Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

....neredesiniz.... (1 Kullanıcı)

Ayşegül00

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
1,408
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
32
Hayat, ayağıma bir zincir dolayıp süründürürken beni
Uzaklara götürmüş, ayırmıştı benden sizleri…

Kış gelmişti…
Artık onun için kış bütün keskinliğiyle, ayazıyla, yalnızlığıyla, terk edilmişliğiyle karşısındaydı…
“Koca Çınar”, yapraklarını birer birer rüzgârın ahengine bırakıvermişti…
Aslında o bırakmamıştı, rüzgâr ondan koparmıştı yapraklarını…
Gençliğindeyken yeşertmekle görevli olduğu yapraklar için kökleriyle onlara hayat suyunu emer yapraklarına aşılayarak can kazanmasına vesile olurdu, koca çınarın bir zamanki dimdik gövdesi…
Bütün ömrü boyunca, ağaçların arasında tüm maddi sıkıntılardan uzak, özüne uygun bir ortamda en önemlisi de can damarı olan sevdikleriyle birlikte, mütevazı bir kulübede yaşamayı hayal etmişti… Bu kulübeyi dostluk anahtarı açacak, bacasından hiç eksilmezcesine sevgi dumanları tütecekti…
Ta ki hayallerinin teker teker ondan koparılmasıyla bir balon gibi sönüvermesine kadar…
Yaşam doğarken ona verilen çemberi iyice daraltmış ve o böyle bir başına kulübesinde yalnızlığı teneffüs ederek, her nefes alışında da ciğerlerinin yandığını hissederek, ömür kum saatinin son kum tanelerinin düşmesini beklemek üzere, bu kulübeye terk edilmişti…
Neredeydi onu sevenler. Neredeydi can yoldaşları. Hayatımızın sonuna kadar beraber olacağız dememiş miydi eşi ona. Demişti. O zaman neredeydi. Yaşlanınca çevresindekiler niye uzaklaşmış, bir zaman sonra da kopuvermişti ondan?
Vefasız dünya! Bizleri bu dünyaya hiç ayrılmayacakmışız gibi bağlayan sen değil miydin! Hayat fani dostluk bakiydi hani. Nerede o zaman çevremdekiler. Göster bana!
Gençken yalnızlık kelimesi geçtiğinde kanı donacak gibi olur. Hadi sende. Daha kaç yaşındayız. Daha önümüzde kocaman yıllar var. Diyordu (dostlarına).
Hâlbuki, o kocaman yıllar ne de çabuk geçmişti. Yalnızlık kanını yavaş yavaş dondurmaya başlamıştı…
Bir tren yolculuğu esnasında arkadaki vagonların bir yerden sonra koptuğunu görmüştü. Şu an düştüğü durumla ne de çok benzeşiyordu bu olay…
Yıllar! Lokomotifinize söyleyin! Yavaşlasın biraz olsa da! Yetişemeyenler var deyin!
Ama bütün çığlıkları ağzından çıkıp hayat duvarından yansıyarak boğazında düğümleniyordu…
Yankısını sadece kendinde hissediyordu.
Yalnız, bir başına kulübesinde hayat bardağından yudumluyordu yine...
Yaşı iyice ilerlemiş. Kendi kendine yetemez duruma gelmişti neredeyse. Aslında bu durumun altından kalkabilirdi; ama hayat, yaşama sevincini alıp uzak diyarlara götürmüş, gülümsemeyi unutturmuştu ona… Kulübesinde ölüm ile yaşamın yakalamacılık oyununa tanıklık ediyordu adeta…
Yaşlanacak herkes. Herkes ölecek. İşin enteresan olan tarafı ise herkes bu gerçekleri biliyordu. Ama hayata, yaşama o kadar bağlıydılar ki… Unutulan dostluklar gibi bu gerçekler o unutulmuşluk gözlerinde hapis oluyordu birçoğunun…
Gözleri kararıyordu… Her şey dönüyordu hayatın gençlerin başını döndürdüğü gibi…
Bir şeyler çıkıvermişti ağzından son olarak…
D… o… s… t… l… a… r… ı… m……….
Göz kapakları bir daha açılmamak üzere kapanmıştı…
O hayat bardağından son yudumunu almıştı bile.
Ölüm her zaman olduğu gibi yaşamı sonunda sobeleyivermişti…
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt