selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu
Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu
euzu billahimineşşeytanirraciym
bismillahirrahmanirrahiym
Ve lekad erselnâ nûhan ilâ kavmihî, fe lebise fîhim elfe senetin illâ hamsîne âmâ(âmen), fe ehazehumut tûfânu ve hum zâlimûn(zâlimûne).
1. ve lekad : ve andolsun
2. erselnâ : biz gönderdik
3. nûhan : Nuh
4. ilâ kavmi-hi : onun kavmine
5. fe : artık, böylece, sonra
6. lebise : kaldı
7. fî-him : onların arasında
8. elfe : bin (1000)
9. senetin : sene, yıl
10. illâ : hariç
11. hamsîne : elli (50)
12. âmen : yıllar
13. fe : artık, böylece, sonra
14. ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
15. et tûfânu : tufan
16. ve hum : ve onlar
17. zâlimûne : zulmedenler, zalimler
Ve andolsun ki Biz, Nuh (A.S)'ı kavmine (Resûl olarak) gönderdik. Böylece onların arasında 1000 seneden 50 yıl eksik olarak (950 yıl) kaldı. Sonra onları (Nuh (A.S)'ın kavmini) tufan aldı. Ve onlar zalimlerdi.
Bu kısacık gerçek manada ALLAH TEALA nın murad ettiği şey apaçık meydandadır, ''Biz bu kerim kelam olan kuran'ı kolay anlaşılsın diye arapça indirdik...'' (Mealen) buyurdu Rabbimiz,ardı sıra Hado 77 kolay anlaşılanı zorlaştırarak aslında benim kuranda başka şeyler gizlediğimi size anlatacak diye birşey yazmıyordu...
Saçmalamalarına bir başkasını daha ekleyerek hakkındaki olumsuz düşüncelerime benzin döküp iyice ateşi harladın...
Yani sen din akıl ve mantıkla bilinecek birşeydir diyorsun ardındanda tam manası ile ''Nuh aleyhisselamın laftan anlamayan o zamanın şeriatına uygun yaşamayan ALLAH TEALA ya kulluk etmeyen,gönderdiği peygamberi reddeden bir kavmin Nuh aleyhisselam tarafından Tufan kopana kadar 950 sene uyarıldığını ve bu uyarılara kulak asmadıkları içinde dünyada tufan ahirette ise zalimliklerinden dolayı azaba malik olduklarını anlatan bu ayeti kerimeye hemde açık ve net manası ile o aklın ve mantığını kullanamayarak ve Nuh aleyhisselamın kaç sene yaşadığına kesin başka bir kaynakta (ki kuran kaynakların en hakikisi iken ve başka kaynağa ihtiyaç olmayacak kadar ayetin ihtivası açıkken) rastlanmamışken 1000 yılın daha başka bir manaya geldiğini ve hatta 1000 yıl bir insanın yaşayamayacağının ise zatınızca açık olduğunu yazarak ALENİ OLARAK KENDİ KAFANIZA GÖRE TEFSİR UYDURUYORSUNUZ...
sadagallahul aziym
Kuran-ı hakime meal vermek ile ayeti değiştirmek arasında farklar mevcuttur. meal içinde bulunulan dünyanın algılayışı ile değişir. bu çok saçma bir laftır çünkü meal bir dilden başka bir dile çevirmek demektir,yani arapça olan kuranı türkçeye çevirmek ve çeviri yaparken arap gramerine ve hatta mümkünse kuranın inzal olduğu kavmin lehçesinede bakılarak dikkatlice çevirmek demektir,demekki içinde bulunan dünyanın anlayışına göre değil kuran ALLAH TEALA nın anlattığına sadık kalınarak en uygun çeviriyi yapmaktır,tefsir ise anlaşılması zor olan yerlerin daha teferruatlı ve başka örnekler vererek hatta ayetteki manayı inzal sebebine ve hatta efendimiz Aleyhisselamın bizzat kendi ağzından çıkan sözlerle yani hadisi şeriflerle desteklemek sureti ile çeviri yapmaktır.
Şuraya kadar senin yazından anladığım kadarı ile SEN DİYORSUNKİ ''bir insan asla 1000 yıl yaşayamaz ALLAH TEALA bu ayetle bunu dememiştir,birde gelin benden dinleyin aslında bu 1000 lafzının altında şu tefsir yatmaktadır''
efendimiz aleyhi ekmeltu tehaynın verdiği meal ile insanların yıllar içinde verdikleri meallerde değişimler ve farklar mevcut olacaktır. en nihayetinde tefekkür denen şeyin varlığı ayetin yüzünü değil gerekçesini açıklar.
yukarıdaki ayetlerin kemal manası elbet ALLAH teala ve tekaddes hazretlerince taktir ediilecektir. ancak din akla ve mantığa da hitab eder. bir kimsenin bin yıl yaşayamayacağı bilinen bir gerçekken bunu savunmak yerine 1000 yıldan kasıt nedir bunu anlamak dinin vecibelerinden sayılır.bu ayetler için değişik mealler
(ayetlere değişik mealler asla verilemez sen daha meal ile tefsiri kavrayamamışsın,meallerin hepsi aynı şeyi anlatır ancak anlatımda anlatanın çeviriden dolayı kendi diline ne kadar hakim olduğu ile alakalı bazı kelime seçimleri farklı olur velhasıl mana asla değişmez çünkü meal demek çevrilen dilin çevrildiği dile en anlatılı dönüştürülmesidir )verilebilir ve bu konuda oluşturulmuş değişik anlayışlar gerekçeyi açıklamak koşuluyla kabule karindir.aslolan ALLAH teala bu ayeti söylerken neyi yaratmış onu kavrayabilmek olmalıdır.
1. ve lekad :döndürdük rızkı durdurup gizlenen kadındaki(talep edendeki) kusuru
Ve lekad (ancak manasına gelir evvelindeki vav yemin vavı ise yemin olsunki demektir,dahada başka birşey değildir,sana kim söyledi yukarıda dediğin gizlenen kadın veya döndürülen rızık demek olduğunu)
2. erselnâ : meleğimizi de durdurduk salih insan yardımı talepçi olarak yapacaktı
(erselna) risalet mastarından mazisi evveline bir hemze ziyadesi ile 3 harfli olan sülasi mücerredin bir harf ziyade almış olarak ersele fiili olarak ifal babından gelmiş olup mütaaddi ve lazım fiillerde kullanılan bir kelimedir ahirine (na) eklenerek mefsi mütekellim meal ğayri zamiri almıştır toplam manası ersel-na yani biz gönderdik demektir,burada melek lafzı yok tefsire şayan bir mana yok salik insan yok yardım yok talip yok talepçi yok durdurmak yok...NERENDEN UYDURDUN ??? daha aşağıdaki yazdığın safsatalara değinmek bile istemiyorum çünkü Kuranı kerimle yakından-uzaktan alakası bile yok,şunu aklına iyi sok tefsir kafadan kimsenin duymadığı birşeyleri yazmak demek değildir,meal den mananın ne olduğunu anlayamayan okuyucuya daha derin anlama kabiliyeti yakalatmak için ayetin indiği yer,inme sebebi,ayeti kerimede geçen kişilerin başka sağlam hadis kaynağı gibi kaynaklardan kimler olduğu,gibi detayların anlatılması gibidir,senin yaptığın ise anlamsız sözler sarf ederek sözde açmaya çalıştığın ayetleri iyice perdelemekten başka birşey değildir.
BANA GÖRE YAPTIĞIN KENDİNİ BİRŞEY SANMAKTAN ÖTEYE GİDECEK BİRŞEY DEĞİDLİR,SENİ DEFALARCA UYARDIM YİNE UYARIYORUM AKLINI BAŞINA TOPLA !!!
NOT: ALLAH ismi şerifi evvelindeki elif ve lam ile marifelik almış aslında LEH kelimesidir onunda aslı HU dur,EL_LE_HU dur,Mevlanın ismine saygıdan EL AL diye kalın harfle okunur,LEH ise AL-LAH daki ikinci Lamdan dolayı bir med alarak uzatılır uzatmadan dolayı kalın okunarak AL-LAH denir.
3. nûhan : o yardımın anlayışını değiştirip baba olacak(yük yükleyecek) yardımını ALLAH tealaya yönelttik
4. ilâ kavmi-hi
yardımın ilk halini tevbeyle açıkladıkkusuru durdurarak ve hayrı da açığa vererek
5. fe : kendini kınamasını gizledik
6. lebise :gözetleyici kıldığımız yüklenecek olana kainatı açtık ve kusurunu gizledik
7. fî-him : kınaması apaçıktı zira tevbeyi anlatan ve hayrı kesendi
8. elfe : yüklenicinin durduğu kınamanın gizlendiği
9. senetin : salihlerin yardımıyla gizlenip aynı kaderde buluştuğu
10. illâ : bulunana tealanın bir yükleneni rehmalıp diğerini kendine yönelttiği
11. hamsîne :cennete götüren babanın hayrı kestiği ihlas ile yardımını gizlediği
12. âmen : yüklü olanın yardımın perdelediği
13. fe : kınayanın gizlendiği
14. ehaze-hum : bu yükleyicinin zellesininintevbeyi değiştirdiği hayrı değiştirdiği
15. et tûfânu : bir cinninin anlayışının değiştiği ve kınamasından bir yardımcı kıldığı
16. ve hum : döndürdü o tevbenin anlayışını hayrı kesip
17. zâlimûne : meleke yakın cinni bir yükleniciyi zahire verecek ve hayrın anlayışını değiştirecek yardımını kesecekti.
1.meal
döndürdük yardımı ve durdurduk. zira bir işi yüklenen kimsenin kusuru bilinen rızıkları durduracaktı. ALLAH teala da bu kusuru görüp yaratmazdan evvel meleğini durdurdu.salih insanlar yardım etsin de iş yüklenene rızık versin diye.
yardım edici herşeydeki anlayışı bir kadının duasına çevirdik ve baba olacak kişiden bir yardımcı kıldık.
kusur sahiplerinin kusurlarını çevirdik ve durdurduk. açık hayırlar geldikleri yerleri açıklasın diye.
kınayan kimse kendisini gizlemesin zira kainatta herşey apaçıktır ve hatalarını gözetleyici kılmasın.
zira biz kınamayı apaçık gösterir ve hayrın kaynağını açıklarda gelecek olan hayrı durdururz.
yüklenenin durduğu gün kınamanın perdelendiği zaman salih insanlar yardımlarını aynı kaderi paylaşarak açıklayacak.
bir kadının ALLAH tealaya yönelip bir babanın çocuğunu cennetlik yaptığı zamanı an.
o çocuğu yüklenen kişi bu hayrı perdeler çünkü kınaması perdeli şeklde ALLAH tealaya o babanın zellesini de gizle ve ondan gelecek hayrın tamamını benim lisanıma yaklaştır der.
işte o zaman bir cinniyi o yüklenecek olanın anlayışına uygun kılarız ve kınamayı ALLAH tealaya yöneltiriz de yardım perdelenir.
gelecek çocuk durur ama geldiği yeri döndürmüş ve yüklenecek olanın anlayışına uydurmuş halde.
artık melekileşmiş bir cinni o yükleniciyi açıklar ve çocuğun anlayışını değiştirir ve yardımcı kılar.
2. meal
sana anlatacağımız kıssayı da anlat zira biz rızkı meleğimizi iş yüklenecek olanı durduracağız ve bu işleri çeviren hayrı ta kaynağından kendisine kadar gelişen her şeye müdahil olacağız.
biz salih insanların bir kadına(iş yüklenene) olan yardımını bir baba aracılığı ile perdeleyerek anlattık. zira bir çocuğu ve onun nesep bakımından kendisinden geleni apaçık ortaya çıkaracaktık.
biz istedik ki kendini kınayan kimse bunun sebebini bir kadına yüklemesin apaçık görünen hatalarını kainat yazmasın.
onlar kusurları sebebiyle meleğimizin durduğu bir alemde saymakta oldukları günleri şaşıracaklar diye bunu yaptık.
onlara de ki bir kadın dua etti de çocuğu cennetlik yapmış bir babaya o çocuğun salih halinden bir yardımcı kıldı.
o kadın o çocuğu yüklenmişte gözetleyici olsun bana kainatın ışığı olsun diyordu.
biz de dedik ki: eğer o kimse bu hayırdaki kusuru düzeltemezse bu onun zellesidir o çocuğunu cennetlik yapan kimse bir cinni olarak anılır da yardım eder bu yüzden değiştirdik o nutfe sahibini onu görenler şeytanların halini anacakken o kimseleri hayrı ve sahiplerini değiştimiş olarak andık.
3. meal
bir meselenin başından sonuna kadar kendini değiştirme konusunda kusur sahibi kıldığımız kimselerin kendilerini kınaması sana ulaştığında çocuğunu cennet götüren bir babayı da an. o kimse ki biz onu salihlerin halini açıklaması için vekil kılmıştık. HZ.NUH aleyhisselam size anlayacağınız zamanın yani meleğimizin durdurğu gün kainattaki zaman anlayışını açıklaycak de. o ki ben bir kadının duası gereği çocuğubu cennete götüren bir baba kadar aranızda duracağım dedi. aranızda bazıları buna hazırdı da hayrını açıkladı o çocukları arz ve endam ettirdi. işte o zaman sizlere bir tafan nevinden eksik olan ibadetleriniz arzedilince sizler peygamber aleyhisselamı cinni olarak addettiniz de ona ömür tayin ettiniz. bereket ve yümün tasadduk ettiklerinizde değil ALLAH tealanın emrine riayettir. sizle o babaya kusurunuzla yanaşınca o kusurun özü olan halet ile size yaklaştı ve değiştiren olarak o çocukları cennete götürürken siz şeytanların ehl-i nara çalıştığını zannettiniz.
4. meal
bu kitabda HZ.NUH aleyhisselamı da an. zira o ismiyle kaim bir baba olarak bildiğiniz nesnleri dahi cennete götürmekle mükellef kılınacak. hamile kadınların hayırlarını gizlemesine sebep olacak şeyleri ortadan kaldıracak da size ALLAH teala işlerin başındayken şeytanların dahi nasıl muti kullar olduğunu anlatacak. kainatda meleğimizi ancak bu kimseyi görürsek durdururz ve onun her hayrı açıklamasına izin veririz.
sizi halife kılan ALLAH tealanın emri budur. işte bu yüzden insan yaratılır.
o öyle bir kimse ki yanında taşıdığı nesneler de dahi olmak üzere her doğan hayrı cennete götürür sizler ALLAH tealayı taktir edemezseniz o kimse bir tufanın ortasında kalan cinni gibi gözükür. ğperdeleyen ve perdeler arkasından işleri yapan ALLAH teala o kimselerin ihlasını öyle artırır ki siz alemde şeytanlar hükmediyor sanırsınız. onlar bizim salih kullarımız olarak yanımıza getirilecekler.
5. meal.
bir şeyi döndürmek veya yollar tayin etmek konusunda inhisar sahibi olan ALLAH tealanın verdiği hükümler bu ayetlerde açıklanmıştır. eğer gerçekten salih kimseler iseniz sizden beklenen meleğimizin yardımı olmadan dünyanızı cennete götürmenizi istedik. aranızda bu işi yapabilecek kimsenin hususiyetlerini de size aktardık. bir kimseye baba gibi davaranan şahıs elinin altındaki her değere karşı da koruyucudur dedik. işte o kimse ki elinin altındaki her değeri ksurularından arındırarak katımıza getirir. siz bizi gaflet de sandığınız her an hakkı için de ki: hayır biz kullarımızı cennet götürürken taktir edemeyenlere şeytanlar ile arkadaşlık var. ve onlara hazırladığımız azabı da hatırlat o şeytanların kim olduğüunu bilseydiniz onalara salih insanlar veyahut melekler derdiniz de.
6. meal
ALLAH teala nutfe sahini onu taşıyanı taşıyacak olanı çocuğunu cennete götüren babayı çocuğu ve ondan neşet edecek hayrı meleğini durdurup kainatı apaçık gözetleyici olarak açıklayacak. iddia ettiğiniz imanın kaynağı durunca ne oldu da özünü değiştiren insan cinnilere benzedi. bir yardımı yapan da o yardımı bitiren de biziz. sizi salih bir insan olarak kusurlardan arınmış olarak cennete götüreceğimiz bir süreyi kainata yazın da peygamber aleyhisselamlara aranızda ne kadar kalmış görün.
her türlü zannınızdan öte ALLAH teala bu iş için süre tayin etmez de bu işi yapacak kimseyi gerçek kimliği ile açıklar. o kimse her nesnedeki anlayışı bir kadının anlayışı gibi dokuduktan sonra bir baba gibi o şeyi gizler. sonra o kimseyi mükafat nevinden cennete götüren baba olarak yazarız da o her şeyi değiştirir. gördüğün her şey talep eden kimse gibi olur da işler yürür zannedersin. hayır biz ancak makbul olan işleri yürütürüz. yapan kimselerin kususurları sana geldiğinde himse onlarda hikmet aramasın. de ki meleğimiz durduğu için onlar iş yapar gözüktü de siz inançsızlar da iş yapar zannetiniz. halbuki biz onların yaratılışını cinnilere çevirdik te hr tufanın sonunda ulaşılacak melkanı onlarla tayin ettik.
7. meal
ömür ve yaş verme konusunda hiç biriniz diğerinden ayrı ve gayrı değilsiniz. ancak şuı kimse müstesna ki siz onu farklı bir zamanda yaşar bilirsiniz. zira biz meleğimizi durduracağız. o kimse tasadduk ettiği herşeyi ilk kazandığı an gibi koryur da kendisiyle birlikte ALLAH tealaya yöneltir. o öyle bir yerdir ki orada her şey sahirlerin elindeki ipler gibi canlıdır. o kimseler öyle koruyucu olurlar ve öyle mutmain etmişlerdir ki siz onlara el uzattığınızda o şefkat ve korumaya sığınırlar.
şimdi siz amelinizle değilk kusurlarınızla gelirseniz siz cinnileştiririz. ve süreleri ve mekanları apaçık kainata yazarız. taktir hakkınız yoktur zira meleğimizi göremezsiniz.
8. meal
ALLAH tealanın verdiği hükümlerden birisi de şudur ki. sizler her türlü hayrı apaçık açsanız bunlar benden neşet ediyor deseniz eğer ALLAH tealanın bu işleri yaptığını söylemezseniz sizin için başka bir konukluk hazırlarız. meleğimize işlerden el çektirir ve sizlere buyrun yapın deriz. and olsun cinnileşmeden yani özünüzü değiştirmeden vakıf olamazsınız. vakıf olduğunuz şeylerde sizin insan tarafınızı kamnak eder de dersiniz salih olmayanlara kaldı dünya. size tufan nevinden verilen şeyin niteliğini de söyleyelim. nutfe sahibi kimse bu nutfeden neşet edecek şeyi apaçık kınamayarak gösterirse işte size tufan.
biz hayrın ta kendisi olan çocukla sizi boğarız. eğer o çocuk ALLAH tealaya yönelenlerdense sizi suyla boğarız. sonra da bir cinninin iki haliyle yakarız. siz yanarken de o çocukları selamete çıkarır sizi azap içinde bırakırız.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.