşunlar gri kanatlarıyla gelip kızı başka göklere kaçırıyorsa orası Gazze’dir. Artık dünyanın neresinde bir çocuk ölürse orası Gazze’dir.
Gazze, çocukların öldüğü yerlerin adıdır bundan böyle.
Bir çocuk sıtmayla, tüberkülozla, yüksek ateşle ve daha bilmem hangi hastalıkla ölürse ölsün, öldüğü yer neresi olursa olsun, biz oraya Gazze diyeceğiz.
Duvarların çepeçevre sardığı bir ölüm kampına dönüştürülen Gazze’de, çocuklar ölmeye devam ettiği sürece hiçbir masal tamamlanamayacak, hiçbir çocuk şarkısı melodisini bulamayacak, hiçbir oyunun sonu gelmeyecek, hiçbir top zıplamayacak, hiçbir tebeşir tahtaya yazmayacak.
Çocukluk dünyasına dair hiçbir renk gerçek yüzüyle insanların gözüne görünmeyecek bundan böyle.
Çocuklar eksildikçe, eksilecek herkes ve her şey…
Paul Virilio, yaşlı bir Japon dostunun kendisine şöyle söylediğini aktarıyor: “Amerikalılar’ı bağışlayamamamın nedeni Hiroşima’nın yalnızca bir savaş eylemi değil, bir deney olması.”
Savaş bir gün anlaşılabilir ve belki de bütün kıyıcılığına rağmen insanlık tarihinin sayfalarından dışarıya çıkamayacak şekilde geride bırakılabilir. Pek çok savaşı kolektif zihnin geniş ve karanlık koridorlarında bıraktık.
Bir kenara not edelim; Gazze’de de artık savaş yok! Buna savaş demek bir deney halini görmezden gelmek demektir. Şöyle söylemek de mümkün artık dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan masum ve mazlum halklar üzerine girişilen bir saldırı Gazze’den ilhamla daha acımasız hale dönüşebilir.
Gazze gittikçe şiddetin deney alanına dönüşüyor zira…
TARIK TUFAN
28,12,2008
* * *
Ne kadar sahte müslümanlarız (kendi adıma )kaçımız o haberden sonra eline kuran aldı kaçımız o gece seccadesini yıkadı duayla, kaçımız yatıp uyumadı hiç bir şey olmamış gibi...Sahi Hz. Ömer ( ra) e bir koyunun hesabını soracak olan rabbimiz, bize hiç sormayacak mı...
Oturduğumuz yerden , vah , tüh, çok üzüldük , çok ağladık bunları mı yüzümüze tutsak edeceğiz mahşerde ,kendimizden hiç bir şey vermeden, ezbere bir sevgiyle seviyoruz ,peki ya imanımız...o da mı ezbere ...
Riyakar bir imandan sana sığınıyorum rabbim, ben acizim...Sen se ,çok cömert ,Bize hakiki bir imanla inanmayı lütfet YARABBİ..
Bir bebek bir yaşına girerken ağzında emzik değil, kurşun taşıyorsa orası Gazze’dir. Bebeklerin uykulu gözleriyle annelerinin memelerini ararken, kor gibi yanan namluları emmeye başladıkları yerin adı Gazze’dir.
Yağmur bir futbol sahasında çocuğun atacağı golleri yutmak için sırada beklerken, çocuğun çelimsiz vücudunu kurşun yağmurları yutuyorsa orası Gazze’dir.
Okula gitmek için erkenden kalkmış ve saçlarını ören annesinin parmaklarından sızan merhameti kana kana içen kız çocuğu, henüz evinden çıkmamışken damlarına düşen bir bombayla birlikte duvarların altında kalıyorsa orası Gazze’dir.
Çocuk bir varilin arkasına sığınmaya çalışırken, kurşun önce saklanıp, çocuk kafasını uzattığı anda alnından sobeliyorsa orası Gazze’dir.
Okulun bahçesinde ip atlayan kız çocuğu tam gökyüzüne yükselmişken, kurşunlar gri kanatlarıyla gelip kızı başka göklere kaçırıyorsa orası Gazze’dir. Artık dünyanın neresinde bir çocuk ölürse orası Gazze’dir.
Gazze, çocukların öldüğü yerlerin adıdır bundan böyle.
Bir çocuk sıtmayla, tüberkülozla, yüksek ateşle ve daha bilmem hangi hastalıkla ölürse ölsün, öldüğü yer neresi olursa olsun, biz oraya Gazze diyeceğiz.
Duvarların çepeçevre sardığı bir ölüm kampına dönüştürülen Gazze’de, çocuklar ölmeye devam ettiği sürece hiçbir masal tamamlanamayacak, hiçbir çocuk şarkısı melodisini bulamayacak, hiçbir oyunun sonu gelmeyecek, hiçbir top zıplamayacak, hiçbir tebeşir tahtaya yazmayacak.
Çocukluk dünyasına dair hiçbir renk gerçek yüzüyle insanların gözüne görünmeyecek bundan böyle.
Çocuklar eksildikçe, eksilecek herkes ve her şey…
Paul Virilio, yaşlı bir Japon dostunun kendisine şöyle söylediğini aktarıyor: “Amerikalılar’ı bağışlayamamamın nedeni Hiroşima’nın yalnızca bir savaş eylemi değil, bir deney olması.”
Savaş bir gün anlaşılabilir ve belki de bütün kıyıcılığına rağmen insanlık tarihinin sayfalarından dışarıya çıkamayacak şekilde geride bırakılabilir. Pek çok savaşı kolektif zihnin geniş ve karanlık koridorlarında bıraktık.
Bir kenara not edelim; Gazze’de de artık savaş yok! Buna savaş demek bir deney halini görmezden gelmek demektir. Şöyle söylemek de mümkün artık dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan masum ve mazlum halklar üzerine girişilen bir saldırı Gazze’den ilhamla daha acımasız hale dönüşebilir.
Gazze gittikçe şiddetin deney alanına dönüşüyor zira…
TARIK TUFAN
28,12,2008
* * *
Ne kadar sahte müslümanlarız (kendi adıma )kaçımız o haberden sonra eline kuran aldı kaçımız o gece seccadesini yıkadı duayla, kaçımız yatıp uyumadı hiç bir şey olmamış gibi...Sahi Hz. Ömer ( ra) e bir koyunun hesabını soracak olan rabbimiz, bize hiç sormayacak mı...
Oturduğumuz yerden , vah , tüh, çok üzüldük , çok ağladık bunları mı yüzümüze tutsak edeceğiz mahşerde ,kendimizden hiç bir şey vermeden, ezbere bir sevgiyle seviyoruz ,peki ya imanımız...o da mı ezbere ...
Riyakar bir imandan sana sığınıyorum rabbim, ben acizim...Sen se ,çok cömert ,Bize hakiki bir imanla inanmayı lütfet YARABBİ..