Ölümü hatırlayan, istikbalini düşünen insanlar, oraya gitmeden tedbir alır, hazırlık yaparlar. Ta ki, varınca orasını harap görmesin, mamur bir yer olarak bulsunlar.
Nitekim biri Resuli Ekrem Efendimize (a.s.m.) gelip sorar:
"Yâ Resuİallah, nedense ölümü hiç sevemiyorum. Ondan hep ürküyorum, Âhirete ciddi bir meyil duyamıyorum!"
Şöyle buyurur: (a.s.m.)
"Malın var mı?"
"Evet var."
"Öyle ise ondan âhiret için harca. Göreceksin ki, oraya ilgi duyacak, meyil hissedeceksin."
Bundan sonra da şöyle buyurur:
"Çünkü insan, malının bulunduğu yerden ayrılmak istemez. Senin malın ise hep buradadır. Oraya hiç göndermemişsin."
Bundan olacak ki, Süleyman bin Abdülmelik:
"Âhirete hiç meyil duymuyorum, acep nedendir?" diye soran birine şöyle cevap vermiştir:
"Hep dünyamızı tamir ediyoruz, âhiretimizi ise harap bırakıyoruz ondan. İnsan mamur ettiği yerde kalmayı ister, harap bırakıyoruz ondan. İnsan mamur ettiği yerden kalmayı ister, harap bıraktığı yere gitmeyi arzulamaz!"
Anlaşılan odur ki, kendimizi kontrol etmek kendi elimizdedir. Şayet âhiret için içimizde bir meyil duyamıyorsak, bunun mânâsı açıktır. Malımızı hep buraya yığıyor, oraya bir şey gönderemiyoruz. Burası mamur, orası harap... İnsan ise harap ettiği yere gitmeyi arzulamaz. İmar ettiği yerde kalmayı ister.
Öyle ise malımızı önceden oraya öylesine göndermeliyiz ki, içimizdeki meyil oraya kaymalı, oradaki malımızın yanına gitme hissini duymalıyız.
Nitekim biri Resuli Ekrem Efendimize (a.s.m.) gelip sorar:
"Yâ Resuİallah, nedense ölümü hiç sevemiyorum. Ondan hep ürküyorum, Âhirete ciddi bir meyil duyamıyorum!"
Şöyle buyurur: (a.s.m.)
"Malın var mı?"
"Evet var."
"Öyle ise ondan âhiret için harca. Göreceksin ki, oraya ilgi duyacak, meyil hissedeceksin."
Bundan sonra da şöyle buyurur:
"Çünkü insan, malının bulunduğu yerden ayrılmak istemez. Senin malın ise hep buradadır. Oraya hiç göndermemişsin."
Bundan olacak ki, Süleyman bin Abdülmelik:
"Âhirete hiç meyil duymuyorum, acep nedendir?" diye soran birine şöyle cevap vermiştir:
"Hep dünyamızı tamir ediyoruz, âhiretimizi ise harap bırakıyoruz ondan. İnsan mamur ettiği yerde kalmayı ister, harap bırakıyoruz ondan. İnsan mamur ettiği yerden kalmayı ister, harap bıraktığı yere gitmeyi arzulamaz!"
Anlaşılan odur ki, kendimizi kontrol etmek kendi elimizdedir. Şayet âhiret için içimizde bir meyil duyamıyorsak, bunun mânâsı açıktır. Malımızı hep buraya yığıyor, oraya bir şey gönderemiyoruz. Burası mamur, orası harap... İnsan ise harap ettiği yere gitmeyi arzulamaz. İmar ettiği yerde kalmayı ister.
Öyle ise malımızı önceden oraya öylesine göndermeliyiz ki, içimizdeki meyil oraya kaymalı, oradaki malımızın yanına gitme hissini duymalıyız.