Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ney'in Esrarı... (7 Kullanıcı)

cavenaqhi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Nis 2011
Mesajlar
45
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
d6d475a47c83aec702fa5c5e83898f13_1263547087.jpg

Herkes kendi zannınca bana yâr oldu
(Fakat kimse) içimdeki esrarı (sırlarımı) anlayamadı."


Geçen günlerin birinde Mevlânâ Gururumu bir kenara bırakıp, uzun süredir görmediğim bir arkadaşımı aradım. Hem yaşantısını, hem de sahip olduğu erdem ve değerleri takdir ettiğim birini. Lafı dolandırmadan onu görmek ve biraz sohbet etmek istediğimi söyledim. Tevafuk bu ya! Ankara dışında olduğu için dönünce müsait bir zamanda görüşebileceğini söyledi. Biraz buruk bir şekilde “tamam, görüşürüz” dedim ve telefonu kapattım.

O sırada gitarımın arkasına saklanmış ney ilişti gözüme. Dört yıldır doğru dürüst elime almadığım mansur ney. Uzanıp, çektim sıkıştığı yerden ve nazikçe kılıfından çıkardım. Sonra yeni doğmuş bir kaplumbağa nasıl denize yönelirse ben de öyle başpareye dayadım dudaklarımı ve nefesimden üfledim hafifçe. Ve sadece bildiğim küçük bir sırrı fısıldadım ona olabildiğince sessizce.
Ama sanki yedi kat boşlukta dolanan nefesim büyüdü, büyüdü, büyüdü ve sonra her kattan feryat ederek yayıldı kainata. Her koridorda ayrı bir ağıt yakıldı. Ben ürperdim, öylece kalakaldım gecenin bozulan sessizliğinde. Sanki ruhumun yankılandığını hissettim. Sanki ney o küçük sırrımı bilmediğim dillerde tüm varlığa ifşa etti. Oysa ben de herkes gibi dokuz boğumlu bir çilenin meyvesiydim. Yedi durakta yedi kat semayı velveleye verecek hangi sırra sahiptim de söyledim diye düşündüm, düşündüm, düşündüm. Sonra aklıma Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin ilk satırları geldi. O an anladım ki; hicran benim mansurun da bağrını yakmış, kül etmiş. Mecnûn misali her sesi Leylâ sanmakta ve ağlamakta.

"Dinle neyden, zirâ o birşeyler anlatmakta
Ayrılıklardan şikâyet etmededir.
Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın – erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
Tâ ki aşk derdini anlatabileyim"

Mevlânâ O sırada mansurumun, hem suya hem Sevgili’ye(s.a.v.) hasret kaldığını farkettim. Bu hafta sonu Sevgili’nin(s.a.v.) kokusunun nümûnesi güllerle yıkamak üzere kendime ve ona söz verip, kılıfında görebileceğim bir yere yerleştirdim.


Sergüzeşt​
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Bunu anlamak için yanmak gerek, yanmak...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
• İnsanoğlu, büyük adam olmak için heveslerle doludur,
fakat bir gün anlar ki, sadece bir küçük adamdır;

• mutlu olmak için heveslerle doludur,
fakat bir gün anlar ki,sadece mutsuzdur;

• mükemmel olmak için büyük heveslertasır,
fakat bir gün anlar ki, sadece kusurlarla doludur;

• insanlar tarafından sevilen ve sayılan bir kimse olmak için devamlı ümitler tasır,
fakat bir gün anlar ki, kusurlarındandolayı insanların sadece horgörüsüne lâyıktır
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Söz etmişler kardeşim, merak etme, anlamazsan söyleyecek sözüm yok!
Yanmadıysan ne diyeyim? Yana yana aramadıysan ne edeyim?
İnşallah Rabbim anlamanı nasip etsin.
Şems hayranım sana...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Binbir gece masallarında bir aşık genç varmış, masal bu ya
Aşığını bekletir dururmuş, oysa kavuşmak diye bir yol varmış
Ama bu nazlı aşık, aşkından emin olmak istermiş
O yüzden birtürlü aşığının yanına gitmezmiş
Peki o zaman özlem ne haldeymiş?
Her iki aşık da özlem ateşi ile tuşup yanmaktaymış ama
Bu arada aşığım diyen sahteler de çokmuş
Oysa gerçek aşığı imtihana tutmak , kural buymuş
Ah ayrılık, ah ayrılık dayanılmaz ayrılık
Özlem, özlem bu ateşi yaktın neden?

Ney bile seslenir, La ilahe illallah, nerde kaldı bu aşık? gelir inşAllah
Hayran kaldım sesine, yanık yanıkdır ayrılıklar
Cennetten ne haber? Ayrılıktan ne haber?
Özlemedin mi Yarini? ayrıldığından bir haber?
Ney ayrılıktan şikayet eder
Özledim, özledim Yar, bilmeyen ne der?
Bilmeyeni boşver, aşık isen , aşığına ses ver!
Rabbim aşığım, yoluna alıver
Bana değil sen , kendine söz ver
Rabbim unutturma, ruhumu al ama bilincimi alma, hep seni düşüneyim (amin)
Aşığın sesi böyle güzel, ondan mı inletirsin ey güzel?
Edebe , edebe gel... edebine hayranım, biraz paraylamı alayım?
Dünya geçmez, iniltiler seçilmez, evrene sığmayan kalbinde o güzel
Rabbim ne güzelsin, ne olur seyretsem?
Seyreyle alemi , orda benden çok var...
Dayanılmazsın Yar...
 

iyiniyet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2011
Mesajlar
143
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Ne mutlu sana Ney calabiliyorsun.

 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Nerede bizde feryat eden ,inleyen Aşkı sunan şaşkın aşık kıvranışı....Nefesi,sesi..?
Yan aşk ateşi ile o zaman anlarsın ...ağız yok... diş yok... dil yok...Sen yok...Nasıl iniler o ses...Yanlızlığının içinde...Anlama kabiliyetin varsa eğer...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Söz etmişler kardeşim, merak etme, anlamazsan söyleyecek sözüm yok!
Yanmadıysan ne diyeyim? Yana yana aramadıysan ne edeyim?
İnşallah Rabbim anlamanı nasip etsin.
Şems hayranım sana...

size iyi yanmalar dilerim.....!!! ama aşıkları ateş yakmaz değil mi? göreceğiz..... son söz... Lailaheillallah... selam ve dua ile....
 

cemcemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
177
Tepki puanı
1
Puanları
16
Yaş
34
peygamberimiz neyde nereden söz etmiş o kadar hadis okudum kanıt getirin
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Hayda! Kardeş o kardeş ney'in neden bahsettiğinden anlamaz sendemi????
Ney Allah' anar, O Yüce Rabbinden ayrıldığından mecazi anlatım bunlar anlayan yüreklere hitap eder
Peygamber ne dedi ise, ney ondan söz eder, anlarsan eğer
Cenneti , Allah'ı özler, Allah'tan ayrı olmanın dayanılmazlığından bahseder
Kusura bakma bende mecazi dedim ama yalan değil, Peygamber neden bahsederse, ney'de neyzenin elinde ondan iniler
Rabbimizi özlediginiz oluyor mu?Yanık yanık aradığınız oluyor mu?
Bu dünya hayatını değil cenneti özledim Rabbimi özledim dediğiniz oluyor mu?
Dinleyin ney, neden iniler, öyle bir Allah deyişi vardıki bir insandan bunu duymadım
Mecazi kardeş , mecazi, anlamak için yanmak gerek , YANMAK....!
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hayda! Kardeş o kardeş ney'in neden bahsettiğinden anlamaz sendemi????
Ney Allah' anar, O Yüce Rabbinden ayrıldığından mecazi anlatım bunlar anlayan yüreklere hitap eder
Peygamber ne dedi ise, ney ondan söz eder, anlarsan eğer
Cenneti , Allah'ı özler, Allah'tan ayrı olmanın dayanılmazlığından bahseder
Kusura bakma bende mecazi dedim ama yalan değil, Peygamber neden bahsederse, ney'de neyzenin elinde ondan iniler
Rabbimizi özlediginiz oluyor mu?Yanık yanık aradığınız oluyor mu?
Bu dünya hayatını değil cenneti özledim Rabbimi özledim dediğiniz oluyor mu?
Dinleyin ney, neden iniler, öyle bir Allah deyişi vardıki bir insandan bunu duymadım
Mecazi kardeş , mecazi, anlamak için yanmak gerek , YANMAK....!

Sizden hiç hoşlanmadığını bildiğiniz birileri birden sizden olana aşırı ilgi ve sevgi göstermeye başlarsa ne düşünürsünüz?

Hatasından vaz geçtiğini ve nihayet dostluk kurmak istediğini düşünebilirsiniz tabii ki. Ancak bunu destekleyecek yan bilgilere ihtiyaç vardır. Diğer davranışlarının bu düşünceyi desteklemesi şarttır. Aksi taktirde dost görüntü arkasında tuzağa düşme ve zarar görme ihtimaliniz ön plana çıkar.

Müslümanlardan hoşlanmadıklarını bildiğimiz birileri birden bazı Müslüman isimlere aşırı ilgi duyarlarsa bunun altında ne yattığını araştırmaz mısınız?

Ülkemizde güç sahibi olanlar bir dönem tarikatlara hiç iyi gözlerle bakmadılar. 5-6 sene öncesini hatırlarsanız, o dönemde bir siyasi parti lideri tarikat ileri gelenleriyle Başbakanlıkta yemek yediğinden dolayı topa tutulmuş, hatta hükümetten düşürülmüştü. Sonra T.V de başlayan furyayla Tarikatlarin ne kadar kirli çamaşırları varsa ortaya serilmişti.

Bütün bunlara rağmen bir tane tarikat vardır ki, diğerlerinden ayrı tutulur. Onun
dokunulmazlığı vardır. Belki de yönetici zihniyete bu kadar yakınlığından dolayı yarı resmi hüviyet kazanmıştır. İşte bu tarikat Mevleviliktir’ tir.
Tarikatlara bu kadar farklı bakışın bir nedeni olması gerekir. Tarikatlar kötüyse niçin Mevlevilik bu halkaya alınmaz?
İşte bu sorunun cevabı Mevlana’ın ve döneminde onunla karşı karşıya gelip mücadele etmiş Ahi Evran’ın hayatlarında gizlidir. Bildiğiniz gibi Mevlana gündeme geldiğinde bir hayat hikayesiyle değil, fikirleriyle gelir. Fakat herhangi bir ansiklopedide (mesela Ana Britanica) her ikisinin hayatını okuduğunuzda rahatlıkla bu döneminin iki önemli şahsiyetinin birbirine rakip olduklarını görebilirsiniz. Ahi Evran Anadolu Türk teşkilatlanmasının lideridir. Küçük birlikler halinde bulunan Türkmen yerleşimcileri Ahilik kurumu altında toplayarak diğer unsurların baskısı altında yok olmaktan kurtarmıştır. Bu harici düşman unsurların başında ise işgalci Moğollar gelmektedir. Ahi Evran’ın hayat hikayesi, Anadoluyu işgal eden Moğollara karşı Türklerin birliğini sağlayıp direnmek olarak özetlenebilir. Anadoluyu işgal eden Moğollar ve onların destekledikleri Fars unsurlara karşı mücadele eden Ahi Evran, Kırşehir emirliğine atanan Nurettin Caca tarafından katledilmiştir. Nurettin Caca, Mevlana’nın müridi ve yakın dostudur. Kırşehir emirliğine yükselmesine işgalci Moğolların etkisi olmuştur. İşin ilginç yanı, Ahi Evran katledildiğinde yanında Mevlananın oğlu Alaaddin Çelebi de vardır. Mevlana’nın kendi oğlu, Anadoludaki iktidar savaşında kendi babasına karşın Ahi Evran’ın yanında yer almıştır.

Mevlananın en yakını olan Şems, İrandan gelmiştir. O dönemde İran Moğol İlhanların iktidarlarını kurduğu yerdir. Muhtemeldir ki kendisi Anadoludaki işgali kalıcı kılmak isteyen Moğol İlhanlarının emrindeki bir casustur. En yakın arkadaşı Mevlanayla birlikte Türk teşkilatlanmasına karşı propaganda yaparak etkinliğini yıkmaya çalışmışlardır.

Mevlanaın fikirlerini incelediğinizde Hristiyan felsefesini andırır şekilde mülayim olmayı öğütlediğini görürsünüz. Bir insanın fikirlerini değerlendiriken yaşadığı çağ ve koşullar çok önemlidir. Çanakkalede bütün Dünya Türk’ün üzerine gelirken Mehmet Akif’in bu tarzda insancıl şiirler yazmasına benzer. Düşünün ki düşman donanması denizden ölüm yağdırıyor ve siz işgal edilmek istenen ülke insanlarına affedici olmayı, bağışlamayı, göründüğün gibi olmayı, yada olduğun gibi görünmeyi telkin edici fikirler sunuyorsunuz. Bunun size bir yararı olur mu? Böyle bir dönemde insanların cesaretlenmeye, işgalcilere karşı katı ve tavizsiz bir savaşçı olarak mücadeleye çağrılmaya ihtiyaçları vardır. Düşman toprağınızı işgal etmişken affedici olmanız, kusur örtmeniz kimin işine yarar? Mevlananın fikirlerinde Moğol işgaline karşı bir direniş tavsiyesi göremezsiniz. Hatta Moğol işgal kuvvetlerini resmi otorite olarak tanımış, işgalcilere direnenleri isyancı olarak tanımlamıştır. Türkler safında direnirken öldürülen oğlu Allaaddin Çelebi’nin cenaze namazını kıldırmamış olması buna yorulmuştur (Bknz. Mikail Bayram). Bununla birlikte insanların okurken müstehcen bulacağı, bir arada okumaktan sıkılacağı hikayeler menkıbe olarak anlatılmıştır. Bu anlatılanlar bir mesel olmaktan öte, rakip aldığı Anadolu Türk direnişçilerin lideri Ahi Evran ve ailesine dönük; karalama maksatlı ifadeler olduğu yine Prof. Mikail Bayram tarafından bir T.V programında (Cevizkabuğu) ifade edilmiştir. Bacıyan’ı Rum adlı kadın teşkilatının lideri ve Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı’ya yapılan bu çirkin saldırılar, Mevlana’nın tavsiye ettiği ‘geniş gönüllü olmak, kim olursa olsun insanları sevmek’ gibi savunmuş olduğu temel felsefesiyle tam bir çelişki arzeder. Tavsiyelerine göre kendisi de geniş gönüllü olması gereken Mevlana, oğlu Alaadin Çelebi tarafından rededilmiş, öz öğlu Mevlananın rakibi Ahi Evran’ın yanında yer almıştır.

Anadolu’nun yeniden Hristiyanlaştırılmasının gündemde olduğu şu dönemde tüm Türk ya da İslam tarihinden Mevlana’nın adeta bir cımbızla çekilip alınması ve batı tarafından baş tacı edilmesi çok ilginçtir. Bunu yapanlar acaba :’Hepiniz Mevlana gibi bağışlayıcı, tevazu sahibi, kusur örtücü olun ki rahatlıkla gelip topraklarınıza yerleşebilelim’ mi demek istemektedirler?

Kendi tavsiyelerine kendisinin uymaması bir bir yana; fikirlerinde bir çok yanlışlıklar vardır. yunan sudur teorisini allayıp pullayıp müslüman mahallesinde salyangoz satmaktadır.
En iyisi her şeyde ölçülü olmak, orta yolu bırakmamaktır. Müslümanlık ta böyle tavsiye eder insanlığa. Müslümanlar cömert, tevazu sahibi, bağışlayıcı ve kusur örtücüdürler elbette. Ancak hiçbirinde aşırıya kaçmayıp her şeyde orta yolu tutarlar onlar.

Etkili yetkililerimiz bundan sonra Mevlana’dan çok Ahi Evran’ı ve hayatını ön plana çıkartmalı, bu değerli Türk mücadele adamına yapılan büyük haksızlığı telafi etmelidirler. Anadoludan Türklüğü ve Müslümanlığı silmeye çalışan Nurettin Caca gibi putperest Moğol işbirlikçilerine ait cadde, sokak ya da park isimleri değiştirilmelidir. Özellikle Ahi Evran’ın hemşehrisi Kırşehirliler bu işe öncülük yapmalı, onun adını ve fikirlerini diğerlerinden daha gür olarak duyurmalıdırlar. Dünyada bilinen ilk kadın teşkilatı Bacıyan’ı Rum adı daha sık teleffuz edilmeli, lideri Fatma Bacı; Batılı feminist kadınlardan daha ön plana çıkartılmalıdır.

Tüm sivil ve resmi kuruluşlarımız bu büyük hatadan dönmeli, Ahi Evran’ın itibarını iade etmeliler.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
52
Haklısın kardeş, senin pencerenden bakarsam öyle
Bırak da ben kendi penceremden seyredeyim alemi, bambaşka duygular (bu dediklerinin daha fazlasına maruz kaldım, cehennemlerde yandım, bana dinin dahi bozulmuş oldugunu, Peygamber hadislerinin uydurma oldugunu, veli falan gec, Mevlana hele en pisi (haşa) bunları söyleyen sonunda dini de inkar etti, dikkat et...
Akıl ile bul ama, derim ki Allah'ın sevdiği veli kulları ile uğraşma, aklın karışır haberin olmaz... Rabbim korusun)
Burda kesiyorum , sana yanıt vermiyorum, sende önce araştır, kendi için de kaynat, ayrıştır, bir zaman bekle, hemen karar verme..
Allah'a yalvar doğru ne?
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Şahiner ;gene hatları karıştırdınız...
Bir Kamili Mürşidin oğlu olmak mutlaka o da Murşid olacak gözüyle bakmanız çok yanlış...
Bu Allah C.C. nun Lütfuna bağlı bir olaydır...
Dilediğine nasip eder dilediğine etmez...
Bize düşen Mevlana R.A. Hürmetine orta yoldan harekettir...
Bende yıllar önce sizin gibi düşünüyordum.''20 sene önce'' Mevlevilerin Dans yaptıklarını Ney ile raks ettiklerini sanıyordum...
Cahillik işte...Ancak kızmadan ,bıkmadan usanmadan edep çerçevesinde ,aradım, araştırdım...
Allah C.C. Aşkının bir coşkusu olarak gördüm ,buldum...
Mevlana R.A. Allah C.C. aşkını TEN'inde bulmuş ve coşmuş dönmüş idi...Bu buluş yıllar önceki buluş noktamdı...
Ancak bundan iki ,üç ay önce ise başka bir sonuca ulaştık.,...
Allah C.C. 'ya hamd olsun...
O sonuç ta da Şu;Mevlana R.A. 'in dönmesi de ney çalınması da kendi isteği ile değil...
Allah C.C. 'nun aşkının coşması...
Ancak Bu konu yani Mevlana ' lık olayı bir sırrı sakladığı için size şu an söylemem mümkün değil ...
Çünkü siz bu sırrı kaldıramayacak seviyedesiniz,sakın küçümsüyor demeyin, haşa siz iyi ve araştırmacı müsbet sonuçlarla gitmek isteyen ,kaynak isteyen bir kişisiniz...Açıklamalarınızdan bu çıkıyor...İnşallah zamanı gelipte olgunluğa erişir seniz ki merak etmeyin biz sizin yazılarınızı okuyor ,takip ediyoruz ancak ''şu an yeterli değil'' maalesef... ve bizede söylemende sakınca yok buyurulursa ;tabi ki iletirim...
Arzu bizden İrade ve karar ,nasip Allah C.C. 'dan...
Sağlıcakla kalmanı diler...İlim arayışında Kur'an-ı Kerime mutlaka danışmanı temenni ederim...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Şahiner ;gene hatları karıştırdınız...
Bir Kamili Mürşidin oğlu olmak mutlaka o da Murşid olacak gözüyle bakmanız çok yanlış...
Bu Allah C.C. nun Lütfuna bağlı bir olaydır...
Dilediğine nasip eder dilediğine etmez...
Bize düşen Mevlana R.A. Hürmetine orta yoldan harekettir...
Bende yıllar önce sizin gibi düşünüyordum.''20 sene önce'' Mevlevilerin Dans yaptıklarını Ney ile raks ettiklerini sanıyordum...
Cahillik işte...Ancak kızmadan ,bıkmadan usanmadan edep çerçevesinde ,aradım, araştırdım...
Allah C.C. Aşkının bir coşkusu olarak gördüm ,buldum...
Mevlana R.A. Allah C.C. aşkını TEN'inde bulmuş ve coşmuş dönmüş idi...Bu buluş yıllar önceki buluş noktamdı...
Ancak bundan iki ,üç ay önce ise başka bir sonuca ulaştık.,...
Allah C.C. 'ya hamd olsun...
O sonuç ta da Şu;Mevlana R.A. 'in dönmesi de ney çalınması da kendi isteği ile değil...
Allah C.C. 'nun aşkının coşması...
Ancak Bu konu yani Mevlana ' lık olayı bir sırrı sakladığı için size şu an söylemem mümkün değil ...
Çünkü siz bu sırrı kaldıramayacak seviyedesiniz,sakın küçümsüyor demeyin, haşa siz iyi ve araştırmacı müsbet sonuçlarla gitmek isteyen ,kaynak isteyen bir kişisiniz...Açıklamalarınızdan bu çıkıyor...İnşallah zamanı gelipte olgunluğa erişir seniz ki merak etmeyin biz sizin yazılarınızı okuyor ,takip ediyoruz ancak ''şu an yeterli değil'' maalesef... ve bizede söylemende sakınca yok buyurulursa ;tabi ki iletirim...
Arzu bizden İrade ve karar ,nasip Allah C.C. 'dan...
Sağlıcakla kalmanı diler...İlim arayışında Kur'an-ı Kerime mutlaka danışmanı temenni ederim...

1.veli postu oğluna bırakıp gidiyor, buna kim nasıl karar veriyor? Halifeliği kim nasıl veriyorda posta oturabiliyor?
2. seviye meselesine gelince; yıllardır çok duydum. Eski insiyelerde sırlarını herkese vermizmiş? sır ve giz kavramında saklı bir çok şey..
En baştadasöylediğim gibi sır,giz, keramet,gibi illizyonlarla şeytan imparatorluk kurmuş. İnsanları mankurt yapmış. Bir mankurta ne anlatılır inan bilmiyorum. Ama bir düşün Allah resulü as. sahabe niye bunları yapmadı? İbn seyyad adlı çocuk niye deccal sayıldı? resulde as. yok, sahabede yok, tabiinde yok, mezhep imamlarında yok.... bişr bakıyorsun tasavvuf önderleri(insiyeler) birtakım fikirler ve ritüellerle hakikat bu diye karşımıza çıkıyor... İlk uyduğumuzda ne yapardık acaba...

örnek; ilk rabıta tarifini kim yapmış? ilk bize söyleseydi ne derdik acaba? Kardeşim bu nerden çıktı,sünnette böyle bişr şey yok demezmiydik? Birisi bize deseki sen çok uzaklardada olsan benden yardım iste ben seni duyar,sana yardım ederim... ne düşünürüz? böyle onlarca fikir. nasıl inanacağız doğru olduğuna? En güvenilir yol sünnet değil mi? Resul bize örnek değil mi? Niye onun yaşantısı yerine aşk sarhoşları olduklarını iddea edenlerin yoluna gidiyoruz? Gerçekten benim seviyem buna müsaait değil?
3. bizede söylemende sakınca yok buyurulursa """" diyorsunuz Size açıklama için kim izin verecek? Sakın şeytan ilham ediyor olmasın?
4. Kuran zaten yol göstericimiz değil mi? O değil mi şifa olan müminlere? O değil mi resul size neyi getirirse alın diyen. o değil mi resul size neyi yasaklarsa sakının diyen? o değil mi müminlerin kitabı? niye mesnevileri,mektubatları, fususları ona arzetmeyiz?
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
d6d475a47c83aec702fa5c5e83898f13_1263547087.jpg

Herkes kendi zannınca bana yâr oldu
(Fakat kimse) içimdeki esrarı (sırlarımı) anlayamadı."


Geçen günlerin birinde Mevlânâ Gururumu bir kenara bırakıp, uzun süredir görmediğim bir arkadaşımı aradım. Hem yaşantısını, hem de sahip olduğu erdem ve değerleri takdir ettiğim birini. Lafı dolandırmadan onu görmek ve biraz sohbet etmek istediğimi söyledim. Tevafuk bu ya! Ankara dışında olduğu için dönünce müsait bir zamanda görüşebileceğini söyledi. Biraz buruk bir şekilde “tamam, görüşürüz” dedim ve telefonu kapattım.

O sırada gitarımın arkasına saklanmış ney ilişti gözüme. Dört yıldır doğru dürüst elime almadığım mansur ney. Uzanıp, çektim sıkıştığı yerden ve nazikçe kılıfından çıkardım. Sonra yeni doğmuş bir kaplumbağa nasıl denize yönelirse ben de öyle başpareye dayadım dudaklarımı ve nefesimden üfledim hafifçe. Ve sadece bildiğim küçük bir sırrı fısıldadım ona olabildiğince sessizce.
Ama sanki yedi kat boşlukta dolanan nefesim büyüdü, büyüdü, büyüdü ve sonra her kattan feryat ederek yayıldı kainata. Her koridorda ayrı bir ağıt yakıldı. Ben ürperdim, öylece kalakaldım gecenin bozulan sessizliğinde. Sanki ruhumun yankılandığını hissettim. Sanki ney o küçük sırrımı bilmediğim dillerde tüm varlığa ifşa etti. Oysa ben de herkes gibi dokuz boğumlu bir çilenin meyvesiydim. Yedi durakta yedi kat semayı velveleye verecek hangi sırra sahiptim de söyledim diye düşündüm, düşündüm, düşündüm. Sonra aklıma Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin ilk satırları geldi. O an anladım ki; hicran benim mansurun da bağrını yakmış, kül etmiş. Mecnûn misali her sesi Leylâ sanmakta ve ağlamakta.

"Dinle neyden, zirâ o birşeyler anlatmakta
Ayrılıklardan şikâyet etmededir.
Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri,
İniltim kadın – erkek herkesi ağlattı.
Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin,
Tâ ki aşk derdini anlatabileyim"

Mevlânâ O sırada mansurumun, hem suya hem Sevgili’ye(s.a.v.) hasret kaldığını farkettim. Bu hafta sonu Sevgili’nin(s.a.v.) kokusunun nümûnesi güllerle yıkamak üzere kendime ve ona söz verip, kılıfında görebileceğim bir yere yerleştirdim.


Sergüzeşt​

“1400 yıl öncesine dönmeyelim diyorsunuz. Aslında sizler korkuyorsunuz. Eğer gençleri 1400 yıl öncesinin terbiyesiyle yetiştirirsek, az bir topluluğun iki imparatorluğu yerle bir ettiği gibi, aynısını günümüz süper güçlerinin başına da getiriler diye korkuyorsunuz. Bu yüzden de bize irticacı diyorsunuz. Oysa siz gençlerimizi batılı terbiye sistemine göre yetiştirmek ve onları batılıların, sömürge ülkeleri için hazırlamış olduğu eğitim programıyla eğitmek istiyorsunuz. Asıl sizler mürtecisiniz ve gençlerimizi gerisin geriye götürecek bir özgürlüğün peşindesiniz.
Müstekbirlere yol açacak bir özgürlük istiyorsunuz.” Muhammed hüseyin beheişti
aşkı müslümanlara din diye yutturmalarının sebebini ne güzel açıklamış öyle değil mi?
 
K

kodoo

Şahiner..
Şehid Muhammed Hüseyin Beheşti batılaşan, özgürlük, demokrasi vs. hikayeleriyle ahlaksızlaştırılan bir İran'da bu sözleri sarf etmiş, İslam devrimi için çalışmış ve Allah'ın izni ile İslam'a irca (dönüş) gerçekleşmiş ve İslam İnkılabı İran'da 1979'da zefere ulaşmıştır. Başkan iken diğer 70 kabine üyesiyle birlikte hain bir saldırıda şehit olmuştur...
İslami vahdetin sembolüydü o.. İran halkını, şiisiyle, sünnisiyle, selefisi, sufisiyle bir araya getiren ve İslam'ı ülkelerinde hakim kılanların öncülerindendi.. Bu sözlerinde de İslami mezhep ve mektep üyelerine ve onların dini ritüellerine değil, "Laik, demokratlara" ve "emperyalizme" karşı bizlere uyarıda bulunuyor.. Bu yüzden Şehit Seyyidden alıntınız konuyla uyuşmuyor, belirtmeliyim.. selametle
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt