Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar (1 Kullanıcı)

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

SA HAFİZE ANA TÖVBE ESTAFİRULLAH İNANÇSIZ BİR İNSAN DEYİLİM DAHA ÖNCEDENDE İNANÇLI BİR İNSANDIM AMA ORTAMIM FARKLI HERŞEYİ ANLATAMIYORUM ÖNCE BEN İBADET ETMİYORDUM ŞİMDİ EŞİM İZİN VERMİYOR BAŞIMI ÖRTEMİYORUM AMA SOKAĞA UTANMASAM DİLENCİ GİBİ ÇIKACAĞIM MADDİ DURUMUMUZ ÇOK İYİ AMA EŞİMİ Bİ TÜRLÜ HACA GİTMEYE İKNA EDEMİYORUM BENİM OĞLAN 16 YAŞINDA İZİN VERSE UMREYE OĞLUMLA GİDERİM AMA İZİN VERMİYOR TURİST OLARAK GİDELİM DİYORUM MAKSAT ONU MUKADDES TOPRAKLARA GÖTÜRMEK AMA GEZECEK BAŞKA BİR YER YOKMU DİYOR AMA İNANIYORUM BEN ALLAHA GİTMEYE ONU ARAMAYA DEVAM EDERSEM RABBİM İŞİMİ KOLAYLAŞTIRACAK SİZİ SIKMAK İSTEMİYORUM AMA BU SİTEDE KİMSE ALINMASIN SİZİ KENDİME YAKIN GÖRÜYORUM ALLAHA CC EMANET OLUN BENİM İÇİN DUA EDERMİSİNİZ HAYIRLI AKŞAMLAR
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

dinci yazdı:
SA HAFİZE ANA TÖVBE ESTAFİRULLAH İNANÇSIZ BİR İNSAN DEYİLİM DAHA ÖNCEDENDE İNANÇLI BİR İNSANDIM AMA ORTAMIM FARKLI HERŞEYİ ANLATAMIYORUM ÖNCE BEN İBADET ETMİYORDUM ŞİMDİ EŞİM İZİN VERMİYOR BAŞIMI ÖRTEMİYORUM AMA SOKAĞA UTANMASAM DİLENCİ GİBİ ÇIKACAĞIM MADDİ DURUMUMUZ ÇOK İYİ AMA EŞİMİ Bİ TÜRLÜ HACA GİTMEYE İKNA EDEMİYORUM BENİM OĞLAN 16 YAŞINDA İZİN VERSE UMREYE OĞLUMLA GİDERİM AMA İZİN VERMİYOR TURİST OLARAK GİDELİM DİYORUM MAKSAT ONU MUKADDES TOPRAKLARA GÖTÜRMEK AMA GEZECEK BAŞKA BİR YER YOKMU DİYOR AMA İNANIYORUM BEN ALLAHA GİTMEYE ONU ARAMAYA DEVAM EDERSEM RABBİM İŞİMİ KOLAYLAŞTIRACAK SİZİ SIKMAK İSTEMİYORUM AMA BU SİTEDE KİMSE ALINMASIN SİZİ KENDİME YAKIN GÖRÜYORUM ALLAHA CC EMANET OLUN BENİM İÇİN DUA EDERMİSİNİZ HAYIRLI AKŞAMLAR


ALEYKÜMSELAM dinci sen hiç üzülme Allah cc her bir hacetimizi yerine getirir ama zamanı vardır biz kullarını birşeylerle imtihan olunuyoruz ama eşimizle ama evlatlarımızla malımız ve mülkümüzle sabret ve bekle elbet meyvesini verecektir zamanı geldimi her şey tıkır tıkır olur sen kendini üzme emi canım beni kendine yakın gördüğün içinde Allah senden razı olsun senin için dua edeceğim sende et emi hayırlı akşamlar :Dyüzün hep gülsün hem burda hem ahirette selametle :D
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

AS HAFİZE ANA ALLAH CC RAZI OLSUN ALLAH CC EMANET OLALIM
 

sahinn41

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2012
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
günahsız tertemiz olarak ölen kullar bu acıyı hissetmez anlatılanlara göre çünkü bu acı günahlara kefaratmiş, birde bazı hadisler sahihmi çok merak ediyorm, örneğin ölen kişi müminde olsa ölüm acısını kıyamete kadar hisseder, Yine Allahü teâlâya yemin ederim ki, mümin bir kulun her damarı ölüm acısını duymadıkça, canı çıkmaz
ayet ve bazı hadisler bunun tersini söylüyor, acısız şekilde ölenlerin varlıgından bahsediliyor
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Hasan-ül Basrî'nin (R.A.) bildirdigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) ölümü,

"Onun sikinti ve acisini anlatirken «onun yol açtigi aci üçyüz kiliç darbesininkine bedeldir". buyurdu.



Peygamber'imize (S.A.S.) bir gün ölüm acisi hakkinda sormuslar, O da buyurmus ki:

"En kolay ölüm; yünlü kumasa batmis dikene benzer. Yünlü kumasa batmis diken, yaninda yün lifleri söküp almadan çikar mi?"




Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün agir bir hastayi ziyaret ederken buyurur ki:

«— Ben bunun ne çektigini biliyorum. Tek tek bütün damarlari ayni anda ölüm sancisi içindedir.»


Hz. Ali (K.V.) mücâhidleri savasa tesvik ederken öer ki; «Eger öldürmezseniz, ölürsünüz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederek söylüyorum ki: "Bin kiliç darbesi indirmek, bana göre yatakta ölmekten daha kolaydir."

Evzci (R.A.) der ki. «Duydugumuza göre ölü tekrar dirilip mezarindan dogrüluncaya kadar, ölüm acisi çekmeye devam eder.»

Seddat Ibni Evs (R.A.) der ki; «Mü'min için dünya ve âhiretin en korkunç olayi ölümdür. Onun acisi, testere ile biçilmekten, makas ile dogranmaktan ve kazanda kaynamaktan daha siddetlidir. Eger ölü diriltilerek yasayanlara basindan geçenleri anlatsa, dünyalilar ne yiyip içip eglenebilir ve ne de uykudan tad alabilirdi.»

Zeyt Ibni Eslem'den, o da babasindan naklen rivayet olunur ki: «Mü'min dünyadaki ameli ile ulasabilecegi derecelerden birisine ulasamamissa kendisine siddetli ölüm acisi çektirilir de ölümün sarsinti ve acisi sayesinde cennetteki derecesini elde eder.

Kâfirin de karsiligi verilmemis bir iyiligi varsa cani kolay alinir da iyiliginin sevabini tüketerek cehenneme gönderilir.»


Bir çok agir hastalara ölmek üzere iken neler hissettiklerini sormayi aliskanlik haline getiren bir ma'rifet ehline komada iken:

«Sen ölümü nasil buluyorsun?» diye sorarlar. Cevabi söyle olur: "sanki gökler yere kapaklanmis ve sanki canim ignenin deliginden çikiyor."




Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ani ölüm, mümin için rahata kavusma ve agir günahkâr için de hayiflanma vesilesidir.»



Mekhul'den rivayet olunduguna göre: Peygamber'imiz {S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ölünün bir tek kili gök ve yer halki arasina düsse hepsi, Allah (C.C)'in izni ile, ölürdü. Çünki ölünün her kilinda ayri bir ölüm vardir, ölümün degdigi her canli da ölür.»



Rivayet edildigine göre: "ölüm acisinin bir damlasi yeryüzü daglarina düsse hepsi erirdi."

Rivayet edildigine göre Hz. Ibrahim (A.S.) ölünce ulu Allah (C.C) ona: «Ey dostum, ölümü nasil buldun?» diye sordu. Hz. Ibrahim (A.S.) de «Yas yüne batirilmis geri çekilen sis gibi» diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah (C.C.) ona: «Üstelik biz onu senin için kolaylastirdik.» buyurdu.

Yine rivayet edildigine göre ruhunu Allah (C.C) teslim ettigi zaman Rabbi Hz. Musa'ya (A.S.) «Yâ Musa, ölümü nasil buldun?» diye sorar. Musa de su cevabi verir: «Kizartilmak üzere canli canli tavaya konmus ne ölüp huzura kavusan ve ne de uçup kurtulabilen bir serce gibi hissettim.»

Baska bir rivayete göre de «Kendimi kasabin eli altinda canli canli yüzülen bir koyun gibi hissettim» diye cevap verir.

Rivayet edildigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) ölmek üzere iken sonra alnini silerek

«Allah'im! Ölüm krizini benim için kolay kil» diye dua ederdi.

Hz. Fâtima {R. Anha) bu arada «Âh babacigim, aci çekiyor» diye aglamaya baslayinca Peygamber (S.A.V)'imiz ona:

«bu günden sonra babana aci yok» diyerek teselli etmisti.




Hz. Ömer (R.A.) bir gün Kâ'b-üî Ahbar'a (R. Anhuma) «Bize ölümden bahset» dedi. Kâb da «Peki, yâ emirelmüminin. ölüm çok dikenli bir agaç dali gibidir, bu dal insanin karin bosluguna sokulmus, her diken bir damara takilmis. Arkasindan güçlü - kuvvetli bir adam bu dali geri çekmis, böylece dal aldigini almis, biraktigini birakmis dedi.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Mü'min kul, ölümün sikinti ve krizine karsi çare bulur. Onun eklemleri «Selâm sana. Kiyamet Günü yeniden bulusmak üzere birbirimizden ayriliyoruz» diye birbirleri ile selâmlasirlar.»



Buraya kadar Aliâh dostlari ve O'nun yakinligin] kazananlar hesabina ölüm krizinin ve acisinin keyfiyetini anlatmaya çelistik. Ölüm onlar için bile böyle olunca bizim gibi günahkârlarin hali acaba nice olur? Ölüm krizi ile birlikte pespese baska felâketler ile de yüzyüze gelinir. Ölüme eslik eden baslica felaketler üçtür:

Birincisi, yukardan beri anlattigimiz gibi siddetli can çekismedir.

Ikincisi, ölüm melegini (Azrail (A.S)'i) apaçik görmek ve bu görmenin kalbe salacagi korku ve ürpertidir. Ölüm melegini günahkâr bir insanin ruhunu alirken büründügü kilik içinde, en dayanikli kimseler bile görse buna tahammül edemez.

Rivayet edildigine göre Hz. Ibrahim (A.S) bir gün Azrail (A.S)'e «Günahkâr insanin canini alirken büründügün kiligi bana gösterebilir misin?» diye sorar.

Azrail (A.S.) ona «Bunu görmeye dayanamazsin» diye cevap verir.

Hz. Ibrahim (A.S.), «Dayanirim, sen göster» diye israr edince Azrail (A.S) ona «8asini çevir» der.

Bir müddet arkasini döndükten sonra tekrar yüzünü dönünce Hz. Ibrahim (A.S.), kapkara yüzlü, saclari diken diken, kötü kokulu, siyahlara bürünmüs, agzindan ve burun deliklerinden ates ve duman çikan bir adam ile karsilasarak yere baygin düser.

Ayilinca Azrail (A.S.), ilk kiligina dönmüstür. Hz. Ibrahim (A.S.) ona der ki. «Ey ölüm melegi, günahkâr insan ölüm ansnda senin bu kiligin ile yüzyüze gelmekten baska bir felâket ile karsilasmasaydi, bu ona yeterdi» der.

Ebû Hureyre'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Hz. Dâvûd (A.S.) esine karsi kiskanç bir erkek oldugu için kendisi evden çikarken karisinin üzerine kapiyi kilitlerdi. Bir gün kapiyi kilitleyip gittikten sonra karisi basini kaldirinca yabanci biri ile yüzyüze gelir. Bunun üzerine kadIn hizmetçilere; «Bu adami kim içeri aldi, eger Dâvud gelirse ondan çekecegi var» der. Bu arada Hz.Dâvud (A.S) çikagelir, yabanciyi görür, ona «Sen kimsin?» diye sorar.

Yabanci da ona «ben kirallardan korkmayan ve onlarin koydugu perdelerle yolu engellenmeyen bir kimseyim» diye cevap verir. Bu cevabi alan Hz. Dâvud (A.S) «Vallahi, o halde sen ölüm melegisin» diyerek oldugu yere yigilip kalir.»


Rivayet edildigine göre Hz. Isâ (A.S.) bir gün yolda yürürken bir kafatasina rastlar, oyagi ile ona vurarak «Allah (C.C)'in izni ile konus» der. Bunun üzerine dile gelen kafatasi söyle konusur. «Yâ Rûhullah! Ben falan zamanda kraldim. Bir gün basimda tacim, çevremde muhafizlarim ve devlet adamlarim bulundugu halde tahtimda oturuyorken ansizin karsima ölüm melegi çikti.

Böylece bütün canli uzuvlarim üzerimden ayrilarak canimla birlikte ona gitti. Keske bütün o kalabalik çevrem olmasaydi, keske o kadar hareketli münasebetler içinde degil de yalniz basima yasasaydim.»




«— iste âsilerin basina gelen musibet budur. Bu musibet itaatkârlarin basina gelmeyecektir.»

Peygamberler ölüm melegini görenin içine düstügü dehseti degil, sadece ölüm krizini anlatmislardir. Oysa ki, insan ölüm melegini rüyasinda görse ölünceye kadar yemeden içmeden kesilir, ölüm aninde ve o korkunçlukta görmenin dehsetini var hesap et.

Allah (C.C)'a kulluk görevine bagli kalanlar ise ölüm melegini en güzel ve alimli görüntüsü ile görürler.



Ikrime'nin Ibni Abbas'dan (R. Anhuma) rivayet ettigine göre Hz. Ibrahim (A.S) kiskanç bir zat idi. Evinde müstakil bir ibadet odasi vardi. Çikarken bu odanin kapisini kilitlerdi. Bir gün içeri girince odanin ortasinda bir yabanci ile karsilasir. Yabanciya «seni evine kim aldi?» diye sorar.

Yabanci «Sahibi içeri aldi» diye cevap verir. Hz. Ibrahim (A.S), «sahibi benim» der.

Yabanci «Senden de benden de daha önce evin mülkiyetini elinde tutan beni içeri aldi» diye karsilik verir. Bunun üzerine Hz Ibrahim (A.S) ona, «Bana mü'minlerin ruhlarini alirken büründügün kiligin ile görünür müsün» diye rica eder. Ölüm melegi «Peki. o zaman arkani dön» der.

Hz. Ibrahim (A.S) de arkasini döner. Bir müddet sonra yüzünü dönünce bir gene ile karsilasir. Hz. Ibrahim (A.S) hadiseyi naklederken yüzyüze geldigi delikanlinin yüz güzelligini, elbisesinin alimliligini ve güzel kokusunu zikretmisti. Gördükleri karsisinda ölüm melegine «mü'min ölüm aninda sadece senin yüzünle karsilassa bu mükâfat ona yeterdi.» der.

öiüm sirasinda karsi karsiya gelinecek bir diger gelisme de iki muhafiz melegini görmektir. Bu konuda Süeyb (R.A.) der ki:

«Duydugumuza göre hic bir kimse emellerini yazan iki muhafiz melegini görmeden can vermez. Eger adam kulluk görevine bagli kalmss biri ise melekler ona «Allah (C.C) bizden yana sana hayir versin. Sizi nice iyi mecliste otururtun ve nice iyi amelin islenisine sahit eyledin» derler.

Eger adam günahkâr biri ise ona «Allah (C.C) bizden yana sana kötülük versin. Bizi nice kötü yerlerde oturmek zorunda biraktin, nice kötü isleri ister istemez görmemize sebep oldun ve nice kötü sözü duymamiza yol açtin. Bu yüzden Allah (C.C) hayrini vermesin» derler.


Iste bu anda ölmek üzere olan kimsenin gözieri sirf o meleklere dikilir ve artik bir daha dünyayi göremez.



Ölüm aninda karsilasilan felâketlerin üçüncüsü ise yunahkârlarin cehennemaeki yerierini görmeleri ve bu görmeden önce korkmalarudur. Çünkü onlarin ölüm krizi esnasinda butun enerjileri bosalmis ve kendileri canlarinin çikisina boyun egmislerdir.

Fakat insanlar ölüm meleginin yüksek sesli bildirisini duymadikça ölmezler. Olüm meleginin bu bildirisi «Ya, ey Allah (C.C)'in düsmani, cehennem sana müjdeler olsun» ve «Ey Allah (C.C)'in dostu, cennet sana müjdeler olsun» seklindedir.

Iste derin akil sahiplerinin ölüm korkusu bu sebeplere dayanir.

Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Hiç biriniz akibetini ögrenmedikçe. Cennet veya cehennemdeki yerini görmedikçe dünyadan ayrilmaz.»


ALINTI; Imami Gazali
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Hasan-ül Basrî'nin (R.A.) bildirdigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) ölümü,

"Onun sikinti ve acisini anlatirken «onun yol açtigi aci üçyüz kiliç darbesininkine bedeldir". buyurdu.



Peygamber'imize (S.A.S.) bir gün ölüm acisi hakkinda sormuslar, O da buyurmus ki:

"En kolay ölüm; yünlü kumasa batmis dikene benzer. Yünlü kumasa batmis diken, yaninda yün lifleri söküp almadan çikar mi?"




Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) bir gün agir bir hastayi ziyaret ederken buyurur ki:

«— Ben bunun ne çektigini biliyorum. Tek tek bütün damarlari ayni anda ölüm sancisi içindedir.»


Hz. Ali (K.V.) mücâhidleri savasa tesvik ederken öer ki; «Eger öldürmezseniz, ölürsünüz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederek söylüyorum ki: "Bin kiliç darbesi indirmek, bana göre yatakta ölmekten daha kolaydir."

Evzci (R.A.) der ki. «Duydugumuza göre ölü tekrar dirilip mezarindan dogrüluncaya kadar, ölüm acisi çekmeye devam eder.»

Seddat Ibni Evs (R.A.) der ki; «Mü'min için dünya ve âhiretin en korkunç olayi ölümdür. Onun acisi, testere ile biçilmekten, makas ile dogranmaktan ve kazanda kaynamaktan daha siddetlidir. Eger ölü diriltilerek yasayanlara basindan geçenleri anlatsa, dünyalilar ne yiyip içip eglenebilir ve ne de uykudan tad alabilirdi.»

Zeyt Ibni Eslem'den, o da babasindan naklen rivayet olunur ki: «Mü'min dünyadaki ameli ile ulasabilecegi derecelerden birisine ulasamamissa kendisine siddetli ölüm acisi çektirilir de ölümün sarsinti ve acisi sayesinde cennetteki derecesini elde eder.

Kâfirin de karsiligi verilmemis bir iyiligi varsa cani kolay alinir da iyiliginin sevabini tüketerek cehenneme gönderilir.»


Bir çok agir hastalara ölmek üzere iken neler hissettiklerini sormayi aliskanlik haline getiren bir ma'rifet ehline komada iken:

«Sen ölümü nasil buluyorsun?» diye sorarlar. Cevabi söyle olur: "sanki gökler yere kapaklanmis ve sanki canim ignenin deliginden çikiyor."




Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ani ölüm, mümin için rahata kavusma ve agir günahkâr için de hayiflanma vesilesidir.»



Mekhul'den rivayet olunduguna göre: Peygamber'imiz {S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ölünün bir tek kili gök ve yer halki arasina düsse hepsi, Allah (C.C)'in izni ile, ölürdü. Çünki ölünün her kilinda ayri bir ölüm vardir, ölümün degdigi her canli da ölür.»



Rivayet edildigine göre: "ölüm acisinin bir damlasi yeryüzü daglarina düsse hepsi erirdi."

Rivayet edildigine göre Hz. Ibrahim (A.S.) ölünce ulu Allah (C.C) ona: «Ey dostum, ölümü nasil buldun?» diye sordu. Hz. Ibrahim (A.S.) de «Yas yüne batirilmis geri çekilen sis gibi» diye cevap verdi. Bunun üzerine Allah (C.C.) ona: «Üstelik biz onu senin için kolaylastirdik.» buyurdu.

Yine rivayet edildigine göre ruhunu Allah (C.C) teslim ettigi zaman Rabbi Hz. Musa'ya (A.S.) «Yâ Musa, ölümü nasil buldun?» diye sorar. Musa de su cevabi verir: «Kizartilmak üzere canli canli tavaya konmus ne ölüp huzura kavusan ve ne de uçup kurtulabilen bir serce gibi hissettim.»

Baska bir rivayete göre de «Kendimi kasabin eli altinda canli canli yüzülen bir koyun gibi hissettim» diye cevap verir.

Rivayet edildigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) ölmek üzere iken sonra alnini silerek

«Allah'im! Ölüm krizini benim için kolay kil» diye dua ederdi.

Hz. Fâtima {R. Anha) bu arada «Âh babacigim, aci çekiyor» diye aglamaya baslayinca Peygamber (S.A.V)'imiz ona:

«bu günden sonra babana aci yok» diyerek teselli etmisti.




Hz. Ömer (R.A.) bir gün Kâ'b-üî Ahbar'a (R. Anhuma) «Bize ölümden bahset» dedi. Kâb da «Peki, yâ emirelmüminin. ölüm çok dikenli bir agaç dali gibidir, bu dal insanin karin bosluguna sokulmus, her diken bir damara takilmis. Arkasindan güçlü - kuvvetli bir adam bu dali geri çekmis, böylece dal aldigini almis, biraktigini birakmis dedi.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Mü'min kul, ölümün sikinti ve krizine karsi çare bulur. Onun eklemleri «Selâm sana. Kiyamet Günü yeniden bulusmak üzere birbirimizden ayriliyoruz» diye birbirleri ile selâmlasirlar.»



Buraya kadar Aliâh dostlari ve O'nun yakinligin] kazananlar hesabina ölüm krizinin ve acisinin keyfiyetini anlatmaya çelistik. Ölüm onlar için bile böyle olunca bizim gibi günahkârlarin hali acaba nice olur? Ölüm krizi ile birlikte pespese baska felâketler ile de yüzyüze gelinir. Ölüme eslik eden baslica felaketler üçtür:

Birincisi, yukardan beri anlattigimiz gibi siddetli can çekismedir.

Ikincisi, ölüm melegini (Azrail (A.S)'i) apaçik görmek ve bu görmenin kalbe salacagi korku ve ürpertidir. Ölüm melegini günahkâr bir insanin ruhunu alirken büründügü kilik içinde, en dayanikli kimseler bile görse buna tahammül edemez.

Rivayet edildigine göre Hz. Ibrahim (A.S) bir gün Azrail (A.S)'e «Günahkâr insanin canini alirken büründügün kiligi bana gösterebilir misin?» diye sorar.

Azrail (A.S.) ona «Bunu görmeye dayanamazsin» diye cevap verir.

Hz. Ibrahim (A.S.), «Dayanirim, sen göster» diye israr edince Azrail (A.S) ona «8asini çevir» der.

Bir müddet arkasini döndükten sonra tekrar yüzünü dönünce Hz. Ibrahim (A.S.), kapkara yüzlü, saclari diken diken, kötü kokulu, siyahlara bürünmüs, agzindan ve burun deliklerinden ates ve duman çikan bir adam ile karsilasarak yere baygin düser.

Ayilinca Azrail (A.S.), ilk kiligina dönmüstür. Hz. Ibrahim (A.S.) ona der ki. «Ey ölüm melegi, günahkâr insan ölüm ansnda senin bu kiligin ile yüzyüze gelmekten baska bir felâket ile karsilasmasaydi, bu ona yeterdi» der.

Ebû Hureyre'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Hz. Dâvûd (A.S.) esine karsi kiskanç bir erkek oldugu için kendisi evden çikarken karisinin üzerine kapiyi kilitlerdi. Bir gün kapiyi kilitleyip gittikten sonra karisi basini kaldirinca yabanci biri ile yüzyüze gelir. Bunun üzerine kadIn hizmetçilere; «Bu adami kim içeri aldi, eger Dâvud gelirse ondan çekecegi var» der. Bu arada Hz.Dâvud (A.S) çikagelir, yabanciyi görür, ona «Sen kimsin?» diye sorar.

Yabanci da ona «ben kirallardan korkmayan ve onlarin koydugu perdelerle yolu engellenmeyen bir kimseyim» diye cevap verir. Bu cevabi alan Hz. Dâvud (A.S) «Vallahi, o halde sen ölüm melegisin» diyerek oldugu yere yigilip kalir.»


Rivayet edildigine göre Hz. Isâ (A.S.) bir gün yolda yürürken bir kafatasina rastlar, oyagi ile ona vurarak «Allah (C.C)'in izni ile konus» der. Bunun üzerine dile gelen kafatasi söyle konusur. «Yâ Rûhullah! Ben falan zamanda kraldim. Bir gün basimda tacim, çevremde muhafizlarim ve devlet adamlarim bulundugu halde tahtimda oturuyorken ansizin karsima ölüm melegi çikti.

Böylece bütün canli uzuvlarim üzerimden ayrilarak canimla birlikte ona gitti. Keske bütün o kalabalik çevrem olmasaydi, keske o kadar hareketli münasebetler içinde degil de yalniz basima yasasaydim.»




«— iste âsilerin basina gelen musibet budur. Bu musibet itaatkârlarin basina gelmeyecektir.»

Peygamberler ölüm melegini görenin içine düstügü dehseti degil, sadece ölüm krizini anlatmislardir. Oysa ki, insan ölüm melegini rüyasinda görse ölünceye kadar yemeden içmeden kesilir, ölüm aninde ve o korkunçlukta görmenin dehsetini var hesap et.

Allah (C.C)'a kulluk görevine bagli kalanlar ise ölüm melegini en güzel ve alimli görüntüsü ile görürler.



Ikrime'nin Ibni Abbas'dan (R. Anhuma) rivayet ettigine göre Hz. Ibrahim (A.S) kiskanç bir zat idi. Evinde müstakil bir ibadet odasi vardi. Çikarken bu odanin kapisini kilitlerdi. Bir gün içeri girince odanin ortasinda bir yabanci ile karsilasir. Yabanciya «seni evine kim aldi?» diye sorar.

Yabanci «Sahibi içeri aldi» diye cevap verir. Hz. Ibrahim (A.S), «sahibi benim» der.

Yabanci «Senden de benden de daha önce evin mülkiyetini elinde tutan beni içeri aldi» diye karsilik verir. Bunun üzerine Hz Ibrahim (A.S) ona, «Bana mü'minlerin ruhlarini alirken büründügün kiligin ile görünür müsün» diye rica eder. Ölüm melegi «Peki. o zaman arkani dön» der.

Hz. Ibrahim (A.S) de arkasini döner. Bir müddet sonra yüzünü dönünce bir gene ile karsilasir. Hz. Ibrahim (A.S) hadiseyi naklederken yüzyüze geldigi delikanlinin yüz güzelligini, elbisesinin alimliligini ve güzel kokusunu zikretmisti. Gördükleri karsisinda ölüm melegine «mü'min ölüm aninda sadece senin yüzünle karsilassa bu mükâfat ona yeterdi.» der.

öiüm sirasinda karsi karsiya gelinecek bir diger gelisme de iki muhafiz melegini görmektir. Bu konuda Süeyb (R.A.) der ki:

«Duydugumuza göre hic bir kimse emellerini yazan iki muhafiz melegini görmeden can vermez. Eger adam kulluk görevine bagli kalmss biri ise melekler ona «Allah (C.C) bizden yana sana hayir versin. Sizi nice iyi mecliste otururtun ve nice iyi amelin islenisine sahit eyledin» derler.

Eger adam günahkâr biri ise ona «Allah (C.C) bizden yana sana kötülük versin. Bizi nice kötü yerlerde oturmek zorunda biraktin, nice kötü isleri ister istemez görmemize sebep oldun ve nice kötü sözü duymamiza yol açtin. Bu yüzden Allah (C.C) hayrini vermesin» derler.


Iste bu anda ölmek üzere olan kimsenin gözieri sirf o meleklere dikilir ve artik bir daha dünyayi göremez.



Ölüm aninda karsilasilan felâketlerin üçüncüsü ise yunahkârlarin cehennemaeki yerierini görmeleri ve bu görmeden önce korkmalarudur. Çünkü onlarin ölüm krizi esnasinda butun enerjileri bosalmis ve kendileri canlarinin çikisina boyun egmislerdir.

Fakat insanlar ölüm meleginin yüksek sesli bildirisini duymadikça ölmezler. Olüm meleginin bu bildirisi «Ya, ey Allah (C.C)'in düsmani, cehennem sana müjdeler olsun» ve «Ey Allah (C.C)'in dostu, cennet sana müjdeler olsun» seklindedir.

Iste derin akil sahiplerinin ölüm korkusu bu sebeplere dayanir.

Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Hiç biriniz akibetini ögrenmedikçe. Cennet veya cehennemdeki yerini görmedikçe dünyadan ayrilmaz.»


ALINTI; Imami Gazali

Çok ayrıntılı ve ürkütücü...
Şimdi yazacağımı dikkatle okuyun...
Allah C.C. nun sevgisini kazanan İNSAN yukarıda belirtilen acıların hiç birini yaşamaz...
Onun ruhu vücudun dan uykuda iken bir duman misali alınır...
İmanı düzeltmeye ve Allah C.C. nun sevgisini kazanmaya bakmak lazım...Biz öyle ölümler gördük ki...
Uyuyacağım merak etmeyim beni bırakın uyuyayım diyerek uyuyup iki dakika içinde ruhları gülümseme içinde teslim olmuşlardır...
Allah'ım C.C bize de böyle ölüm nasip et ...Amin...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Çok ayrıntılı ve ürkütücü...
Şimdi yazacağımı dikkatle okuyun...
Allah C.C. nun sevgisini kazanan İNSAN yukarıda belirtilen acıların hiç birini yaşamaz...
Onun ruhu vücudun dan uykuda iken bir duman misali alınır...
İmanı düzeltmeye ve Allah C.C. nun sevgisini kazanmaya bakmak lazım...Biz öyle ölümler gördük ki...
Uyuyacağım merak etmeyim beni bırakın uyuyayım diyerek uyuyup iki dakika içinde ruhları gülümseme içinde teslim olmuşlardır...
Allah'ım C.C bize de böyle ölüm nasip et ...Amin...

Allah'ım C.C bize de tüm ümmeti muhammede hepimize böyle ölüm nasip et ...Amin amin amin
 

sahinn41

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2012
Mesajlar
4
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
2- Allah Teala, günahlarını affetmek istediği mümin kullarının günahlarına kefaret olsun diye sekerat-ı mevtlerini şiddetli eyler. Mümin, dünya hayatında iken çektiği her acı ve ızdıraba, hatta ayağına batan bir dikenin acısına bile karşılık alacağı ve bu ızdıraplara karşılık olarak bir günahının affolunacağı, günahı yoksa bir sevap yazılacağı için (Tirmizi, Cenaiz, 1), onun ölüm anında çektiği ızdırap ve acıları da karşılıksız kalmayacaktır. Bu hakikati kavramış olan Hz. Ömer şöyle diyordu: "Mü'minin üzerinde günahlarından hayatta iken -iyi amelleri ve tövbesiyle silinmemiş- bir şey kalacak olursa, Allah ona sekerat-ı mevti şiddetli kılar. Böylece ruhu Cennet'e ulaşır. Kafir de dünyada iyi bir iş yapmışsa, onun karşılığı olmak üzere, Allah ona ölümü kolaylaştırır ve yaptığı iyiliğin karşılığını dünyada almış olarak onu Cehennem'e atar."

bu beni çok ürpertti ya, Allahın rahmeti elbette gazabını geçmiştir ama bizler günahsız olebilirmiyizki tevbe etsek dahi, bu acıyı çekecegimi dsunuyorum surekli bi türlü kafamdan atamıyorum :S
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt