Hayda! Kardeş o kardeş ney'in neden bahsettiğinden anlamaz sendemi????
Ney Allah' anar, O Yüce Rabbinden ayrıldığından mecazi anlatım bunlar anlayan yüreklere hitap eder
Peygamber ne dedi ise, ney ondan söz eder, anlarsan eğer
Cenneti , Allah'ı özler, Allah'tan ayrı olmanın dayanılmazlığından bahseder
Kusura bakma bende mecazi dedim ama yalan değil, Peygamber neden bahsederse, ney'de neyzenin elinde ondan iniler
Rabbimizi özlediginiz oluyor mu?Yanık yanık aradığınız oluyor mu?
Bu dünya hayatını değil cenneti özledim Rabbimi özledim dediğiniz oluyor mu?
Dinleyin ney, neden iniler, öyle bir Allah deyişi vardıki bir insandan bunu duymadım
Mecazi kardeş , mecazi, anlamak için yanmak gerek , YANMAK....!
Sizden hiç hoşlanmadığını bildiğiniz birileri birden sizden olana aşırı ilgi ve sevgi göstermeye başlarsa ne düşünürsünüz?
Hatasından vaz geçtiğini ve nihayet dostluk kurmak istediğini düşünebilirsiniz tabii ki. Ancak bunu destekleyecek yan bilgilere ihtiyaç vardır. Diğer davranışlarının bu düşünceyi desteklemesi şarttır. Aksi taktirde dost görüntü arkasında tuzağa düşme ve zarar görme ihtimaliniz ön plana çıkar.
Müslümanlardan hoşlanmadıklarını bildiğimiz birileri birden bazı Müslüman isimlere aşırı ilgi duyarlarsa bunun altında ne yattığını araştırmaz mısınız?
Ülkemizde güç sahibi olanlar bir dönem tarikatlara hiç iyi gözlerle bakmadılar. 5-6 sene öncesini hatırlarsanız, o dönemde bir siyasi parti lideri tarikat ileri gelenleriyle Başbakanlıkta yemek yediğinden dolayı topa tutulmuş, hatta hükümetten düşürülmüştü. Sonra T.V de başlayan furyayla Tarikatlarin ne kadar kirli çamaşırları varsa ortaya serilmişti.
Bütün bunlara rağmen bir tane tarikat vardır ki, diğerlerinden ayrı tutulur. Onun
dokunulmazlığı vardır. Belki de yönetici zihniyete bu kadar yakınlığından dolayı yarı resmi hüviyet kazanmıştır. İşte bu tarikat Mevleviliktir’ tir.
Tarikatlara bu kadar farklı bakışın bir nedeni olması gerekir. Tarikatlar kötüyse niçin Mevlevilik bu halkaya alınmaz?
İşte bu sorunun cevabı Mevlana’ın ve döneminde onunla karşı karşıya gelip mücadele etmiş Ahi Evran’ın hayatlarında gizlidir. Bildiğiniz gibi Mevlana gündeme geldiğinde bir hayat hikayesiyle değil, fikirleriyle gelir. Fakat herhangi bir ansiklopedide (mesela Ana Britanica) her ikisinin hayatını okuduğunuzda rahatlıkla bu döneminin iki önemli şahsiyetinin birbirine rakip olduklarını görebilirsiniz. Ahi Evran Anadolu Türk teşkilatlanmasının lideridir. Küçük birlikler halinde bulunan Türkmen yerleşimcileri Ahilik kurumu altında toplayarak diğer unsurların baskısı altında yok olmaktan kurtarmıştır. Bu harici düşman unsurların başında ise işgalci Moğollar gelmektedir. Ahi Evran’ın hayat hikayesi, Anadoluyu işgal eden Moğollara karşı Türklerin birliğini sağlayıp direnmek olarak özetlenebilir. Anadoluyu işgal eden Moğollar ve onların destekledikleri Fars unsurlara karşı mücadele eden Ahi Evran, Kırşehir emirliğine atanan Nurettin Caca tarafından katledilmiştir. Nurettin Caca, Mevlana’nın müridi ve yakın dostudur. Kırşehir emirliğine yükselmesine işgalci Moğolların etkisi olmuştur. İşin ilginç yanı, Ahi Evran katledildiğinde yanında Mevlananın oğlu Alaaddin Çelebi de vardır. Mevlana’nın kendi oğlu, Anadoludaki iktidar savaşında kendi babasına karşın Ahi Evran’ın yanında yer almıştır.
Mevlananın en yakını olan Şems, İrandan gelmiştir. O dönemde İran Moğol İlhanların iktidarlarını kurduğu yerdir. Muhtemeldir ki kendisi Anadoludaki işgali kalıcı kılmak isteyen Moğol İlhanlarının emrindeki bir casustur. En yakın arkadaşı Mevlanayla birlikte Türk teşkilatlanmasına karşı propaganda yaparak etkinliğini yıkmaya çalışmışlardır.
Mevlanaın fikirlerini incelediğinizde Hristiyan felsefesini andırır şekilde mülayim olmayı öğütlediğini görürsünüz. Bir insanın fikirlerini değerlendiriken yaşadığı çağ ve koşullar çok önemlidir. Çanakkalede bütün Dünya Türk’ün üzerine gelirken Mehmet Akif’in bu tarzda insancıl şiirler yazmasına benzer. Düşünün ki düşman donanması denizden ölüm yağdırıyor ve siz işgal edilmek istenen ülke insanlarına affedici olmayı, bağışlamayı, göründüğün gibi olmayı, yada olduğun gibi görünmeyi telkin edici fikirler sunuyorsunuz. Bunun size bir yararı olur mu? Böyle bir dönemde insanların cesaretlenmeye, işgalcilere karşı katı ve tavizsiz bir savaşçı olarak mücadeleye çağrılmaya ihtiyaçları vardır. Düşman toprağınızı işgal etmişken affedici olmanız, kusur örtmeniz kimin işine yarar? Mevlananın fikirlerinde Moğol işgaline karşı bir direniş tavsiyesi göremezsiniz. Hatta Moğol işgal kuvvetlerini resmi otorite olarak tanımış, işgalcilere direnenleri isyancı olarak tanımlamıştır. Türkler safında direnirken öldürülen oğlu Allaaddin Çelebi’nin cenaze namazını kıldırmamış olması buna yorulmuştur (Bknz. Mikail Bayram). Bununla birlikte insanların okurken müstehcen bulacağı, bir arada okumaktan sıkılacağı hikayeler menkıbe olarak anlatılmıştır. Bu anlatılanlar bir mesel olmaktan öte, rakip aldığı Anadolu Türk direnişçilerin lideri Ahi Evran ve ailesine dönük; karalama maksatlı ifadeler olduğu yine Prof. Mikail Bayram tarafından bir T.V programında (Cevizkabuğu) ifade edilmiştir. Bacıyan’ı Rum adlı kadın teşkilatının lideri ve Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı’ya yapılan bu çirkin saldırılar, Mevlana’nın tavsiye ettiği ‘geniş gönüllü olmak, kim olursa olsun insanları sevmek’ gibi savunmuş olduğu temel felsefesiyle tam bir çelişki arzeder. Tavsiyelerine göre kendisi de geniş gönüllü olması gereken Mevlana, oğlu Alaadin Çelebi tarafından rededilmiş, öz öğlu Mevlananın rakibi Ahi Evran’ın yanında yer almıştır.
Anadolu’nun yeniden Hristiyanlaştırılmasının gündemde olduğu şu dönemde tüm Türk ya da İslam tarihinden Mevlana’nın adeta bir cımbızla çekilip alınması ve batı tarafından baş tacı edilmesi çok ilginçtir. Bunu yapanlar acaba :’Hepiniz Mevlana gibi bağışlayıcı, tevazu sahibi, kusur örtücü olun ki rahatlıkla gelip topraklarınıza yerleşebilelim’ mi demek istemektedirler?
Kendi tavsiyelerine kendisinin uymaması bir bir yana; fikirlerinde bir çok yanlışlıklar vardır. yunan sudur teorisini allayıp pullayıp müslüman mahallesinde salyangoz satmaktadır.
En iyisi her şeyde ölçülü olmak, orta yolu bırakmamaktır. Müslümanlık ta böyle tavsiye eder insanlığa. Müslümanlar cömert, tevazu sahibi, bağışlayıcı ve kusur örtücüdürler elbette. Ancak hiçbirinde aşırıya kaçmayıp her şeyde orta yolu tutarlar onlar.
Etkili yetkililerimiz bundan sonra Mevlana’dan çok Ahi Evran’ı ve hayatını ön plana çıkartmalı, bu değerli Türk mücadele adamına yapılan büyük haksızlığı telafi etmelidirler. Anadoludan Türklüğü ve Müslümanlığı silmeye çalışan Nurettin Caca gibi putperest Moğol işbirlikçilerine ait cadde, sokak ya da park isimleri değiştirilmelidir. Özellikle Ahi Evran’ın hemşehrisi Kırşehirliler bu işe öncülük yapmalı, onun adını ve fikirlerini diğerlerinden daha gür olarak duyurmalıdırlar. Dünyada bilinen ilk kadın teşkilatı Bacıyan’ı Rum adı daha sık teleffuz edilmeli, lideri Fatma Bacı; Batılı feminist kadınlardan daha ön plana çıkartılmalıdır.
Tüm sivil ve resmi kuruluşlarımız bu büyük hatadan dönmeli, Ahi Evran’ın itibarını iade etmeliler.