Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nûr-u muhammedî (1 Kullanıcı)

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Muhammedi muhabbete mübtela olan bir aşığın hayatından kesitler
-devamı-


Büyük fıkıh âlimi, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanîfe, ilmi faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul zengin bir zat olduğundan, gündüz öğleye kadar mescitte talebelerine ders verir, öğleden sonra da ticari işleri ile uğraşırdı. Bir gün ders verdiği sırada bir adam mescidin kapısından seslendi:
-Ya imam, gemin battı!... (o zamanlar bir ticaret gemisi vardır)
İmam-ı Azam bir anlık tereddütten sonra
- Elhamdülillah dedi.
- Bir müddet sonra aynı adam yeniden gelip haber verdi:
- Ya imam, bir yanlışlık oldu batan gemi senin değilmiş.
İmam bu yeni habere de:
- Elhamdülillah, diyerek mukabele etti. Haber getiren kişi hayrete düştü:
- Ya imam, gemin battı diye haber getirdik "Elhamdülillah" dedin. Batan geminin seninki olmadığını söyledim yine "Elhamdülillah" dedin. Bu nasıl hamdetme böyle?
İmam-ı Azam izah etti:
- Sen gemin battı diye haber getirdiğinde iç âlemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah´a hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde de aynı şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah´a şükrettim.


Hayatım boyunca, her insan gibi bir yaşam gereği birtakım mal sahibi olmuşsamda bunlara, bu dünyaya bağlanacak kadar aşırı değer vermedim. Aslında bu dünyanın süsü ve cazibesi beni olmazsa olmazmış gibi celbetmedi. Hayatımda dünyalık hiç bir zaman birinci öncelik, ilk başta gelen bir değer olmadı. Bu anlayışı veren, bu idrakı lütfeden Allah azze ve celle için her daim şükrettim. Veren de O, alan da O ''inna lillahi ve inna ileyhi raciun''...

Bir şeyh, müridine, bahçesine bir elma ağacı dikmesini söylemiş. Mürit kendisine söyleneni yapmış. Fidan kısa zamanda büyümüş, bol meyve vermiş. Müridi demiş ki:
"Bu şeyhimin kerametidir."
Bir gün şeyh o bahçeye gelmiş. Elmanın dallarını kırıp kırıp yere atmış. Müridi bu manzarayı dehşetle seyretmiş, şeyh, müridine:
"Elmayı bahçeye dik dedim, kalbine dik demedim." diye cevap vermiş.

Ne kadar ibret verici bir kıssa değilmi!? Rabbim Habibinin ve Zaatının sevgisinden başka sevgiyi hakiki ve ebedi bir sevgi olarak kalbimde var etmesin.
İzâfî sevgiyi değil, ilâhî sevgiyi yüreğimde ebediyete kadar var edip öylece haşreylesin inşallah...

Bu dünya bana göre olmadığını, bu dünyayı bir türlü sevemediğimi fakat Rabbimin bu aleme bir imtihan için gönderdiğini bildiğimden bu dünyanın sıkıntılarını başım üzerinde kabülleniyor ve biz insanların kul olmamız hasebiyle kulluğun gereklerini Allah celle celalühu'ın buyruklarını yerine getirmemizin gereğinden dolayı nasibime düşen imtihanı vermeye devam ediyordum.
Bu alemde kısa zaman aralıklarında o kadar çok şeyler yaşıyordumki, insan ömrüne ne sıkıntılar sığarmış!
Bir de kendi kendime benimkide imtihanmı ya filistinli kardeşlerim, ya islam coğrafyasında yaşanan kan zülüm! Aman Allahım! Dayanılacak gibi değil! Bir ümmet bilincinde olan insanların bunca zülme karşı Hiçbir şey yapamaması ve bunun ezikliğini yüreğinde hissetmesi ne kadar dayanılmaz bir acı! Evet benim yaşadıklarımda bir imtihanmıydı...

Bir gece yine yüreğimdeki hissettiğim acılardan biri olan ümmetin karşı karşıya kaldığı bu zülümlere ağlıyor: Ey Rabbim onca dayanılmaz zülümler karşısında inleyen kardeşlerim varken ben sıcacık evimde sıcacık yatakta nasıl yatabilir ve rahat uyuyabilirim. Onların çektiklerini nefsimde hissetmeden nasıl geceleyebilirim, eğer uykuya yenik düşer de uyursam bu yatakta beni rahat yatırma!'' diye ağladım yalvardım.

O kadar duygu yüklüydüm, yüreğimde o kadar acı hissediyordumki, ama yinede bitkin bir şekilde uyuya kalmışım. Birden ceryana çarpılmış gibi bir şoklamayla ayağa fırladım. Bir şoklanmanın etkisiyle tüm vücudum tir tir titriyordu. Anladımki, uyuya kalmışım. Rabbim, adeta bana: ''Mademki ümmetin çektiği zülmü nefsinde hissetmek istiyorsun!, en basitini nefsinde yaşa!'' dercesine beni uykumdan şoklamayla kaldırmıştı. Gözüme artık uyku girermiydi...Ağladım ağladım, göz yaşı dökerek Rabbime ibadetle o geceyi sabahladım...

Artık bende kabe özlemi başlamış ve dayanılmaz bir hal almıştı. Kabeye gitmek istiyordum ama henüz hacc sezonu başlamamıştı ve daha çok zaman vardı. Bir gece teheccüd vaktinde gözyaşı dökerek Rabbime, hacca gitmeden beytullaha yüz sürmeden Efendimizi Ravzasında ziyaret etmeden canımı alma diye yalvarıyordum. Sabah namazını eda ettikten sonra uyuyakalmışım. Birden kulaklarımda dayanılmaz bir uğultuyla uyandım. Öyle bir uğultu duyuyordumki, kulaklarım sağır olacak gibi dayanılmaz çığılıklar geliyordu. Allaha yalvardım:
''YaRabbi dayanamıyorum, bu hali benden al!'' diye yalvarıyor ve bu sesler de nedir acaba diye düşünüyordum. O an bana bir ilham geldi ve bu sesler ruhların sesleridir denıyordu. Sanki kıyameti andırıyordu ve ben bu çığlıklara dayanamıyordum...

Bir müddet sonra çığlıklar kesilmişti ve birden kabe önümde gözüktü. Aman YaRabbi Mekke ve mekkedeki Kabe bütün ihtişamıyle karşımdaydı...


devam edecek...

...........................................................................................................
Selamün aleyküm
Allah celle celalühu'ın Rahmeti, Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem'e salavat okumak için her hafta pazartesi günleri akşam 20:00 -8- de salavat okumalarında aynı saatte buluşuyoruz.
Dünyanın neresinde olursanız olun sizleri de bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumaya davet ediyoruz.
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Muhammedi muhabbete mübtela olan bir aşığın hayatından kesitler
-devamı-

Ali İmran suresinde Allah tealanın:
''Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynağı olan Beyt (Kabe)dir.''
''Onda apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir.''
yüce buyruğu üzere bendeki kabe özlemi dayanılmaz hal almışken, ben henüz gidememişken, Rabbimin gücü ve kudretiyle kabe bana gelmişti ve karşımdaydı. Bana mekke şehrinin bazı yerleri gezdirildi öyleki, tünelleri dahi gördüm. Görmem gereken yerler gösterildikten sonra en son olarak
semada arapça olarak AllahüEkber yazıldı.
Evet mesaj alınmıştı, en büyük olan Allah ve O, Celle celalühu nelere kadirdi...
Bu yaşadığım olağan üstü olaylardan dolayı bir çok araştırmalar da yapıyordum. Bunun için islam alimlerinin temel eselerini alıyor ve bazı hususları araştırıyordum. Bu araştırmalarımın başında gelen konular ise zahir ve batın üzerineydi. Bunlar hakkında teknik bilgileri öğrenmeye çalışıyordum. Bir gün yine teheccüd namazının akabinde sabah namazını kıldıktan sonra gözlerim bir ara kapanmıştıki, birden kendimi genişliğinin ve uzunluğunun hudutlarının tesbit edilemeyen ve sanki bir okyanusu andıran bir mahalde buldum kendimi. Sanki zift Ya da katranı andıran ve yüzü sırlanmış fakat içi ateşle dolu olduğu belli olan bu mahallin kenarında şaşkın bir şekilde duruyordum. Bana burasının cehennem olduğunu ve buradan geçmem emredildi. Ben ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette nasıl geçeceğimi düşünüyordum. Çünkü bana oraya girmem değil oradan geçmem emrediliyordu...
devam edecek...
...........................................................................................................
Selamün aleyküm
Allah celle celalühu'ın Rahmeti, Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem'e salavat okumak için her hafta pazartesi günleri akşam 20:00 -8- de salavat okumalarında aynı saatte buluşuyoruz.
Dünyanın neresinde olursanız olun sizleri de bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumaya davet ediyoruz.
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Muhammedi muhabbete mübtela olan bir aşığın hayatından kesitler
-devamı-

Bu önünde bulunduğum yerin cehennem olduğu söyleniyor ve benim buradan geçmem emrediliyordu. Ben şaşkın bir vaziyette iken acaba buradan nasıl geçebilirim diye düşünmeye başlamıştımki, bana ''Allahümme ecirna min en'nar'' de ve yürü dendi. Ben adımımı atacaktımki, önümde yuvarlak halinde parlak nurlar belirdi. Bu nurlar aralıklar halinde diziliyordu. Öyleki, ben koşar adımlarla ulaşabileceğim bir aralıklardaydı. Ben ''Allahümme ecirna min en'nar'' diyor ve koşar adımlarla zıplayarak önümde beliren nurlar üzerine basarak gidiyordum. Aslında ben öyle çetin bir yerdeydimki, korku ve endişe içerisinde olmam gerekirken, aksine çok sakin ama şaşkın bir vaziyette fakat yalnızca nurlara bakarak ilerliyordum. Böyle olağan üstü bir durumla karşılaşmama rağmen Allah tarafından aklıma, son zamanlarda hep benim zihnimi meşkul eden ve bir türlü yaşamadan hakkıyle anlayamayacağım mesele hakkındaki soru kendi kendime sorduruluyordu. Şöyleki; o an kendi kendime dedimki: ''acaba ben bu olağan üstü durumu zahirenmi yoksa batinenmi yaşıyorum?''. Ben böyle sorduğum anda birden benim vücudumun yarısı normal etten ve kemiktenken, diğer yarısı saydam bir hal aldı. Bu yaşadığım olayı hem zahiren ve hem batınen yaşadığım söylendi. Ben bu halde koşar bir vaziyette nurlar üzerinde yürümeye devam ederken, bu yaşadığım hale hayretler içerisinde kalıyordum. Anladımki, ben bu olayı hem ruhen ve hemde bedenen yaşıyordum. Bir müddet sonra bu hal sona ermişti.
AllahüEkber, Allahım sen çok büyüksün!!!

Bu yaşadığım olaydan sonra beni meşkül eden durumlardan biri de cehennemin zift şeklinde olup olmadığı idi. Cehennem hakkında çok şey okumuş ve çok şey duymyştum fakat zift halinde olduğunu hiç hatırlamıyordum. Bu durumu hadis kitaplarında araştırmaya başladım. Nihayet Ebu Hureyre (ra)'den gelen nakille şu hadis rivayetini buldum:

Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin şu şekilde buyurduğu rivayet olunmuştur;

-''İnsanların yakmış olduğu ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır.
Sahabe:
-''YaRasülallah, dünya ateşi (cezalandırmak için) kafi gelir'' dediler.
Rasülullah sallallahü aleyhi ve sellem de:
-''Cehennem ateşi dünya ateşinden altmışdokuz derece daha şiddetli kılındı''
-''Siz cehennem ateşini, bu ateşiniz gibi kırmızımı sanıyorsunuz? O zift gibi simsiyahtır'' buyurdu.

(Muvatta)

Rivayet edilen bu hadisi de okuduktan sonra, yaşadığım bu olayı çok daha iyi anlıyordum.

Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç kimseyle konuşmadan yedi kere Allahümme ecirna minennnar de!
Çünkü bunu deyip de,o gece ölürsen ,mutlaka cehennemden kurtulursun.

Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen,ateşten kurtulmana karar verilir


(Müslim,Ebu Davud.(ra))


''Allahümme ecirna min en'nar'' (Allahım bizleri cehennem ateşinden koru)

devam edecek...
...........................................................................................................
Selamün aleyküm
Allah celle celalühu'ın Rahmeti, Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem Efendimize salavat okumak için her hafta pazartesi günleri akşam 20:00 -8- de salavat okumalarında aynı saatte buluşuyoruz.
Dünyanın neresinde olursanız olun sizleri de bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumaya davet ediyoruz.
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Gündüzlerim hüzün
Gecelerim sürûr
Ulvî kattan gelirse bir nûr
Tarife sığmaz böyle bir onur
Sensin Efendim nûrun alâ nur

Senin aşkındır gizlilikleri açan
Teşrifinle âlemlere rahmet saçan
Eşsiz bir gülsün gönlümde açan
Aşkın yüreğimde bir onur
Sensin Efendim nûrun alâ nur

Sana olan sevgimdir bağlılık nişânem
Tutuldum aşkına çekerim elem
Hüzün üstüne hüzündü her gecem
Kutlu gecede gelişin bana bir onur
Sensin Efendim nûrun alâ nur
---makes---


Selamün aleyküm
''Nur-u Muhammedi'' başlıklı konumuz bu güzel sitemizde devam etmektedir.
Misyonumuz çok önemli bir hizmeti icra etmek ve ümmet olma bilincini nefislerimize telkin ve tatbik etmektir .
Allah azze ve celle Kendi Zatını sevmenin şartını, yüce Kur'an'daki beyanıyle alemlere rahmet olarak gönderdiği habibi fahri kainat efendimiz Muhammed salallahü aleyhi vesellem efendimize bağlamıştır. Bu sevginin gönüllerimizde ma'kes bulabilmesi için bizler Avrupanın bir çok ülkelerinden ve Türkiyenin bir çok illerinden katılan kardeşlerimizle, dünyanın neresinde yaşıyor olursak olalım her hafta Pazartesi günleri Türkiye saatiyle 20.00 -8-de aynı saatte gönül birliği yaparak 15 dakika Efendimizin teveccühünü kazanabilmek için salavat okumaktayız. Salavatların akabinde kişisel dualarımızla tamamlamaktayız. Kendisi için özel bir dua istiyen kardeşlerimiz olursa, dualarımızda o kardeşimizin haceti için de dua etmekteyiz.
Kıyamette, Allah Rasülü Muhammed sallallahü aleyhi vesellem Efendimizden şefaat dileneceğimiz zaman her halükarda salavat okuduğumuzu ve her yapılan hayır davaetlere icabet ettiğimiz gibi ''bu davete de icabet ettim Ey Allah'ın Rasülü'' demeye ve şefaat dilenmeye yüzümüz olsun!!!

Bundan böyle burada bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumalarına can-ı gönülden katılmak isteyen kardeşlerimizin listesini yapacağız ve bu liste de kıyamette Efendimizin önünde olur inşallah!
(Allah azze ve celle daha doğrusunu bilir, hidayete erdirendir)

Kıyamette Efendimiz sallalahü aleyhi ve sellem'e bu listede ben de vardım diyeceğim inşallah!

Allah rızası için, Muhammed sallalahü aleyhi ve sellem aşkı için katılımlarınızı bekliyor ve buraya yazıyoruz.

Bismillahirrahmanirrahim

1- makes
2- sıla1
3- tek_dileğim
4-


* Bundan böyle bu listedeki ve listeye dahil olacak olan kardeşlerimiz adına, her Perşembe gecesi tarafımızdan genel bir dua yapılacaktır.
Allah azze ve celle bu samimiyetinizden dolayı hepinizden razı olsun Cennette cemaliyle, Efendimiz Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem'in şefaatiyle müşerref kılsın inşallah...
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62


Muhammedi muhabbete mübtela olan bir aşığın hayatından kesitler

-devamı-


Bendeki Kabe ve Efendimizi Ravzasında ziyaret etme özleminin had safaya çıktığı o yılın Hacc zamanını sabırsızlıkla bekliyor ve gidebilmemin bana nasip olması için de Rabbime hep dua ediyordum. Nihayet tüm hazırlıklarımı yapıp gidebilmiştim. Gerek Beytullahta gerekse Mescid-i Nebevi de çok duygusal anlar yaşandı. Öyleki, Hacc ibadetini yapıp ziyaretler bittikten sonra geri dönmek bana çok zor geliyordu. Fakat ağlaya ağlaya ayrılmak zorunda kaldım. Sanki öz yurdumdan koparılmış gibiydim. Aslında dönüşüm Almanyaya idi fakat bu Hacc yolculuğunu organize eden kardeşler güzel bir teklifte bulundular. Türkiyeye sıla-i rahim yapmak istersem hemen uçuş proğramında bir değişiklik yapıp İstanbul havaalanında inebileceğimi ve almanyaya hangi tarihte dönmek istersem ona göre ayarlayabileceklerini söylediler. Bu benim için çifte bayram olacağı için hemen kabül ettim (Allah azze ve celle kendilerinden razı olsun). Anne ve Babamı da Hacc dönüşünde görecektim. Kutsal topraklardan çok buruk ayrılmam akabinde Anne ve Babamı ziyaretim, bu üzüntümü hiç olmassa birazcık hafifletmişti. Babamlarda kaldığım gece teheccüdte iken sabah namazına yakın biraz dalmışım. Yani biraz uyuklamışım. Birden hafif bir sarsıntıyla kendime gelmem sağlandı. Birden semayı seyreder halde buldum kendimi. Gördüklerim karşısında şaşkına dönmüştüm. Bembeyaz elbiseler giyili parlak ve nurani yüzlü insanlar yeryüzünden gök yüzüne yükseliyorlardı. Ve herbirinin ellerinde birer kağıt vardı. Hayretler içerisinde kaldığım bir başka şey ise babam da onların arasındaydı. Ben hayretler içerisinde hem de gıptayla onları seyrederken ''acaba bunlar kimler ve nereye doğru yükseliyorlar, hem de ellerinde birer kağıtla'' diye kendi kendime soruyordum. Bana ''onlar sadık ve salih kimselerdir ve her seherde berzaha yükselirler'' dendi. ''O salih ve sadık kimselerin ellerindeki kağıtlar nedir acaba'' diye tekrar sordum. ''Onlar her seherde Rabblerine günlük iltica dilekçelerini sunarlar'' dendi. Bir müddet onları seyrettikten sonra dünya haline geri dönmüş oldum.
Bu durumu yaşadıktan sonra Rabbime hamd ile: '' Çok şükür ailemizden birisi tüm ailemiz için Allah (azze ve celle)'a ailemiz için arzu hal dilekçesi ile münacaatta bulunuyor'' dedim.
Sabah olduktan sonra babama kısa ve öz bir ricada bulundum, acaba hangi ibadetle bu makama erişti diye ama o sadece bana tebessüm etti...

Rabbim senin şânın ne yücedir.
...........................................................................................................
Selamün aleyküm
Allah celle celalühu'ın Rahmeti, Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem Efendimize salavat okumak için her hafta pazartesi günleri akşam 20:00 -8- de salavat okumalarında aynı saatte buluşuyoruz.
Dünyanın neresinde olursanız olun sizleri de bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumaya davet ediyoruz.
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Esselamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü
Allah (celle celalühu)'ın Rahmeti Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Tekrar siz değerli kardeşlerimle buluşturan Rabbime sonsuz şükürler olsun


Bu yaz dönemi türkiyeye sıla-i rahim için geldiğim bir sırada, maneviyatı yüksek bir kardeşimle görüşme fırsatı oldu.
Kendisini pazartesi günleri aynı saatte salavat okumaya davet etmiştim.
Büyük bir heyecanla bu daveti kabül etti. Ve görmüş olduğu bir rüyasını bu vesileyle anlatmaya başladı:

''Kardeşim sen yıllar önce rüyamda, bana elinde beyaz bir kağıtla geldin. Elideki beyaz kağıdı bana uzattın. Ben o beyaz kağıdı elime aldığımda üzerinde Salavat-ı Şerifeler yazılı olduğunu gördüm.

Bana dedinki:
-''Bu Salavat-ı Şerifeleri oku ve bana da dua et olurmu'' dedin.
O an o mahalde sen ve sayısını bilmediğim kadar insanlar halka olup oturdunuz ve salavat okuyordunuz.
Kardeşim bu zamana kadar neredeydin ve bunca yıl bu halkadan beni neden mahrum bıraktın'' diyordu...
Ben bu hususu öğrenince Rabbime şükrettim.

.................................................. .................................................. .......
Selamün aleyküm
Allah celle celalühu'ın Rahmeti, Bereketi ve Selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Peygamberimiz sallallahü aleyhi vesellem Efendimize salavat okumak için her hafta pazartesi günleri akşam 20:00 -8- de salavat okumalarında aynı saatte buluşuyoruz.
Dünyanın neresinde olursanız olun sizleri de bizlerle aynı gün ve aynı saatte salavat okumaya davet ediyoruz.
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bir kardeşimin mektubu:

Baslatmis oldugunuz bu Muhhammed Mustafa(s.a.v) selevati serifi konusu ve seletavi serifler beni derin etkiledi..Öyleki bana O´´ndan haber getirmiscesine sevindim..Veysel Karani´´yi bilirsiniz ben Veysel Karani olamam O´´nun ayaginin tozu dahi olamam..Yanliz Rasullah´´in aski sevgisi icin evime gelmesi icin ugrastim..Öyleki evimi putlardan arindirmaya calistim...Yanliz televizyonu atamadim..O´´na yetkim olmadi..O´´bu yüzden gelmedi evimin her kösesinde seytanlar olustugu icin gelmedi...

Ugrastim cok ugrastim elimden geldigi kadar temizlemeye calistim...Önce bedenimi günah kirlerinden temizleyip tüm kirlerden arindirip daha sonra evimi temizlemek icin ugrastim ama olmadi..Gelmedi hep bekledim beyaz güvercinlerin gelmesini bekledim..Bana O´´nun topragini getireceklerdi..Onlari bekledim ama siz siir gönderdiniz bana haber getirdiniz...O´´ndan bana haber getirdiniz...Allah sizden arzi olsun...Dua etmistim özel Mevlid kandili icin dua ettim...Rasullah´´in gelmesi icin ..Bende O yaziyi gördüm Lailehe Illellah yaziyordu..Ben yanliz arapca görmedim...Arapca yazmiyordu...

Bende Allah Muhammed arapca yaziyordu..Sürekli Allah´´in ismi yazili...Birsey var kafamda düsürken is yaparken yanlizca Allah´´i ve Rasullulah´´i düsünüyorum...Okuduklarimi düsünüyorum ama konusamiyorum...Artik konusamiyorum...Anlatmak yerine yanliz bir köseye cekilip Allah´´a arz ediyorum...Halimi O´na anlatiyorum..Artik hifa hatun´´un istediklerini istiyorum..Bana öyle bir etki yaptiki O´´nun Allah´´tan istediklerini istiyorum...Yanlizca o geliyor aklima..Onu düsünüyorum..

Nur Muhammed´´i bir konu actiniz konu samki yillardir tanidigim birisinin yasantisini hatilatiyor..Aslinda bu hikaye bana beni hatirlatiyor ama ben olmadigimi biliyorum..Ben deyilim diyorum ama icimdeki ses iste aradiklarin..Sen acilari sikintilari dertleri musibetleri yasadigin tüm acilar bunlar Rasullah´´(s.a.v) Allah´´a seni götüren yollar..Sakin ha icimdeki Ses yanlizca Allah lafzi olsun..Diger vesveseler seytandandir..Unutma yanliz iki düsmanin var birisi nefsi ikincisi seytan..Nedir bendeki bu hal..Beni bana tanitan yaklastiran bir sevgi muhabbet.Benim nefsimi terbiye etmem arindirmam icin bir sebepti hersey..Yolum yaklasti galiba hissediyorum..Hikaye bana bunu hatilartiyor....

Galiba dediginiz gibi mesaj gittikce bana dogru yaklasiyor..O mesaji aldim ama dikkatli olup yola devam etmek...Artik anliyorum siirleri herseyi anliyorum korkum daha cok oluyor.Peki size bana bunlari yazdiran icimdeki ses o ses neden yazdigimi bile bilmiyorum..Samki Rasullah´´tan (s.av) haber getirdiniz..

Ben bu yolda basimi koydum sonun da cennte cemal var..Yorulmadan usanmadan ben baskalari deyil ben sufilige adandim..Sufi saf temiz demek..Rasullah´´in yolundan giden..Sizin hikaye baslattiniz ..Hikaye mesaja mesaj da bana kendimi nefsimi tanitti.Bana dogru ve gercekleri anlatti.Hepsi gercekti rüya dedigim hayal gördüklerim hepsi gercekti..Onlarda hepside gercekti..Haberlerde dogruydu mesaj da dogruydu,..Ayetlerde hepsi beni uyariyordu..Bana verilenlerde hepsi anladimki hakikati buldum.. hakikati gördüm seriati yasayip hakkin rizasina dogru ilerliyecegim...
 

makes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Ey ilahi aşk yolunun yolcusu

Nasılki, toprağa tohum saçılır yağmur yağması ve gün bu tarlanın üzerine doğması ve güneşin üzerine nüfuz etmesiyle tohum filizlenirse,
sen de gönül tarlan olan kalbine ilahi aşk tohumlarını saç ve bekle, göreceksinki bir gün istidat ve kabiliyetince, o gönül tarlandaki ilahi aşk tohumunun üzerine Yüce Rahman (azze ve celle)'ın NUR güneşi doğacak, rahmeti sağnak sağnak yağacaktır...

yolunuz NUR, yüreğiniz pür-NUR olsun efendim..
muhabbetlerimle...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt