Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar (2 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
) Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar


Kulun önünde ölüm zahmetinden başka ne azap, ne üzüntü ne de korku bulunmasa bile, sadece ölüm anındaki şiddet onun gecesini gündüzüne katıp düşünmeye ve ölüm için hazırlanmaya yeterli olurdu..Üstelik ölüm de her an onunla karşı karşıyadır..

Hayret edilecek durum şudur ki; bir insan kendisinin birisi tarafından biraz sonra dövüleceğini bilse, yiyeceği dayağın düşüncesi içinde hiçbir şeyden zevk almaz olur…Ölüm meleğinin her an kendisineölüm pençelerini saplamak üzere olduğunu bildiği halde bundan dolayı herhangibir korku ve üzüntüye düşmez..Bu gaflet içindeki şuursuzluğun tek nedeni kuşkusuz cehalet ve aldanmadır..

Ölüm acısını tatmayan kimseler, onu başka acılarla kıyaslayarak yahut başkasının ölüm anında çektiklerini görerek bunu idrak etmeye çalışır..Muhakkak ki, ruhsuz olan bir aza acı duymaz.Acıyı ve sancıyı duyanda, çeken de sadece ruhtur..Can çıkması bedeni değil doğrudan doğruya ruhu ilgilendiren bir acıdır ve bu acı ruhun bütün parçalarına sirayet eder..Ruh, bedenin her tarafını kapsamıştır.Ayağa bir diken batacak olsa, acısı sadece ruhun oradaki parçasına sirayet eder..Fakat yangın gibi tüm bedeni kapsayan acılar böyle değildir…Ruh tüm bedene yayıldığından yangında kalma gibi durumlarda tüm ruh bu acıyı duymuş olur..

Ölüm acısına gelince, bu doğrudan doğruya ruhun kendisine sirayet ettiği için, acısı hiçbirşey e benzemez..Bütün sinirlerden, damarlardan, adale, mafsal ve her kılın ucundan çıkarılan ruhun duyduğu acı; kılıç yarasından,testere ile biçilmekten, makaslarla doğranmaktan daha ağırdır..
Ölüm anında kulun bunca acı karşısında feryad-ı figan etmemesinin sebebi, ölüm acısının onun her tarafını kaplamış olup kendisinde imdat isteyecek derman bırakmamasındandır..
Ölüm anında dehşetten dolayı aklı karışır, dili tutulur, azaları dermandan düşer.Bu yüzden inlemeyi, yardım dilemeyi çok istediği halde, bunu yapması imkansızdır..Eğer biraz dermanı varsa, oda canı çıkarken göğüs ve boğazında hırıltıya benzer sesler çıkarır.Rengi, asıl yaratıldığı torağın rengine dönüşür.Göz kapakları açık olduğu halde tavana dikilir..Dudaklar sarkar ve dil içeri çekilir..Acı içine ve dışına yayılır..Her tarafı mosmor kesilir.Önce ayaklar sonra diz ve baldırlar…Böylece can boğaza gelinceye kadar acılar üstüne acılar eklenir..Her azanın, her parçanın ölüşünde elem üstün elem ve acı üstüne acı vardır..Can boğaza dayandığı zaman, işte o zaman..Kul bütün dünyalıktan gözünü çeker, kimseye bakmaz olur..Artık tövbe kapısıda kapanmıştır..O anda kendisiyle sadece hasret ve pişmanlık kalır…

kaynakça: ölüm ve ötesi ( İmam Gazali )

 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

Dünyâdaki ölümü yaklaşdığı vakt, dört melek gelir. Bunların biri, rûhunu sağ ayağından ve biri sol ayağından ve biri sağ elinden ve biri sol elinden çekerler. Çok def a, rûhu gargara hâline gelmezden evvel (Âlem-i melekûtî)yi görmeğe başlar. Melekleri, yapdıkları işlerin hakîkatini, âlemlerinde durdukları hâl üzere görür. Eğer dili söyler ise, onların vücûdünü haber verir. Çok defa da, gördüğü şeyleri, şeytânın bir işi zan eder. Lisânı tutuluncaya kadar hareketsiz kalır. Bu hâlde, yine melâike rûhunu parmak uçlarından çekerler. Soluğu ise, sanki saka kırbasından su boşalır gibi, gırıl gırıl öter. Fâcirin rûhu da yaş keçeye takılmış olan diken çekilir gibi çıkarılır ki, bunu insanların en üstünü olan Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdi. Bu hâlde ölü karnını diken ile dolu zân eder. Rûhunu da, sanki bir iğne deliğinden çıkıyor ve gök yere bitişiyor ve kendisi arasında kalıyor zan eder.
Hazret-i Kâbdan “radıyallahü anh”, ölüm nasıl oluyor diye süâl olundu. Buyurdu ki: (Bir diken dalını bir kişinin içerisine koymuşlar. Ve kuvvetli bir kimse onu çekiyor. Kesdiğini kesiyor. Kalan kalıyor gibi buldum).
Peygamberlerin efendisi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Elbette ölüm acılarından birinin şiddeti, üçyüz kerre kılınç vurmakdan dahâ şiddetlidir).
.
.
.
.
.
Rûh çekilip, son bağı kopacağı zemân, kendisine birçok fitneler ârız olur. Bu, ol fitnelerdir ki, iblîs avânını (yardımcılarını) hâssaten o kimseye musallat eder. O hâlde iken o insana gelirler ve onun anası ve babası ve kardeşi ve kızkardeşi ve sevdiği kimselerden vefât etmiş olanlar sûretinde görünürler ve ona derler ki:
(Ey filân! Sen ölüyorsun. Biz, bu hâlde seni geçdik. Sen yehûdî dîninde olarak öl. Bu din, Allah indinde, makbûl olan hak dindir). Eğer bunların sözlerine aldanmaz, dinlemez ise, yanından giderler. Başkaları gelip, derler ki, (Sen nasrânî (hıristiyan) olarak öl! Zîrâ o din Mesîhin, yanî Îsâ aleyhisselâmın dînidir ki, Mûsâ aleyhisselâmın dînini, nesh etmişdir.) Böylece, her milletin dinlerini ona söylerler. O zemânda ,Cenâb-ı Hakkın şaşırmasını dilediği kimse şaşırır. İşte bu; (Ey bizim Rabbimiz! Dünyâda iken bize îmân verdiğin gibi, ölürken de kalblerimizi şaşırtma) meâlindeki Âl-i İmrân sûresinin sekizinci âyet-i kerîmesinin haber verdiği hâldir.
Cenâb-ı Hak bir kuluna hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Bazıları, bu rahmetden maksad Cebrâîl aleyhisselâmdır, dediler.
Rahmet-i ilâhiyye, şeytânı uzaklaşdırıp, hastanın yüzünden o yorgunluğu giderir. O zemân insan ferahlar, güler. Çok kimselerin bu hâlde güldüğü görülür ki, Allahü teâlâ tarafından rahmet gelmesi ile onu müjdeleyip, (Beni bilir misin, ben Cebrâîlim. Bunlar ise, senin düşmanların olan şeytânlardır. Sen Millet-i Hanîfiyye ve dîn-i Muhammediyye üzre vefât et!) der. İnsana işte bu melekden dahâ çok sevgili ve ferahlandırıcı bir şey yokdur. (Yâ Rabbî, bize rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin) meâl-i şerîfindeki, Âl-i İmrân sûresi sekizinci âyet-i kerîmesi, bu hâli haber vermekdedir.

İMAM GAZALİ --- KIYAMET VE AHİRET kitabından alıntıdır … ( bu kitaptan çok etkilendiğimi saklayamam )
 

AFRA_NUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ocak 2007
Mesajlar
2,128
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

s.a. ya sabah sabah gözümden yaş getirdiniz.napıcaz yaaaaa:(bide annemi düşündüm...böylemi olmuş oda vefaat ederken.çok mu acı çekmiş,testereyle kesilmekten de çok???Rabbim yardımcımız olsun kardeşlerim işimiz çok zooor.hafize anne emeğine sağlık,koskun kardeşim seninde emeğine sağlık...selam ve dua ile
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

selamün aleyküm herkeze günaydın :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

koskun yazdı:
Dünyâdaki ölümü yaklaşdığı vakt, dört melek gelir. Bunların biri, rûhunu sağ ayağından ve biri sol ayağından ve biri sağ elinden ve biri sol elinden çekerler. Çok def a, rûhu gargara hâline gelmezden evvel (Âlem-i melekûtî)yi görmeğe başlar. Melekleri, yapdıkları işlerin hakîkatini, âlemlerinde durdukları hâl üzere görür. Eğer dili söyler ise, onların vücûdünü haber verir. Çok defa da, gördüğü şeyleri, şeytânın bir işi zan eder. Lisânı tutuluncaya kadar hareketsiz kalır. Bu hâlde, yine melâike rûhunu parmak uçlarından çekerler. Soluğu ise, sanki saka kırbasından su boşalır gibi, gırıl gırıl öter. Fâcirin rûhu da yaş keçeye takılmış olan diken çekilir gibi çıkarılır ki, bunu insanların en üstünü olan Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdi. Bu hâlde ölü karnını diken ile dolu zân eder. Rûhunu da, sanki bir iğne deliğinden çıkıyor ve gök yere bitişiyor ve kendisi arasında kalıyor zan eder.
Hazret-i Kâbdan “radıyallahü anh”, ölüm nasıl oluyor diye süâl olundu. Buyurdu ki: (Bir diken dalını bir kişinin içerisine koymuşlar. Ve kuvvetli bir kimse onu çekiyor. Kesdiğini kesiyor. Kalan kalıyor gibi buldum).
Peygamberlerin efendisi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Elbette ölüm acılarından birinin şiddeti, üçyüz kerre kılınç vurmakdan dahâ şiddetlidir).
.
.
.
.
.
Rûh çekilip, son bağı kopacağı zemân, kendisine birçok fitneler ârız olur. Bu, ol fitnelerdir ki, iblîs avânını (yardımcılarını) hâssaten o kimseye musallat eder. O hâlde iken o insana gelirler ve onun anası ve babası ve kardeşi ve kızkardeşi ve sevdiği kimselerden vefât etmiş olanlar sûretinde görünürler ve ona derler ki:
(Ey filân! Sen ölüyorsun. Biz, bu hâlde seni geçdik. Sen yehûdî dîninde olarak öl. Bu din, Allah indinde, makbûl olan hak dindir). Eğer bunların sözlerine aldanmaz, dinlemez ise, yanından giderler. Başkaları gelip, derler ki, (Sen nasrânî (hıristiyan) olarak öl! Zîrâ o din Mesîhin, yanî Îsâ aleyhisselâmın dînidir ki, Mûsâ aleyhisselâmın dînini, nesh etmişdir.) Böylece, her milletin dinlerini ona söylerler. O zemânda ,Cenâb-ı Hakkın şaşırmasını dilediği kimse şaşırır. İşte bu; (Ey bizim Rabbimiz! Dünyâda iken bize îmân verdiğin gibi, ölürken de kalblerimizi şaşırtma) meâlindeki Âl-i İmrân sûresinin sekizinci âyet-i kerîmesinin haber verdiği hâldir.
Cenâb-ı Hak bir kuluna hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Bazıları, bu rahmetden maksad Cebrâîl aleyhisselâmdır, dediler.
Rahmet-i ilâhiyye, şeytânı uzaklaşdırıp, hastanın yüzünden o yorgunluğu giderir. O zemân insan ferahlar, güler. Çok kimselerin bu hâlde güldüğü görülür ki, Allahü teâlâ tarafından rahmet gelmesi ile onu müjdeleyip, (Beni bilir misin, ben Cebrâîlim. Bunlar ise, senin düşmanların olan şeytânlardır. Sen Millet-i Hanîfiyye ve dîn-i Muhammediyye üzre vefât et!) der. İnsana işte bu melekden dahâ çok sevgili ve ferahlandırıcı bir şey yokdur. (Yâ Rabbî, bize rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin) meâl-i şerîfindeki, Âl-i İmrân sûresi sekizinci âyet-i kerîmesi, bu hâli haber vermekdedir.

İMAM GAZALİ --- KIYAMET VE AHİRET kitabından alıntıdır … ( bu kitaptan çok etkilendiğimi saklayamam )

evet o kitabı bende okudum bende de var arada bir alıp okuyorum inan o zaman ölümden daha çok korkuyorum çünki son nefeslerinde ahiretini kaybetmiş ulemalar varki bizler onun yanında neler oluruz bilemem Rabbim son nefesimizi kelime i şehadet getirerek bitirmeyi nasip etsin inş amin :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

yakalzey yazdı:
s.a. ya sabah sabah gözümden yaş getirdiniz.napıcaz yaaaaa:(bide annemi düşündüm...böylemi olmuş oda vefaat ederken.çok mu acı çekmiş,testereyle kesilmekten de çok???Rabbim yardımcımız olsun kardeşlerim işimiz çok zooor.hafize anne emeğine sağlık,koskun kardeşim seninde emeğine sağlık...selam ve dua ile


Aleykümselam yakalzey bir insanın firi neyse zikri de odur o şekilde ölüm herhalde münafıklar içindir müminler için korku yoktur PEYGAMBER EFENDİMİZ H.Z. ÖMERE sormuş ya ömer kabirdeki suallere hazırmısın h.z. ömer şu anki aklım yerinde olacakmı demiş evet cevabını alınca hazırım demiş bizde ölüme böyle hazırlanırsak inş her şeyimiz kolay olur

Ölene kadar delil olan, ölürken kefil olur.

Kâmil mürşid, yeryüzünde Allah’ın şahididir; insanların haline şahitlik yapar. Hidayet yolunun rehberidir, kendisine tabi olanları hak üzere terbiye eder, kalpleri dünyadan çözüp Allah’a bağlar. Onların iyiliğine sevinir, kusurlarına üzülür. Sevgisi ve kızması Allah içindir. Gülmesi ve ağlaması Allah içindir.

Kâmil veli, iman, ihlas, takva ve edeb yolunun imamıdır. Kim onları ölene kadar bu yolda kılavuz yaparsa, onlar da o kişinin imanına şahitlik yaparlar. Allahu Tealâ bu şahitliği kabul eder. Bir ömür süren bu dostluk ölümle bitmez, ölümden sonra daha tatlı, daha menfaatli olur. Allah için yapılan dostluğun asıl faydası ölümden sonra ortaya çıkar.

Mümin vefat ederken, ölüm meleği canını almaya geldiğnde yalnız gelmez. Yanında yardımcıları vardır. Ayrıca vefat eden müminin ruhunu karşılamak, onu sevindirmek, yeni yurdunda rahat ettirmek, endişe ve korkusunu gidermek için Allahu Tealâ bir çok meleğini gönderir.

Melekler vefat eden salih mümine: “Korkma, sana vaad edilen cennetle sevin. Biz senin dünyada dostun idik, ahirette de dostunuz. Sana Allah’ın vaadi ve hediyesi olan cenneti müjdelemeye geldik, gözün aydın olsun!” derler. (Fussilet/30-32) Melekler Allah’ın ordusudur. Veliler de Allah’ın dostu ve ordusudur. Onlarla dilediği kimselere yardım eder, zayıf anında destekler. Bir mümine yardım edilecek en nazik an ise ölüm anıdır. dilerim Annecinde mümin olarak vefat etmiştir annen için her zaman dualarından eksik etme onların bizim dualarımıza çok ihtiyaçları var selametle kızım :(
 

AFRA_NUR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ocak 2007
Mesajlar
2,128
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

hafize yazdı:
yakalzey yazdı:
s.a. ya sabah sabah gözümden yaş getirdiniz.napıcaz yaaaaa:(bide annemi düşündüm...böylemi olmuş oda vefaat ederken.çok mu acı çekmiş,testereyle kesilmekten de çok???Rabbim yardımcımız olsun kardeşlerim işimiz çok zooor.hafize anne emeğine sağlık,koskun kardeşim seninde emeğine sağlık...selam ve dua ile


Aleykümselam yakalzey bir insanın firi neyse zikri de odur o şekilde ölüm herhalde münafıklar içindir müminler için korku yoktur PEYGAMBER EFENDİMİZ H.Z. ÖMERE sormuş ya ömer kabirdeki suallere hazırmısın h.z. ömer şu anki aklım yerinde olacakmı demiş evet cevabını alınca hazırım demiş bizde ölüme böyle hazırlanırsak inş her şeyimiz kolay olur

Ölene kadar delil olan, ölürken kefil olur.

Kâmil mürşid, yeryüzünde Allah’ın şahididir; insanların haline şahitlik yapar. Hidayet yolunun rehberidir, kendisine tabi olanları hak üzere terbiye eder, kalpleri dünyadan çözüp Allah’a bağlar. Onların iyiliğine sevinir, kusurlarına üzülür. Sevgisi ve kızması Allah içindir. Gülmesi ve ağlaması Allah içindir.

Kâmil veli, iman, ihlas, takva ve edeb yolunun imamıdır. Kim onları ölene kadar bu yolda kılavuz yaparsa, onlar da o kişinin imanına şahitlik yaparlar. Allahu Tealâ bu şahitliği kabul eder. Bir ömür süren bu dostluk ölümle bitmez, ölümden sonra daha tatlı, daha menfaatli olur. Allah için yapılan dostluğun asıl faydası ölümden sonra ortaya çıkar.

Mümin vefat ederken, ölüm meleği canını almaya geldiğnde yalnız gelmez. Yanında yardımcıları vardır. Ayrıca vefat eden müminin ruhunu karşılamak, onu sevindirmek, yeni yurdunda rahat ettirmek, endişe ve korkusunu gidermek için Allahu Tealâ bir çok meleğini gönderir.

Melekler vefat eden salih mümine: “Korkma, sana vaad edilen cennetle sevin. Biz senin dünyada dostun idik, ahirette de dostunuz. Sana Allah’ın vaadi ve hediyesi olan cenneti müjdelemeye geldik, gözün aydın olsun!” derler. (Fussilet/30-32) Melekler Allah’ın ordusudur. Veliler de Allah’ın dostu ve ordusudur. Onlarla dilediği kimselere yardım eder, zayıf anında destekler. Bir mümine yardım edilecek en nazik an ise ölüm anıdır. dilerim Annecinde mümin olarak vefat etmiştir annen için her zaman dualarından eksik etme onların bizim dualarımıza çok ihtiyaçları var selametle kızım :(
Allah razı olsun hafize annem içimi rahatlattın.Anneme çok dua ediyorum bütün ölmüşlerimizede tabiki ama anneme en çok benim faydam olurmuş yani ben hayırlı bi evlat olursam ona sevap gönderebilirmişim.işte bunun için özen gösteriyorum.rabbim hepimize hayırlı güzel ölümler müjdelesin inşallah.selam ve dua ile ellerinden öptümB)
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

hafize yazdı:
koskun yazdı:
Dünyâdaki ölümü yaklaşdığı vakt, dört melek gelir. Bunların biri, rûhunu sağ ayağından ve biri sol ayağından ve biri sağ elinden ve biri sol elinden çekerler. Çok def a, rûhu gargara hâline gelmezden evvel (Âlem-i melekûtî)yi görmeğe başlar. Melekleri, yapdıkları işlerin hakîkatini, âlemlerinde durdukları hâl üzere görür. Eğer dili söyler ise, onların vücûdünü haber verir. Çok defa da, gördüğü şeyleri, şeytânın bir işi zan eder. Lisânı tutuluncaya kadar hareketsiz kalır. Bu hâlde, yine melâike rûhunu parmak uçlarından çekerler. Soluğu ise, sanki saka kırbasından su boşalır gibi, gırıl gırıl öter. Fâcirin rûhu da yaş keçeye takılmış olan diken çekilir gibi çıkarılır ki, bunu insanların en üstünü olan Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdi. Bu hâlde ölü karnını diken ile dolu zân eder. Rûhunu da, sanki bir iğne deliğinden çıkıyor ve gök yere bitişiyor ve kendisi arasında kalıyor zan eder.
Hazret-i Kâbdan “radıyallahü anh”, ölüm nasıl oluyor diye süâl olundu. Buyurdu ki: (Bir diken dalını bir kişinin içerisine koymuşlar. Ve kuvvetli bir kimse onu çekiyor. Kesdiğini kesiyor. Kalan kalıyor gibi buldum).
Peygamberlerin efendisi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Elbette ölüm acılarından birinin şiddeti, üçyüz kerre kılınç vurmakdan dahâ şiddetlidir).
.
.
.
.
.
Rûh çekilip, son bağı kopacağı zemân, kendisine birçok fitneler ârız olur. Bu, ol fitnelerdir ki, iblîs avânını (yardımcılarını) hâssaten o kimseye musallat eder. O hâlde iken o insana gelirler ve onun anası ve babası ve kardeşi ve kızkardeşi ve sevdiği kimselerden vefât etmiş olanlar sûretinde görünürler ve ona derler ki:
(Ey filân! Sen ölüyorsun. Biz, bu hâlde seni geçdik. Sen yehûdî dîninde olarak öl. Bu din, Allah indinde, makbûl olan hak dindir). Eğer bunların sözlerine aldanmaz, dinlemez ise, yanından giderler. Başkaları gelip, derler ki, (Sen nasrânî (hıristiyan) olarak öl! Zîrâ o din Mesîhin, yanî Îsâ aleyhisselâmın dînidir ki, Mûsâ aleyhisselâmın dînini, nesh etmişdir.) Böylece, her milletin dinlerini ona söylerler. O zemânda ,Cenâb-ı Hakkın şaşırmasını dilediği kimse şaşırır. İşte bu; (Ey bizim Rabbimiz! Dünyâda iken bize îmân verdiğin gibi, ölürken de kalblerimizi şaşırtma) meâlindeki Âl-i İmrân sûresinin sekizinci âyet-i kerîmesinin haber verdiği hâldir.
Cenâb-ı Hak bir kuluna hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Bazıları, bu rahmetden maksad Cebrâîl aleyhisselâmdır, dediler.
Rahmet-i ilâhiyye, şeytânı uzaklaşdırıp, hastanın yüzünden o yorgunluğu giderir. O zemân insan ferahlar, güler. Çok kimselerin bu hâlde güldüğü görülür ki, Allahü teâlâ tarafından rahmet gelmesi ile onu müjdeleyip, (Beni bilir misin, ben Cebrâîlim. Bunlar ise, senin düşmanların olan şeytânlardır. Sen Millet-i Hanîfiyye ve dîn-i Muhammediyye üzre vefât et!) der. İnsana işte bu melekden dahâ çok sevgili ve ferahlandırıcı bir şey yokdur. (Yâ Rabbî, bize rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin) meâl-i şerîfindeki, Âl-i İmrân sûresi sekizinci âyet-i kerîmesi, bu hâli haber vermekdedir.

İMAM GAZALİ --- KIYAMET VE AHİRET kitabından alıntıdır … ( bu kitaptan çok etkilendiğimi saklayamam )

evet o kitabı bende okudum bende de var arada bir alıp okuyorum inan o zaman ölümden daha çok korkuyorum çünki son nefeslerinde ahiretini kaybetmiş ulemalar varki bizler onun yanında neler oluruz bilemem Rabbim son nefesimizi kelime i şehadet getirerek bitirmeyi nasip etsin inş amin :(
...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

Aleykümselam Koskun biz üzerimize düşen ibadetlerimizi yapalım Allaha tevekkül edelim ameller niyetlere göre değişir önemli olan niyetimiz ne yapmak istediğimiz zararın neresinden dönsek kardır Rabbim doğru yoldan ayırmasın inş amin :(
 

hkb

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

bu bilgileri öğrendikçe ne kadar boşa yaşadığımızı bir kere daha farkediyorum.bu düya için onca şey yapıyoruz uğraşıyoruz hemde sonumuzun ne olduğunu bile bile.Allah'ım inşallah bizi bu dünyanın heveslerine kapılmaktan korusun, öbür dünyayı aklımızdan hiç çıkarmasın.Allah sizden de razı olsun böyle bilgileri bizimle paylaştığınız için...
 

hkb

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

bu bilgileri öğrendikçe ne kadar boşa yaşadığımızı bir kere daha farkediyorum.bu dünya için onca şey yapıyoruz uğraşıyoruz hemde sonumuzun ne olduğunu bile bile.Allah'ım inşallah bizi bu dünyanın heveslerine kapılmaktan korusun, öbür dünyayı aklımızdan hiç çıkarmasın.Allah sizden de razı olsun böyle bilgileri bizimle paylaştığınız için...
 

hkb

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

bu bilgileri öğrendikçe ne kadar boşa yaşadığımızı bir kere daha farkediyorum.bu dünya için onca şey yapıyoruz uğraşıyoruz hemde sonumuzun ne olduğunu bile bile.Allah'ım inşallah bizi bu dünyanın heveslerine kapılmaktan korusun, öbür dünyayı aklımızdan hiç çıkarmasın.Allah sizden de razı olsun böyle bilgileri bizimle paylaştığınız için...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

hkb yazdı:
bu bilgileri öğrendikçe ne kadar boşa yaşadığımızı bir kere daha farkediyorum.bu dünya için onca şey yapıyoruz uğraşıyoruz hemde sonumuzun ne olduğunu bile bile.Allah'ım inşallah bizi bu dünyanın heveslerine kapılmaktan korusun, öbür dünyayı aklımızdan hiç çıkarmasın.Allah sizden de razı olsun böyle bilgileri bizimle paylaştığınız için...


yok yok boşa yaşamıyoruz çalışmakta bir ibadet hem bu dünya için hemde ahiret için Cenabı Allah bizi melek yaratmadı yanlışları yapacağız ki doğruları bulalım selamünaleyküm B)
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

:(:(:(:(S.A HAFİZE ANNE PAYLAŞIMINIZ İÇİN EMEĞİNİZE SAĞLIK...
 

saliha

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2006
Mesajlar
163
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

Mevla Teala"rahmetim gazabımı aştı" buyuruyor.İnşallah rahmetini bizden esirgemez!:(
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

SA HAFİZE ANA HALİMİZ NE OLACAK HELE BENİM NE NAMAZ VAR NE İBADET HAYAT BÜYÜK BİR HIZLA GEÇİYOR İBADET EDEMİYORUM BU SİTEYE BİLE EŞİM EVDE OLMADIĞI ZAMANLAR GİRİYORUM ALLAH TAN BİLGİSAYARDAN ANLAMIYOR BEN BU SİTEYE GİRDİKTEN SONRA KAYITLARI SİLEMİYORUM ODA BİLGİSAYARDAN ANLAMADIĞI İÇİN ŞİMDİLİK HABERİ YOK DAHA NEKADAR BÖYLE DEVAM EDER BİLMİYORUM RABBİM HEPİMİZİ HİDAYETE ERDİRSİN DOS DOĞRU ALLAH CC MUHAMMED SAV KURANI KERİM VE İMAN ÜZERİNE YAPSIN AMİN AMİN AMİN
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

dinci yazdı:
SA HAFİZE ANA HALİMİZ NE OLACAK HELE BENİM NE NAMAZ VAR NE İBADET HAYAT BÜYÜK BİR HIZLA GEÇİYOR İBADET EDEMİYORUM BU SİTEYE BİLE EŞİM EVDE OLMADIĞI ZAMANLAR GİRİYORUM ALLAH TAN BİLGİSAYARDAN ANLAMIYOR BEN BU SİTEYE GİRDİKTEN SONRA KAYITLARI SİLEMİYORUM ODA BİLGİSAYARDAN ANLAMADIĞI İÇİN ŞİMDİLİK HABERİ YOK DAHA NEKADAR BÖYLE DEVAM EDER BİLMİYORUM RABBİM HEPİMİZİ HİDAYETE ERDİRSİN DOS DOĞRU ALLAH CC MUHAMMED SAV KURANI KERİM VE İMAN ÜZERİNE YAPSIN AMİN AMİN AMİN

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdu ki:
“Geceleyin kalkıp ibadet eden, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uyandıran (uykusunu kaçıran) kadına Allah rahmet etsin...” (Ebu Dâvud)


Annelik, kadınlık ve eş’lik bir sanattır. Müslümanlar bu sanatkârları yetiştirecek imkânları hazırlamak zorundadırlar. Şu gerçek bilinirse mesele daha da kolaylaşır: Annelik, kadınlık ve eşlik sabır ilmikleriyle örülüdür. Aynı zamanda bu vazifelerimizi başarmanın basamağıdır.
Bizim kadınlarla 4 türlü bağımız var. Bu 4 bağ evrenseldir:
1- Anamız.
2- Kız kardeşimiz.
3- Kızımız.
4- Eşimiz.
Eşimin iyiliği benim iyiliğim, benim iyiliğim de eşimin iyiliğidir. Anam, kız kardeşim ve kızımla benim aramda asla problem olmaz... Bu prensiple hareket edildiğinde erkek ile kadın arasında hiçbir anormallik olmaz. Annemize, eşimize, kız kardeşimize ve kızımıza saygıların ve sevgilerin en ulvisini besleriz değil mi?
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz sahabelerine (dolayısıyla ümmetinin erkeklerine):
“- En hayırlı kadın ile evlenin” buyuruyor. Sahabe soruyor:
“- Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi kadın hayırlıdır?”
Efendimiz (s.a.v.):
“- Kocası baktığı zaman ona huzur veren, (şeriata muhalif olmayan) emirlerine itaat eden kadındır.” buyurdular.
Bir kadın:
• Evin yerine sokağı,
• Mutfağın yerine büroyu,
• Anneliğin yerine sekreterliği,
• Mahremiyetin yerine teşhiri tercih ediyorsa böyle olan birçok kadın marazlı (hastalıklı)’dır. Kişiliğini kaybetmiş, dişiliğini ön plâna çıkarmış, şeytanlaşmıştır. Fıtratından uzaklaşan kadınların konumu maalesef budur.
Konumuzun başında zikrettiğimiz hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz’in duasına mazhar olan kadın:
• Erkeğinin eşi, yuvasının güneşidir.
• İzzeti iffetindedir.
• Şerefi zevcelikte, zevceliğinin şerefi anneliktedir.
• Yuvayı yaşatır.
• Erkeği yuvaya, aileye bağlayan bağdır.
• Eve nizamı, intizamı ve ahengi verendir.
• Huzuru evinde bulur.
• Güzel idareli olursa bulunmaz bir hazine olur.
Allah-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’de Tahrim Suresi, âyet: 10-11’de iki tip kadını Müslümanlar kadınlara ders almaları için örnek verir:
• Allah (c.c.), kocasına lâyık olmayan, iki iffetsiz kadını örnek olarak veriyor; Nuh (a.s.) ve Lût (a.s.)’ın karıları kocalarına itaat etmiyordu.
• Allah (c.c.), iman edenlere de Firavun’un hanımını misal vermiştir. Bu kadının, Hz. Asiye vâlidemizin şöyle dua ettiğini Kur’ân-ı Kerim naklediyor: “Ey Rabb’im! Senin katında benim için cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun amelinden kurtar; beni o zâlimler topluluğundan kurtar...”
Bunlar ne ciddi misallerdir, anlayabilme kapasitesi olanlar için...
Neslin devamında ve faziletli yaşamasında kadının rolü erkekten fazladır. Çünkü kızı da erkeği de doğuran kadındır. Her ikisini de yetiştiren kadındır. Kadın ana ve eş olarak mübarek ve fazilet sahibidir. Bu özelliklere sahip olan her kadın baştacı edilmeye lâyıktır. Rasulüllah’ın duasına mazhar olanlar da bu kadınlardır, Allah(c.c.) kendilerinden râzı olsun...

bu arada namazına başla Allaha dualar et elbet Rabbim sesini duyacak yeterki sen iste Allah yardımcın olsun selamünaleyküm :D
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

AS HAFİZE ANA DURUMUMU TAHMİN BİLE EDEMEZSİN ESKİDEN BENDE EŞİM GİBİ DÜŞÜNÜRDÜM TAKİ YEDİ YIL ÖNCE KARDEŞİMİ KAYBETTİĞİM ZAMANA KADAR YİRMİ İKİ YAŞINDA YENİ TESKERE ALMIŞTI O BENİM DÜNYAMDI SİMSİYAH SAÇLARINI BEMBEYAZ KEFENE SARILI GÖRÜNCE EVCİLİK OYUNUNU BIRAKTIM AMA ŞİMDİ İBADETLERİMİ YAPAMIYORUM DUAYA İHTİYACIM VAR ALLAHA EMANET OLUN
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: Ölüm Anı - Ölüm Acısının Şiddeti ve Ölüm Anında Karşılaşılan Durumlar

dinci yazdı:
AS HAFİZE ANA DURUMUMU TAHMİN BİLE EDEMEZSİN ESKİDEN BENDE EŞİM GİBİ DÜŞÜNÜRDÜM TAKİ YEDİ YIL ÖNCE KARDEŞİMİ KAYBETTİĞİM ZAMANA KADAR YİRMİ İKİ YAŞINDA YENİ TESKERE ALMIŞTI O BENİM DÜNYAMDI SİMSİYAH SAÇLARINI BEMBEYAZ KEFENE SARILI GÖRÜNCE EVCİLİK OYUNUNU BIRAKTIM AMA ŞİMDİ İBADETLERİMİ YAPAMIYORUM DUAYA İHTİYACIM VAR ALLAHA EMANET OLUN


Ah canım benim ama ölüm her an hepimizin başında biliyormusun Cemabı Allahım onu daha çok seviyormuş ama siz böyle yaparsanız kardeşinin kemiklerini sızlatırsınız biliyormusun onlar bizim her yaptıklarımızı görüyor ve biliyorlar pazartesi ve perşenmbe akşamları onlar bizim yaptığımız iyi ve kötü her işimizi onlara veriliyor yazık onu üzmeye hiç hakkınız yok yani anlayamadığım HAŞA Allaha mı inanmıyorsunuz yoksa isyanmı ediyorsunuz ne olur ölüm kapımızı çalmadan hemen tövbe edin eşinide ikna et bu dünyada zaten ayrılmışın hiç olmazsa ahirette beraber olun burada nasıl olsa geçiyor ama son pişmanlık fayda vermez bak cuma gecesindeyiz abdest alın ve tövbe edin selametle Rabbim her hatalarımızı affeder :(
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt