Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

O (s.a.v.) bir nur'du (1 Kullanıcı)

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) suretçe insanların en güzeli olduğu gibi siretçe de en mükemmeli idi. Bütün güzel sıfatlar O’nun üzerinde temayüz etmişti. Yerdekiler O’na çok övülmüş (Muhammed) göktekiler O’na en çok övülen (Ahmed) dediler. O; nurdu, seçilmişti, en güzeldi, övülmüştü, mütevekkildi, şefkatliydi, elçiydi, adildi, cesurdu, rahmetti, bereketti, azizdi. O, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi.
O nurdu

O, bir çekirdekti. Her şeyden önce O yaratıldı. Kâinat O’nun üzerine yeşerdi.

Âlemler O nurla var oldu; küre küre, sema sema...

Kâinat O nurdan açıldı; dal dal, yaprak yaprak, çiçek çiçek…

Önce Âdem’in alnında parladı. Sonra pak alınlarda ışıldadı; asır asır, devir devir…

Ta geldi Saadet Asrı’na dayandı. İnsanlık emanet aldığı nuru sahibine teslim etmeye hazırlandı. Âlem o Kutlu Doğum şölenine uyandı.

Abdullah’ın alnında son kez misafir olan nur, Amine’nin cemalinde cilveleşti... Melekler bile O nura hayrandı.

Sonunda nur, sedefini buldu, libasını kuşandı. Münevver bir meyveye dönüştü.

Çekirdekle meyve, “iptida ile intiha birleşti.” Muhabbet, Muhammed’i doğurdu.

“Doğdu o saatte ol Sultan-ı Din,

Nura gark oldu semavat ü zemin”

…Ve “Sen olmasaydın” sırrı tahakkuk etti.




O seçilmişti

Önce varlıklardan canlılar süzüldü. Bitkilerden hayvanlar ayıklandı. Hayvanlardan insanlar elendi. İnsanlardan veliler sağıldı, velilerden peygamberler…

Peygamberlerden ise yalnız ve yalnız bir O seçildi ve bu yüzden adına seçilmiş dendi. Âlemin en eşrefi, varlığın en kerimi, her şeyden en üstünü, Mustafa oldu…



O en güzeldi

Yüzü dolunay gibiydi. Girdiği yere ışık ve nur saçardı. Gözler ve gönüller aydın olurdu.

Medine kızları, “Talea’l-bedru” ile afakı çınlatırken Yahudi âlim Abdullah ibni Selam ötelerden koşup geldi. Kalabalık arasını yararak o cemale ulaştı. Gözleri nur yüzüyle buluşunca hemen hükmü bastı:

“Vallahi bu yüzde yalan olmaz!”

O’nun güzelliğini Hz. Aişe anlatırken “Yusuf’u çekiştiren ve parmaklarını doğrayan kadınlar, eğer benim Efendim’in güzelliğini görmüş olsalardı, ellerindeki bıçakları göğüslerine saplarlardı!” demişti.

Evet, O güzeller güzeliydi…

Ebu Hureyre anlatıyor:

“Ben ondan daha güzelini görmedim. Sanki güneş mübarek yüzlerinde yürürdü. Ondan daha hızlı yürüyeni de görmedim. Sanki yeryüzü ayağının altında dürülürdü. Beraber yürürken kendimizi zorlardık, ama o hiç zorlanmazdı.”



O övülmüştü

Yerdekiler O’na çok övülmüş (Muhammed) göktekiler O’na en çok övülen (Ahmed) dediler. Ve bu yüzden şair onun için

“Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed’sin Efendim

Hak’tan bize bir ihsan-ı müeyyedsin Efendim” dedi.




O mütevekkildi

En korkulu anlarda bile sarsılmazdı. Düşmanların ayak sesleri duyulduğu anda, mağarada ikinin ikincisi korku ve endişe ile sarsılırken, O, “Korkma, üzülme! Muhakkak ki, Allah bizimle beraberdir” dedi.

O yüksek bir tevekkülle yalnız Allah’a dayanırdı…


O şefkatliydi

Savaş bitmiş, esirler alınmış, ganimet dağıtılmaktaydı. Bir kenarda kutlu ashabıyla oturmuş, hemdem oluyordu. Esirler arasında telaşla öteye beriye giderek kaybettiği yavrusunu arayan, bulunca da bağrına basan bir anne gördü. Mübarek gözleri doldu ve:

“Biliyor musunuz, Allah kullarına şu annenin evladına olan şefkatinden daha şefkatlidir!” buyurdu.



O elçiydi

Arz üstünde durup, Arş-ı Ala’ya el kaldırıp, Mavera’dan aldığı ilahi emirlerle beka yollarını, saadet-i ebediyenin nuranî âlemlerini insanlığın önüne açan bir elçiydi o…

“Ey insan kendini oku, âlemi oku, kâinatı oku. Bu işlerde, bu oluşlarda bir iş var. Abes olma, abes yapma! Sonsuz saadetlere namzet olduğunu bil, ayıl” diye uyaran bir elçi…



O adildi

En çok sevdiği biricik kızı Fatıma’ydı. O gelince ayağa kalkar, alnından öper, yanına oturturdu.

Bir gün eşraf, kendinden hırsızlık yapan Fatıma isimli bir kadının affını istediler. Cemalinde celal parladı ve “Vallahi kızım Fatıma aynı suçu işlese yine aynı cezayı veririm” buyurdu. Çünkü O, şefkati adaletine engel olmayan bir adildi.




O cesurdu

Bir gece Medine dışından düşman saldırısını andıran sesler işitildi. Cesur atlılar hemen o tarafa gittiler. Karanlık perdesinden kendilerine doğru birinin geldiğini sezdiler. Yaklaştıkça baktılar ki O… Ebu Talha’nın çıplak atı üzerinde kılıcı omzuna asılı halde tebessümünden güller açıyor, “Korkulacak bir şey yok!’ diyordu.

Kudsi şecaati gereği herkesten önce gitmiş, bakmış ve dönmüştü.




O rahmet timsaliydi

Medine kavruluyordu. Yedi aydır yere tek damla düşmemişti. Sahabe bitkindi. Bir cuma günü destursuz bir bedevi mescidin kapısında durup, minber üstündeki Peygamber’e içinden geldiğince seslendi:

“Ya Resulallah, yandık kavrulduk. Rabb’ine dua et de rahmet göndersin.”

Mübarek ellerini kaldırdı. Hurma liflerinden örülü mescidin damı arasından sema görülüyordu. Bulutlar uçuşmaya başladı.

Ve rahmet damla damla inmeye başladı. O kadar ki O daha minberden inerken yağmur damlaları sakallarından aşağı süzülüyordu.

Yağmur, bir gün, beş gün, tam gelecek cumaya kadar hiç dinmedi... Her yer sele gitti. Yollar kapandı.

Yine aynı sahne ve yine o kalbi dilinde bedevi:

“Ya Resulallah, dua et de kesilsin, boğulayazdık!”

Mübarek eller yine havada:

“Ey Rabbim üzerimize değil, civarımıza yağdır!”

Sahabenin gözü yine hurma dalları arasından semaya dikildi. Bulutlar bu defa gökte kaçışmaya başladılar. Mescitten çıktıklarında Medine üzerinde güneşin tepsi gibi parıl parıl parladığını gördüler…

O rahmetti, rahmet peygamberiydi.



O bereket vesilesiydi

Hendek Savaşı sırasında Hz. Cabir, Efendimiz’in (s.a.v.) acıktığını hissetti. Eve koştu:

“Hanım bir şeyler yap Resulullah çok aç!”

“Tamam, ama sakın çok adam çağırıp beni mahcup etme!”

Bir koyun kestiler, biraz da arpa ekmeği yapıldı. Cabir gidip Efendimiz’in (s.a.v.) kulağına eğildi, bir kaç arkadaşıyla birlikte kendisini yemeğe davet etti. Fakat o, Hendek halkına:

“Cabir yemek yapmış, hepinizi davet ediyor!” diye ilan etti.

Koca ordu Resulullah’ın arkasında Cabir’in evine doğru hareket etti. Kalabalığı gören Cabir’in hanımı ellerini dizlerine vurarak, “Ben şimdi ne yapacağım?” diye telaşlandı. Cabir’e, “Sana dememiş miydim?” diye çıkıştı.

Efendimiz ekmeğin ve yemeğin başına geçti, bereketle dua etti. O bin kişi yiyip kalktıktan sonra tencerelerinde yemek kaynıyor, artan hamurdan geriye daha yapılacak ekmek kalıyordu.

O, gayb hazinelerinin sahibi yanında duası makbul ve berekete mazhardı.


O azizdi

İnsanlar arasından çıkarılmış bir peygamberdi. Adı alçak demek olan dünyada, insanlar arasında yürüyordu. Ama o aslında Arş’ta yürümeye layıktı. Yerde olması onun izzetine halel vermiyordu. O insanlığın elinden tutup onları Arş’ın gölgesine, cennete çıkarmak için yerde yürüyen bir azizdi…

İbn-i Mersed anlatıyor:

“Bir gün huzuruna girmiştim. Bir hasır üzerinde uyumuş ve hasır vücudunda iz yapmıştı.

’Efendim, bir yatak temin etsek hasırın üzerine sersek‘ dedim. Buyurdu ki:

’Benimle dünya arasındaki bağ nedir ki? Dünya ile benim misalim, bir ağaç altında gölgelenip, sonra da terk edip giden bir yolcu gibidir.’”

Evet, O bu dünyada aziz bir yolcu idi. İnsanlığa hep ebediyet yolunu işaretleyen Aziz bir misafirdi…


O, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi.

Rabbim bizleri bu dünya misafirhanesinde onun sünnetine ittibada muvaffak ve ukbada şefaatlerine nail eylesin. (Âmin)
 

"ZEYNEP RANA"

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Rab'bim Resulullah Efendimiz(S.A.V.)'i rüyamızda görmeyi nasib etsin...O'nun ümmetinden bizi ayırmasın inşaallah...
Mevlam Razı olsun...
 

.SukûT.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2009
Mesajlar
167
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
O nurdu
O seçilmişti
O en güzeldi
Evet, O güzeller güzeliydi…
O övülmüştü
O mütevekkildi
O şefkatliydi
O elçiydi
O adildi
O cesurdu
O rahmet timsaliydi
O bereket vesilesiydi
O azizdi
O, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi.

RABBİM razı olsun..
güzel bir paylaşımdı..
dua ile
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
O cesurdu

Bir gece Medine dışından düşman saldırısını andıran sesler işitildi. Cesur atlılar hemen o tarafa gittiler. Karanlık perdesinden kendilerine doğru birinin geldiğini sezdiler. Yaklaştıkça baktılar ki O… Ebu Talha’nın çıplak atı üzerinde kılıcı omzuna asılı halde tebessümünden güller açıyor, “Korkulacak bir şey yok!’ diyordu.

Kudsi şecaati gereği herkesten önce gitmiş, bakmış ve dönmüştü.

Esselamu aleyküm gönüldaş...
Allahccrazı olsun...
ONU ANLATMAYA KELİMELER YETMEZ...
O HERŞEYİMİZ..CANIMIZ...SEVDAMIZ...AŞKIMIZ..TEK VARLIĞIMIZ...CANANIMIZ..ÜLKÜMÜZ..
UĞRUNA CANLAR FEDA OLSUN YA RESULULLAH...
Besmele.Selam.Dua...
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
O nurdu
O seçilmişti
O en güzeldi
Evet, O güzeller güzeliydi…
O övülmüştü
O mütevekkildi
O şefkatliydi
O elçiydi
O adildi
O cesurdu
O rahmet timsaliydi
O bereket vesilesiydi
O azizdi
O, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi.
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
O nurdu
O seçilmişti
O en güzeldi
Evet, O güzeller güzeliydi…
O övülmüştü
O mütevekkildi
O şefkatliydi
O elçiydi
O adildi
O cesurdu
O rahmet timsaliydi
O bereket vesilesiydi
O azizdi
O, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi.

RABBİM razı olsun..
güzel bir paylaşımdı..
dua ile


Rabbim cümlemizden razı olsun inşallah.
Selametle..
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
O cesurdu

Bir gece Medine dışından düşman saldırısını andıran sesler işitildi. Cesur atlılar hemen o tarafa gittiler. Karanlık perdesinden kendilerine doğru birinin geldiğini sezdiler. Yaklaştıkça baktılar ki O… Ebu Talha’nın çıplak atı üzerinde kılıcı omzuna asılı halde tebessümünden güller açıyor, “Korkulacak bir şey yok!’ diyordu.

Kudsi şecaati gereği herkesten önce gitmiş, bakmış ve dönmüştü.

Esselamu aleyküm gönüldaş...
Allahccrazı olsun...
ONU ANLATMAYA KELİMELER YETMEZ...
O HERŞEYİMİZ..CANIMIZ...SEVDAMIZ...AŞKIMIZ..TEK VARLIĞIMIZ...CANANIMIZ..ÜLKÜMÜZ..
UĞRUNA CANLAR FEDA OLSUN YA RESULULLAH...
Besmele.Selam.Dua...

Allah c.c. cümlemizden razı olsun inşallah.
Selametle..
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
selamün aleyküm...
maşallah..maşallah...ne güzel ne yüce ne kutlu.
her bir okuyuş farklı bir güzellik başka bir rahmet.

allah celle celalüh senden razı olsun kardeşim.
nasiplendik Yaradanda sizi Rahmetiyle EFendmizin şefaatiyle nasiplendirsin inşallah

selam ve dua ile
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
selamün aleyküm...
maşallah..maşallah...ne güzel ne yüce ne kutlu.
her bir okuyuş farklı bir güzellik başka bir rahmet.

allah celle celalüh senden razı olsun kardeşim.
nasiplendik Yaradanda sizi Rahmetiyle EFendmizin şefaatiyle nasiplendirsin inşallah

selam ve dua ile


Ve aleyküm selam kardeşim,
Rabbim cümlemizden razı olsun, cümlemizi rahmetinden esirgemesin inşallah.
Okuyan gözlerinize, yüreğinize sağlık.
Selametle..
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ey Gözlerinde Cenneti Saklayan,
Ayağını basıtığı yerler cennet kokan Nebi,
Ey Yaradanın en güzel Eseri

"Sen olmasaydın,Sen olmasaydın..alemleri yaratmazdım!."dediği

Var oluşunun şerefine,bütün varlığı hediye ettiği
Ey ;insanoğlunun ufku-en güzel insan..
Allah'ın sevgilisi, kainatın gözbebeği
Ey rahmeten li'l-alemin!.
Senden şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem..Şefaat edermisin?

Ey kupkuru çölleri cennete çeviren gül
Ey gönlünden gül dökülen resul
Küçük kız çocuğunun elinden tutupta giden,
Kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen..
Gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen Resul
Benimde gözümün yaşını silermisin.?.

Küçük kız çocuğunun tutuğu gibi tutsam elinden,yüreğimden binlerce kuş uçtu,binide öldü desem..
Bana cennet kuşlarından bir kuş bahşedermisin ?...

Ey İslam'ın peygamberi
Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en güzel çiçeği...
Ama mahzun ama kederli...
Daima düşüncede,
Daima hüzün içinde ömründe,
Bir defa bile kahkahayla gülmemiş..
Gül yüzlü,güler yüzlü sevgili
Gözlerimi yumsam, ve hulyana dalsam..
O gül kokulu gülüşün ile benim de gözlerimin içine güler misin?

Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma, Tutunduğum olmuşsa, sana ve senin sevdana..
İşte onun, işte onun hatrına !.
Ey gözünü sevdiğim,özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim !.


Ey gönlümün sultanı efendim
Ümidim, muradım,kurtarıcım,müjdecim...


Seninle Kevser havuzunun başında buluşabilecekmiyim desem ..
Bulunduğun yerden yüreğime bir damla su serper misin ?.
Seni sevsem !. çok, çok sevsem !.
Öyle çok sevsem ki ;Sen koksa özüm,yüreğim..sen koksa nazım, edam..
Gönlüm sen dolsa benim, herseyim Sen olsan !

Ali'n Fatıma'n gibi olsam !. seni, onlar gibi seviyor olsam.. Sen de ; beni onları sevdiğin gibi sever misin ?.

Ey bize bizden daha ziyade merhamet eden !.
"Ümmetim, ümmetim !." diyerek, üstümüze titreyen !.
Ey en ziyade muhtacımız en çok isteyenimiz !.
Sen, umanı umutsuzluga düşürmessin !.Sen, isteyeni geri çevirmessin.
Senden, senin rahmetini dilesem..
Ey alemlere rahmet olsun diye gönderilen,banada rahmet edermisin ?

Ey Rahim !. ve Ey Kerim !.
Asr-ı saadet'ten değilim !.
Kokladığın gül, soluduğun hava, yediğin hurma, içtiğin süt,okşadığın kuzu ,bindiğin deve, avuçladığın kum dahi değilim

Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim
Lakin ben Senin.. "Kardeşlerim" dediğindenim
Sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim !.

Ve lakin daha hala sevgili Veysel Karaninin tırnağının ucu misali bile değilim, desem
Bana da Hırkan dan gönderir misin ?.
Doğduğun günün, gecenin hürmetine..bu gün ve gece ;yüreğime, bir nur olup düşermisin ?.

Sevgili Peygamberim !.

Rabbim ;Sana ve senin al ve ashabına..ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yagmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin ; aminn !.

Anam, babam, canım feda olsun sana,
ya RasulAllah
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:

-Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu?
Biz yolumuzu bulabilirdik.

Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

-Ne diye vapura bindin ki ? Yüzerek karşıya ge
çebilirdin.
cevabını vermiş.

NECIP FAZIL KISAKÜREK
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:

-Üstad, diye sormuş. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu?
Biz yolumuzu bulabilirdik.

Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:

-Ne diye vapura bindin ki ? Yüzerek karşıya ge
çebilirdin.
cevabını vermiş.

NECIP FAZIL KISAKÜREK


Anlayana sivri sinek saz
Anlamayana davul zurna az.
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44



Tâ ezelden müjdelenen
Her ümmette beklenilen
Rabbimizden gönderilen
Kâinata son hediye
Âlemlere rahmet diye
Rahmet ile özdeş sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im

Deli dendi, şair, kâhin
Tükürdüler sükût ettin
Taş attılar dua ettin.
Vahşi’yi de affeden sen
Gönüllerde taht kuran sen.
Ufuk insan işte sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im.

Bize canan, hem de cansın
Kâinatı okuyansın
Bizi Rabb’e vardıransın
Senden başka yoktur rehber
Talihinizi herkes bekler
Muallimim benim sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im

Musa gibi Tur dağında
Karanlıkta kaldığımda
Işık nerede sorduğumda
Güneş oldun üstümüze
Nur dağıttın hepimize
Tek ışığım benim sensin
Muhammed’im can Ahmed’im.

Tatlı, cazip türlü yollar
Her birinde ayn kullar
Nereden gitsin arayanlar.
Şaşkınlıktan seçemedim
Batakları geçemedim
Sağlam köprüm sensin benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Sütle şarap karışınca
Bakışlar hep bulanınca
Teraziler bozulunca
Ölçümler de yanlış kalır
Batıllar da hak sanılır
Mihenk taşım sensin benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Sefil dünya, işte hali
Huzur nerede bunda hani
İnsan kendinin katili
En azılı fırtınada
İşte gemi, işte rota
Son kaptanım sensin benim
Muhammed’ im can Ahmed’im.

Bitti insan, bitti dünya
Söndü ümit, bitti hülya
İnsanlık hep muhtaç sana
Kurtarıcı aradım
Senden başka bulamadım
Bedenimde canım benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Kızgın çölde açan gülsün
Hakkın dili, bülbülüsün
Ahir zaman sümbülüsün
Sana layık olamadım
Başka gül de koklamadım
Tek gülümsün a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Gül bahçene giremedim
Deste güller deremedim
Erenlere eremedim
Erebilmek ne kelime
Takıldım bak bed nefsime
Himmet buyur a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Mevla emir verdi sana
Yetimi gör, azarlama
Dilenciye kızıp koyma
Sensiz mahzun bir yetimim
İstiyorum dilenciyim
Bizi de gör a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Can Ahmed’im, Ahmed canım
Efendim, sultanım
Feda sana kanım, canım
Kıtmire de bir bakıver
Saadete böyle erer
Tebessümün rahmet senin
Muhammed’im can Ahmed’im.

Can Ahmed’im diye diye
Canlar geldi son kerteye
Can attılar sevgiliye
Dudaklarda Ahmed, Ahmed
Kerem et, el uzat, medet
Sevgilisin a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Son ümmetten son Nebi’ye
Dudaklarda hep bir cümle
Bizden kalır şu geriye:
Selam sana Resulullah
Salât sana Habibullah
Son nefeste şahadetim
Muhammed’im can Ahmed’im.
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44


Meftunuyum gülü cemalinin, ey sevgisine tutkun olduğum,
Çöllere düştüğümde hasretliğini gidermek için,
Bir meltem esintisi kokunu taşır da,
Serinlik verir özleminle tutuşan yüreğime diye,
İntizardayım bir ömür…

Sen ki,Halime’nin kucağında Rahmettin aleme,
Sen ki, öksüzlüğünü ve yetimliğini yad edince hüzünlendin, ,
Sen ki Habibi idin Rabbinin,
Kâinat Senin için yaratılmıştı,
Âlemler Sanaydı,
Senin içindi ümmetinin dinmeyen gözyaşları,
Bülbülün inleyişi senin içindi.
Kuşların ötüşü,
Rüzgârın esişinde sen vardın,
Yaprakların açışında,
Bir kelebeğin kalbindeydin,
Bir yağmurun hasret gideren damlasında.
Bir öksüzün hüznünde sen vardın,
Bir mazlumun çaresizliğine çareydin.
Suya hasret toprakların senin hayalinle avunurdu,
Çocuklar Medine sokaklarında senin selamınla sevinirdi,
Sen hüzünlendiğinde, hüzünlenirdi her şey,
Yüreğinin burkulduğunda,
Lütfünü esirgemeyen Rabbinin esenliği kuşatırdı.
İnince Nuru, Sana Habibim diyenin
Tebessümlerle gülşene dönerdin.

Ey tebessümlerine hasret kaldığımız!
Gelişi ile huzura eriştiğimiz,
Gülşeninde güllerin yokluğunda biçare,
Kurak mevsimlerle ruhu çoraklaşmış,
Sana bir o kadar inanmış,
Sevdalanmış,
Senin için ağlamış,
Sana hasretle kavuşacağı günü bekleyen,
Biraz nadan,
Perişan,
Nisyanda kalmış, ömrünün anlık dilimlerinde,
İsyan etmemiş hiçbir zaman…
Geceleri hayalinle avunan ruhuma
Nur ol,
Nur ol ki,
Dinsin yürek yangınları,

Yusuf’u kuyudan çıkaranın aşkına,
İbrahim’e ateşi güle çevirenin aşkına,
Musa’ya denizleri yaranın aşkına,
Eyyub’un derdine derman verenin aşkına,
Firavunun sarayında sana koşan Maşite’nin aşkına,
Muhammedi müjdeleyen Mesih’in aşkına,
Çöllerde leylasını arayan mecnunun aşkına,
Habibinin aşkına,
Sana aşık olanların aşkına,
Simsiyah paslanmış özümüzü
Rahmetliğinle arıtmak için gir gönlümüze.


Çöllere düştüğümde hasretliğini gidermek için,
Bir meltem esintisi kokunu taşır da,
Serinlik verir özleminle tutuşan yüreğime diye,
İntizardayım bir ömür…
Gel kararan ruhuma,
Gir dünyama,
Suyuna kanan çorak toprak gibi,
Kandır bizi aşkına,
Kandır bizi aşkına.
Kandır bizi aşkına....


 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yusuf’u kuyudan çıkaranın aşkına,
İbrahim’e ateşi güle çevirenin aşkına,
Musa’ya denizleri yaranın aşkına,
Eyyub’un derdine derman verenin aşkına,
Firavunun sarayında sana koşan Maşite’nin aşkına,
Muhammedi müjdeleyen Mesih’in aşkına,
Çöllerde leylasını arayan mecnunun aşkına,
Habibinin aşkına,
Sana aşık olanların aşkına,
Simsiyah paslanmış özümüzü
Rahmetliğinle arıtmak için gir gönlümüze.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt