Metin Yüksel, Milli Gazete okuduğu için komünistler tarafından tehdit edilen Şirin'e "O okulu onların başına yıkarım" demişti.
Bundan 30 yıl önce Fatih camisi avlusunda uğradığı silahlı saldırı sonrasında şehid düşen Metin Yüksel, dün akşam Hay-Der’de düzenlenen bir programla anıldı.
Programa konuşmacı olarak katılan İsra Haber Genel Koordinatörü Nureddin Şirin, insanlığın Fatiha süresince ifade edilen Sırati Mustakim’e ulaşabilmesi için şehidlerin yolunu terk etmemesi gerektiğini söyledi.
Tüm şehidlerin Sıratı Müstakim’deki köşe taşları olmalarından ötürü aralarında ayırım yapmadıklarını ifade eden Şirin, Metin Yüksel’in tüm şehidler arasında parıldadığını, bunun için de müslümanlar nezdinde farklı bir yere sahip olduğunu, Metin Yüksel'in kendisinden sonraki nesil üzerine iz bıraktığını, Allah’ın Müslümanların kalbine Metin yüksel sevgisini nakşettiğini kaydetti.
Şehid Metin Yüksel’in kabrini neden ziyaret ettiklerine açıklık getiren Şirin, “Metin Yüksel’in kabrini ziyaret etmekle, onunla olan ahdimizi tazeledik. Metin Yüksel’in yoluna olan bağlılığımızı tazeledik. Şehidlerin kabirlerini ziyaret etmek hem Resulullah’ın sünneti hem de tavsiyesidir” dedi.
Şehidlerin yolunun terk edilmesiyle Sırati Mustakim’den çıkılacağını belirten Metin Yüksel, “Bizler, bugün Metin Yüksel’i yarınsa İslambuli’yi konuşuruz. Şayet biz İslambuli’yi unutursak çokça Mübarekler olur” dedi.
Şirin, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde, Metin Yüksel abisiyle yaşadığı 3 önemli anısını anlattı. Metin Yüksel ile ilk tanışıklığının, babasıyla birlikte Timurtaş hocayı dinlemek için, Şehzadepaşa Camisine gitmeleri olduğunu ifade eden Şirin, “Metin abi, caminin çıkışında dergi dağıtırdı. Kendisi reis olarak bilinirdi. İçinde bulunduğu çevrede bir ağırlığı vardı. Buna rağmen dergi dağıtmaktan geri durmazdı. Bugün ise bir yere başkan olanlar bu tür işlerden geri dururlar. Mesela, bir yerde temizlik işi olsa, eskiler yenilere bu işe devreder. Başkan olan hiç karışmaz bu tür işlere. Oysa Metin abi, bu tür işlere her zaman ilk koşan olmuştur” dedi.
Şirin’in Metin Yüksel ile yaşadığı ikinci anısı ise, Konya’dadır. 1978 yılında Konya’da düzenlenen Fetih mitingine katılan Şirin, Metin Yüksel’in elindeki megafonla kitleleri yönlendirişinin üzerinde büyük bir iz bıraktığını kaydetti.
Üçüncü anı ise Güngören Lisesinde okuduğu dönemdir. Şirin, katılımcıların duygulu anlar yaşamasına yol açan bu anı şöyle anlattı: “Güngören lisesi, Komünistlerin kalesi durumundaydı. Okula başladığımız ilk günlerde sınıfa geldiler ve manifastolarını ilan ettiler. “Yobaz ve faşistler, bu lisede barınamaz” dediler. Bir başörtülü kızı da tehdit ederek okulu bırakmasını sağladılar. Komünistler, kimliklerini göstermek için Cumhuriyet, Milliyetçiler her gün bizler de İslami kimliğimizi göstermek için Milli gazeteyle birlikte gezerdik… Bir gün beni çağırdılar ve cebimde neden Milli gazete taşıdığımı sordular. Sonra da “Biz, burada yobazları barındırmayız" dediler…
Bu olaydan sonra bir gün Metin abiyle karşılaştım. Bir derdimin olup olmadığını sordu. Kendisine okulda yaşadıklarımızı anlattım. Sonra elini omuzuma koydu ve “Senin kılına dokunursalar, tek başıma o okulu başlarına yıkarım” dedi.
Elini omzuma koyuşu bana güç verdi. Bu olaydan birkaç sonra da şehadet haberini aldım. Defnedilirken mezarının başındaydım. Mezarının başında ona “Senin yolunu sürdüreceğiz” dedim. Onun sözleri değil, omzumuza değen elleri, bizleri cesur, kararlı ve yürekli olmamıza yetmişti.
Bugün eğer, İslami Hareket belli bir izzet sahibiyse, doğrudan yada dolaylı olarak Metin abinin kanının bereketi vardır. Mehmet Ali abinin de dediği gibi Şehit Metin Yüksel nesli, inşallah bu topraklarda güçlü bir destan yazacaktır."
Bundan 30 yıl önce Fatih camisi avlusunda uğradığı silahlı saldırı sonrasında şehid düşen Metin Yüksel, dün akşam Hay-Der’de düzenlenen bir programla anıldı.
Programa konuşmacı olarak katılan İsra Haber Genel Koordinatörü Nureddin Şirin, insanlığın Fatiha süresince ifade edilen Sırati Mustakim’e ulaşabilmesi için şehidlerin yolunu terk etmemesi gerektiğini söyledi.
Tüm şehidlerin Sıratı Müstakim’deki köşe taşları olmalarından ötürü aralarında ayırım yapmadıklarını ifade eden Şirin, Metin Yüksel’in tüm şehidler arasında parıldadığını, bunun için de müslümanlar nezdinde farklı bir yere sahip olduğunu, Metin Yüksel'in kendisinden sonraki nesil üzerine iz bıraktığını, Allah’ın Müslümanların kalbine Metin yüksel sevgisini nakşettiğini kaydetti.
Şehid Metin Yüksel’in kabrini neden ziyaret ettiklerine açıklık getiren Şirin, “Metin Yüksel’in kabrini ziyaret etmekle, onunla olan ahdimizi tazeledik. Metin Yüksel’in yoluna olan bağlılığımızı tazeledik. Şehidlerin kabirlerini ziyaret etmek hem Resulullah’ın sünneti hem de tavsiyesidir” dedi.
Şehidlerin yolunun terk edilmesiyle Sırati Mustakim’den çıkılacağını belirten Metin Yüksel, “Bizler, bugün Metin Yüksel’i yarınsa İslambuli’yi konuşuruz. Şayet biz İslambuli’yi unutursak çokça Mübarekler olur” dedi.
Şirin, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde, Metin Yüksel abisiyle yaşadığı 3 önemli anısını anlattı. Metin Yüksel ile ilk tanışıklığının, babasıyla birlikte Timurtaş hocayı dinlemek için, Şehzadepaşa Camisine gitmeleri olduğunu ifade eden Şirin, “Metin abi, caminin çıkışında dergi dağıtırdı. Kendisi reis olarak bilinirdi. İçinde bulunduğu çevrede bir ağırlığı vardı. Buna rağmen dergi dağıtmaktan geri durmazdı. Bugün ise bir yere başkan olanlar bu tür işlerden geri dururlar. Mesela, bir yerde temizlik işi olsa, eskiler yenilere bu işe devreder. Başkan olan hiç karışmaz bu tür işlere. Oysa Metin abi, bu tür işlere her zaman ilk koşan olmuştur” dedi.
Şirin’in Metin Yüksel ile yaşadığı ikinci anısı ise, Konya’dadır. 1978 yılında Konya’da düzenlenen Fetih mitingine katılan Şirin, Metin Yüksel’in elindeki megafonla kitleleri yönlendirişinin üzerinde büyük bir iz bıraktığını kaydetti.
Üçüncü anı ise Güngören Lisesinde okuduğu dönemdir. Şirin, katılımcıların duygulu anlar yaşamasına yol açan bu anı şöyle anlattı: “Güngören lisesi, Komünistlerin kalesi durumundaydı. Okula başladığımız ilk günlerde sınıfa geldiler ve manifastolarını ilan ettiler. “Yobaz ve faşistler, bu lisede barınamaz” dediler. Bir başörtülü kızı da tehdit ederek okulu bırakmasını sağladılar. Komünistler, kimliklerini göstermek için Cumhuriyet, Milliyetçiler her gün bizler de İslami kimliğimizi göstermek için Milli gazeteyle birlikte gezerdik… Bir gün beni çağırdılar ve cebimde neden Milli gazete taşıdığımı sordular. Sonra da “Biz, burada yobazları barındırmayız" dediler…
Bu olaydan sonra bir gün Metin abiyle karşılaştım. Bir derdimin olup olmadığını sordu. Kendisine okulda yaşadıklarımızı anlattım. Sonra elini omuzuma koydu ve “Senin kılına dokunursalar, tek başıma o okulu başlarına yıkarım” dedi.
Elini omzuma koyuşu bana güç verdi. Bu olaydan birkaç sonra da şehadet haberini aldım. Defnedilirken mezarının başındaydım. Mezarının başında ona “Senin yolunu sürdüreceğiz” dedim. Onun sözleri değil, omzumuza değen elleri, bizleri cesur, kararlı ve yürekli olmamıza yetmişti.
Bugün eğer, İslami Hareket belli bir izzet sahibiyse, doğrudan yada dolaylı olarak Metin abinin kanının bereketi vardır. Mehmet Ali abinin de dediği gibi Şehit Metin Yüksel nesli, inşallah bu topraklarda güçlü bir destan yazacaktır."