-Ammar Bin Yasir-
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Eyl 2007
- Mesajlar
- 4,864
- Tepki puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Ölümü hatırlamak insanı salih amel işlemeye, ibadet yapmaya zorlar, zorlamalı. Hazreti Ömer der ki; “Her işte teenni (sırasıyla, sabırla, aheste aheste yapmak) iyidir. Fakat, Ahiret işinde acele edin!”
Hasan Basri bir vaazında şöyle diyordu: “ Acele edin! Acele edin! Bu hayat nefeslerden ibarettir.” Sonra da Meryem 84. Ayeti okuyordu: “ Biz ancak onların günlerini ve nefeslerini sayıyoruz.”
Ölüm insanı hayattan koparmaz, koparmamalı. Bilakis, daha da çalışmaya zorlar. Her işinde Ahiretini kazanması için insanı teyakkuzda tutar. Çünkü insan ne yaparsa yapsın, hesap vereceği endişesiyle yaşar.
Ancak insanı hayatın içinde ve dinamik tutacak ölümü hatırlama şekli, Bediüzzaman Hazretlerinin dediği şekilde olmalı. Yani, şu an öldüm, şimdi yıkanıyorum, şimdi kabire konuyorum.. şeklinde değil de, “ben bir faniyim ve er geç öleceğim. Ufukta, beni her şeyden koparacak bir ölüm görünüyor. o geldiğinde alakadar olduğum her şeyden alakamı kesip gideceğim. Ben şimdi adım adım ona doğru ilerliyorum. O ölüm ya ayağımın altında veya az ilerde her an beni bekliyor..”şeklinde olmalı.
Efendimiz buyuruyorlar ki; “Sabah akşam düşman orduları üzerinize gelecekmiş gibi ölüme hazır olun!” şimdi böyle bir ruh haline sahip insan hiç boş durur mu?
Özellikle gençler açısından düşünüldüğünde mesele daha bir ehemmiyet kazanır. Zira, dünya nüfusunun önemli bir bölümünü onlar oluşturdukları gibi, dünyanın önemli bir iş bölümü de onlar üzerinde yürür. Ölümü hatırlayan genç, işine daha iyi konsantire olur, daha verimli çalışır. Haksızlıklardan, yolsuzluklardan uzak bulunur. Serkeşlik yaparak kimsenin hakkına tecavüz etmez.
İhtiyarlar ölümü hatırlamakla rahatlar. Çünkü, onlar için artık hayat şartları ağırlaşmıştır. Bir an önce bu yükten kurtulmak isterler.
Hastalar, musibetzede ve yaralılar, ölümü hatırlamakla, ne kadar acı çekseler de bu acının bir gün mutlaka ölümle sona ereceğini bilirler ve yâ sabır der dayanırlar.
Çocuklara mutlaka ölümün arka yüzü anlatılmalı. Bediüzzaman Hazretleri, ne güzel konuşturur çocuğu; “bir yakını ölen ve ölümün hakikatini kendine göre bilen çocuk der ki, o öldü ama şimdi cennetin bir kuşu oldu. Biz de yakında ona kavuşacağız