Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölüden yardım dileme zavallılığı (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
"Şeriate en uzak olan bid'at, bir çok insanların yaptıkları gibi, ölüden muradının husulü için yardım istemektir. Bu hal, puta tap*mak gibidir. ...Ölüden medet dilemek, şekli bir benzeyiş değil, fiili bir putperestlik, müşrikliktir. Ölüden yardım (dilemek avamı) zavallılığa düşürmüştür. İnsanın büyüklüğüne inandığı ölünün kabrine tazim ederek şirke düşmesi, ağaca, taşa taparak şirke düşmesinden dolayıdır. Bu kolaylıktandır ki, çok insanlar mescitlerde duymadıkları huşu ve huduu kabirlerde hissederler."

ALLAH ile kendi arasında bir vâsıta ve şefaatçiyi kabule kendisini mecbur bilen adam, yâ zenneder ki, ALLAH, kulunun istediğini bilmiyor... Yahut kendi uzaklarda olduğundan işitmiyor da böyle bir vasıtaya muhtaç oluyor. ... Bir hükümdarın, kabul etmek istemediği dileği vezir ve memurlarının tesiriyle kabul ettiği gibi. Dünya büyüklerinin idarelerinde vâsıtaya mecbur oldukları gibi. Böyle fâsid ve batıl zanlara kapılan adam bilmiyor ki, padişah bu vasıtalara ve müşavirlere muhtaçtır...

...Bazı cahiller "ziyaret" denilen türbelere giderek kıtlık, kuraklık, düşman istilası gibi felaketlerden korunmak, muradına kavuşmak için ölüden medet umarlar.. Aleyhisselâtü vesselam Efendimiz, Peygamberlerin kabirlerini mescid yaptıklarından dolayı Yahudilere ve Nasârâya lanet etmiştir. Bu türlü hareketler insanı İSLAMdan uzaklaştırır, putperestliğe doğru götürür. Râsulullahın şiddetle men'ettiği kötülükleri teşvik edenler, kendilerine uyan cahilleri uçuruma sürüklemektedirler.

Türbelere mezarlara mum yakmak, çaput bağlamak bu gibi yerlerden... bu türlü hareketlerle peygemberlere, velilere hürmet ve tazimde bulun*duklarını sananlar.. putlara tapanların, bu putlara gösterdikleri hür*mete benzer.. öncekiler de, başlangıçta sevdikleri saydıkları ölüle*rin kabirlerine tazimde bulunmuşlardı..

Bu türlü batıl adetleri terketmeyi saygısızlık sanma... bid'atlarle meşgul kalpler sünnetlerden nefret ederler... kendi bildiğince devam edenlere dikkat ederse*niz, müslümanların ihya etmeye çalıştıkları sünnetlerden yüz çevir*diklerini, hep bidatlerle uğraştıklarını görürüz... peygamberlere tazim, sünnetlerine uymakla, velilere muhabbet, nasihatlarını dinle*mekle olur. ..

Kabirlerin üzerine türbeler bina etmek... bunlara dua*lar edip adak adamak gibi batıl inanç ve geleneklerin hemen hepsi putperest aşılarının tezahürleridir.. müşrikleri taklid etmektir. Ka*birde yatanın veli olması, şeyh olması, duaya ihtiyacı olmadığı ma*nasına gelmez. Birtakım bid'at ve dalâlet ehli sapıklar, ölüye yar*dım için yapılan duayı, ölüden yardım şekline çevirdiler... ondan medet beklemek, şifa talep etmek manasında bozdular. ..bir takım bid'atçiler çıkarak emrolunanlardan sapmış, nehyedilenleri irtikaba başlamışlardır. .. gafil ve safdil müslümanlar maalesef bu sapıklığın yayılmasına alet olmuşlardır."

"Bugünkü ilim ve irfandan nasipsiz bid'atçı güruh, meşru ibadetten yüz çevirerek yeni yeni adetler icadına adeta kendilerini mecbur bilmektedirler.. İbadet şekilleri ve vakitleri şeriat tarafından tayin ve tesbit edilmiştir. Bu ölçünün dışında ortaya atılan adet ve hareketler görünüşte ibadete benzerse de elbette hakikatte hiç bir fazilet ve sevabı yoktur.

Mezarlara.. adak adamak, bu taklidin canlı misallerinden biridir... kabir ziyareti için yolculuk yapıp uzun mesafeler aşmanın sevab olduğunu sanmak da batıl ve fasid bir itikaddır. ..Yolculuğa çıkmalarına "sevap var" zannı sebep oldu ise, bu inançla sefere çıkmak, icma-ı müslimin ile haramdır."

"Kabirleri kireçlemek menedildiği halde, tantanalı kubbeler oturtmak. Ölünün şöhretini bildiren yazılar yazmak İSLAMa aykırı olduğu halde mübalağalı kitabeler yazıyorlar. Râsulullahın izni olmadığı halde, kabirin kendi toprağından fazla olarak yığdıkları toprak üzerine kiremit, taş kireçle duvarlar yaparak sünnete muhalefet ediyorlar.. mezar ziyaretini de bir nevi Kabe ziyaretine benzetiyorlar..

Bu türlü hareketler insanı İSLAMdan uzaklaştırır , putperestliğe doğru götürür. Râsulullahın şiddetle menettiği kötülükleri teşvik edenler, kendilerine uyan cahilleri uçuruma sürüklemişlerdir."

"Bid'atçıların .. ihdas ettikleri yeni yeni adetlerle sünnetin kifa*yetsizliğini iddia ve bid'atın sünnetten hayırlı olduğunu ilan ediyor*lar da ondan haberleri yok... cahil kimseler bazı evliya ve meşayihe ve onların türbelerine karşı duydukları hissiyatta o kadar ifrata düşüryorlar ki, şirke ve putperestliğe saptıklarından hiç de haberleri olmuyor... kendilerini bu türlü hurafelerle avutuyorlar. Hiç şer'i de*lile dayanmayan bu batıl inanışları muvazeneli insanlar taşımazlar doğrusu."

"Hurafeye asla yer vermeyen Ömerül Faruk, altında Râsulullah’a biat edilen ağacı, halkın bölük bölük ziyarete gittiklerini duyunca da kökünden kestirmişti. Çünkü bu ağaçta bir kutsiyetin varlığına inanarak ziyaret ediyorlardı."

Ebû Bekir Hallaf diyor ki: "Kolunda, sıtmadan kurtarır itikadiyle bir şey bağlı olan adamı Ebu Hûzeyfe görünce: Eğer bu bağ kolunda iken ölürsen, cenaze namazını kılmaktan vazgeçerim, dedi" Hazreti Ömer, ağacı hemen kestirmekte tereddüt etmemiştir... Hacerül Esved'in karşısına dikilerek: Bilirim, bir kara taştan bir şey değilsin, demişti.

Ebu Bekir Tarsusi diyor ki: " Bakınız ey ALLAH'ın rahmetine nail olan müminler! İnsanların kötülük, şifa, medet umdukları taşları, ağaçları görürseniz kırınız "

"... Mum vesaire yakan müşriklerin tazimi gibi tazime sebep olmak ta; mescid yapan da putperestlerin adetlerini taklide yol açmaktadır. Ümmetler her ne zaman peygamberlerinin sünnetle bağlılıklarında laubaliliğe başlamışlarsa o zaman imanları zayıflamış, terkettikleri birçok sünnetlere ve yüksek düsturlara mukabil şirk ve bid'atları doğuran hurafelere saplanmışlardır. Eğer Râsul aleyhisselamın tebliğ ettiği İSLAM dinini hayatlarında tam manasıyla tatbik ederek, bize örnek olarak yaşayan Eshab-ı kiram olmasaydı, bu tahrifçiler, İslâm dinini de evvelki dinlerin akıbetine uğratacaklar; indi te'vil ve tefsirleri ile halkı aladatacaklardı... Batıl fikirlerini, Râsulullahın sözüne dayamak istediklerinden, hadisleri gaye ve maksadından uzak tevillerle tahrife çalışıyorlar.

İmam Birgivi (Osmanlı dönemi alimi) / Kriter, Haziran-84. Çeviren: Ahmed Şahin
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
42
Konum
İstanbul
Ölüden yardım istemek şirk mi?

Ölüden yardım istemek şirk mi?

Sual: Selefiyiz diyen necdiler, bir iş yapılırken sebebine yapışmaya, enbiyadan, evliyadan şefaat ve yardım istemeye şirk diyorlar. Bu şefaat ve yardım isteği, Allah’ın yaratıcılığını inkâr etmek midir?
CEVAP
Hâşâ öyle değildir. Bu şefaat ve yardım, Allah’ın yaratıcılığını inkâr etmek değildir. Bulut vasıtası ile Allahü teâlâdan yağmur beklemek, ilaç içerek Allahü teâlâdan şifa beklemek, bomba, füze, uçak kullanarak Allahü teâlâdan zafer beklemek gibidir. Bunlar sebeptir. Allahü teâlâ, her şeyi sebeple yaratmaktadır. Bu sebeplere yapışmak, şirk değil, dinin emridir. Peygamberler sebeplere yapıştılar. Allahü teâlânın zafer vermesi için, savaş vasıtaları yapıldığı gibi, Allahü teâlânın duayı kabul etmesi için de, Peygamberin, Evliyanın ruhlarına gönül bağlanır.

Allahü teâlânın elektromagnetik dalgalarla yarattığı sesi almak için radyo kullanmak, Allah’ı bırakıp bir kutuya başvurmak değildir. Çünkü, radyo kutusundaki aletlere o özellikleri, o kuvvetleri veren Allah’tır.

Allahü teâlâ, her şeyde, kendi kudretini gizlemiştir. Müşrik, puta tapar, Allahü teâlâyı düşünmez. Müslüman, sebeplere, mahluklara, tesir, hassa veren Allahü teâlâyı düşünür. İstediğini Ondan bekler. Geleni Allahü teâlâdan bilir. Müminler, (Yalnız Senden yardım isteriz) âyetini, (Ya Rabbi, dünyadaki arzularıma, ihtiyaçlarıma kavuşmak için maddi, fenni sebeplere yapışıyor ve bana yardım etmeleri için, sevdiğin kullarına yalvarıyorum. Bunları yaparken ve her zaman, dilekleri verenin, yaratanın yalnız sen olduğuna inanıyorum. Yalnız senden bekliyorum!) şeklinde anlarlar. Peygamber gibi evliya da, gaybı bilmez. Allahü teâlâ bildirirse, ancak onu söyler. Evliya, yoku var; varı da yok edemez. Kimseye rızık veremez, çocuk yapamaz, hastalığı gideremez.

Bunun için hacetini bizzat Evliyadan bekleyerek, Evliyaya adak yapmak caiz olmaz. Ancak şarta bağlı olarak evliyaya adak yapmak, kendisini, günahı çok, dua etmeye yüzünün olmadığını düşünerek, mübarek birini vesile edip, onun hürmetine Allahü teâlâya yalvarmak şeklinde olursa mahzuru olmaz.

Yine bu necdiler, “İlaç hastalığıma iyi geldi demek şirktir, Terörist çocuğu öldürdü demek de şirktir” diyorlar. Evet öldüren de dirilten de yalnız Allahü teâlâdır.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Dirilten ve öldüren yalnız Odur.) [Yunus 56]

(Ölüm zamanında insanı, Allah öldürüyor.) [Zümer 42]

Azrail öldürdü, Azrail can aldı demek de mecazidir. Öldüren, hastaya şifa veren Allah’tır. Çünkü Allahü teâlâ, (Hasta olduğum zaman ancak O bana şifa verir) buyuruyor. (Şuara 80)

Cenab-ı Hak her şeyi sebep ile yaratıyor. İlaçsız da şifa verir ama, ilacı sebep kılıyor. Her şeyi yaratanın, şifa verenin Allahü teâlâ olduğunu bilen bir Müslümanın, (Aspirin başımın ağrısını giderdi), (Falanca falancayı öldürdü), (Azrail babamın canını aldı) veya (Doktor, hastayı iyileştirdi) demesi şirk ve günah değildir. Bu bir mecazdır. Böyle örnekler Kur’an-ı kerimde de çoktur:
(Öldürmek için vekil yapılmış olan melek sizi öldürüyor.) [Secde 11]

(Körlerin gözünü açar, baras hastalığını iyi eder ve Allah’ın izni ile ölüleri diriltirim.) [A. İmran 49]

Birinci âyette Allah’ın izni ile meleğin öldürdüğü, ikinci âyette de Hazret-i İsa’nın ölüyü dirilttiği bildiriliyor. Evliya da Allah’ın izni ile kendisinden isteyene yardım ediyor. Allahü teâlânın kudretinden niye şüphe edilir ki?

Evliya, Enbiya yaratıcı değildir
Necdi denilen kimseler, (Peygamber mucize, evliya keramet gösterir demek şirktir. Çünkü insana yaratıcılık vasfı verilmiş olur. Bunun için peygamberin veya evliyanın kabrini ziyaret edip onlardan şefaat istemek, onların hürmetine dua etmek şirktir) diyorlar. Bu zihniyetteki insanlar eshab-ı kiramın kabirlerini yıkıp yerle bir etmişlerdir.

Buhari’deki hadis-i şerifte, Beni İsrail’den gaibi bilen, keramet sahibi zatların bulunduğu ve bu ümmetten de Hazret-i Ömer’in onlar gibi keramet sahibi bir zat olduğu bildirilmektedir. Hazret-i Âdem, çok dua etti ise de kabul olmadı. Peygamber efendimizi vesile ederek, Onun hürmeti için dua edince duası kabul oldu. Allahü teâlâ, (Ya Âdem! Habibimin ismi ile, her ne isteseydin kabul ederdim, O olmasaydı seni yaratmazdım) buyurdu. (Beyheki)

Hülasat-ül-kelam’da Resulullahı ve evliyayı vesile ederek dua etmenin caiz olduğu bildiriliyor. Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyledir:
(Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum.) [İbni Mace]

(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin!” desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.) [Taberani]

(Hayvanı kaçan, “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın” desin!) [Hısn-ül hasin]

(İbrahim Peygamber gibi 40 kişi her zaman bulunur. Onların bereketiyle gökten yağmur yağar, suya kavuşulur, yardım görülür ve zafere kavuşulur. Onların yerine yeni birisi gelmedikçe, içlerinden biri ölmez.) [Taberani]

(Çölde veya ıssız bir yerde hayvanını kaybeden kimse, "Benim için o hayvanı bulun" desin! Çünkü yeryüzünde, [sizin görmediğiniz] Allahü teâlânın öyle hazır kulları vardır ki, o hayvanı o kimse için bulup getirirler.) [Ebu Ya’la, Taberani, İbni Sünni]

(Ebdal kırk kişidir. Bunların bereketi ile düşmana galip gelirsiniz ve belâ gelmesinden kurtulursunuz.) [İbni Asakir]

(Her asırda iyiler bulunur. Bunlar beşyüz kişi olup kırkı ebdaldir. Her ülkede bulunur.) [Ebu Nuaym]

(Yeryüzünde her zaman [ebdallerden] kırk kişi bulunur. Her biri İbrahim aleyhisselam gibi bereketlidir. Bunların bereketi ile yağmur yağar. Biri ölünce, Allahü teâlâ, onun yerine başkasını getirir.) [Taberani]

(Dünya ebdaller sayesinde ayakta durur. Allahü teâlânın yardımı onların bereketi ile gelir.) [Taberani]

(Ebdaller, bid’at ehli değildir. Bâtıl ve günah söze dalmazlar.) [İbni Ebiddünya]

Selefi görüşlü bazı kimseler, (Eğer Peygamberin, evliyanın yardım etmeye gücü yetseydi, Müslümanlar dünyada perişan olmazdı) diyerek Allahü teâlânın Peygambere ve evliyaya verdiği güçten şüphe ediyorlar. Biz Allahü teâlânın gücünün sonsuz olduğundan ve Onun Peygamberlerine ve evliyasına verdiği güçlerden hiç şüphe etmiyoruz. (Allah, her şeye gücü yettiği halde, niye Müslümanlar böyle perişandır? Allah’ın gücü yetseydi, Müslümanlar perişan olmazdı) demek mi istiyorlar?

Allahü teâlânın yardım etmeyişinin de elbette sebepleri vardır. Evliyanın, Peygamberin yardım etmesi de ancak Allah’ın izni ile olur. O izin vermezse nasıl yardım edebilir? O izin verince de kim mani olabilir? Vehhabinin bu yardımı inkâr etmesinin ne önemi vardır.

Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi onların hürmetine yaratır. Yani onlar vesiledir, sebeptir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde, yaratmasına bazı şeyleri sebep kılmıştır. Mesela Âdem aleyhisselamı ana babasız yaratmış, fakat çamuru vesile kılmıştır. Bütün çocukları yaratan da Allahü teâlâdır. Fakat çocukların yaratılması için, ana babayı vesile kılmıştır. Âdem aleyhisselamı yarattığı gibi, bütün insanları da ana babasız yaratabilirdi. Fakat ana babayı vesile kılmıştır. Onun âdeti böyledir. Onun için Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a yaklaşmak için vesile arayınız) buyuruluyor. (Maide 35)

Hadika’da (Ölülerden, ruhlardan bir şeyi isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalı) buyuruluyor. Sebebe yapışan kimse, dileğini Allahü teâlâdan bekliyor. Allahü teâlâdan çocuk isteyen kimsenin, sebeplere yapışması, yani evlenmesi gerekir. Evlenmeden (Ya Rabbi bana çocuk ver) denmez. Sebeplere yapışarak dua etmelidir!

Ölüden yardım istemek şirk mi? .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Allahü teala Razı olsun HUYELA kardeşim.Cenab-ı Hak Bir müslümana kafirsin demekten muhafaza eylesin,mahşer günü kimin dalaletde olduğu çıkacaktır
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt